5 Ocak 1980 kararlarını uygulayabilmek için 12 Eylül 1980’de netekim paşaya ihtilal yaptırdılar.

Kim? Büyük patron. 

Seksen öncesinde sağ- sol, Komünist -Milliyetçi diye böldükleri gençleri birbirine kırdırdılar. O günlerin gençleri, ideolojileri ne olursa olsun idealisttiler, ülkesini ve milletini seven insanlardı. Ezildiler, hapishanelerin ve işkencelerin acılarını çektiler.

Yandılar, yıkıldılar.

Öldüler, idam edildiler.

Anaları babaları, kardeşleri

Aileleri perişan oldu.

Seksen sonrası siyasetinde ise şahsi çıkarlar ön plana çıktı.

Seksen öncesinin kurnazlarının bir kısmı çek senet mafyası olurken, bir takım hızlı solcu bildiklerimiz de hızla zenginleşip İstanbul Boğazının yalılarına yerleştiler.

Simdi bakıyorum da, halâ “biz milliyetçi adamız” ve “biz devrimciyiz” diyerek hava atanların çıkar temin etmek için meydanlarda gezindiklerini görüyorum. Bunların bir kısmı ölüme yaklaşmışken, bir çoğu da orta yaşlı olup seksen öncesinde bebek ya da beş-on yaşlarında olanlar.

Şimdi soruyorum:

Milliyetçilik adına ne yaptınız, ne yapıyorsunuz?

“Devrimciyiz” diyenler, siz ne devrimi yaptınız?

Atatürk’ün devrimlerini bile beğenmediniz. Bırakın devrim yapmayı, yapılmış devrimleri bile korumadınız/koruyamadınız.

Bırakın artık laf cambazlığını;

Seksen öncesinin pısırık, suya sabuna dokunmayan dincileri şimdi karşı devrim yapıyor. Siz ise bunlara karşı muhalefet yapmanız ve devrimleri korumanız gerekirken, bunlarla aynı saflara katıldınız, ya da örtülü destek verdiniz/veriyorsunuz. 

Bugün halkımız zor günlerden geçerken, siyaset alanında sloganlarla ve Atatürkçüyüm, Milliyetçiyim, Müslümanım etiketleri takarak insanları kandıran ve menfaat sağlayan, çıkarından başka bir şey düşünmeyen siyaset esnafları ortalıkta cirit atıyor.

Atıyor çünkü, siyaset yüzsüzlerin eline kaldı. Gençler ise asosyal oldular ve siyaset meydanını orta yas ve yaşlılara bıraktılar.

 Karanlık günler yaşıyoruz ama sır kalmadı. Kimse kendini saklayamıyor artık, her şey olduğu gibi ortada.

Aldanılmak ve aldatmak devri bitti.

Aldanan veya aldatan, şikayetçi olmaya hakkı yok.

İyi veya kötü, her şey bilinçli olarak yaşanıyor/yaşanacak.

Kimsenin kimseye “beni aldattın” demeye hakkı kalmadı.

Sebep-sonuç ilişkisinin meyveleri toplanacak.