Cumali KARATAŞ


35 YILIN ARDINDAN İBRAHİM SARIİBRAHİMOĞLU…

“Ocak Taşı” ve “Atmaca” adlı romanlarını yazan İbrahim Sarıibrahimoğlu ölümünün 35. Yılında Adana “Yazarlar Evi”nde“ düzenlenen, konuşmacı olarak Çetin Yiğenoğlu, Cumali Karataş, Ahmet Karataş ve yazarın kızı Neşe Sarıibrahimoğlu’nun katıldığı “Romancı İbrahim Sarıibrahimoğlu’nu Anıyoruz” adlı bir panelle anıldı. 


            Geçen yıl, Yeni Adana Edebiyat ve Sanat Sayfası’nda, “Ocak Taşı” ve “Atmaca” romanlarının yazarı İbrahim Sarıibrahimoğlu’nu sanat gündemiyle anımsamıştık. Hukukçu İbrahim Sarıibrahimoğlu’nu 27 Mart 1987’de geçirdiği bir kalp krizi sonucunda kaybetmiştik. Aradan tam 34 yıl geçmişti. Yazarlığı önemsemeyen İbrahim unutulup gitmişti adeta. Bunu, bir görüşmemizde Gazeteci-Yazar Çetin Yiğenoğlu paylaşmıştım. 35 yılı zamanlamasındaki kapsamlı yayın için romanlarını okumayı düşündüğüm İbrahim Sarıibrahimoğlu’nu Yazarlar Evi’nin de desteğiyle kapsamlı bir şekilde anabilirdik. Sağ olsunlar, güzel ve yerinde karşıladılar önerimi. Zaten Çetin Bey, İbrahim Sarıibrahimoğlu’nun yazarlığını önemseyenlerdendi. Hatta onun yine yayınlanmamış yapıtı olan “Günaydın Dedi Ölüm” adlı romanını yayınlatma çabası olmuş, gerçekleşmediğinde de “Haydar’ı Öldürmek” adlı romanının girişinde her iki romanı geçiş bağlamında başlangıç olarak mesafeli buluşturmuştu. Daha sonra yine Çetin Bey’in kanalıyla İbrahim Bey’in kızı Neşe Hanım’la tanışmış ve kitap konusundaki desteklerini görmüştüm. Sonuçta İbrahim Sarıibrahimoğlu’nun Toroslar, doğa, halkbilim üçgeninde gelişen, özgün bir köy edebiyatı çizgisindeki “Ocak Taşı” ve “Atmaca” adlı nefis romanlarını okuduğumda, “İnsancıl”da yayın sürecindeki yazılarım arasında olan iki yazı da çıkarmıştım. 28 Mart günü ise Yazarlar Evi’nde Çetin Yiğenoğlu yönetkenliğinde gerçekleşen youtube yayınlı paneli ise Ahmet Karataş ve Neşe Sarıibrahimoğlu ile birlikte dolu dolu gerçekleştirmiştik. Böylece, salt Çukurova’nın değil, Türk edebiyatının da hak eden önemli bir toplumcu gerçekçi yazarı olan İbrahim Sarıibrahimoğlu’nu  sevgiyle, saygıyla anmanın mutlu anını yaşamıştık. Daha sonra, gerçekçi öykücülerimizden Mehmet Uslu’nun “Söylem”in Mart 1987 sayısında yayınlandığı ortaya çıktı; dahası yok. Böyle olunca da onun yazısından söz ederek panel konuşmamıza giriş yapmıştım. Tabii ki burda, böylesine önemli bir yazarımıza karşı duyumsanan sorumluluk bilincinin bir baskı unsuru olmadığını söylersem gerçekçi olmaz…  Belki bir 10 yıl önce “Çukurova Sanat Günleri”nin Antakya ve İskenderun’daki etkinliklerine konuşmacı olarak katılmıştım. Fakat bu gün, toplumcu ve köy edebiyatımızın bilinçli ve sanatsal yaratı yetkinliği bulunan önemli bir edebiyatçımız üzerine konuşma fırsatı olunca büyük bir sorumluluk duygusu taşıyarak, özgünlük adına ne yapılabilir kaygısı, yazıyı hazırlasam da bitmedi. İbrahim Bey’in sanatını anlatan ters akrostiş bir şiirin ayak sesleri duyulduğunda ise adeta eksikliğin giderildiğiyle rahatladım. Hiç ters akrostiş şiir okumamış, duymamıştım da ama gelen oydu.  

            Panele dönecek olursak; konuşmasıyla başlayan panelde Yiğenoğlu, konuşmasında İbrahim Sarıibrahimoğlu ile nasıl tanıştığını ve onunla ilgili anılarını anlatmıştı. Yazarın kızı olan Neşe Sarıibrahimoğlu babasıyla ilgili anılarına yer vermiş, Ahmet Karataş, yazarın romanlarından da söz ettiği konuşmasında yayınlanmamış dosyalarına da değinmişti. Merak ettiğim bir şeyi Karataş’ın konuşmasında öğrenmiştim ki, Sarıibrahimoğlu’nun 1942 yılı tarihi düştüğü “Bir Ömrün Çiçekleri” adlı şiir dosyası vardı ki yaşı ve dönemine göre dikkate alınabilecek şiirlerdi. Aynı zamanda, o “şiirden mi geliyor” merakını da boşa çıkarmayan bir yetenek görülüyordu… Şiirle girdiği edebiyat yolculuğunda eğitim hayatını da başarıyla sürdürmüş İbrahim Bey…

            1980’li yılların gazete küpürleri incelendiğinde alçak gönüllü alçak gönüllü, içine kapanık, kırgın bir tavrı görülür İbrahim Sarıibrahimoğlu. Gazetesi adına gelen Çetin Yiğenoğlu’na röportaj vermez. ”Anadolu’da romancılık yapmak zor” der. Birçok yazarlar gibi de sanata da küçük yaşta başlar. Doğduğu yer olan Kadirli’nin Küçükçınar köyündeki üç sınıflı ilkokuldan sonra 4 ve 5. Sınıfı okumak için Kadirli’ye gider. Yaşıtı olan Yaşar Kemal’le aynı sıraları paylaşırlar. İkisi birlikte bir duvar gazetesi de çıkarırlar. Ortaokulu Adana’da okur. Liseyi Adana’dan başka Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Uşak ve Kütahya gibi 5 ayrı ilde sürdürür. İstanbul’da başladığı hukuk eğitimini ise Ankara’da tamamlar. 1947 yılından sonra Adana’da 13-14 yıl avukatlık yaptığı dönemde “Vatandaş” ve “Türksözü” gazetelerinde sosyoekonomik içerikli yazılar yazar. 20 yıl kadar da Adana’nın 4. Noteri olarak görev yapar. Bu ara roman çalışmalarını da sürdürmüş… “Ocaktaşı” Ararat’ta, Yaşar Kemal’ın “İnce Memed”inden bir yıl sonra yayınlanmış. “Atmaca” (tarihsiz) Adana Yörem Yayınları’ndan sonra Evrensel Basım tarafından yayınlanmış.  “Aboo” Ekspres gazetesinde tefrika olarak yayınlanmış. “Bok”, “Yaa” İşte Böyle ve “Günaydın Dedi Ölüm” gibi roman dosyaları var.       *(Günaydın gazetesi/tarihsiz)

Folklorik ve otantik bağlamın yanı sıra doğa ve yöre kültürüne ait engin birikimini kendine özgü farklı ve güçlü bir yalın, arı dille kullanan İbrahim Bey için; Yaşar Kemal’in de ‘Türkçeyi en iyi kullanan yazarlardan biri’ dediğini de biliyoruz. Yaşar Kemal’ın romanlarını çeviren eşi Tilda Hanım’ın bazı yerel sözcüklerle ilgili sorularının muhatabı da olur İbrahim Bey. Yaşar Kemal onun için: “Türkçeye, özellikle yöre ağzına son derece hâkim biriydi. Böyle bir yazarın Türk edebiyatında hak ettiği yeri bulamaması anlaşılır gibi değil.” Şeklindeki vurgulaması da boşuna değildir Fakat Adana 4. Noteri İbrahim Bey’in asıl ve yoğun işi noterlik olduğundan fazla zaman da bulamamış olabilir. Kalan bir bölüm zamanını da siyasete ayırmıştır. Ölümünün 35.yılında Bu gün bu büyük yazarı saygıyla anıyoruz.

 

   BAHTİYARLIK

                              -Göğceli’ye sevgilerimle

Serin bir mayıs sabahı,

Erebilmek için murada;

Düşünebilmek ne güzel ah!..

Başakları sararmış bir tarlada…

               ***

Çalışabilmek yorulmadan.

Çiçekçiçek dolaşabilmek arılar gibi…

Ve bir ömrün hasadında,

Harman yerinden toplayabilmek nasibi…

               ***

Kendimi şehire atsam,

Her şeyin zevkini tatsam.

Sevgilimle bile yatsam,

Rüyam toprağımla biter.

               ***

Nefesim toprk kokarmış,

Bağrımı güneş yakarış,

Herkes bana hor bakarmış,

Ne yapalım buymuş kader…

               ***

De hey’ Bire Saraslanım

Toprakla kaplı her yanımk..

Ölürsem de benim kanım,

Akıp toprağıma gider…

                         İbrahim Sarıibrahimoğlu

                            (04.05.1942-Uşak)

 

İbrahim Sarıibrahimoğlu’nun “Atmaca” adlı romanından bir bölüm….

“Atmaca bir büyüse, kuyruğu dört boğum olsa, ayağına cilbir taksa, oturağa atsa, ünnüğe çağırıp avıktırsa, avıktıktan sonra eline alsa, çocukları arkasın düşürüp sokutaşa, kirazlıkuyuya, kaplancıya ava gitse işiiş olacak, muradına erecekti. Geceğan alacaktı atmacası, bıldırcın alacaktı. Karatavuk da alacaktı. Hele sallanbaşları iki adım sektirmeyecekti. Mustafa atmacanın yakaladığı kuşların kafalarını kesecek, parmakları arasına alıp sıkacak, beyinlerini, çıkarıp atmacalara yedirecekti. Atmaca beyin yiyince iyiden kınıkır, kuşlara göz açtırmazdı.”

 “Ocak Taşı”ndan bir bölüm: 

“Yolun kenarındaki otlar allı morlu, sarılı, kırmızılı, çiçeklerle donanmıştı. Koyulu açıklı yeşil otların arasında kuşkonmazlar, sığır kuyrukları, hiltanlar boyatmışlardı. Hiltanların gür yaprakları acılı acılı kokuyordu. Cırrıklar, tibililer, serçeler, böğürtlen kuşları ordan oraya uçuyordu. Sarı, mor, ak çiçekli üçgüller diz boyu olmuştu. Kelleye durmuş ekin tarlaları gelincik kırmızısına bulanmıştı. Böğürtlenlerin kırmızı salkımlarına ben düşmüştü. Toprak kış boyu yaptığı hazırlığı ortaya dökmüş, olanca gücüyle doğurduklarını beslemek için didiniyordu… …Tüm çevre bir var olma çabasındaydı. Ağaçların, otların, çiçeklerin bedenlerinde, damar damar özsu dolaşıyordu. İnsan candan kulak verip dinlese, akıntının sesini duyabilir, iyice baksa, boyatmaları görebilirdi. Toprak ana boşalmak bilmeyen memelerini, beslemeğe alışık olduklarının ağızlarına dayamış, emziriyordu. (s.127)

 

 

 

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51