Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR

Tarih: 10.05.2020 10:23

21. YÜZYILDA EĞİTİM SİSTEMİMİZ NASIL OLMALIDIR? (4)

Facebook Twitter Linked-in

Öğretmen Yetiştiren Öğretim Elemanlarının Seçiminin Önemi

Öğretmen yetiştiren kurumlara liseden üniversiteye kadar öğretim elemanı olabilmede dal bilgisinin ve akademik yetkinliğinin yetmeyeceği açıktır. Onun için bu kurumlara öğretim elemanı seçip yetiştirmede titiz ve dikkatli olmak gerekiyor. Bu açıdan asistan adayı belirleme büyük önem arz etmektedir.

Öğretim elemanı adayı (asistan) seçiminde sadece bilgi düzeyi değil, kişilik, insan ilişkileri, Cumhuriyetin değerlerine bağlılık, demokrasi ve insan haklarına saygılı, ahlak gibi ölçütlerde konmalıdır. Şimdiye kadar yapılan uygulamalarda bu hususlara gerektiği kadar uyulmadığı için bugün aramızda Atatürk ve laik Cumhuriyet düşmanı bir sürü ne olduğu belli olmayan yükseköğrenim görmüş, üniversite hocası bile olmuş insanlar var! Bunların yetiştirdiği öğrencilerle ülkemiz artık idare ediliyor! Ülkemize çok yazık oluyor!

Öğretmenlik Formasyonunun Önemi

Öğretmen adaylarının, yetiştirilirken ilerde üstlenecekleri ders ve etkinlikleri iyi öğrenmeleri, aydın kişi sıfatıyla sağlam bir genel kültürün temellerini kavramaları, en önemlisi üstlendikleri ders ve etkinliklerin eğitim öğretimini yetkinlikle icra edebilmeleri için çok iyi pedagojik formasyon kazanmaları gerekir.

Bugün eğitim fakültelerinde öğrenim gören bir öğretmen adayının, yeterince alan bilgisi, genel kültür ve kuramsal pedagojik formasyon kazandığını var sayalım. KPSS sınav sonuçlarının bunun doğru olmadığını gösteriyor olsa da! Ancak, sağlam kuramsal bilgiyle birlikte beceri ve sanat yönü de çok önemli olan pedagojik formasyonu kazanabilme; deneyimli öğretim elemanları ve öğretmenler (öğretmen yetiştiren öğretmenler) yanında yeterli pratik ve uygulama yapmayı da gerektirir. Eğitimciler arasında yıllardır çok söylenen bir söz vardır: “Her bilen öğretemez”.  Onun için adaylık sırasında eğitim fakülteleri ile MEB arasında, bu deneyimin iyi kazandırılmasına yönelik her türlü işbirliği yapılmalı ve özveri gösterilmelidir.

 Formasyon kazandırmada ikinci önemli nokta, adayların tek dalda derin bilgiyle yetiştirilmelerinin yeterli olmamasıdır. Çünkü özellikle 15 yaşın altındaki çocukların gereksinmesi aşırı bilgi yüklenme değil, okulda çocukluğunu eksiksiz yaşarken yaşamsal bilgi ve beceriler kazanmadır. Dolayısıyla bilgilerin, yaşamdan yola çıkılarak kazandırılması gerekir. Bu, tek dalda bilimsel derinliğe değil, değişik disiplinlere ve becerilere dayanır. Bu nedenle öğretmenlik formasyonunun, ilerde görev alınacak eğitim kademesi dikkate alınarak birkaç alanda genişlik kazanması, bunların öğretim programlarının da iyi desenlenip düzenlenmesi gerekir.

Ayrıca, küçüklerin karşısına birçok dal öğretmeninin çıkması çocuk psikolojisine aykırıdır. Bu özellik ve incelikler, öğretmen adaylarının tek dalda değil, ilerde değişik dallarda ya da toplulaştırılmış ders gruplarında öğretim yapabilecek ve değişik eğitsel etkinlikleri üstlenebilecek biçimde yetiştirilmesini gerektirir.

Okul öncesi eğitim ve sınıf öğretmeni yetiştirme, program geliştirme açısından çok özel dikkat, titizlik, teknik bilgi ve deneyim ister. Türkiye, geçmişte sınıf öğretmenliği programlarını geliştirmede büyük bir deneyim ve birikim kazanmıştır. Özellikle eğitim sistemimize 1926 İlkokul Programı ile giren ”toplu öğretim, çevresellik, yaşamsallık, iş eğitimi, yaparak ve yaşayarak öğrenme” gibi ilke, yöntem ve teknikler konusunda eski eğitimcilerimizin yazdıkları kitap ve kılavuzlar dikkatle incelenmelidir. Benzer durum eski ortaokul ve lise programları için de geçerlidir. “İlkokul derslerinin öğretiminde bilim dalları oluşmuyor” gerekçesiyle kolaya kaçmak doğru bir yaklaşım olamaz. Eğitimcilerimiz geçmişte olduğu gibi bugün de zoru başarmalıdır.

Öğretmen adaylarına biçimlenim kazandırılırken dikkate alınması gereken, ancak bugün genellikle gözden kaçırılan birkaç nokta var: Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim yapısını ana hatlarıyla tanıtma, Türk devrimine bağlılık, demokrasi ve insan hakları bilinci, meslek coşkusu kazandırma. Bunlar, alanı ne olursa olsun her düzeydeki öğretmen adayına, sadece derslerde değil, ders dışı zamanlarda da yaşatarak ve uygulatarak kazandırılmalıdır.

Öğretmen yetiştirmede, öğretim yöntem ve yaklaşımı da çok önemlidir. 18, özellikle 15 yaşın altındaki çocukların eğitim beklentileri sadece bilgilerin aktarılmasından ibaret değildir. Adaylara bilgi, beceri ve davranışların kazandırılmasında ‘deney, gözlem, deneme, uygulama, araştırma, tartışma’ vb. vazgeçilmeyecek tekniklerden yararlanılmalıdır. Bu sorumluluk hem eğitim fakültelerine hem de MEB’ lığına aittir.   

Eğitim Uygulamalarının Temelleri

Küreselleşme sürecinin hızla yaygınlaştığı günümüzde her ülke, eğitim sistemini mümkün olduğunca uluslararası standartlara uygun hale getirme çabası içine girmekte ve uluslararası yarışta yer alabilmek için de en iyi programları hazırlamayı ve uygulamayı amaçlamaktadır. Ancak eğitim sistemi içinde tasarlanan eğitim program hedefleri ile gerçekleşen program hedefleri arasındaki fark ne kadar açık olursa başarı şansı da o kadar düşük olmaktadır. Bu hem ulusal hem de uluslararası düzlemde kendini göstermektedir. Bu farkı kapatan ülkeler daha başarılı, farkı açanlar ise daha başarısız olmaktadır. Beklenen ile gerçekleşen arasındaki fark, eğitim uygulamalarından; diğer bir anlatımla, sınıf içindeki uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Eğitim uygulamalarında ne kadar çok güçlüklerle karşılaşırsak başarı düzeyi de o kadar çok düşük olacaktır. Bu nedenle, sınıf içi eğitim uygulamalarının başarıya ulaşabilmesi için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önerilmektedir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —