Bir ülkenin gelişmesini, kalkınmasını devlet örgütünü elinde bulunduran yönetim sağlar. Devleti yönetenlerin programı ve projeleri, o devletin kuruluş esprisine ve felsefesine sadık kalarak anayasal çizgiler içinde uluslararası rekabeti göz önüne alarak yapar. Başarılı olmak için halkla beraber halkın gelişmesini, kalkınmasını sağlar.
İyi bir yönetim, öncelikli olarak milletini eğitim alanında yetiştirmeye, geliştirmeye çalışır. Eğitimle birlikte samimi bir dayanışma ile halkın ihtiyaçlarının karşılanması sağlanarak başarılı, mutlu, özgür bir millet yaratılabilir. Güvenli,güçlü,bilgili, uluslararası saygınlığı olan bir millet olunur.
İyi bir yönetim, ulusal kalkınmayı topyekun etkinliklerle devletin ekonomik, sanayi, teknoloji ve kültürel çabalarını halkla beraber başarıya ulaştırabilir. Bu başarıyı yakalamak için halkın hem örgün eğitimle, hem de yaygın eğitimle bilgilendirilmesi gerek. Örgün eğitim, okullarda ; yaygın eğitim ise halk odalarında ,halk evlerinde yapılarak çağdaş bir millet yaratmanın yolu bu şekilde olur. Demokrasi vurgusunu, çağdaş bilimi insanlarımızın kafasına yerleştirmek için her koşulda, her alanda eğitimin varlığına sahip çıkıp bunun en üst aşaması olan üniversite eğitimiyle taçlandırmak gerekir.
Bu arada laikliği de unutmayalım. Laiklik sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değildir. Bir Müslüman ülkede laikliğin doğru anlaşılmasının ne kadar mümkün olduğunu iyi hesaplamamız gerek. Kendisi gibi düşünmeyen,kendisi gibi yaşamayan insanlara hoş görülü bakabilmeyi, davranışlarıyla gösterebilmeyi öğretebilmek çok önemlidir. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurduktan sonra Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak din işlerinin kendi mecrasında düzenli yaşatılmasını sağlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk: İslam dini, en akılcı mantığa en uygun ve en kutsal bir dindir. Bu nedenle Allah en son din olarak İslam dinini kabul etmiştir, diyerek ?Diyanet İşleri Başkanlığının? önemini vurgulamıştır.
Son yıllarda birçok yanlışlıklar yapıldığı gibi Diyanet Başkanlığında da laiklik ilkesi çiğnenerek , Atatürk düşmanlarını himaye etme yanlışlığı söz konusudur,bu durumun Türk Devletini yoktan var eden, kurucu atasına bir saygısızlık olduğunu bilmeyen bir kişi Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı yapmaktadır. Her vaazda birlik,beraberlik çağrıları yapan din görevlisi,Ata´sına saygısızlık yaparak birlik ve beraberliğin sağlanamayacağını bilmek zorundadır.
Saygılarımla?
Kemal ÇELİKKAYA