Nerede? Şairlerin, yazarların yapıtlarının arasında... Birçoğunu göremedim canlı olarak, bu nedenle, onların şiir ikliminde ve sevdikleri mekânlarda olamadım onlarla birlikte...
Olsun; onlar benim eski dostum!..
40-50 yıl önce Türkiye'nin gündeminde olan ustaları birçok kişi tanımıyor; ama ben tanıyorum, yaşım ve ilgi alanım içinde olmaları nedeniyle...
Zaman hem yaratıcı hem de yok edicidir. Bu gerçeği unutmadan zamanın değerini bilmek gerekir. Yaşın ilerlemesi bazı gerçekleri kavramak için iyi de; güzelim dünyaya veda etme zamanı da yaklaşıyor...
“Ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha
Güzelim dünya elveda
Ve merhaba
Kâinat!.." - NAZIM HİKMET
Zaman tükenmeden uyanmak gerek...
UYANIŞ
Bilmiyordum,
Buğulu ekinlerdeki taze düşü.
Ve tan yerinde gerinen billur öpüşü.
Bilmiyordum,
Kovanların petek petek saadetle dolduğunu.
Gün doğunca gecenin kaybolduğunu
Bilmiyordum, gökyüzünün bu kadar mavi olduğunu
Bilmiyordum… -YAŞAR KEMAL
Uyanalım... Sevgili şairimin "Uygarlık Raporu" şiirinde dediği günlere gelmeden- geldik de aslında- iş işten geçmeden uyanalım... Ölü balıklar denizine, yoz ağaçların olduğu kararmış parklar kentlerine, beton egemenliğine, çevre kirliliğine, sahteye, çirkinliğe, daha fazla kararmış günlere gelmeden uyanalım... İyimserlikle "Hür ağaçlar, tatlı kuşlar henüz vardır." diyerek; "Tabiat anamızdan haber/ İyi kötü henüz vardır." diyerek...
UYGARLIK RAPORU
Havasız silolar uygarlık
Bakımsız çürüyen buğday ben,
Kurtlanmış dökülüyorum
Beton silindirlerden.
Çökerttin doğayı, beni de fırlat
Uzaya mı, boşluğa mı ve sonra
Başlasın buzul çağı, çevren
Fosil, taş, çimento yığınlarında. -BEHÇET NECATİGİL
ŞAYET AŞK
Ebemkuşakları altında
Bilmem dikkat ettin mi?
Uzakların güzelliği
Yaz yağmurundan sonra.
Şayet aşkın rahmeti
Gün olur kesilirse,
Altın kemerler gibi
Hatıralar önümüzde.
Hadi ver ellerini
Ufkumdan esen sam yellerine,
Sabahın serini
Karışsın ellerine. -BEHÇET NECATİGİL
Gün olur aşkın rahmeti kesilirse de yazıklanacak bir şey yoktur; önümüz anılarla doludur. Aşkın rahmeti kesilse de, yerini ufkumuzda esen sam yelleri alır.
DAĞ BAŞINDA
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgârlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.
Benim güzelim,
benim ceylan bakışlım,
benim kafamın ateşi,
ve yüreğimdeki.
Mümkün mü şu anda rüzgâr olmak, kuş olmak,
şu anda üç dört portakal almak, getirmek sana,
sana tuzlu badem,
kabakçekirdeği.
Şu anda hiçbir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.
Hayır, güzelim.
hayır, ceylan bakışlım,
hayır, kafamın ateşi, hayır,
hayır, yüreğimdeki.
Şu anda mümkün ve güzel olan tek şey vardır:
Yanarak sevmek seni. - A. KADİR
A. Kadir, asıl adıyla Abdülkadir Meriçboyu... Nazım Hikmet'in "A.Kadir'i pek severim, yüreğimin başında oturan insanlardan biridir. Onun yüreği halis bir şair yüreğidir." diye övdüğü hapisane arkadaşı; 1940 sonrası şiirimizin toplumcu- gerçekçi, ama, kavgacı olmayan şairi...
DEME
Bu ne bitmez yolmuş deme,
bitmedik yol yok.
Bu ne aşılmaz dağmış deme,
aşılmadık dağ yok.
Bu ne erişilmez ülkeymiş deme
erişilmedik ülke yok.
Kendini kapıp koyverme. -A. KADİR
"Dağ Başında" şiirinde duygu ağır basarken; "Deme", düşünce yanı ağır basan, sabrı ve direnmeyi, umudu kesmemeyi öneren bir şiirdir.
Bir de Rıfat Ilgaz'ın şiirinde tanıyalım A. Kadir'i...
ŞİİRDE
A. Kadir'e
Önce şiirde sevdim kavgayı
Özgürlüğü kelime kelime şiirde.
Mısra mısra sevdim yaşamayı,
Öfkeyi de, sevinci de…
Senin ışıklı günlerin,
Benim iyimser
Hepsi hepsi şiirde.
Ne varsa yitirdiğim…
Bütün bulduklarım şiirde.
Kafiyeden önce gelen
Sevgilerimiz mi sade,
Sürgün de var
Hapis de. -RIFAT ILGAZ
BİLSEM Kİ
Bu ayaklar benden hesap soracak,
Bir düşüncenin peşinden dolaştırdım sokak sokak,
Bu baş, bu eğilmez baş da öyle
Bazı sarhoş, bazı yorgun
Her zaman bir yastığa hasret!
Bu ciğer de hesap soracak,
Esirgedim, güneşini, havasını
Bu ağız, bu dişler, bu mide...
Ne ikram edebilirim ki bol keseden
Bu bilekler de hesap soracak,
Göz yumdum çektikleri eziyete.
Bilsem ki kimsenin parmağı yok
Bu sürüp giden işkencede;
Kılım bile kıpırdamadan bir sabah
Çekerdim darağacına çekerdim kendimi
Bilsem ki suç bende!.. -RIFAT ILGAZ
Tabii ki suç sende değil sevgili şairim. Suç sende olsa sorabilir misin aydına "aydın mısın?" diye...
AYDIN MISIN
Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada.
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden,
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun?
Kaldır başını kan uykulardan.
Böyle yürek, böyle atardamar
Atmaz olsun!
Ses ol, ışık ol, yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını.
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol!
Tam çağı işe başlamanın doğan günle,
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden,
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik.
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol!
Yollar kesilmiş, alanlar sarılmış,
Tel örgüler çevirmiş yöreni.
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende.
Benden geçti mi demek istiyorsun,
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol! -RIFAT ILGAZ
İçimiz mi karardı bu güzel Nisan ayında, gerçi karartacak çok şey var ya, haydi kulak verelim Yaşar Kemal'e...
BİR ARZU GÜNÜ
Gel seninle bir cenup şehrinde buluşalım.
Ağaçlar çiçek açtığında,
Bahar güldüğünde,
Bir sel hâlinde yıldızlar
İçimize döküldüğünde.
Aşktan yana, iyilikten konuşalım.
Üstümüzde sarhoş bir gökyüzü,
Altımızda mesut bir toprak.
Ne güzel olur bilir misin,
Orda seninle yaşamak…
Yeter artık
Ben burada rahat değilim.
Gel seninle bir cenup şehrinde buluşalım.
Gel anam-babam, gel kardeşim, gel sevgilim. -YAŞAR KEMAL
HOŞÇA KALIN.