Ata Alp And

Tarih: 04.06.2018 09:50

PERİŞAN BABA TAHER

Facebook Twitter Linked-in

Geçen hafta folklardan halk şiirine şöyle bir giriş yapmıştık kendi halinde bir eski ozan olarak. Bu hafta, bana göre yerini buldu Perişan Baba´nın şekerlediği yerden şöyle bir kıpırdaması?                                                     
?Perişan Baba Taher ve Çift Beyitleri? adlı eseri Farsça´dan Rüştü Şardağ çevirmiş.
Baba Taher´in 4-5 ya da 6. yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Kendinden sonrakiler de etkisi olduğu da söyleniyor, özellikle Hayyam´da bu etki görüldüğü belirtilmekte.    
Fakirim, müflisim; kahrolmuşum ben.                                                                          Perişanım, perişan doğmuşum ben.                                                                                  Perişan kimseler bir bir ölünce,                                                                                        O topraktan bitip yoğrulmuşum ben. (s.3)                                                                       Felsefesi de bir yönüyle toprak/desti hesabı Hayyam´ı andıran bir ozan olan,yaşantısı da mahlasıyla verildiğigibi perişan olan Baba Taher; toprak, hiçlik, aşk, erotizm, tasavvuf, felsefi, tinsellik,yokluk, yolsuzluk, etik vb.yaşamsal konularda duygu ve düşüncelerini şiirleştirir.   
Her aşkı ben satın aldım da gûya,                                                                                     Yanar, benden ateşlendikçe dünya.                                                                                 Bu gönle uygun elbise dokuttum.
Dikiş mihnet; diken iplikle sevda. (s.22)                                                                         
Kitabın çevirmeni olan ünlü güfte yazarı ve besteci Rüştü Şardağ; Baba Taher´in,ölümünden bin yıl sonra da İran´da, yediden yetmişe, tıpkı Hayyam gibi popüler kılan ve özellikle okumamış, az okumuş milyonlarca halk çocuğunun hayran olduğu bir kişi yapan yanının, ozanlığı olduğunu belirtip, rübaî veznine yakın bir arûz kalıbı ile yazdığı çift beyitlerinin önemine ve bin yıl sonrasını kucaklamasının nedenlerini de yazdığı şiirsel dörtlüklerine bağlamaktadır.                                                                                                            
Tarihin şiir definelerden birini bularak bizi Baber Taher gibiderin felsefi kavrayışları olan bir şairle tanıştırdığı için Rüştü Şardağ´a teşekkür etmek gerekir. 
Rüştü Şardağ; Yunus Emre´nin mistik ateşinden, Karacaoğlan´ın aşkından, yoksulluk, kimsesizlik ve perişanlık izlekleriyle örülen üstüne kurduğunu belirttiğ Perişan Baba Tâher şiiri Âşık Veysel´e de ?sadık yârim? tiyosunu vermemiş değildir hani?
Kuzum, kurt kapmasın; puslandı dünya                                                                         Sokul, saç büklümün boynumda bağla. 
Biraz öptür dudaklardan da şimdi;  
?Açık olsun yolun derviş de? sonra. (s.6)             

Ata Ali Alp


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —