ZİNCİR ÖYKÜLER: GÜLSER KUT ARAT
DÜŞÜNCE - SANAT VE TOPLUM 9.06.2022 15:01:00 20585 0

ZİNCİR ÖYKÜLER: GÜLSER KUT ARAT

GÖZALTINDA

duvara bakıyorum arkamdaki adam ne yapıyor elimi nereye koysam nasıl oldu bu tandoğanda gülenaz nerede dolmuşa bindim yok oldu arkadan bana yaklaşınca tutunca kolumu çatı katında kasıklarımda ağrı ya birde regli olduysam aa akıyor sıcak sıcak tuvalete yollar mı beni adam elini elimin üstüne koydu nasıl biri görebilsem arkamda leke olduysa tuvalete gitsem rahatlayacağım gene sıcak sıcak geldi mendil koysam manyak herif ne oluyor adama vurunca arkamdakinin penisinin sertliğini hissettim yer yarılsa kaybolsam yok olsam barış meydanda ne güzel konuştu gülenaz yok manyak mı bu polis mevlut şekeri uzatıyor anam benim nereden geldi aklına kasıklarımda ağrı

ÖTEKİ

Bir yayınevinde Fransızca tercümeler yapan Şirin, çalışma masasında Fransızca sözlükler, gramer kitapları arasında kaybolmuştu. Jacques Brel’den yapacağı çeviriye odaklanmıştı. A4 ebatlı beyaz kağıtların topluca durduğu hasır sepetten kağıt aldı. Üstüne çok sevdiği mavi renkli kalemiyle, istekle ilk cümleyi yazdı. Mavi kalem içinden Şirin’le olmak ne güzel mutluluk diye, geçirdi. Kararlı, muzip gülümsedi. Şirin tercüme yaparken, içselleştirmek amacıyla Jacques Brel’in , “Ne me quitte pas”  şarkısını CD çalara koydu. Odayı dolduran eşsiz ses, fonda duygu yüklü müzik insanı büyülüyordu. Kağıt üstünde ilk kelime belirdi. La Mort- Ölüm. Şirin yazmaya devam etti. La mort m’attend comme une vielle fille, au rendez- vous de la faucille,- Ölüm bekliyor beni ölüm, bir kız kurusu gibi ölüm, yazmak istedi. Kalem inatla, b harfini yazmadı, atladı. Cümle şöyle olmuştu. Ölüm .ekliyor .eni ölüm, .ir kız kurusu gi.i ölüm. Şirin bir kez daha denedi. Olmadı. Allah, Allah, diye mırıldandı. Elindeki kalemi kızgınlıkla kupa içinde duran diğer kalemlerin yanına attı. Atılan mavi kalem sinsi, sinsi güldü. Kupanın içine uzanan el, bu kez gri, beyaz çizgili kalemi seçti. Atıl bir biçimde bekleyen, mürekkebi siyah, kendi siyah kalem bozguna uğramış gibi hissetti. Bir gün, evet bir gün bana da sıra gelecek diye sabırla, umutla bekleyip durmuştu. Nasıl da heyecanlanmıştı. Şirin her zaman yaptığı gibi, görmezden gelmişti. Mürekkebi siyah, kendi siyah kalem iç dünyasına umutsuzca gömüldü. Şirin gri, beyaz çizgili kalemle yazmaya koyuldu. Hayır, b harfi yine atlanıyor, yazılmıyordu. Şirin derin bir nefes aldı. O cümleyi tercüme etmekten vazgeçti. Metindeki alt paragrafa geçti. La mort m’attend comme une princesse,- Ölüm bekliyor, beni ölüm, bir prenses gibi ölüm. Cümle yine eksik. Ölüm  .ekliyor .eni ölüm, .ir prenses gi.i ölüm. b harfi yine yok. Sarı renkli küçük karalama kağıtlarına çizgiler çizdi.  b harfini birde burada denemeliyım diye b harfini yazmak istedi. b harfi yine yazmadı. Şirin saşkındı. Sinirlenmişti. Gri, beyaz çizgili kalemde kupanın içine atılmıştı. Kupa içindeki mavi kalem, kalemdaşlarıyla gülmekten kırılıyordu. Şirin bu kez Amsterdam’dan almış olduğu pullarla süslü kaleme uzandı. Bu kez sonuç alacağından emin bir şekilde, b harfini yazmak istedi. Pullarla süslü kalem, inatla direndi.  b harfi yazılmadı. Şirin ne oluyor, bu kalemlere böyle diye yüksek sesle bağırdı.  b harfi sanki yer yarılmış, ortadan kaybolmuştu. Kupanın içindeki bütün kalemler, siyah mürekkepli, siyah kalemdaşlarını ortalarına alıp kahkahalarla güldüler. Siyah mürekkepli, siyah kalem bütün kalemdaşlarına minnetle baktı.

UMUT

Sonsuzluğun ayartıcılığında, kışkırtılmış bakışlarımla dalgın uzaklardayım. Mavi beni içine alıyor, eviriyor, çeviriyor. Birden bir mucize, dalgalar köpürüyor, yükseliyor, iniyor. İz bırakmadan çekilen denizleri görüyorum. Geri dönüşlerle gelen, çekilen deniz arınmış gözlerle bana mutlu, mutlu bakıyor. Kendini seyreden bir ayna gibi, kendimi maviliklere bırakıyorum.

ÇOCUKLAR AÇ

Kadın, kaldırımın kenarında oturmuş simitçi çocuğa baktı. Kaderine razı, uyuşuk, bitkin görünüyordu. Kim bilir, benim çocuklar gibi et ister, meyve ister, diye düşündü. Çocuklarına daha ucuza, daha çok şeyler alabilmek için çarşı, Pazar nasıl da dolaşmış durmuştu. Çocuklar olmasaydı, bu kadar yol tepmezdim diye içinden geçirdi. Sabahları reçeli bile, sayılı kaşıkla vermek zorunda kalmak ne büyük üzüntü, dedi yüksek sesle. Kırgın, bir o kadar da umutsuz gece yatınca gördüğü kabusları anımsadı. Düşlerinde gördüğü et, süt, meyve hep bitiyordu. Yüreğinde hem acıma, hem korkuyla simitçi çocuğa iyice yanaştı. Bedava bayat simidin var mı, diye sordu. Aklı evdeki çocuklarda.

DİRİLİŞ

Bunlar nasıl insan? Her yeri yaktılar, yıktılar. Kundaklanmış gecelerde bitmeyen sessiz çığlıklar. Kuşatılmış sabahlarda yıkanan düşler. Bütün yeryüzünün çocukları susturulmuş. Ölüm… Bilmiyorum nasıl bir yoldur? Bilen yok. Ötesi var mı, Sivas’ta, Kahramanmaraş’ta ölümler bir yok oluş değil, yeniden diriliştir belki de, kim bilir?


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

faça okurun huzuruna çıkmaya hazırlanıyor      

ÖYKÜLER: Kafiye Müftüoğlu

ÖYKÜLER: Gülşen Öncül

Öykü: BAŞAR UYMAZ TEZEL

ÖYKÜLER: Sema Canbakan

ÖYKÜ: Nazire K. Gürsel

ÖYKÜ: Başak Savaş

ZİNCİR ÖYKÜLER: GÜLSER KUT ARAT

ŞİİR: SEMA GÜLER

ZİNCİR ÖYKÜLER: TUBA ÖZKUR AKSU

ZİNCİR ÖYKÜLER: AYŞEGÜL DAYLAN

ZİNCİR ÖYKÜLER: ADALET TEMÜRTÜRKAN

ÖYKÜ: İLKNUR GÜNEYLİOĞLU ŞENGÜLER

ÖYKÜ: Neriman Ağaoğlu

ŞİİR:  Yonca YAŞAR

ÖYKÜ: İlkay Noylan

ÖYKÜ: Güngör Ağrıdağ Mungan

SÖYLEŞİ: Nefise Abalı

Öykü: İlknur Güneylioğlu Şengüler

SÖYLEŞİ: AYŞEGÜL DİNÇER

Söyleşi: Ebru Yavuz

  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli