Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Pakistan Dışişleri Bakanı Hoca Muhammed Asıf ile ikili ve üçlü görüşmeler yapmak üzere Bakü´ye geldi.
Görüşmelerin ardından mevkidaşlarıyla ortak basın toplantısı düzenleyen Çavuşoğlu şunları söyledi:
"Milli Güvenlik Kurulu, Türkiye´ye karşı tehditler ve bu tehditlere karşı nasıl tedbir alırız, bunların değerlendirildiği bir platformdur. Milli Güvenlik Kurulu hükümete tavsiyelerde bulunur. Benim de katıldığım Milli Güvenlik Kurulu toplantısında özellikle Afrin bölgesinden gelen tehdidi de değerlendirdik. Çünkü buradan çok sayıda tacizler geliyor. Gerek Fırat Kalkanı operasyonu çerçevesinde orada bulunan askerlerimize, gerek ise sınırımızı aşarak o bölgeden Türkiye´ye gelen tehditler. Nasıl daha önce yine Fırat Kalkanı Operasyonu bölgesinde Kilis´e ve bölgeye tehdit geldiği zaman hiç tereddüt etmeden o bölgeye girdiysek, DEAŞ´ı temizlediysek, Afrin veya başka bir bölgeden de Türkiye´ye yönelik tehdit geldiği zaman hiçbir tereddüt göstermeden oralara gireriz, oraları teröristlerden temizleriz. Yani Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi ´bir gece ansızın gelebiliriz´. Dolayısıyla ilgili kurumlarımızın da görevi bunların hazırlıklarını yapmak, her zaman hazır olmak. Zaten askerimiz, güvenlik güçlerimiz, polisimiz her zaman terör ile mücadelede ve tehditleri yok etme konusunda hazırdır?
TRUMP´IN VERDİĞİ SÖZ VE PENTAGON´DAN YAPILAN AÇIKLAMA: ?BAŞKANIN VERDİĞİ SÖZ ESASTIR?
ABD Başkanı Trump´ın terör örgütü YPG´ye silah verilmeyeceğine dair sözünü ve Pentagon´dan gelen açıklamayı da değerlendiren Çavuşoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:
"ABD başkanı Trump´ın kendisi bizzat sayın Cumhurbaşkanı´mıza telefonda bundan sonra YPG´ye silah verilmeyeceğini söyledi. Bununla ilgili değişik açıklamalar sağdan da geliyor. Şimdi biz ABD´nin iç işlerine karışmayız ama ABD´de Pentagon kendi başkanını dinlemiyorsa esasen sonuçta bizi ilgilendirir çünkü oraya verilen silahlar bize tehdittir ama bu biraz da ABD´nin iç meselesidir. ABD gibi önemli bir ülkenin başkanının sözü tutulması gerekiyor. Yani biz Türkiye olarak buna çok önem veriyoruz. Biz verdiğimiz her sözü tutarız. Dolayısıyla bunun esas sorumlusu da ABD yönetimidir ve başkanın verdiği sözün de herkes tarafından harfiyen uygulanması gerekir?
