Tarih: 10.12.2019 11:21

Suriye'de petrol savaşları

Facebook Twitter Linked-in

Suriyelilerin büyük bir kısmı elektrik, doğalgaz ve yakıt için güneş enerjisi gibi alternatif ısıtma ve aydınlatma yöntemleri bulmaya çalışırken, Rusya ve ABD dahil çatışan taraflar, ülkenin petrolü, doğalgazı ve enerji kaynaklarını el geçirmek için bir birleriyle yarışıyor.

Suriye Ulusal Grubu (El-Kutle el-Vataniyye) basınının 1930'larda başlattığı ‘Suriye'nin petrolü, Suriyelilerin değildir’ (Al-Qabas gazetesi Ağustos 1936) söylemleri yeniden dillendirilmeye başladı. O yıllarda Avrupalı ​​ve ABD’li uluslararası büyük petrol şirketleri, Arap bölgesindeki petrolü keşfetmek için bir birleriyle yarışıyorlardı. Ulusal basında o dönem yer alan haberlere göre bu rekabet, Suriye’nin kuzeydoğusundaki ayrılıkçı eğilimleri körükleme konusunda önemli rol oynadı.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Suriyeli bir ekonomi uzmanı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, 1980’den 2010 yılına kadar Suriye petrolünün tam bir gizlilik içerisinde Esed ailesinin elinde olduğunu ve gerçek üretim miktarının Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne (OPEC) bildirilmediğini söyledi. Ayrıca Suriyelilerin, birkaç büyük petrol üretim sahası dışında petrol sahalarının tamamını da açıklamadıklarını belirten uzman, Esed rejimine karşı 2011 yılında başlayan devrimle birlikte petrol sahalarının bulunduğu bölgelerin, rejimin elinden çıkmasının ardından yatırım yapılan petrol sahası sayısının gizlendiğinin ortaya çıktığını kaydetti.

2012 yılında rejim güçleri ile silahlı muhalif gruplar arasında çatışmaların yaşanmasıyla Suriye rejimi, petrol sahalarının çoğunun kontrolünü kaybetmeye başladı. Büyük petrol şirketlerinin Suriye’den ayrılmasının ardından ülkenin doğusundaki petrol sahaları, önce Heyet-i Tahriru’ş Şam (HTŞ) sonra da Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içindeki grupların kontrolüne geçti. Ardından ilkel yöntemlerle petrolü çıkarmaya başladılar. 2013 yılında ise DEAŞ, petrol sahalarını ele geçirmek ve para kaynaklarını güvence altına almak üzere bölgeye girdi. 2014 yılında DEAŞ, başta Deyr-i Zor’daki el-Ömer petrol sahası olmak üzere Suriye’deki petrol sahalarının çoğunluğunu ele geçirmişti.

ABD Savunma Bakanlığı, DEAŞ’ın 2015 yılında Suriye’den elde ettiği gelirin aylık 40 milyon doları bulduğunu tahmin ettiklerini açıkladı. İki yıl sonra DEAŞ ülkenin doğusundaki bölgelerden atıldı ve petrol sahaları bu kez Washington destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolüne geçti. Bu arada söz konusu petrol sahaları DEAŞ’ın başlıca gelir kaynaklarını kesmek isteyen ABD’nin hava bombardımanları sonucu büyük zarar görürken, altyapı tahrip oldu.

Şu an SDG tarafından kontrol edilen petrol sahaları, Suriye petrol kaynaklarının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturuyor. Bunlardan en önemlisi el-Ömer petrol sahasıdır. Deyr-i Zor’un doğu kırsalındaki bu sahada 2011 öncesi günlük 80 bin varil ham petrol üretimi yapılıyordu. Bugün ise günlük 40 bin varil petrol üretiliyor. Haseke kırsalındaki Suveydiye ve Rimeylan petrol sahalarında ise toplam bin 322 adet petrol ve yaklaşık 25 adet doğalgaz kuyusu bulunuyor. Suveydiye ve Rimeylan petrol sahalarında 2011 öncesinde günlük yaklaşık 200 bin varil petrol üretiliyordu. Bugün ise üretim yüzde 50 oranında azalmış durumda.

Bunun yanı sıra Haseke’nin batı kırsalındaki Merkede beldesi ve Tişrin Barajı yakınlarındaki petrol sahaları, Rakka’daki küçük petrol kuyuları ile Deyr-i Zor'daki el-Verd ve el-Teym petrol sahalarından günlük 50 bin varil petrol elde ediliyor. Suriye-Irak sınırındaki yakın T2 petrol sahası, Deyr-i Zor’un doğu kırsalındaki el-Cefra ve Konika kuyuları ile Humus’un doğu kırsalındaki eş-Şaar doğalgaz sahası gibi bazı petrol bölgelerinin kontrolü ise 2017’de yeniden Suriye rejiminin eline geçti. Suriye’nin en önemli doğalgaz sahalarından biri olarak kabul edilen eş-Şaar doğalgaz sahasında günlük 3 milyon metreküp üretim yapıldığı tahmin ediliyor.(Kaynak: Şarkul Avsat)
(VŞ)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —