Tarih: 28.04.2023 12:56

Önder,“Kılıçdaroğlu, eksiğiyle fazlasıyla muhalif bloğu konsolide edebildi”

Facebook Twitter Linked-in

Mirgün Cabas’ın GAİN’de her hafta perşembe akşamları canlı yayında, gündemin önemli konularını tartışmaya açtığı “Ya Sonra?”, yeni bölümünde gazeteci Özlem Akarsu Çelik ve gazeteci Kemal Can’la birlikte, eski HDP milletvekili ve Yeşil Sol Parti’nin İstanbul milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder’i konuk etti.

“Bir dönemin sonuna geldiğimiz açık. Bu dönemin nasıl tasfiye edileceği, sonra yerine ne konulacağı önemli” diyen Önder sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu rejim gidecek. Değişim ve dönüşüm arzusu ve iradesi artık çok görünür oldu. Önümüzdeki bir yıl, yerine neyin ne şekilde ve nasıl konulacağı belirlenecek. Seçimden hemen sonra ifade özgürlüğü, yargı ve temel hak ve özgürlüklerle ilgili çözümler sağlandıktan sonra siyasi kadrolar demokratik dönüşümle ilgili adım atacak. Nefret suçu işlememiş, işkence benzeri şeylere bulaşmamış tüm siyasal kadro ve eğilimleri demokrasi tartışmalarına dahil etmek gerektiği düşüncesindeyim. Bu süreçte diyalog kurabilen ve bunu yürütebilen kadrolara ihtiyaç var.”

“AKP’nin bu seçimi kazanacağına dair bir çıkarım yapılamaz”

AK Parti’ye herhangi bir sınıfsal veya toplumsal kesimden yeni bir yönelim olmadığını; bu iktidar döneminde, görülmemiş ağırlıkta bir yoksullaşma yaşandığını ve depremin ardından hükümetin afete müdahalede yetersiz kaldığını savunan Önder, “Bütün bu gelişmeler ışığında, referandumdaki 1-1.5 puan farkını da baz alırsak, bu siyasi partinin bu seçimi kazanacağına dair kim, hangi çıkarımı yapabilir?” diye sordu. Önder, seçimin ilk turda biteceğini düşündüğünü söyledi.

“Kılıçdaroğlu, eksiğiyle fazlasıyla muhalif bloğu konsolide edebildi”

Erdoğan’ın ilk defa Kürt düşmanlığını sopa olarak kullanamadığını belirten Sırrı Süreyya Önder, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, eksiğiyle fazlasıyla muhalif bloğu konsolide edebildi. Sıkıntıları var, eksikleri var ama ortada da bir görüntü var” dedi.

“80 ila 103 vekil çıkaracağımızı öngörüyoruz”

“Bütün simülasyonlarda 80 ile 103 arasında bir vekillik toplamına ulaşıyoruz” diyen Sırrı Süreyya Önder, seçim sonrasında ittifakın üstleneceği göreve dair, “Sayın Kılıçdaroğlu’nu demokratik dönüşüm için desteklemek, bunun dışındaki baskılara karşı önemli bir zırh olarak konumlanmak kararlılığındayız. Hem denetlemek hem cesaretlendirmek anlamında elimizde böyle bir güç var” şeklinde konuştu. Ülkenin artık yönetilemez olduğunu ve ekonomiden hayatın bütün alanlarına kadar acil, nitelikli, radikal adımların atılması gerektiğini belirten Önder, “Bu adımların sonucu, cesaretlendirici işlev görecektir. Birdenbire demokrasinin enflasyonla doğrudan ilişkili olduğunu, özgürlüklerin Merkez Bankası kurlarını belirleyen bir yönü de olduğunu deneyimleyeceğiz” dedi.

“Muhalefetin IMF’siz çözüm vaadinin bir karşılığı var”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “300 milyar dolarlık yatırım” vaadini hatırlatan Akarsu Çelik, “İlk başta özellikte CHP’den gelen bu tip argümanlara herkes şüpheyle yaklaşıyordu. Şimdi görüyoruz ki bunun bir karşılığı var. Halk IMF’den korkuyor. IMF demek kemer sıkmak demek, yoksul halkın daha da yoksullaşması demek. Muhalefet ise ‘Biz bu seçimi kazanırsak, çok kısa sürede ihtiyacımız olan para bu ülkeye gelir ve bu IMF’siz çözülür’ diyor” ifadelerini kullandı.

“Kutuplaşmanın etkisi azaldı”

Bekir Bozdağ’ın “şampanya” ve “seccade” kıyaslamasını yorumlayan Kemal Can, kutuplaştırma siyasetinin Türkiye’de aşama aşama sertleştiğini ancak etkisinin zayıfladığını savundu: “Kutuplaştırmayı ne kadar derinleştirirse, daha küçük bir alanı daha saldırgan, daha fütursuz hale getirebiliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi yetmiyor, yasanın da iptali ittifak pazarlığı yapılıyor. Fakat kutuplaştırmayı bu seviyeye indirdiğiniz zaman, popülizmin en kuvvetli anahtarı olan ‘kalabalık biz, azınlık onlar’ fikrini bozuyorsunuz. Bir kesimde çok hızlı reaksiyon alıyorsunuz ama kutuplaştırmayla tutabileceğiniz ortalama insanın bile reaksiyon vermesini zorlaştırıyorsunuz. İktidar bu problemi yaşıyor.” 

“Temel ezberler yıkıldı”

Kemal Can, Kılıçdaroğlu’nun “Alevi” videosuyla ilgili şu yorumu yaptı: “CHP eğer HDP ile fazla yakınlaşırsa 1990’da SHP’nin başına gelenleri yaşar. Aleviden cumhurbaşkanı olmaz; zorlarsanız büyük reaksiyon görürsünüz; birtakım geleneksel muhafazakâr kesimler asla CHP’ye oy vermezler, Kılıçdaroğlu için oy isteyemezler... Bunlar çok temel ezberlerdi. Hepsi yıkıldı. HDP aday çıkarmayarak Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıkladı. Kılıçdaroğlu da arka kapı diplomasisi yapmayıp gidip açıktan görüşmeyi tercih etti. ‘Ben Aleviyim’ diye video yaptı ve cumhurbaşkanlığı adaylığı Saadet Partisi genel merkezinde açıklandı. Seçmen buna bir reaksiyon vermedi. Seçim sürecinde partilerin oylarında yaşanan sayısal değişimden daha önemlisi bu. Kritik bir eşikteyiz.”

“Keşke ittifak olarak tek listeyle girebilseydik”

TİP’in belli bölgelerde ayrı listelerden seçime girecek olmasıyla ilgili Sırrı Süreyya Önder, “Yoldaşlarımız onlar bizim. Bundan sonrası biz kendimize oy isteyeceğiz, onlar kendine oy isteyecek. Seçmenimiz de hesap uzmanı titizliğiyle karar verecek. Keşke tek liste halinde girebilseydik, olmadı. Belki birkaç vekile sebep olabilir. Umuyorum ki daha vahim bir sonuç doğurmasın” dedi.

“Yerel siyaset çok daha belirleyici olacak”

Önder, yeni dönem için öngörülerini şu sözlerle paylaştı: “Yerel siyaset çok daha belirleyici olacak. İzmir’in dertleriyle Diyarbakır’ın dertlerinin farklı olduğu gerçekliği ve bunlara farklı yol ve yöntemlerle yaklaşılması gerektiği akıllılığı bir araya gelince, ülkedeki çeşitlilik, renk dediğimiz şeyin ne kadar önemli ve faydalı olduğu da ortaya çıkacak. Deneyimler paylaşılacak. Önümüzde en az bir-iki dönem restorasyon süreci olacak. Parlamento bu anlamda önemli bir işlem görecek. Cumhurbaşkanının önünü açacak, katkı sunacak. Ama gelecekte hikâyenin kalbi başka mecralarda akacak. Başka şeyleri tartışıyor olacağız. Ben önümüzdeki dönemde parlamentonun, üzerindeki bu baskı kalktıktan sonra hayatımızda eskisi kadar belirleyici bir yer olacağını düşünmüyorum. Herhangi bir kent konseyinde, herhangi bir çalışma grubunda yer almak siyaseten bu tatmini verecek insanlara. Ya da vermeli. Bir sürü krizle karşı karşıyayız ve bunlar Meclis Genel Kurulu’nda sarf edilecek retorikle üzerinden gelinebilecek şeyler değil.”

“En kötü müzakere bile çatışmadan iyidir”

Mirgün Cabas’ın yeni bir çözüm sürecinin nasıl başlayabileceğine dair görüşlerini sorduğu Önder, “Onu bilemem, kayıt altına alamam, öngöremem. Bu çok bileşenli bir mevzu. Son süreç biraz ülkenin kendi iç dinamikleriyle yürüyen bir süreçti. Bugün artık bölgesel bir hüviyet de kazandı. Onun için ne söylesem olası bir süreç için spekülasyon yapmış olurum. Hizmet etmiş olmaz sürece. Ama en kötü müzakere, yıllarca da sürse çatışmadan iyidir” dedi.

(vş)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —