Tarih: 21.03.2018 11:51

"NBŞ´ler hastalıklara davetiye çıkarıyor"

Facebook Twitter Linked-in

 Ziraat Mühendisi ve Çukurova Belediye Meclis Üyesi Saim İnce, şeker fabrikalarının satışının ülkenin tarım sektörüne vurulacak bir darbe olduğuna işaret etti. 25´i devlete ait olan 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili kararın toplumda mısır şurubu olarak bilinen nişasta bazlı şekerlerin ve şeker pancarı üretiminin ülke gündeminde yoğun olarak tartışılmasına neden olduğunu hatırlatan İnce, "Konu oldukça önemli ve ülke menfaatlerini korumayı gerektiren bir karardır" dedi.

Nişasta bazlı şekerin (NBŞ) genelde mısır nişastasından kimyasal ve diğer teknikler kullanılarak üretilen modifiye bir tatlandırıcı olduğuna dikkat çeken İnce, "NBŞ´nin üç tipi vardır: Yüzde 42´lik, yüzde 55´lik ve yüzde 90´lık fruktoz şurupları. Diğer bölümleri glikoza aittir. Ancak sakkarozda birbirine bağlı ve eşit oranda bulunan fruktoz ve glikoz, bu şurupların içinde birbirine bağlanmaz; yani serbest halde bulunur. Yüzde 42´lik fruktoz şurubu kek ve tatlılarda; yüzde 55´lik şurup alkolsüz içecekler, dondurma, şekerlemeler, çikolata, kek ve tatlılarda; yüzde 90´lık şurup ise çok tatlı olması istenen ürünlerde kullanılmaktadır" dedi.

Fruktozun sindirim ve metabolizmasının glikozdan çok farklı olduğunu söyleyen İnce, "Vücut tarafından emildikten sonra karaciğere gelen fruktoz hızla yakılarak yağ asitlerine dönüşmekte ve bu da karaciğer yağlanması ve siroz gibi hastalıklara yol açmaktadır. Fruktozun bir diğer özelliği ise, insülin salınımını uyarmaması nedeniyle doygunluk hissi vermediğinden obezitenin en baş sorumlusu olarak çeşitli araştırıcılar tarafından bildirilmektedir. Ayrıca son yıllardaki çalışmalar tip II diyabet, hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları ile de yakın ilişki çerisinde olduğunu göstermektedir" diye konuştu.

Bu sebepler nedeniyle, ABD Gıda ve İlaç İdaresi´nin (FDA) 2008´de obeziteyi ve diğer hastalıkları tetiklediğini belirterek yüzde 10 olan NBŞ kotasını yüzde 8´e düşürdüğünü, Avrupa´da da durumun farklı olmadığını dile getiren İnce, şu önemli noktalara dikkat çekti

"Yaklaşık yüzde 5 olan kota durumunda Almanya 56 bin ton, İspanya 53 bin ton, İtalya 32 bin ton nişasta bazlı şeker üretimine izin vermektedir. Türkiye´de 2001´de çıkarılan Şeker Yasası ile NBŞ kotası yüzde 10 olarak belirlenmiş, Bakanlığa da her yıl bu kotayı yüzde 50 oranında arttırma yetkisi verilmiştir.Resmi rakamlara göre Türkiye´de 265 bin ton mısır şurubu üretimi, geçen yıl kotanın % 15 ´e çıkarılması nedeniyle 312 bin tona çıkmıştır. Bu rakam, AB kotasının 3 katı üzerindedir.  Avrupa´da kişi başına NBŞ tüketimi 1-1.5 kg iken, kotanın ve üretimin sürekli artması sonucu Türkiye´de NBŞ kullanımı 6 kg ´a ulaşmıştır.

Şeker pancarı yalnız sanayi ham maddesi değil, aynı zamanda hayvan için çok kıymetli gıda olan yaprak, baş ve posası ile faydalı bir yem bitkisidir. Bu ürünün üretiminin gelişmesi, sorunları her geçen gün artan hayvancılığımız için de büyük önem taşımaktadır. Şeker pancarı bitkisi, münavebede kendinden sonraki bitkiye verimli bir tarla bırakır. Şeker pancarı tarımı taşıma sektörü için büyük bir pazar oluşturur. Tarımsal mekanizasyon, gübre ve tarım ilacı sanayine pazar yaratır. Ekim nöbeti gerektirmesi nedeniyle tarımsal yapının arzu edilen polikültür yapıya dönüşmesini teşvik eder. Üreticiler arasında kooperatifleşmeyi teşvik etmiştir. Şeker pancarı tarımı, aynı büyüklükteki bir ormana göre 3 kat daha fazla oksijen sağlar. Bir dekar pancar tarlası 6 kişinin yıllık oksijen ihtiyacını karşılayabilmektedir. Şeker pancarından elde edilen melas, bazı kimya sanayi kolları ile özellikle alkol ve maya üretiminde kullanılmaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemiz şartlarında da, yetiştirildiği alanlarda diğer ürünlere göre dört kat daha fazla katma değer sağlar.

Ülkemizde kurulmuş bulunan 33 şeker fabrikasının 25´i devlete ait olup,  Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.(Türkşeker) bünyesinde faaliyet göstermektedir. 2001 yılında çıkarılan Şeker Kanunu çerçevesinde kurulan Şeker Kurumu, şirketlere şeker üretim kotaları tahsis etmiş, şirketler de ihtiyaçları çerçevesinde sözleşmeli üretimle çiftçilere taahhütleri karşılığında üretim yaptırmıştır. Şeker pancarı tarımına kısaca bakacak olursak, 1998 yılında 500 bin 950 hektar pancar dikim alanı varken, 2015 yılında 272 bin 990 hektara düşmüştür. Yine 1998 yılında 22 milyon ton olan şeker pancarı üretimi 2015 yılında 15.8 milyona gerilemiştir. Üretim yapan çiftçi sayısı 450 binden 120 bine düşmüştür.

Şekerpancarı üretimi ve tarımı, milyonlarca kişinin geçim kaynağıdır. Aynı zamanda şeker sanayi, hayvancılık ve yem girdisi başta olmak üzere Türkiye´nin stratejik ürünlerinden biridir. Kaldı ki nişasta bazlı şeker kullanımının insan sağlığına kötü etkileri bu kadar açıkken bu ürünün kullanımında ısrarcı olmak ve şeker pancarı üretiminden vazgeçmek ülke insanını hiçe saymaktır.  İşte bu nedenlerden dolayı, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden vazgeçilmeli, nişasta bazlı şeker kotasının Avrupa Birliği seviyesine getirilmeli ve ülkemizin şeker pancarı üretiminin geçmiş yıllardaki değerine gelmesi sağlanmalıdır. Halkçı ve sağduyulu bir politika ancak bu şekilde yapılabilir."(CO)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —