Musilaj sorununa Erdoğan el attı
GÜNDEM 11.06.2021 07:24:00 1035 0

Musilaj sorununa Erdoğan el attı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Denizi’nde görülen müsilaj sorununa ilişkin özel toplantıya başkanlık etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Denizi’nde görülen müsilaj (deniz salyası) meselesinin çözümü için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından oluşturulan akademik heyetin katılımıyla düzenlenen toplantıya başkanlık etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki toplantıda, denizlerdeki müsilaj sorununun çözümüne yönelik bilimsel yöntemler masaya yatırıldı.

Toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, YÖK Başkanı Yekta Saraç başkanlığındaki uzman akademik heyetin müsilaj konusundaki bilimsel araştırmalarını ve çözüm önerilerini tek tek dinledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmada, hükûmet olarak son günlerde Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilaj sorununu ilk andan itibaren yakın takibe aldıklarını belirterek; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TÜBİTAK ve diğer ilgili kurumları hemen harekete geçirdiklerini ifade etti.
“KARADAN VE DENİZDEN TEMİZLİK ÇALIŞMALARINA BAŞLANDI”

Denizdeki gelişmeler mercek altına alınırken, karada da tüm atık su ve katı atık tesislerinde denetimlere hız verdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine birkaç gün önce bilim insanlarımızın, kurum temsilcilerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın ve belediye yetkililerinin katılımıyla geniş kapsamlı bir istişare toplantısı Kocaeli’nde düzenlendi. Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’mızı da milletimizle paylaştık. Deniz temizliğine ilişkin genelgemizi de Marmara’daki illerimize gönderdik. Salı günü itibariyle birçok farklı bölgede karadan ve denizden temizlik çalışmalarına başlandı” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu öncülüğünde yapılacak katkıların da sorunun çözümü konusunda büyük bir önem taşıdığına inandığını ifade ederek, müsilaj meselesini ve denizlerdeki kirliliği ortadan kaldırmak için bilimin ve bilim insanlarının tavsiyelerinin kendilerine yol gösterici olacağını kaydetti.

Toplantıda, müsilaj sorunu ve çözümü üzerine uzman akademik heyet tarafından oluşturulan bilimsel değerlendirme raporu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunuldu.

YÖK tarafından alanında uzman bilim insanlarının katılımıyla düzenlenen ve müsilaj sorununun çözümüne yönelik akademik çalışmaların değerlendirildiği toplantının sonuç bildirgesi de yayınlandı.

SONUÇ BİLDİRGESİ
Denizler birçok canlı için mükemmel bir ekosistem olmasının yanında insanlık için
en kaliteli gıda temin ambarları olarak bilinirler. Taşıdığı ekolojik ve ekonomik
önem nedeni ile deniz kaynaklarının bilinçli kullanımı ve sürdürülebilirliğinin
sağlanması büyük önem taşımaktadır.
İnsan kaynaklı tehditlerin yoğunluğu ve dağılımı şu anda insanlık tarihinde
görülmemiş seviyelere ulaşmış durumdadır. Marmara Denizinde son yıllarda
gerek insan kaynaklı gerek doğal birtakım baskılar mevcuttur. Bu baskıları
oluşturan nedenler:
•Artan Sıcaklık
•Oksijen Azalması
•Okyanus Asitlenmesi
•Karasal Girdiler (Atık Su, Besin Elementi)
•Aşırı Avlanma
•Kirlilik
•İstilacı Türler
 Gemicilik Faaliyetleri
Marmara Denizi’miz dört havza ile çevrelenmiştir. Toplam kıyı şeridi 240 km’dir.
Özellikle, yüksek deniz suyu sıcaklığı, rüzgarsız ve sakin hava koşullarında ve
yüksek karasal girdiler müsilaj yapıyı görme olasılığını arttırmaktadır. Müsilaj
yapı, dünya denizlerinde her yerde bulunabildiği gibi, Marmara Denizi’nde de
gözlenmektedir.
Marmara Denizi’nin bir iç deniz olması, dar geçitli boğazlar ile diğer denizlerle
bağlantısının kısıtlı olması, bölgedeki artan nüfus yoğunluğu, yeterli düzeyde
arıtılmayan ve deşarjları kısmen kontrolsüz yürütülen evsel ve endüstriyel
atıklara maruz kalması, deniz tarama ve boşaltma faaliyetleri ile kıyı dolgu
alanlarına bağlı habitat kaybı, aşırı ve kontrolsüz avcılık ve iklim değişikliğine bağlı
deniz suyu sıcaklıklarının artması gibi nedenlerle bu tek hücreli canlılar kendileri
için değişen ortam koşullarına tepki göstermeye başlamış, normalden fazla 
ve/veya hızlı şekilde hücre içi organik yapıdaki sıvılarını boşaltma yoluna
gitmişlerdir.
Marmara Denizi gibi yarı kapalı denizlerde sürekli olarak yapılan atık su
boşaltımları kirletici yükünü arttırmakta ve bu durum aşırı üretime (ötrofikasyon)
sebep olabilmektedir. Özellikle azot ve fosforca zengin besin elementi girdisi,
durgun hava şartları ve sıcaklık artışıyla birlikte tek hücreli canlıların sayısını ve
müsilaja yol açan hücre içi salgısını aşırı arttırmaktadır. Çeşitli kirleticilerle zengin
müsilaj, deniz dibine inerek bentik fauna ve floranın yapısını bozmakta ve orada
yaşayan canlıların yaşamını sınırlandırmaktadır. Oluşan müsilajlı kitle içerisinde
ağır metallerin de birikebilme oranı oldukça yüksektir. Ayrıca Marmara Denizi alt
sularının oksijence oldukça fakir olduğu (hipoksik koşullar) düşünüldüğünde,
organik maddece çok zengin bu malzemenin bakteriyel tüketim ile oksijenin daha
da azalmasına neden olacağı bilinmektedir.
Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünün Marmara Denizi’nin etrafındaki
büyük illerde yaşaması, endüstriyel faaliyetlerin önemli bir bölümünün bu
bölgede bulunması, Karadeniz ülkelerinin deniz taşımacılığında Marmara
Denizini kullanması, az da olsa turizm amaçlı kullanılması Marmara Denizinin
sosyo-ekonomik önemini de arttırmaktadır. Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile
birlikte Türk Boğazlar Sistemi’ni (TBS) oluşturan Marmara Denizi’nde özellikle
son yıllarda artan deniz trafiği ve İstanbul Boğazı üzerinden gelen Karadeniz
kökenli kirleticiler bu baskıyı daha da arttırmaktadır.
Diğer yandan, küresel ısınmanın etkisiyle özellikle son 10 yılda Marmara Denizi
yüzey ve alt tabaka sularının sıcaklığı daha hızlı artmaktadır. Deniz canlılarının
stres sonucu oluşturdukları müsilaj gibi aşırı doğa olaylarının küresel ısınma ile
1950’li yıllardan itibaren diğer denizlerde olduğu gibi Marmara Denizinde de
giderek artan sıklıkla oluştuğu gözlenmektedir. Bu sorunların doğru
anlaşılabilmesi için birçok farklı disiplinde uzman bilim insanının gerek gözlem
gerekse öngörü kabiliyeti olan modellerle bu sorunlara yaklaşması
gerekmektedir. Müsilaj gibi öngörülmesi zor problemler üzerine denizlerin
oşinografisi (fizik, kimya, ekolojik dinamikler) doğru anlaşılmadan çözüm önerisi
sunmak/geliştirmek mümkün değildir. Örneğin Marmara denizinde uzun süredir
insan kaynaklı karasal girdilerden (besin tuzları, ağır metaller) ve iklim sebebi ile
denizde sıcaklık artışı ve akıntı sistemlerinde değişimlerden dolayı oksijen
azalması artarak sürmekte ve bununla birlikte biyoçeşitlilik kaybı da deniz 
ekosistemini savunmasız bırakmaktadır ve müsilaj, zararlı alg artışı, deniz anası
istilası, toplu balık ölümleri gibi olayların yaşanması esasında kaçınılmaz
olmuştur.
Denizleri çalışmak ve zor problemlere çözüm sunmak için çok disiplinli
yaklaşımlar gereksinimi
Deniz (okyanus) ve su bilimi, görece genç bir bilim olmasına rağmen, bugün doğa
bilimleri içinde yoğun katkıya ve öneme sahip bir bilim dalı olarak ortaya
çıkmıştır. Deniz ve su biliminin bu süreçte temel bilim (fizik, kimya, biyoloji,
matematik) desteği ve diğer iklim bilimleri (meteoroloji, klimatoloji, ekoloji,
paleontoloji, vs.) ile amaç ve kapsam örtüşmesi artmıştır. Böylece sağlanan bilgi
ve yeteneklerle çevresel yönetişime katkıda bulunulmak suretiyle gelecekte de
topluma hizmet edilecektir. Bu nedenle deniz bilimini geliştirme faaliyetleri
bütünüyle geleceğe yatırımdır, yaşam kaynağı denizlere bilimle sahip çıkmaktır.
Denizler bütünlükçü şekilde çalışılmadığı sürece denizlerle ilgili karmaşık
problemlere çözüm getirmek mümkün değildir.
Altyapı ve yetişmiş insan, denizlere yönelik yükseköğretim politikaları
Deniz ve su bilimleri gibi çok disiplinli ve yüksek teknoloji gerektiren alanlar,
gerçek manada gözlem sistemleri, laboratuvarlar ve gemi gibi altyapılara ihtiyaç
duyarlar. Deniz bilimlerinde problemler rutin izleme ötesinde interdisipliner
çalışmalar konusunda uzmanlaşmış akademisyenler tarafından ele alınarak
çözüme ulaştırılabilir.
Öncelikli alan olarak deniz bilimleri
Bu nedenle, deniz bilimleri ve su bilimleri alanlarının akademideki yeri daha da
güçlendirilmelidir. Gezegenimizin yaşanabilirliğinde hayati bir rolü olan
denizlerin bu rolü oynamasını sağlayan tüm süreçleri bütünleşik olarak
kavrayabilen, araştırabilen ve yeni bilgiler üretebilen bilim insanlarının
yetiştirilebilmesi önemlidir.
YÖK’ün son yıllarda ilgili lisans programlarına kaydolan öğrencilerin
desteklenmesine yönelik girişimleri daha ileri aşamalara da taşınmalıdır.
Ekonomik kaynaklarıyla, kirlilik ve ekosistem problemleriyle, bütün sorumluluğu
yalnızca bize ait olan Marmara Denizi’nde yapılacak faaliyetlerin tamamının
planlanmasında deniz ekosisteminin sağlıklı olması birinci planda tutularak bütün
paydaşların yararına olması gözetilmelidir. Marmara Denizi ekolojisi 
dayanıklılığını yitirmiştir ve dış etkenlere karşı korumasız bir hale gelmiştir.
Müsilajın ötesinde Marmara Denizi’nde şu anda zararlı alg, deniz anası aşırı
artışları, hidrogen sülfür oluşumu gibi riskler de bulunmaktadır. Dolayısıyla
Marmara Denizinin sağlığına yönelik bütüncül yaklaşımlara benimsenmelidir.
ÖNERİLER
1. Acil Durum Önerileri
• Marmara Denizi’nin tüm çevresinin belli bir plan dahilinde “koruma bölgesi”
olarak ilan edilmelidir.
• Balıkçılık sektörünün yaşadığı güçlükler ivedilikle takip edilmelidir.
• Boğazda meydana gelebilecek kazalara karşı eylem planlarının
oluşturulmalıdır. Gemilerin dümen kilitlenmesi, pervane kırılması gibi sorunlar
uluslararası gemicilik ticaretini etkileyebilecektir.
• Atık suların arıtıldıktan sonra denize geri verilmemesi ve sulamada
kullanılması sağlanmalıdır.
• Karasal kökenli girdiler, ileri biyolojik arıtımdan geçirildikten sonra derin deşarj
yapılmalıdır.
• Müsilajın zamansal ve mekânsal dağılımı belirlenerek, Marmara kıyılarındaki
hareketli platformlarla reaktif oksijen dozlamasının araştırılarak yapılması
temin edilmelidir.
• Mevcut arıtma tesislerinin ileri arıtım teknolojileri ile (membran, reaktif
oksijen vb…) entegrasyonu sağlanmalıdır.
• Konu ile ilgili bir İzleme Komitesi kurulmalıdır.
2. Eğitim ve Araştırma İle İlgili Öneriler
• 100/2000 YÖK Doktora Programlarında Denizcilik ve Su Çalışmaları alanlarının
bursiyer sayıları arttırılmalıdır.
• Bu alanlar, proje çağrılarında öncelikli kapsamına alınmalıdır.
• Araştırmaların daha geniş olarak fonlanması temin edilmelidir.
• Marmara Denizi’ne özel çalıştaylar düzenlenmeli, akademisyen ve öğrencilerin
düzenli bir araya gelmesine imkan verilmelidir. 
• Araştırmalarda kullanılan gemilerin oldukça eski oluşu sebebiyle, Deniz
Araştırmaları ile ilgili gemi ve alt yapıları desteklenmelidir.
• Deniz Bilim yüksek lisans ve doktora eğitimi, farkındalık/topluma hizmet
çalışmaları ve uluslarasılaşmayı da içeren bütünleşik bir Deniz Bilim
Yükseköğretim Stratejisi ile Türkiye denizlerinin sağlıklı, dayanıklı ve mavi
ekonomik kalkınmayı da destekleyici bir işlevi olması sağlanmalıdır.
• Hem sağlıklı bir Marmara'ya ulaşmak için yeni nesil akademisyenleri
yetiştirmek, hem de mavi ekonomiye geçişi desteklemek için gereken
profesyonel insan ihtiyacı, yüksek lisans, doktora post-doktora eğitimini
destekleyici politikaların geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası değişim
programlarının öğrenci ve akademisyenlikte desteklenmesi yoluyla
karşılanmalıdır.
DİĞER DEĞERLENDİRMELER
 Küresel ısınmanın önümüzdeki yıllarda daha fazla olacağı göz önüne alınarak
model, tahminler ve senaryolara göre diğer bütün faaliyetler hakkında
önlemler özel tedbirler alınmalıdır.
 Denizlerimizin korunması konusunda okullarda farkındalık çalışmaları ve
vatandaşı bilgilendirme çalışmalarını yapan üniversitelerimizin sayıları
arttırılmalıdır.
 Marmara’ya komşu belediyeler daha fazla sorumluluk üstlenmeli, özellikle
arıtma ve atık konusunda yeni düzenlemeleri ve denetlemeleri devreye
sokmalıdır. 

(vş)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

Gaziantep'te Gezilmesi Gereken Tarihi Mekanlar

30 Ağustos coşkusu Çukurova’da yaşandı

TMMOB İKK,‘Ülkede, Bölgede, Dünyada Barış’ Her Zaman Şiarımız Olacaktır"

ÇGC,‘Bağımsızlık tutkumuz hiç bitmeyecek’

Prof. Dr. Süleyman İrvan:“Basılı gazeteciliğin bittiğini ilan etmek durumundayız”

“30 AĞUSTOS; DÜŞMAN DEVLETLERE ŞAPKA ÇIKARTTIRAN BÜYÜK ZAFER”

TGF "30 Ağustos, Türk Milleti için varlık nedenidir"

ÇGC,“Hür doğup hür yaşamak çok önemli”

30 AĞUSTOS ZAFERİNİ KAZANAN BAŞKOMUTAN DEMOKRATTIR; O'NUN CUMHURİYETİNİ YIKMAK İSTEYENLERİN DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ YOKTUR

ÇYDD Türkiye Cumhuriyeti'nin 100., Büyük Taarruz'un 101. yılını Afyonkarahisar'da Kutladı

ULUSAL VE YEREL MEDYADA ZAFER BAYRAMI SERGİSİ DÜZENLENİYOR

26-30 AĞUSTOS 1922 BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ:KUTSAL SAVAŞ

Ankara'dan Uçakla Günübirlik Ziyaret Edebileceğiniz Şehirler

KAYMAKAM ATAMALARI GERÇEKLEŞTİ

ÇYDD'DEN AFYON BULUŞMASI

Jeoloji Mühendisleri Odası'ndan deprem açıklaması

JMO’dan “17 Ağustos 1999 Depremi” Açıklaması

ÇGC’de kaynaşma yemeği

TGC: "Gazetecilik tutukluluk nedeni olmaktan çıkarılmalıdır"

ADANA BAROSU’NDAN ‘HAK İHLALİ’ İDDİASI

Enerjisa Enerji ve TEMSA’nın Oyungezer Otobüsü Deprem Bölgesinde

  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı