Euronews’e konuşan Kumcuoğlu, kesin ihraç talebi ile yüksek disiplin kuruluna sevk edilme kararını rencide edici bulduğunu söyledi.

''Öncelikle ismini doğru koymakta fayda var, büyükelçiler basın açıklaması kamuoyunu aydınlatmak için yapıldı. 30 Ocak 2020’de yani on dört ay önce yapılmış. Ve bugüne kadar MHP bana herhangi bir rahatsızlık bildirmemiş. Ama on dört ay sonra yahu Ertuğrul Bey bunu neden yaptınız, yapmasaydınız iyi olurdu demeksizin, kesin ihraç talebi ile yüksek disiplin kuruluna sevk edilmek rencide edicidir. Ben o partiye çok şey vermiş olduğum kanaatindeyim. Elli yıllık kamu görevim var. Kol kırılır yen içinde kalır, bütün dünyaya karşı bu olmaz. MHP bana da deseydi ki Ertuğrul Bey parti olarak rahatsız olduk, düzeltin bu durumu. Ben de görüşümü değiştirmem ama istifa eder çeker giderdim. Neticesinde bu durumda artık orada kalamam. Onlar beni istemediğini söyledi, ben de istifa ettim. Bu kamuoyunun takdirindedir.’’
Yapmış oldukları açıklama ile amirallerin bildirisinin yanyana getirilmesindeki amacı ise kamuoyunda kafa karışıklığı yaratmak istenmesine bağlıyor eski büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu,"Bu bir metodoloji. Kamuoyunun kafası karıştırılsın ki siz ben haklıyım dediğinizde kamuoyu sizin haklı olup olmadığınız konusunda kararsız kalacak. Bu doğru veya yanlış, bir siyaset sanatı. Bu konuda iktidar kanadının görüşlerine katılmıyorum. Ama demokrasi bir kurumlar sistematiğidir. Demokraside kişisel haklar kadar, kurumsal kimlikler de önemlidir. Toplu açıklamada bulunamazsın deniliyor, sendikalar, tabip odaları, sanayi odaları niye var. Bu kurumların başkanları konuşunca kendi adına mı konuşuyor ? Hayır. Biz illa dernek mi kuracağız, düşüncelerimizi açıklamak için. Bazen insanlar bir araya gelir ve düşüncelerini açıklar. Bu işler böyle de olur.’’

Kumcuoğlu Kanal İstanbul projesine dair fikirlerinde de aynı noktada durduğunun altını çizdi.

‘’Türkiye’nin ekonomik bakımdan bu yükü kaldıramayacağı, bu yükün getirisinin masrafının çok çok altında olacağı açık. Önümüzde çok örnekler var ; Osmangazi Köprüsü, Şehir Hastaneleri, havaalanları, köprüler… Yani boğazda son yirmi senenin gemi hareketleri belli. Ayrıca kömür ve petrole dayalı enerjiden uzaklaşılması lazım. Bugün Almanya uzaklaşıyor. Bu durumda, ikinci bir kanal açmak rasyonel değil, siyasi yanını bir tarafa bırakıyorum. Bunu söylemek neden kabahat oluyor ?‘’

Ne Olmuştu?

30 Ocak 2020'de Kanal İstanbul projesiyle tartışmaya açılan Montrö Boğazlar Sözleşmesine ilişkin 126 emekli diplomatın bir araya gelerek bir açıklama yayımlanmıştı. Açıklamada; "Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması, Türkiye'ye bütün bu kazanımlarını kaybettirebilecek yaşamsal bir egemenlik ve güvenlik, kısacası gerçek bir beka sorununa yol açacaktır. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde çeşitli emelleri olan devletlerin çıkarına hizmet edecek olan Kanal İstanbul'dan vazgeçilmelidir.'' denilmişti.(Kaynak:Euronews)

(vş)