Kılıçdaroğlu,
VİDEOLU HABERLER 11.11.2020 11:54:00 859 0

Kılıçdaroğlu, "Ülke yönetimi ciddiyet ister"(GÖRÜNTÜLÜ HABER)

Kılıçdaroğlu"Siyasi parti, devlet değildir. Devlet ayrı bir kurumdur ama siyasi parti ne zaman ki "ben devletim" diyorsa, orada sorunlar başlar. Değerli arkadaşlarım; tek adam rejimi, bir kişinin "ben devletim" dediği rejimdir."

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM CHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilşikin açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, ülke yönetiminin ciddiyet istedğinibelirterek, "Halk sizi ülke yönetimi ile görevlendirmişse, siz bakanlarınızı "kim hangi işi en iyi yapabilir?" düşüncesinden hareketle belirleyip, onu bakanlığa atarsanız. Benim yakınım diye, akrabam diye, eşim dostum diye kişileri bakan yapmazsınız. Dolayısıyla bakan olacak kişi, bakanlığı çok iyi bilecek, bürokrasiyi çok iyi bilecek, "her şeyi ben bilirim" anlayışından uzak, "biz bu işi, bu sorunu nasıl daha iyi, daha rahat çözebiliriz?" anlayışıyla bu işi götürmesi gerekiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Berat Albayrak'ı en çok eleştirenlerden birisi de benim. Hazineden sorumlu, maliyeden sorumlu, ülke felaket durumda; kasa tam takır, eksi birde üstelik eksi ama ortalık ortalıkta pembe tabloyla kamuoyuna sunuş yapılıyor. Bu doğru değildi. Gerçekleri milletin bilmesi gerekiyordu. Sadece muhalefet olarak bizim gerçekleri söylememiz doğru değil, onların da gerçekleri bilerek ona göre önlem almaları gerekiyor. Kaldı ki biz özellikle son yıllarda bir sorunu ortaya koyuyorsak, arkasından mutlaka çözümü de ortaya koyuyoruz.
Böylece aslında belki de dünyada hiçbir muhalefet partisinin yapmadığı önemli bir süreci başlattık "sorun var, şöyle çözülür" diye. Muhalefet çözüm üretmek zorunda değil ama Türkiye'de yaşanan olayları görünce, iktidarın basiretsizliğini görünce, onlara yol da gösterdik ve şunu da söyledik: Olabilir, bizim önerilerimiz yanlış da olabilir, eksik de olabilir. Çıkıp dersiniz ki: "Şu önerimiz yanlış, şu öneriniz eksik." Biz de alır bakarız eksik midir, yanlış mıdır? Bugüne kadar yaptığımız önerilerden hiçbirisi hakkında "bu yanlıştır veya eksiktir" eleştirisi hiçbir zaman gelmedi. Çünkü biz, her çözümü uzmanına danıştık. Üstelik bir değil, birden fazla kişi bir araya geldik. Olur ya birimizin atladığı bir şey olabilir. Olur ya birimiz farklı düşünebiliriz, yanlış düşünebiliriz, eksiğimiz olabilir ama çözümleri ortaklaşarak, bir araya gelerek üretmeye çalıştık değerli arkadaşlarım.
Ekonomik kriz var, evet. Daha 2018 Ağustos'unda, ekonomik krizin başlangıcında "bu iş böyle yürümez" diye 13 madde halinde bunları saydık. 13 madde ve şunu da söyledik: Bu 13 maddenin çözümüyle ilgili olarak bizim üstümüze düşen bir şey varsa her türlü desteği vermeye hazırız. Onu da söyledik. Kriz varsa, kavga etmenin mantığı yok. Çünkü zararı vatandaş çekiyor. O zaman siyaset kurumunun belli bir anlayışla bir araya gelip, bu sorunu çözmesi lazım. Vatandaş büyük sıkıntılara girmesin. Biz bu teklifi yaptık. Sorumluluk duyarak, sorumlu bir muhalefet anlayışıyla bunu yaptık. "Hayır, siz bilmezsiniz, biz bildiğimizi okuruz." Olur, okudular. Sonra? Ekonomik buhranın içinde bulduk kendimizi, ekonomik buhranın. Milyonların işsiz kaldığı bir süreç, milyonların işsiz kaldığı. İnsanların ekmek bulamadığı bir süreç. Yüzbinler, çöp konteynırlarından beslenmeye başladılar. O zaman da yine bir sorumluluk üstlenip "Buhranı nasıl aşabiliriz?", bunu da oturduk bir basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştık 18 Mayıs 2020'de değerli arkadaşlarım.
Şimdi eleştiriyi yaparken, devletin ne olduğunu da bilmek gerekiyor. Devlet dediğiniz kurum, siyasi partiler, iktidara getirilen siyasi partiler tarafından belli aralıklarla yönetilen bir organdır. 4 yıl süreyle, 5 yıl süreyle seçimle gelirseniz, devleti yönetirsiniz ama devlet olmazsınız. Siyasi parti, devlet değildir. Devlet ayrı bir kurumdur ama siyasi parti ne zaman ki "ben devletim" diyorsa, orada sorunlar başlar. Değerli arkadaşlarım; tek adam rejimi, bir kişinin "ben devletim" dediği rejimdir. "Ben devletim, benim dışımda hiç kimse düşünemez. Benim dışımda hiç kimse öneri getiremez. Benim dışımda söylenen bütün sözler doğru değildir. Çünkü en doğruyu ben yaparım ve devlet sadece ve sadece benim söylediklerimi yerine getirir." O nedenle biz bu tek adam rejiminin ülke için felaketler üreteceğini hep söyledik. Bugün geldiğimiz nokta da budur değerli arkadaşlarım.
Şimdi, damat istifa etti, Sayın Albayrak istifa etti. Gerçekten istifa etti mi, etmedi mi? Uzun bir sessizlik, sarayda sessizlik. Ak Parti Grubuna bakıyorsunuz, orada sessizlik. Ona koşulsuz destek veren, bütün değerlerini kaybedip, bütün değerlerini yitirip, bütün değerlerini ayaklar altına alıp koşulsuz destek veren Milliyetçi Hareket Partisi'nde de, onun genel başkanında da büyük bir suskunluk... Ne oluyor? Hazineden ve maliyeden sorumlu olan bir kişi "ben istifa ettim" diyor. Değerli arkadaşlarım medyaya bakıyorsunuz, sosyal medyada yaptığı istifa açıklamasının üzerinden 17-18 saat geçtiği halde, 17 saat geçtiği halde RTÜK'teki kayıtlara baktık, 1780 radyo ve televizyondan sadece 5’i istifa ettiğini söylüyor, sadece 5'i... 1780'den sadece 5'i, diğerlerinde tık yok. Tık yok. Havuz medyasında zaten hiç tık yok. Şu memleketin geldiği hale bakar mısınız Allah aşkına? Şu memleketin, şu medyanın geldiği hale bakar mısınız? Havuz medyası diyoruz, gerçek anlamda havuz medyası olduklarını kanıtladılar. 27 saat sonra, 17 saat sonra belli değil; 27 saat sonra istifa dolayısıyla bir açıklama yapıldı. Ülke böyle yönetiliyor."
"Milli Kurtuluş Savaşı veren, yedi düvele karşı mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti işte böyle yönetiliyor" diyen CHP Lideri şöyle devam etti:
"Biz her zaman devletin belli bir saygı içinde, demokratik kurallar içinde yönetilmesini istedik. Elbette siyasi partiler giderler, halkın iradesine başvururlar. Halk kimi iktidar yapıyorsa, gelir, adalet içinde, demokrasi içinde ülkeyi yönetir. Biz de yeri, zamanı geldiğinde eleştiririz veya eleştirmeyiz. "Doğru yaptın" deriz. Doğru yaptığına doğru, eğri yapıyorsa da bu yanlıştır deriz, bunu söyleriz. Her seferinde bunu dillendiririz. Eğer bir ülkeyi anonim şirket gibi yönetmeye kalkarsanız, sonuç budur arkadaşlar: Yönetilemez bir Türkiye. İnsanlar şirketleri niye kurarlar? Kâr elde etsin diye değil mi? Hemen her şirket kâr elde etmezse batar zaten.
Erdoğan, "Benim derdim ne biliyor musunuz?" diyor. “Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir.” Devleti bilmeyen, devletin ne olduğunun farkında bile olmayan... Anonim şirketin ordusu mu var? Her anonim şirketin bağımsız kurulları mı var? Her anonim şirketin Türkiye genelinde özel politikaları mı var? Her anonim şirketin istihbarat örgütleri mi var? Her anonim şirketin ordusu mu var? Emin olun, devlet bu tür insanların elinde bugünkü noktaya geldi. Kayınpeder-damat ülkeyi yönetiyorlar. Aralarında bir kavga çıkmış, herkes diken üstünde. Havuz medyasının ağzına bant çekilmiş vaziyette, tek kelime edemiyorlar. Tek kelime, tek kelime edemiyorlar. Siz gazeteci misiniz ya Allah aşkına? Kalemini satan insandan gazeteci olur mu? Kalemini saraya tahsis eden insandan gazeteci olur mu? Aylığını ses çıkarmadığı için alan adamdan, yazmadığı için alan adamdan, eleştirmediği için alan adamdan gazeteci olur mu? Kalemini satacaksın, düşüncenin satacaksın, öngörünü satacaksın, eleştiri hakkının satacaksın; ortalıkta da "ben gazeteciyim" diye gezeceksiniz. Bunlardan gazeteci olmaz. Bunlardan gazeteci olmaz."
CHP Lideri Kılçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Görünen tablo gayet açık ve net. Berat Bey'in istifası sonunda kabul edildi. Ülkemiz için hayırlı bir iş. En azından bir damat-kayınpederi olayından kurtuldu Türkiye ama arkasındaki gerçekler ne, onu bilmiyoruz. Hangi gerçeklerle istifa edildi, onu da bilmiyoruz. Sorumlusu damat mıdır? Hayır efendim. Bu işin sorumlusu bir kişi, Erdoğan. Her şeyi ondan sorulmuyor mu? Ondan soruluyor. Her şeye o karar vermiyor mu? O karar veriyor. Eğer bazı gerçekler Erdoğan'dan gizlenmiş ve Erdoğan o gerçeklerin sonradan farkına varmışsa -efendim Merkez Bankası'nda şu kadar açık varmış- dünya onu biliyor zaten. Sen yeni öğrendiysen o zaten daha büyük bir felaket. O daha da büyük bir felaket. Devletin yönetilmediğini, bir aile şirketine dönüştürüldüğünü hepimizin kabul etmesi lazım. Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Böyle bir anlayış da olmaz. Devlet yönetimi, ciddiyet ister, bilgi ister, birikim ister, ahlak ister, adalet anlayışı ister, liyakat ister. Bunların tamamından yoksun olan bir kişiye devleti teslim etmişiz. Bu doğru değil arkadaşlar. Sorumlu kim? En tepedeki kişidir; Erdoğan'dır sorumlu. Berat Albayrak ne olacak? Damadın zaten. Asıl sorumlu, bu işin tepesinde olan insandır. Damadı feda ederek buradan kaçınamazsınız. Onu geçen gün ifade ettim: Veziri verip, şahı kurtaramazsınız asla.
Berat Bey'in yaptığı açıklama da ilginç: "At izi, it izine karıştı" diyor. Yıllardır bakanlık yapıyorsun, yanında kayınpederin. Öve öve bitiremiyordun. Bu at izi, it izine karıştı ne demek? Açtım Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünü, ne yazıyor burada acaba, yanlış bir şey söylemeyelim diye. İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayıramayacak halde bir karışıklık meydana gelmesine "at izi, it izine karıştı" ifadesi kullanılıyor. Değerli arkadaşlarım; sormak gerekiyor. Ne oldu da at izi it izine karıştı? Ne oldu? Belki önümüzdeki günlerde Berat Bey çıkıp bu konularda biraz daha ayrıntılı açıklama yapar değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları hepimiz biliyoruz ekonomi olarak. Milyonlarca işsizimiz var. Sadece işsizler için değil, üreticiler için de, çiftçi için de, sanayici için de, esnaf için de çok karamsar bir tablo var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. Önce esnaflara arkadaşlarımız büyük ölçüde gittiler. Esnafı dinlediler. Onlara neyi yapabilirsek, hangi önlemleri alabilirsek, sorunları aşabileceklerini anlatmaya çalıştık. 17 madde halinde esnaflarla ilgili çözümlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Bütün esnaf arkadaşlarımıza da bunu gönderdik. Şimdi KOBİ'ler var, küçük ve orta boy işletmeler. Bu konuda da grup başkanvekillerimizin koordinasyonunda bütün milletvekillerimiz 81 ile gittiler. Raporları düzenlediler; burada 5 klasör rapor var. Bu raporlar 81 ilden gelen milletvekillerimizin düzenlediği KOBİ'lerle ilgili rapor. Herkesle görüşlüler, hem yöneticileriyle, hem meslek kuruluşlarıyla, hem de doğrudan doğruya üreticiyle görüştüler. Dolayısıyla şunu ifade etmek isterim: Türkiye'nin sorunlarını en iyi saptayan ve en sağlıklı çözümler üreten partinin, Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu da artık bütün dünya alemin bilmesi lazım. Çünkü hiçbir CHP'li kişisel çıkar peşinde değildir. Bizim için önemli olan, bu ülkede herkesin karnının doymasıdır. Her evde huzurun olmasıdır. Her evde bereketin olmasıdır. Her kişinin işinde çalışmasıdır, alın terinin karşılığını almasıdır. Ülkede enflasyondu, krizdi, bu tür ekonomik olumsuzlukların olmamasıdır. Arzu ettiğimiz budur. Bu nedenle bütün arkadaşlarım gittiler, çalıştılar. Dolayısıyla ekim ayı içinde raporlar geldi. Ben de bu 5 büyük klasörü İstanbul'a gidip gelirken arabada tamamını okudum. Tamamını, her satırını okudum. Önce bütün milletvekili arkadaşlarıma yaptıkları saptamalar, görüştükleri kişiler ve onların görüşlerinin rapora yansıması açısından yürekten teşekkür ediyorum. Bu raporlar -Merkez Yönetim Kurulu’nda da söyledim- belli akademisyenlerin ele alıp bir Türkiye değerlendirmesi raporu hazırlamaları için çok önemli materyaller içeriyor. Düşünün; Hakkari'den Tekirdağ'a kadar, Yozgat'tan Çankırı'ya kadar, efendim Rize'den tutun Zonguldak'a kadar, aşağı yukarı bütün illerimize ve bazı büyük ilçelere giderek durum tespiti yapan raporlar. Bana göre biz bir tarihi sorumluluğu da yerine getirdik. Bu raporlarda benim karşılaştığım ve üzüldüğüm bir olay var. Bizim bugüne kadar yaptığımız, önerdiğimiz çözümlerin çok az kısmının KOBİ yöneticileri tarafından duyulduğunu gördüm. Bir eksiğimiz burada. Duymayan insanı suçlayamayız elbette "niye duymadın?" diye. Biz, demek ki duyuramadık. O nedenle bizim bu raporları alıp değerlendirdikten sonra, tekrar tekrar oralara gidip, o yöneticilerle konuşup çözümlerimizi onlara aktarmak durumundayız. Bu da bizim görevimiz."

(VŞ)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

Dr. Şevkin; "Elektrikleri kesiyorlar, hastaneleri çalıştırmıyorlar!"

Gürer: “Kiraz üreticilerine acil destek şart” (Görüntülü)

Ayhan Barut, "Balcalı Hastanesi Yaşatılsın" (GÖRÜNTÜLÜ)

Ayhan Barut, ayçiçeği tarlasından seslenip üreticilerin sorunlarına çare istedi (GÖRÜNTÜLÜ)

Gürer: “Emeklinin hakkını bir an önce verin”(Görüntülü Haber)

CHP'li Şevkin; “Milyonlarca emekli yine unutuldu, yine aldatıldı”(Görüntülü Haber)

Ayhan Barut'tan 'Zamlar geri çekilsin' çağrısı (GÖRÜNTÜLÜ)

Ukraynalı Delegeden Rus Delegeye Yumruk(VİDEOLU HABER)

“Pazarda en büyük banknot 200 Lira ile 2 poşet dolmuyor”(Görüntülü)

Ayhan Barut kasap esnafının feryadına kulak verdi (GÖRÜNTÜLÜ)

İKİNCİ SINIF ÖĞRENCİSİ, TABELADAKİ “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI” YAZISINI OKUYAMADI

Gürer: “Çiftçi ceza ile değil, destekle ayakta kalır”(Görüntülü)

Gürer: “Türkiye’yi tarımda yeniden ayağa kaldıracağız” (Görüntülü)

CHP Niğde’de seçim startını verdi

Ayhan Barut'tan Meclis'te enflasyon tepkisi (GÖRÜNTÜLÜ-FOTOĞRAFLI)

CHP'li Şevkin; “Bolca limon var ama sitrik asitli limon suyu tüketiyoruz”(Görüntülü)

CHP'li Barut; "Asgari ücrete eşitleyin, intibak düzenlemesini yapın"(gÖRÜNTÜLÜ)

CHP'li Gürer:“Tüm emeklilere seyyanen 2000 lira zam yapılmalıdır”(Görüntülü)

CHP'Lİ SÜMER; "ADANA’DA DEPREMDEN ETKİLENEN ÇOK KONTEYNER AZ" (GÖRÜNTÜLÜ)

Gürer: “AKP zihniyeti tarımın canına okudu” (Görüntülü)

CHP’Lİ TANAL, MECLİS’TE İKTİDARA KDK ÜZERİNDEN YÜKLENDİ (GÖRÜNTÜLÜ)

  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false