Şu ?twitter´ın falan´ kökünü kazıma hamlesi, seçimlerin hedefine ne gibi yanlış algılamaların konulduğunun bir belirtisi olarak ortaya çıkıyor. AKP´nin başındaki kişinin derdi öyle anlaşılıyor ki 12 yıllık icraat bilançosunun zaferini kanıtlamak değil yalnızca. Daha çok alacağını umduğu çoğunluk oyları ile ?aklanma´ sağlamak. İbra edilmek, açıkçası.
Daha önce de dikkat çekmeye çalışmıştık. Kafasındaki hesap şu: Eğer AKP birinci parti seçilirse iktidarın dürüst hareket ettiği de kabul edilmiş ve kanıtlanmış olacaktır. Yani 17 Aralık´ta ortaya atılan yolsuzluk iddiaları, soruşturmalar; ülkenin ve yönetimin her köşesinden sürekli gündeme taşınan yanlışlıklar ve hak hukuk ihlalleri silinip, ortadan kalkacaktır. Zira ?milli irade? oylarıyla yapılanları uygun görmüş olacaktır. Yurttaş çoğunluğu, AKP´ye ve liderine bir kez daha açık çek verip, onları neredeyse herşeye kadir olmaya layık görecektir.
Bu algı yanılsaması kadar tehlikeli hiçbir şey yok ülkenin işlerinde ve geleceğinde. Gerçekte ise önümüzde bir yerel seçim var. Binlerce aday için onbinlerce sandıkta kullanılacak milyonlarca oy, bire bir iktidarın ibra edilip edilmemesi amacını hiç taşımıyor. Kaldı ki demokratik sistemlerde genel seçimler çerçevesinde sandıklara giden oyların dahi sadece genel anlamda bir yetkilendirme ve eğilim saptaması hedefini ortaya koyduğu kabul ediliyor. Parlamento seçimleri, siyasal alandaki aktörlerin beğenilip beğenilmemesi gibi soyuta yakın bir hesaba çekilmesi amaçlarına uygun bir ağırlık taşıyor. Hele suç ve cezanın tümüyle hukuksal temellere göre tayin edilmesi gereken alanlarda, ?milli irade?nin hakemlik yapabileceğini vehm etmek, çağdaş ve gerçekten ileri demokrasilerde akla yakın bir hedef olarak görülmüyor.
Ama ne gam? Bizde durum çok farklı gelişiyor. Dediğimiz gibi Erdoğan´ın niyetlerinin çok başka olduğu açıkça anlaşılıyor. Yine birinci ve çoğunluğu sağlayan bir parti olarak çıkılırsa seçimlerden, AKP iktidarının çoğu kişinin, grubun ya da genelde muhalefet edenlerin ?canına okuyacağı´ tablosu çizilmek isteniyor. İşte ?twitter? olayı bunun ilk göstergesi. Daha dün yetkili ağızdan dökülen ?Twitter falan hepsinin kökünü kazıyacağız,? tehdidini böyle algılamak gerekiyor.
31 Mart´ta hesaplar tutar da Erdoğan birinci gelen partinin başındaki tam yetkili kişi olduğunu kanıtlarsa, can havliyle herşeye yeni bir düzen getirmeye kalkışacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın, zaten adım adım, yasal düzenlemelerle pekiştirilmiş keyfileşen ve denetim dışına taşınmış durumdaki yönetim mekanizmaları, hatta siyallaştırılan hatta kişiselleştirilen yargı sistemi, bu yeni ufuklarda ?dokunulmaz´ bir tek adam rejimini ortaya çıkaracaktır.
Kısacası şu: 30 Mart´ta bu gidişle bizlerin belediye başkanları ya da meclis üyeleri hatta muhtarlar filan için vereceğimiz oylar hep hikaye? Sonuçta kendimizi kendi ellerimizle bir dikta rejimine teslim edip etmeme seçeneğini oylamamız bekleniyor. Çok seçici ve dikkatli olmamız bu yüzden her zamankinden fazla önem taşıyor.