GÜLSER KUT ARAT
DÜŞÜNCE - SANAT VE TOPLUM 20.01.2022 14:20:00 1308 1

GÜLSER KUT ARAT

ADALET AGAOĞLU’NUN “ FİKRİMİN İNCE GÜLÜ” ROMANI ÜZERİNDEN DÖNEMİN RUHUNU ANLAMAK

Türk edebiyatında “ilk yol romanı” olma özelliğini taşıyan eser, romana paralel olarak anlatılan yetmişli yılların toplumsal panoramasıyla da dikkat çekmektedir.

Romanda Türk işçisi olarak Almanya’ya çalışmaya giden Bayram’ın kişiliğinde sembolleştirerek işçilerimizin dramını anlatmıştır. Romanın temelini oluşturan Bayram ve onun adeta birey olarak yaşamına kattığı Balkız ( Mercedes arabasının rengiyle özdeşleşen) ekonomik sıkıntı, zenginlik tutkusu, cehalet, ihanet, yalnızlık ve sevgi konuları başarıyla ifade edilir.

Eğitimsiz Türk köylüsünün Avrupa’ya hazırlıksız ve hazımsız gitmesi, elverişsiz bir ortam yaratır. Köyünden hiç dışarı çıkmamış, büyük şehir görmemiş, yaşadığı yerle sınırlı kalmış Türk köylüsünün şaşkınlığını, saflığını, kandırılabilirliğini görüyoruz.

“Fikrimin İnce Gülü”* romanında, Ankara şehrinde evlere temizlik işlerine gidip gelen, yoksul ağabeyi ve onun ailesiyle yaşayan Kezban, Bayram’ın köyünden çocukluktan tanıdığı sevgilisidir. Kezban’ın Bayram’a verdiği plaktaki şarkının ismidir. Romanın ismine, bu şarkı esin kaynağı olmuştur. Bu yüzden anlamlıdır. Bayram’ın tek yakını sevgilisi Kezban’la iletişimini sağlayan bir bağdır aynı zamanda.

Adalet Ağaoğlu sosyalist bir yazar olarak, romanın arka planında gelişen dönemin ruhunu yansıtan, toplumsal atmosferi okuyucuya başarıyla aktarmıştır. Ben de bu atmosferi biraz daha mercek altına almak istedim. Romanı okumayanları düşünerek, kısa bir göz atmak olumlu olur kanısındayım.

Romanda Ballıhisar’dan ( Ankara’nın Sivrihisar ilçesine bağlı bir köy) Almanya’ya işçi olarak giden Bayram kazandığı paralarla bal rengi bir Mercedes alır. Türkiye’ye Ballıhisar’a giderek sevgilisi Kezban’a ve köylülerine “bok böceği”, “deloğlan”, “ince gül” olarak adlandırılan kendisini ispat etmeye çalışmak ister. Romanda olay örgüsü de Bayram’ın sınır kapısından çıkışı ile başlamış olur. Geriye dönüşlerle Bayram’ın geçmiş hayatı ile bilgi sahibi oluruz. Bayram öksüz, amcası tarafından büyütülmüş bir çocuktur. Sevgisizlik her yanını sarmıştır. Yakın çevresi tarafından dışlanan Bayram, köylüsü İbrahim’in Almanya’ya çalışmaya gitmek için en son başvuru yapan kişi olduğunu öğrenir. Kontenjan İbrahim’le dolmuştur. Bayram köylüsü İbrahim’i çürüğe çıkarttırıp, onun yerine kendisi Almanya’ya çalışmaya gider. Kezban’ı acımasızca terk eder. Bayram değişim rüzgârlarını,    kendi lehine çevirmiştir. Almanya’da insanca yaşam koşullarını bir yana itip, deli gibi çalışmış, para kazanıp bütün sermayesini yetmişli yılların lüks arabası Mercedes’e yatırmış, düşlediği statüsüne de kavuşmuştur. Araba onun bağlandığı her şeyidir. Onu canlı bir varlık olarak görür. Yol boyunca Bayram geçmişi, ezikliğini, yoksulluğunu ve dışlandığı günleri hatırlar. Sıra artık köyü ve köylüsüne lüks arabalı, işi olan birini göstermeye gelmiştir. Balkız ile yol alırken bunun hayalini kurar. Romanın sonunda Bayram arabasıyla kaza yapar. Köyün girişinde bir çocuk çobana rastlar. Köyünün yerinin arkeolojik kazı nedeniyle değiştiğini, ayrıca Almanya’ya nasıl gittiğini öğrenen köylüsü ve sevgilisi Kezban’ın, onu hayatlarından çıkartarak kendi yaşamlarına döndüklerinin bilgisiyle sarsılır. Bayram ihanetini, yalnızlığa terk edilmişlikle öder.

Romanda dönemin ruhunu yansıtan bölümler etkileyicidir. Bayram üzerinden çocukluğunun geçtiği 50’li yıllardaki Türkiye’nin değişimi, romanın şimdisini anlatan 70’li yıllar Türkiye’sinin sosyal, ekonomik, siyasi koşulların anlatıldığına tanık oluruz. Bayram beş, altı yaşlarındayken köylerine ilk kez bir milletvekili gelmiştir. Özel aracıyla gelen kişi, Demokrat Parti’nin adayıdır. O yıllarda Menderes hükümeti Amerikan emperyalizmini odak noktasına almış, “ Küçük Amerika” hayaliyle ortaya çıkmıştır. Türk köylüsüne propaganda aracı olarak oy karşılığında para, traktör, kamyon, araba gibi vaatlerde bulunarak, bireysel hayatlarını kurtaracak çözümler sunar. İşte Bayram çocukluğunda gördüğü milletvekili arabasına gösterilen ilgiden, neden yoksun olduğunu anlamıştır. O yoksuldur. Her zaman küçümsenecek ve ezilecektir. Adalet Ağaoğlu tüketim ekonomisinin kıskaca aldığı insanı ve onun duygularını çok iyi yakalamıştır.

Romanda geriye dönüşlerle anlatılan Bayram’ın askerlik deneyimi de iktidarla özleşip, insani duygulardan nasıl uzaklaştığını anlatır. Askeri cip’in şoförü olan er Bayram, tutuklu yedek subayı götürmekle yükümlüdür. Kendisiyle konuşmak isteyen (belli ki yakınlarına nerde olduğuna dair haber verme isteği)  yedek subayı reddeder. Üstüne bir de göze girme isteğiyle, üsteğmene şikayet ederek, onun dayak yemesine sebep olacaktır. 12 Mart 1971 darbesi sonrasının anlatılmak istendiği bir bölümdür. Kapitalizmde yöntem parayken, askeri ilişkilerde şiddet olur. Militarizmi ve onun dayattıklarını biz okuyuculara geçiren en iyi bölümlerden birisidir.

Dönemin ruhunu yansıtan bir diğer bölüm de; Almanya’da çalışırken işçi arkadaşlarıyla bir araya gelip, sohbet ettikleri zaman, Bayram’ın hep silik kalması, konuşmak istememesi dikkat çekicidir. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve Karaoğlan efsanesini de Bayram’ın gözünden görmeye başlıyoruz. Almanya’da kaldığı “Heim” adı verilen işçi yurdunda televizyonda haberleri izlediği kadarıyla konuya ilgisi olduğunu görüyoruz. “Bu Karaoğlan iyi başlamasına iyi başladı ya, sonunu getiremedi.”

Gemi tezgahlarında çalışırken başarısız olan grevi anlatır. “ Ona bağlanmayın- Şuna bağlanmayın.” Adalet Ağaoğlu arka planda bize işçilerin istediği sendikayı seçememe durumunu gösterir. Bunu detaylı açıklamaz.

15-16 Haziran 1970’i anımsayalım. Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biridir. Toplu İş Sözleşmesi, grev, lokavt yasası ile Sendikalar Yasası’nda seçme özgürlüğü kısıtlanmaktadır. Türkiye İşçi Partisi yasa değişikliğinin iptali için Anayasa Yüksek Mahkemesi’ne dava açar. 75.000 dolayında işçi yürüyüşe geçmiş, dört kişinin ölümüyle sonuçlanan bu yürüyüş sonrasında 60 günlük Sıkıyönetim ilan edilmiştir. Olayların ardından CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, İnönü ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurur. Söz konusu yasa değişiklikleri iptal edilir.

Dönemin ruhunu yansıtan bir bölüm de, sağdan soldan duyduğu bilgiler ışığında Ecevit’i Almanya’ya gidebilmelerini sağladığı için öven, Erbakan’ı namazında niyazında bir adam olarak takdir eden, Demirel’i sever görünüp sonra da “ Neyim olur benim” deyip vazgeçen, kısaca çıkarına işleyeceğini düşündüğü her durumda güçlünün, iktidarın yanında yer alan bir Bayram görüyoruz.

1974 CHP- MSP Hükümeti döneminde çıkarılan Genel Af Yasasını çıkartan Bülent Ecevit’i eleştirir Bayram. Türkiye karanlık günlerden geçmiştir. Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmiştir. Binlerce insan hapistedir. Bayram’ a göre bu gençler “Servet ve mal” düşmanıdır. Gençlerin herkesin özgürlüğü, eşitliği uğruna verdiği mücadeleyle ilgilenmez. Onu bir tek şey ilgilendirir.  Ezilenler sınıfından kurtulamamak.  

Yol boyunca Bayram’la birlikte kurulan fabrikaları, üretim yerlerini izleriz. Yazar, Türkiye’nin kapitalist sürece nasıl uyum sağladığını, hızlı bir tüketim toplumuna dönüştüğünü, doğanın da plansız sanayileşmeyle bozulduğunu, okurun gözleri önüne serer.

Ekonomik sıkıntı, insanların birbirini aldatmalarında, kısa yoldan köşe dönmek için girdikleri çıkmazlarda, bocalayışlarda en büyük etkendir.

Yazarın amacı Bayram’ı suçlu ilan etmek değil, onun gibi insanları yaratan maddi koşulları düşündürmektir. Romanın sonunda, Bayram’ın kapitalist ilişkilerin yapılandırdığı binlerce insandan biri olduğunu, suçlu gibi görünürken kurban olduğunu anlarız.

*Fikrimin İnce Gülü/ Roman/ Everest Yayınları/ Mart 2021/ 14. Basım/ 310 Sayfa      

 

 

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER
Adalet Temürtürkan
20.01.2022 16:22:35
Gülser Kut Arat'ı kutluyorum. Roman kişilerini, dönemin siyasi ve ekonomik atmosferiyle birlikte incelediği bu yazı çok kıymetli.

faça okurun huzuruna çıkmaya hazırlanıyor      

ÖYKÜLER: Kafiye Müftüoğlu

ÖYKÜLER: Gülşen Öncül

Öykü: BAŞAR UYMAZ TEZEL

ÖYKÜLER: Sema Canbakan

ÖYKÜ: Nazire K. Gürsel

ÖYKÜ: Başak Savaş

ZİNCİR ÖYKÜLER: GÜLSER KUT ARAT

ŞİİR: SEMA GÜLER

ZİNCİR ÖYKÜLER: TUBA ÖZKUR AKSU

ZİNCİR ÖYKÜLER: AYŞEGÜL DAYLAN

ZİNCİR ÖYKÜLER: ADALET TEMÜRTÜRKAN

ÖYKÜ: İLKNUR GÜNEYLİOĞLU ŞENGÜLER

ÖYKÜ: Neriman Ağaoğlu

ŞİİR:  Yonca YAŞAR

ÖYKÜ: İlkay Noylan

ÖYKÜ: Güngör Ağrıdağ Mungan

SÖYLEŞİ: Nefise Abalı

Öykü: İlknur Güneylioğlu Şengüler

SÖYLEŞİ: AYŞEGÜL DİNÇER

Söyleşi: Ebru Yavuz

  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51
  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli