Tarih: 07.06.2022 10:27

ERDOĞAN, "EKONOMİDE HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR"

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, "Türkiye artık, kendi ekonomik ve sosyal programlarını geliştirebilen ve hayata geçirebilen güçlü bir ülkedir. Ülkemize kazandırdığımız belki de en büyük hizmet, milletimizin her bir ferdinin hücrelerine kadar sinen bu öz güven ve kararlılık duygusudur" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

“EKONOMİDEKİ PROGRAMIMIZIN ESASINI HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR STRATEJİSİ OLUŞTURMAKTADIR”

"Aziz milletim, Türkiye’nin geldiği yol özellikle bunu yol ayrımı olarak kabul edecek olursak en çok tartışmaya sebep olan tercihi hiç şüphesiz ekonomi programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur ilişkisi üzerine kurulu kabullerden ibaret olan kesin inançlılar, ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejini anlamaya bile çalışmamaktadır. Hâlbuki bizim ekonomideki programımızın esasını, millî mücadelemizi de zafere ulaştıran, hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır stratejisi oluşturmaktadır. Enflasyon bir sorun mudur? Evet, bir sorundur. Ama Türkiye’nin sorunlarının asıl sebebi ve çözüm yolu tek başına bu başlık mıdır? Kesinlikle değildir. Eğer öyle olsaydı geçmişte sayısız defa uygulanan, bir kısmı da başarıya ulaşan enflasyonla mücadele merkezli ekonomi programları sayesinde ülkemiz tüm sorunlarını çözmüş olurdu. Teşhis yanlış olunca tedavi de istenilen neticeyi vermez. Gerçi ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu ve yine kasıtlı olarak yanlış tedavilerin uygulandığı da bir gerçektir.

Türkiye ekonomisini belli bir çizginin üzerine çıkartmayarak yüksek faizle soyulacak kadar diri, üretimle ayağa kalkamayacak kadar halsiz bırakacak programlarla yıllarımız heba edilmiştir. Aslında bu kısır döngünün ilk adımı enflasyonun tanımı ile başlıyor. Batı’nın ekonomi mecralarına göbek bağıyla tabi olanlara göre enflasyon, insanların ve kamunun aşırı tüketiminden kaynaklanıyor. Bu sorunun çözümü de faizleri artırarak parayı tasarruf araçlarına yönlendirmek suretiyle tüketimi azaltmak ve böylece fiyatları düşürmek olarak sunuluyor. Peki, burada kazanan kim? Yüksek faizle cebi dolan içerideki bir avuç tuzu kuru kesim. Onlarla birlikte yükselen faizlere ve değerlenen liraya heveslenerek dışarıdan gelen sıcak para sahibi fonlar. Elbette ucuzlayan döviz sebebiyle ülkeyi yabancı tüketim ürünlerinin pazarı hâline getiren ithalatçıları da bu arada unutmamak lazım. Peki, kaybeden kim? Üretimin düşmesi sebebiyle işsiz ve aşsız kalan, umutları törpülenen, gelecekleri kararan milyonlar. Biz tercihimizi faizleri yükselt baskısıyla bir kez daha ülkeyi soymak için ellerini ovuşturanlardan değil, istihdamı koruyarak işini, aşını, geçimini sürdürmesini sağladığımız milyonlardan yana kullandık. Hele ki dünyanın içinden geçtiği şu ekonomik buhranda tercihi üretimden ve istihdamdan değil de, finansal illüzyonlardan yana kullanmak ülkeyi emperyalist mandacılara peşkeş çekmek kesinlikle demektir, bunu da unutmayacağız.

Bunlar hadi bizi dinlemiyorlar, hadi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, kendi ideolojik efendilerine kulak versinler. Uluslararası kuruluş başkanları bile açıkça enflasyonla ve faizle ilgili ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor. Dünya genelinde hâlihazırda 136 ülkenin merkez bankası enflasyon oranlarının altında faiz politikası uyguluyor. Buna rağmen Türkiye için eskinin köhne enflasyon faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa alenen ihanet teşebbüsü demektir."

(vş)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —