Baykam, 1965’den bu yana kendini ortanın solu’nda gören ve yörüngesi Atatürkçülük ve evrensel sosyal demokrat değerler olan bir “Halk Partisi”nin, artık kendi temsilcilerini doğrudan kendi içinden, kendi tercihleriyle seçmesinin ve halkın sesini, nabzını dinleyerek hareket etmesinin zamanı gelmiştir, “şimdi”dir”.Bu tüzük, demokrasi arayan 70 yıla yayılmış bir kökün İçinden, özellikle son 25-30 yıllık süreçte somut hamlelerle Halkın gücünü ve düşüncelerini doğrudan politikaya Yansıtmak isteyen yeni bir anlayışın, artık önlenemez bir şekilde su yüzüne çıkması ve günümüz teknolojik imkanlarını Kullanarak bu devrimin daha fazla zaman kaybetmeden gerçekleştirilmesi için devreye girişidir” dedi.
Baykam, 1965’den bu yana kendini ortanın solu’nda gören ve yörüngesi Atatürkçülük ve evrensel sosyal demokrat değerler olan bir “Halk Partisi”nin, artık kendi temsilcilerini doğrudan kendi içinden, kendi tercihleriyle seçmesinin ve halkın sesini, nabzını dinleyerek hareket etmesinin zamanı gelmiştir, “şimdi”dir” ifadesini kullandı.
Bedri Baykam şunları kaydetti:
“2003 ve 2010 yıllarında iki kere somut olarak halkla buluşan bu proje, 18 yıldır “akıllı kart”la siyaseti ve aktif üyeleri birleştirecek devrimi yapmak için gelişerek hazırlanıyor. Şimdi gerçekleşmesi ise, her yaştan gencin ve kararlı, demokrat, dayanışmacı bireylerin buna inanması, bu düşüncelere güven duyarak ısrarla yurdun her yerine yaymasına bağlı. Yalnız CHP örgütünün veya üyelerinin değil, en başta seçmenlerinin ön ayak olması gereken büyük bir devrim hamlesi. Kısacası, gerçekleşip gerçekleşmemesi size bağlı, başkalarına değil. Sizin inancınıza bağlı. bu çalışmayı, rahmetli Dr. Suphi Baykam’a ve Ahmet Taner Kışlalı’nın anısına toplumla buluşturduğunu ifade eden Baykam, “Onların anıları ve inançları her zaman yüreğimizde. CHP Demokratik Dijital Devrim Tüzük Taslağı, 19. CHP Olağanüstü Kurultayı’nda kabul edilerek 10 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe giren Tüzük baz alınarak gereken değişimler uygulanmıştır." dedi.
“DEMOKRATİK DİJİTAL DEVRİM TÜZÜĞÜ (D3) 27 YILDA NASIL GELİŞTİ?”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik bir tüzük ve işlerliğe sahip olmasının yıllardır en çok arzuladığı konulardan biri olduğuna dikkat çeken Baykam, şu ifadeleri kullandı:
“Bunun için 2003 ve 2010’da yaptığım somut çabaların ardından, geçtiğimiz yaz Parti’nin demokratikleşmesi için büyük çaba harcayan Parti İçi Demokrasi grupları, benden tüzük ile ilgili çalışmalarımı güncelleyerek bu konuya tekrar detaylı eğilmemi rica ettiler. Örgütün içinden ve demokratik kalbinden yükselen bu sese tabii ki kulak vermeye mecburdum. Kendi not, çalışma ve düşüncelerimin ötesinde, bu önsözün sonunda adlarını okuyacağınız çok değerli CHP’li dostlarımla iletişime geçerek ve onların da hatırlatmalarını değerlendirerek bu çalışma ortaya çıktı. Bu tüzük çalışması, Türkiye’nin yapay olarak sahte demokrasi arayışları içinde “Yeni Anayasa” tartışmalarına sürüklenmeye çalışıldığı bir döneme denk geliyor.
Türkiye için yeni Anayasa arayışlarında bulunanların, kafalarında demokrasi mi yoksa kendi çıkarlarına en uygun yeni bir ortam mı yaratmaya çalıştıkları sorusunun yanıtını, size bırakıyorum. Bildiğim tek şey, 1923 Cumhuriyeti’nin 100. yılı yaklaşırken böyle bir içyapısal devrimin Cumhuriyet Halk Partisi’ne çok yakışacak olması ve halkla bütünleşmesini sağlayacağıdır. CHP ile bağlarım, 1950’lerin sonlarındaki DP faşizmine muhalefet yıllarıyla başlıyor. Babam o yıllarda CHP MYK üyesi ve İnönü’nün genç bir sağ kolu. Bunlar çocukluğumun ilk anıları! 1960’ların ilk yılları yine siyasetle kaplı! Babam Dr. Suphi Baykam, 1965’te “Ortanın Solu”nun ilk sözcüsü olarak tüm Türkiye’yi konuşmalar yaparak gezdiğinde, iki mitinge katıldığımı hatta Anadolu kentlerinin birindeki meydan kalabalığında kaybolduğumu çok iyi hatırlıyorum. İsmet İnönü’lü, Kemal Satır’lı, İsmail Rüştü Aksal’lı o 1960’lı yılları unutmama imkân yok. Gelecek yıllara inanılmaz bir güven vardı. Anayasa, tüm kurumlar ve halkımızın çağdaş yüzü bu güvenin temelini oluşturuyordu. Paşa’nın sükuneti, sesi, askerlikten gelmesine rağmen ödünsüz demokrasi aşkı, babama aktardığı sayısız anı, sevecen sesi, hepsi dün gibi… 1970’lerdeki Ecevit’li iktidar yıllarının büyük Taksim Mitingi’ni de dün gibi hatırlıyorum. 12 Eylül’ün CHP’yi kapatmasıyla paramparça olan ve bir türlü iki yakasını bir araya getiremeyen solun, iktidarın merkezinden hızla uzaklaştığı ANAP’lı yıllarda ve 90’larda, SHP’nin belediye seçimleri zaferinden (1989) başka elle tutulur bir başarısı yok ortada.”
(vş)
