Tarih: 23.02.2018 23:45

?AKADEMİ DÜNYASINDA VAR OLAN SORUNLAR DAHA DA DERİNLEŞİYOR?

Facebook Twitter Linked-in

35 bin 995 yardımcı doçenti yakından ilgilendiren ünvan değişikliğine ilişkin düzenlemenin  Meclis Genel Kurulu´nda  yardımcı doçentlik yerine ?doktor öğretim üyesi? kadrosunu getiren birinci maddesinin de  kabul edildiği görüşmeler sırasında CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, şöyle konuştu:

 ?Yardımcı Doçentlik? unvanı yerine ?Doktor Öğretim Üyesi? adının getirilmesi ve Doçentlik unvanına yükselme kriterlerinde yapılan değişiklikleri değerlendirdi: ?Kanun teklifi içerik ve nitelik tartışmasından uzak, akademisyenlerin temel sorun alanları, özlük hakları, akademik yükseltmelerdeki objektif ve ölçülebilir performans kriterlerini gözeten, özellikle genç bilim insanlarının gelişme ve araştırma potansiyellerini destekleyen, güvenceli çalışma koşullarını önceleyen bir düzenleme olmadığını hep birlikte görmekteyiz.?

519 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu´nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, ?Akademik yükseltmelerde unvan değişiklikleri ile ilgili kanun teklifi içinde yer alan değişikliklerin nasıl gündeme geldiği, hazırlanma sürecine hepimiz şahit olduk.? dedi. ?Kanunun ismi dahi, Genel Kurul´da bir gece önce Kanun görüşülürken değiştirildi.? Diyen Özdemir, ?Akademi ve bilim dünyasındaki çok temel sorun alanları noktasında acele edildiğini görüyoruz. Akademik kadrolardaki atama kriterleriyle ilgili, tüm tarafların, özellikle, başta akademisyenler, üniversiteler ve ilgili, belki bu konuda, bu alandaki sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerileri dikkate alınmadan, sürece dâhil olmadan, tepeden inme, sorun çözücü değil, aksine, akademi dünyasında var olan sorunları daha da derinleştiren hatta tartışmaya açan bir sürece şahit oluyoruz.? ifadelerini kullandı.

GENÇ BİLİM İNSANLARININ GELİŞME POTANSİYELLERİ DESTEKLEYENMİYOR

Özdemir, ?Kanun teklifinin akademik unvan tartışmasının sadece bir isim değişikliği tartışılmasına sıkıştırıldığını, içerik ve nitelik tartışmasından uzak, akademisyenlerin temel sorun alanları, özlük hakları, akademik yükseltmelerdeki objektif ve ölçülebilir performans kriterlerini gözeten, özellikle genç bilim insanlarının gelişme ve araştırma potansiyellerini destekleyen, güvenceli çalışma koşullarını önceleyen bir düzenleme olmadığını hep birlikte görmekteyiz.? dedi.

BİLİM İNSANLARININ NİTELİĞİ DÜŞECEK

Türkiye´nin bir yabancı dil öğrenme sorunu olduğuna dikkat çeken Özdemir, ?İçinde bulunduğumuz küresel rekabet ortamında, bilgiye ulaşımın sınırsız olduğu bir dönemde evrensel bir dile hâkim olmanın özellikle de bilim insanlarının yaratacağı katma değer açısından önemi ortadadır. Asıl tartışma alanı, eğitim sistemimizin her aşamasında yabancı dil öğrenme sorununun nasıl aşılacağı olması gerekirken biz bugün akademik atama kriterlerinde, özellikle doktoralı genç bilim insanları için dil şartını, bir engel olduğunu görerek kaldırıyoruz. Bu asla kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerimizde küresel rekabet ortamında evrensel ve uluslararası gelişmeyi takip edebilecek, bilgi üretebilecek, ülkenin kalkınmasına katkı sunabilecek nitelikli ve donanımlı insan kaynağı ve yeni nesilleri yetiştirecek bilim insanlarımızın niteliklerinin, yetkinliklerinin bu kanun teklifiyle aşağı çekileceği kaygısı sadece bizler için değil, eğitim alanındaki birçok paydaş için de tartışılmaktadır.? diye konuştu

ARAŞTIRMA VE YAYIN KALİTESİ DÜŞECEK

?Atama kriterleri arasında yer alan dil koşulu başta olmak üzere, akademik yükseltmelerdeki koşullarda bir geriye gidiş yapıldığını görmekteyiz.? diyen Özdemir, ?Doktora eğitimini tamamlayan, akademik ve bilimsel üretme ve gelişme sürecinin başındaki bilim insanları için yabancı dil şartı kaldırılmaktadır. Bilimsel üretim için önemli bir akademik aşama olan doçentlik unvanı için ise asgari dil puanı düşürülmektedir. Bu durumun neticesinde araştırma ve yayın kalitesi düşecektir. Yükseköğretim kurumlarımızda uluslararası gelişmelerden kopuk bir sürecin önü açılacaktır.? uyarılarında bulundu.

YÜKSEKÖĞRETİMDE ULUSLARARASILAŞMA STRATEJİ BELGESİ 2018-2021 ÇÖKERTİLMEKTE

Ortaya çıkan bu durumun YÖK´ün 2017 tarihinde yayınladığı Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Strateji Belgesi 2018-2021 ile belirlemiş olduğu hedefler ile de çeliştiği uyarısında bulunan Özdemir, ?Burada, gerçekten, bu uluslararasılaşma konusunda YÖK´ün belirlediği çok önemli tespitler ve hedefler var. Özellikle yabancı dil bilen akademik ve idari personelin yetersiz olduğu, yabancı dilde programların yetersiz olduğu ve yabancı dilde bilgilendirme eksikliği yaşandığı tespit edilmektedir. Şimdi, buradan sormak istiyorum: Bu durum ortadayken YÖK´ün belirlemiş olduğu hedefler ve strateji, özellikle kalite kurullarının kurulması, ihtisaslaşma, Hükûmetin getirmiş olduğu bu kanun teklifindeki yabancı dille ve kriterlerle ilgili koşulların aşağı çekilmesi YÖK´ün bu hedefleriyle çelişmektedir ve hatta bu uluslararasılaşma stratejisini de çökertmektedir. Bir gecede, bir kişinin isteği üzerine yardımcı doçentlik kadrosunu kaldırıyoruz. Yabancı dil koşullarında gerçekten bizi küresel rekabette zayıflatacak bir noktaya gitmekteyiz.? dedi.

BAZI ÜNİVERSİTELERİMİZİN NİTELİK VE KALİTEDEN İYİCE UZAKLAŞACAK

?Yine kanun teklifine göre akademik yükselme kriterlerinde Üniversitelerarası Kurulun belirleyici olması yanında, YÖK´ün denetiminde üniversitelere de farklı koşullar belirleme yetkisi veriliyor.? diyen Özdemir, ?Ancak burada, baktığımız zaman, evet, bir denetim var ama ucu açık kriterler konulacak üniversiteler arasında ve bu yine YÖK´ün belirlediği o nitelik ve uluslararası ihtisaslaşma alanında üniversiteler arasında nitelik farkını ortaya çıkaracak. Bazı üniversiteler için elbette bir rekabet ortamı olacak ama bazı üniversiteler için suiistimale açık bir durum ortaya çıkacak. YÖK´ün belirlediği nitelik ve kalite yaklaşımı bağlamında, bazı üniversitelerimizin nitelik ve kaliteden iyice uzaklaşacağı ortaya çıkacaktır.? uyarılarında bulunarak sözlerini tamamladı.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —