Tarih: 20.09.2018 14:01

?MHP İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR´E ADAY GÖSTERMEYECEK?

Facebook Twitter Linked-in

Dün akşam bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Bahçeli, şunları söyledi:

"3 büyükşehirde sonuç HDP ile CHP´nin ?Biz burayı kazandık´ sözü olursa bu taktirde ikinci yapacakları iş hemen o gece ´Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin, CHS meşruiyetini kaybetmiştir. Hemen parlamenter sisteme dönelim´ olur. Nasıl döneceklerse? Bu tartışmayı sabırsızlıkla bekleyen birçok kişi de var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) artık geri dönülmez bir yoldadır.

Üç büyükşehir Türk siyasetini yönlendiren şehirlerdir. Üç büyükşehirde mutlak suretle Cumhur ittifakı temelinde uzlaşan, CHS´den yana olan bir sonucun elde edilmesi hem sistemin kökleşmesi, yerleşmesi hem de Türkiye´nin demokratikleşme sürecine girmesi ve toplumun normalleşmesi açısından önem arz etmektedir. İstanbul´da çıkardığımız adayların geçmişte ne kadar oy aldıkları belli. Aday çıkartıp, belediye başkanlığını kazanamayacağınız yerde bir aday çıkarıp, ?bizim de adayımız var´ demenin bir manası var mı? Olmayacak olan bir şeye ?Olur´ damgası vurarak kendi siyasetimizi şekillendirmeye çalışmıyoruz. MHP İstanbul´da bir aday çıkartarak kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez. Ankara´ya, hepsine bakacağız, çalışıyoruz. MHP lideri, CHP´nin İş Bankasındaki Atatürk hisselerinin Türk milletine iade edilmesi gerektiğini söyledi. 

"KAYYUM ATANMIŞ BELEDİYELER PKK VE FETÖ KONTROLÜNDEN ÇIKARILMALI"

CHP ve HDP´nin eklemlenmiş bir yapıda seçime girip adayların içerisinde PKK yanlısı veya PKK´lı kişilerin de aday gösterilmesi durumunda terörle mücadelenin bir boyutunun tartışmaya açılacağını kaydeden Bahçeli, "Türkiye, 15 Temmuz öncesi ve sonrasında 101 büyükşehir il, ilçe, belde seçim çevresini kayyuma götürmek mecburiyetinde kalmıştır. Kayyum ülkeyi 15 Temmuz´dan bu yana yönetiyor. Hendekler kapatılıyor, PKK´nın tesir alanı daraltılıyor, kaynakları kurtulmaya çalışılıyor. Türkiye´nin güneydoğu Anadolu´sunda en azından 22 il, 148 bin kilometre toprak üzerinde 8 milyonu aşkın bir nüfusun yaşadığı bu yerler yeniden PKK davranış modelleri ile karşı karşıya kalmamalıdır. Kayyum herhangi bir parti değildir. Devletin yönetiminin vermiş olduğu kararlarla şekillenmiş olan bir belediye yönetimidir. Kayyumlar kimlerdir? Kaymakamlardır, vali yardımcılarıdır yani devlettir. İki buçuk seneye yaklaşan bir süreçte kayyumla yönetilen belediyeler, CHP´nin aşırı derecede ısrarlı bir tarzda demokrasi, insan hakları vs gibi kavramlar altında HDP ile ilişki kurarak, Türkiye´yi bir yönetim şekline tekrar döndürmek istemeleri bazı sorunları beraberinde getirir. 94 tane PKK´lı belediye sekiz tane de FETÖ´cü belediye yönetimi vardı. Bunların tekrar sonuç alması hali terörle olan mücadeleyi sıfırlar. Türkiye´nin varlığı, toprak bütünlüğü tartışmaya açılır. Ve bölücü faaliyetler tekrar cesaretlenir. Kuzey Irak´ta Suriye´de bu konuda da büyük iddialar ortaya konur ve bundan da yararlanan küresel güçler olur. Bu sebepten dolayı bu kayyum atanmış belediyeler mutlak suretle PKK ve FETÖ kontrolünden çıkarılmalıdır. HDP, PKK´nın orada tekrar belediye kazanma şansını kırabilmek için bu söylemlerin karşısındaki düşüncenin o bölgede belediye seçimlerinde egemen olması lazım. Onun içinde kayyumla atanmış olan belediyelerde mutlaka CHP´nin, diğer siyasi partilerin tekrar kayyum öncesine dönüşebilecek bir yerel yönetim yapılanmasına müsaade etmeyecek sağduyu ortaya koyması lazım" dedi.

İSTANBUL´DA ADAY ÇIKARILMAMASI 

Yerel seçimlerde aday çıkarmama gibi bir durumun söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine Bahçeli, "Biz adaylarımızı çıkarırız ama aday çıkaracağımız yer olur çıkarmayacağımız yer olur. İstanbul´da aday çıkarttık. Samimi konuşuyorum. İstanbul´da çıkarttığımız adayların geçmişte ne kadar oy aldıkları belli. Aday çıkartıp, belediye başkanlığını kazanamayacağınız yerde bir aday çıkarıp, ?bizim de adayımız var´ demenin bir manası var mı? Ama ilçelerinde bizim de aday çıkartacağımız yerler var. Şimdi bütün bunlara dikkat ederek konuşuyoruz biz. Olmayacak olan bir şeye ?Olur´ damgası vurarak kendi siyasetimizi şekillendirmeye çalışmıyoruz. Gerçekçi davranıyoruz. Mesela koskoca İstanbul´da bizim büyükşehir belediyesinde bizim bir tek üyemiz var. Ben de onu söylüyorum. MHP İstanbul´da bir aday çıkartarak kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez. Çünkü aday çıkardığınız vakit kazanabilecek oran bizim için geçerli. Böyle bir durum karşısında kamuoyunda tartışmaya açıp, bazı isimleri söylemenin gereği yok. Türkiye´de diğer siyasi partiler de böyle netleşmeli. Elimizde dökümler var. CHP´nin aday çıkaracağı bir yerde örneğin alacağı oy belli. Şimdi niye ısrar edecek? O da bir başka formül bulacak. Bu yerel yönetim. Biz yerel yönetimin ilçelerini ortaya koyarken Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını esas alıyoruz. Şimdi orada siz istediğiniz kadar bir aday çıkartacağız de. Oyun yarısından fazlası zaten onların. Sonra genel seçimde bunları husumete çevirmenin de bir manası yok. Ankara´ya bakacağız. Hepsine bakacağız çalışıyoruz üzerinde. Ama o dediğiniz isimlerden bazıları aday olursa yeme de yanında yat derler ya. Karşılığı olmayan insanları CHP´ye kim telkin ediyor? Birkaç köşe yazarı var yine yazıyorlar, ?keşke o olsa´O zaman Mevlüt Bey adayımızdı nelerin olup bittiğini biliyoruz. Bizim anlayışımızı anlayanlarla yola gidilir. Anlamayıp ?İlle de benim dediğim olacak´ diyenleri de sırtımızda küfe yok taşımak mecburiyetinde değiliz. Yani gerçekçi siyaset yapmaya çalışıyoruz. Türkiye´yi düşünerek yapmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"ERDOĞAN´IN KATAR´DAN HİBE EDİLEN UÇAĞI KABUL ETMEMESİ GEREKİRDİ" 

Katar´ın hibe ettiği uçakla ilgili olarak ise Bahçeli, "O konuda görüşüm çok nettir. Türkiye Cumhuriyeti devleti hediye, hibe kabul etmez. Türkiye´de uçak ihtiyacı varsa bunun piyasası neredeyse kendi kaynaklarıyla almayı tercih etmelidir. Şu sualin cevabı da netleşmelidir. Türkiye´de Cumhurbaşkanlığının ve devlet yönetiminin kendilerinin uluslararası ilişkilerde taşıyıcısı olarak uçaklardan ihtiyacı varsa onu satın alabilir, ihtiyaç yok ise almaya gerek yok. Ama ´bana hibe edildi hediye edildi´ bu Türk milletinin kabul edeceği bir durum değil. Recep Tayyip Erdoğan´ın da bunu kabul etmemesi gerekirdi diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —