Tarih: 11.01.2016 16:49

KILIÇDAROĞLU VE KİMİ CHP YÖNETİCİLERİ İÇİN KESİN İHRAÇ TALEBİ

Facebook Twitter Linked-in

Kılıçdaroğlu ve yönetimine daha önce de istifa çağrısında bulunan YARSAV Kurucu Başkanı CHP´li Ömer Faruk Eminağaoğlu, ihraç başvurusuna ilişkin olarak CagdasSes.com´a konuştu ve şu değerlendirmelerde bulundu:

"1. Milliyetçi Cephe hükümeti döneminde 1975 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü çalışma saatlerinin, Cuma namazı saatine göre düzenlenmesine ilişkin yapılan işlem, laiklik ilkesine aykırı bulunarak ve inanç özgürlüğü içinde kalmadığı gerekçesi ile Danıştay tarafından 1976 yılında iptal edilmiştir.

Refah Partisi iktidarı döneminde 1997 yılında çalışma saatlerinin iftar saatlerine göre düzenlenmesine ilişkin çıkartılan Bakanlar Kurulu kararı hakkında, laiklik ilkesine aykırı olduğu ve inanç özgürlüğü içinde kalmadığı gerekçesi ile Danıştay tarafından 1997 yılında yürütmeyi durdurma, 2000 yılında ise iptal kararı verilmiştir.

Öte yandan bu işlem Refah Partisi hakkında 1997 yılında açılan kapatma davasında, laikliğe aykırı eylemler içerisinde yer almış olup, Anayasa Mahkemesi de 1998 yılında verdiği kararında bu eylemi laikliğe aykırı niteleyerek kapatma nedenleri arasında göstermiştir.

Konu İHAM´ne iletildiğinde, 2001 yılında İHAM 3 üncü Dairesi, 2003 yılında ise İHAM Büyük Dairesi, Türkiye´yi haklı bularak yapılan bu başvuruyu reddetmiştir.

Tüm bunlar yaşanmamış gibi, bugün tekrar Cuma namazı genelgesi çıkarılabilmektedir. Ülkede böyle bir sorun yok iken, bu durum siyasal çıkar uğruna sömürü konusu haline dönüştürülmekte, toplumda kutuplaşma yaratılması amaçlanmakta, gündem değiştirilmekte, kamu kesimi dini yönden fişlenmekte ve bölünmekte, devlet dine göre biçimlendirilmektedir. Laiklik görmezden gelinmektedir.

Üstelik anılan kararların da söz konusu olması, doğrudan Cuma namazı ilgili olarak ta 1 inci MC hükümeti döneminde verilmiş bir karar bulunması, anayasa hükümlerinde bir farklılık ta yaratılmamasına rağmen, bugün bütün siyasi partilerin hafızalarını kaybetmişcesine suskunluğa bürünmeleri, bu sonuç itibarıyla CHP de dahil olmak üzere bugünkü tüm siyasi partilerin yan yana yer alarak 1 inci MC hükümeti dönemindeki koşulları yarattıklarını, hatta bu birliktelikle onun da ötesine geçtiklerini, laikliğe aykırılık ortak paydasında buluştuklarını göstermektedir.

TBMM´deki bütün siyasi partilerin, laikliğe aykırılığı daha önce açıkça ortaya konulan böyle bir konuda suskun kalmaları, asla ve asla kabul edilemez. CHP ve bütün siyasi partiler, inanç sömürüsüne yönelmiş ve laiklikten kaçar olmuşlardır.

Bu konuda laikliğe aykırılık ortak paydasında buluşan siyasi partilerin, laikliğin de içinde yer aldığı Anayasa´nın ilk dört maddesinin korunarak yeni bir anayasa yapılacağı söylemiyle bir araya gelmeleri ise, ortaya koydukları bu duruş karşısında gerçek dışıdır. Kaldı ki, bir genelge ile anayasanın laiklikle ilgili değişmez maddesinin bile devre dışı bırakılması ve yeni anayasa sürecinde, anayasanın değişmez maddelerine dokundurtmayacaklarını söyleyen siyasi partilerin de, genelge ile yaratılan hukuksal sonuç konusundaki suskunlukları, mevcut duruş ve çizgilerini ve de demokrasi için var olan siyasi partilerin, Türkiyeyi nasıl bir demokrasiye götürmekte olduklarını açıkça göstermektedir. 

Laiklik, ülkede yaşamanın, nefes almanın temel taşıdır. Siyasi partiler varlık nedenlerini inkar eder duruma düşmüşlerdir. TBMM´deki tüm siyasi partilerin nerede ve nasıl duracağına artık iktidardaki AKP karar vermektedir. Muhalefet, AKP tarafından yönetilmektedir.

Çağrım bir yurttaş olarak diğer partilere, parti üyesi bir kişi olarak ise partim CHP´nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu´na ve yönetimine hitaben olup, anılan kişileri istifaya davet ediyorum. 

Partimin genel başkanı ve ilgili yöneticilerinin eylemi, Parti Anayasası olan Parti Tüzüğü´nin 2 nci ve 3 üncü maddelerine açıkça aykırı olmakla, kendileri hakkında Parti Tüzüğü´nün 70/1-a-b maddeleri uyarınca önlemli olarak kesin ihraç istemiyle Partinin yetkili organına 11 Ocak 2016 tarihinde başvuru yapacağımı ifade ediyorum.

Bu konuda başta üniversiteler, hukuk alanındaki örgütler, barolar ve bir çok demokratik kitle örgütünün de suskunluğu kabul edilebilir değildir. Türkiye Cumhuriyeti, hukuk ve demokrasiyle yaşayacaktır. 

Türkiye Cumhuriyeti´ni hukuk ve demokrasiyle yaşatacak olan adres, Cumhuriyet Halk Partisi olup, bu nedenle ülkeye demokrasiyi getiren Cumhuriyet Halk Partisinde, özellikle kongre ve kurultay sürecinde parti içinde yok edilen hukuk ve demokrasi etkin kılınacak, Parti kendi ilke ve değerlerine sahip çıkarak, Türkiye Cumhuriyeti´nin ve yarınların güvencesi olacaktır. 

Türkiye Cumhuriyeti sahipsiz değildir ve sahipsiz kalmayacaktır."

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —