Tarih: 10.05.2016 16:56

?CARİ AÇIKTA DÜŞÜŞ YAPISAL SORUNLARIN GİDERİLMESİNDEN KAYNAKLANMIYOR?

Facebook Twitter Linked-in

CHP´nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Böke´nin açıklaması şöyle:


?Cari açık 2016 Ocak-Mart döneminde 2015´in aynı dönemine göre yüzde 25 azalarak 7,88 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu düşüş kimseyi yanıltmasın; düşüş ihracat gelirlerimiz arttığı için veya yeni bir sanayi politikası sonucunda ihracatın ithalata bağımlılığı azaltıldığı için gerçekleşmiyor. Cari açıktaki bu düşüş ithalattaki düşüşün ihracattakinden daha yüksek olmasından kaynaklanıyor. İlk çeyrekte ithalat yüzde 11 gerilerken ihracattaki düşüş yüzde 6 oldu. İhracattaki düşüşün Nisan ayında sürdüğünü de Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerinden biliyoruz.

Hizmet sektörü de cari açığa derman olamıyor

Cari açık reformlar yapıldığı için düşmüyor; üstelik düşmesine rağmen de halen yüksek. Mallarda dış ticaret açığını finanse eden kaynaklardan birisi Türkiye ekonomisinde hep turizm sektörü olmuştur. Ancak iktidar tarafından herhangi bir bütüncüllük barındırmayan ekonomi reformu uygulanmadığı gibi aynı zamanda ticareti destekleyici bir dış politika çerçevesi de uygulanmamaktadır. İktidarın maceracı dış politikasının en somut maliyetleri kendisini ödemeler dengesinde gösteriyor.

Hizmet gelirleri 2016 yılının ilk çeyreğinde 2015´in aynı dönemine göre yüzde 12 azalarak 7,4 milyar dolara geriledi. Bu gerilemede en büyük pay turizm sektörüne ait. 2016´nın ilk çeyreğinde turizm gelirleri yaklaşık 1 milyar dolar. Bununla da sınırlı değil, nakliyecilik de kan ağlıyor. Taşımacılık sektöründen elde edilen gelirdeki azalma yaklaşık 150 milyon dolar.

Cari açık sıcak para ve kaynağı belirsiz para girişleri ile finanse ediliyor

Cari açığın finansmanının kalitesi de ciddi bozulmalar gösteriyor. Cari açığın 2,6 milyar doları net portföy girişleri ile 2,8 milyar doları ise net hata ve noksan ile finanse ediliyor. Bir başka deyişle cari açık yaklaşık yüzde 70´i yarın küresel koşullar değiştiğinde devam etmeyecek olan sıcak para girişleri ve zaten nereden geldiği belli olmayan para girişleri ile karşılanıyor.

Buna karşılık uzun soluklu yatırım olarak kabul edilen doğrudan yabancı yatırım girişleri 2016 yılının ilk çeyreğinde 2015´in aynı dönemine göre 2,2 milyar dolar azaldı. Yüzde 60 gerileyen net doğrudan yabancı yatırım girişleri cari açığın finansmanının sadece yüzde 16´sını oluşturuyor.

Yeni bir kalkınma hamlesine ihtiyacımız var

Cari açığın sürdürülebilir olarak düşürülebilmesi için önce Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları çözülmeli. Bu olduğu takdirde ihracat gelirlerinde artış yaşanması ve ithalatın dış etkenlerden bağımsız olarak da düşürülmesi mümkün olacaktır. Bir başka deyişle üretimin ve dolayısıyla ihracatın enerji ve ara malı ithalatına bağımlı yapısını değiştirecek, teknoloji seviyesi ve katma değeri yüksek bir üretim sepetine geçilecektir.

Bu yapıyı değiştirecek ekonomik reform paketlerinin oluşturulması ve bir an önce uygulamaya sokulması gerekiyor. AKP maalesef bu iradeyi hiçbir zaman göstermemiştir. Burada CHP´nin defalarca önerdiği yeni kalkınma hamlesini bir kez daha tekrarlamaya ihtiyaç var.

Bu kalkınma hamlesi dört ana eksen üzerine inşa edilmektedir. İlk eksen demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, devletin saydamlığını ve hesap verebilirliğini güçlendiren politikalardan oluşmaktadır. Dünyaya açık, AB´ye üyelik perspektifini güçlendiren, yurttaşına hesap veren bir hukuk devleti anlayışını ve çağdaş demokrasiyi egemen kılarak ekonomide güveni ve iş yapma iklimi güçlendirilmelidir. Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün olmadığı bir gelişmiş ülke göremezsiniz. Ülkemizde acilen hukuk reformu yapılmalı ve adalete olan inanç yeniden sağlanmalıdır.

İkinci eksen ülkemizin dünya arenasında yarışma gücünü artıran politikalardan oluşmaktadır. Rekabetçi bir ekonomi için ihtiyaç duyulan üretken yatırımlara, nitelikli işgücüne ve verimlilik artışına katkıda bulunacak politikalar bu eksenin temelidir. Yaratıcı ve yeni nesiller olmadan 4. Sanayi Devrimini yakalamak mümkün değildir. Acilen iyi donatılmış, kendine güvenli ve özgürce düşünen bir nesil yetiştirmek için eğitimde yeni bir yapılanmaya geçilmelidir.

Üçüncü eksen ekonomik gelişme ve büyümenin toplumun tüm kesimlerine yayılmasını, büyümenin herkesi kucaklamasını ve kimsenin yaratılan refahtan dışlanmamasını sağlayacak politikalardan oluşmaktadır.

Dördüncü eksende ise ekonomik istikrarla beraber sosyal ve çevresel dengeyi korumayı taahhüt eden politikalar uygulanacak; sosyal, çevresel ve kurumsal sürdürülebilirlik sağlanacaktır.?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —