Tarih: 15.01.2018 14:32

?BASKI SÜRECİ DEVAM EDERSE TOPLUMDA PATLAMALAR KAÇINILMAZ OLUR?

Facebook Twitter Linked-in

CHP Genel BaşkanI Kılıçdaroğlu, CHP İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından düzenlenen "OHAL´de Yeter Forumu"nda yaptığı konuşmada, "Öyle bir noktaya geldik ki yargı artık birbirini tanımıyor. Yargıda hiyerarşi kalmadı. En alttaki mahkeme, ´Ben, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımam,´ diyor. Eğer suçluyu yargı değil de siyasi otorite belirliyorsa ve yargı siyasi otoritenin söylediğini onaylar makama gelmişse, orada hukuk bitmiştir. Geldiğimiz nokta budur. Hukukun olmadığı bir süreci yaşıyoruz," dedi 

"20 Temmuz darbesiyle ve onun getirdiği OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın, insana saygı duymanın bir gereğidir. Demokrasiyi hep birlikte savunacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu işin bedeli varsa, birlikte ödeyeceğiz. Kendi ülkemizde gelişmiş bir demokrasi atmosferinde yaşamak ve konuşmak istiyoruz. Medya, gazeteciler, yazarlar özgürce yazmalı, üniversiteler özgürce konuşmalı. Eğer böyle bir baskı süreci devam ederse, toplumda patlamalar kaçınılmaz olur. Biz Türkiye´nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz,? diyen CHP Genel Başkanı konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

?Geldiğimiz noktada bir adım daha ileri atıldı. Aynı menzile yürüyorlardı bunlar, aynı menzile. Aynı yöntem şimdi uygulanıyor, aynı yöntem. Hatırlarsanız Yargıtay ve Danıştay´a, 160 Yargıtay´a, 52 de Danıştay´a hakim atanmıştı, FETÖ´cü hakim atanmıştı. Ben o zaman şu eleştiriyi yapmıştım, ?Yargıtay´a 160 militan atadınız, hakim değil?dediğim zaman vay efendim sen nasıl bunu söylersin? Şimdi onların büyük bir kısmı ya hapishanede veya dışarıda. Aynı yöntemi şimdi Kanun Hükmünde Kararnameyle yapıyorlar. Nasıl? Yargıtay´a 100, Danıştay´a 16 hakim atıyorlar. Seçecekler bunları FETÖ´nün seçtiği gibi. Aynı yöntemi izliyorlar. Yargıyı tümüyle kuşatmak istiyorlar. Kendi düşündüklerinin veya suçladıkları kişinin aleyhine olabilecek bütün yargıyı susturmak istiyorlar. Bizim dediğimiz şekilde karar vereceksin demek istiyorlar. Ve geldiğimiz nokta bir FETÖ mücadelesi noktası olmasını geçti. Artık iktidara muhalif olanların, iktidara muhalefet edenlerin tasfiye süreci, geldiğimiz süreç bu süreç.

Milletvekilleri hapiste. ?Milli irade, milli irade´ diyorlardı. Milletin seçtiği milletvekilleri niye hapiste, hangi gerekçeyle hapiste? Yargılayabilirsiniz, ama niçin hapisteler bunlar? Bunların görev yeri parlamento değil mi? Bunlar parlamentoda temsil ettikleri halkın iradesini dillendirmek zorunda değiller mi? Tam tersi bir uygulama var. Gazeteciler hapiste, avukatlar hapiste, akademisyenler hapiste veya dışarıda. Adalete erişim hakları büyük ölçüde ellerinden alındı. Adalete erişim hakları, savunma hakları, avukatların duruşmalarda bulunmaları büyük kısıtlamalar getirildi. Tıpkı sıkıyönetim bildirileriyle geçmişte neler yapılıyor idiyse, bugün Kanun Hükmünde Kararnamelerle aynı şeyler yapılıyor. Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle yeni suç unsurları, yeni suçlar ihdas ettiler, kolektif suçlar. Bir kişiyi suçluyorsanız eşi de otomatikman suçlu oluyor. Bir kişinin pasaportunu iptal ediyorsanız otomatikman eşinin ve çocuklarının da pasaportunu iptal ediyorsunuz. Evrensel hukuka, insan haklarına aykırı bütün uygulamalar devam edip gidiyor. Ve her darbe kendi hukukunu yaratır. 12 Eylül´e bakın, 12 Mart´a bakın her darbe kendi hukukunu yaratır. 20 Temmuz darbesi de kendi hukukunu yaratıyor. Kendilerine göre düzenlemeler yapıyorlar. Ama 20 Temmuz darbesinin diğer darbelerden bir farkı var, temel bir farkı var. O darbeleri yapanlar kendi geleceklerini güvence altına alıyorlardı, sadece kendi geleceklerini. 20 Temmuz darbesini yapanlar sadece kendi geleceklerini değil, kendileri gibi düşünenlerin de geleceklerini güvence altına alıyorlar, bazı sivillere dokunulmazlık getirilmesi gibi. Onlara cezai, hukuki, idari ve mali sorumsuzluk getirmeleri gibi. Akıl alacak iş değil ama bunların tamamı Türkiye´de yaşanıyor ve her darbe döneminde olduğu gibi bu darbe döneminde de sırtı kalın olanlar, siyasal iktidara dayananlar, paraları olanlar hapislerden çıktılar. Diğerleri hapislerde, tıklım tıklım hapishaneler dolu. Ve tek sesli medya, bütün darbe dönemlerinde benzeri olur, bu darbe döneminde de tek sesli medya oluşturuyorlar. Ve her darbe döneminde üniversiteler suskun olur, bu darbe döneminde de üniversiteler suskun.

Dolayısıyla 20 Temmuz darbesiyle ve onun getirdiği OHAL´le mücadele etmek insan olmanın, insana saygı duymanın bir gereğidir. Demokrasiyi hep birlikte savunacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu işin bedeli varsa birlikte ödeyeceğiz. Ülke bizim ülkemiz. Kendi ülkemizde gelişmiş bir demokrasi atmosferinde yaşamak ve konuşmak istiyoruz. Medya özgürce yazmalı, gazeteciler özgürce yazmalı, yazarlar özgürce yazmalı, üniversiteler özgürce konuşmalı. Eğer böyle bir baskı süreci devam ederse toplumda patlamalar kaçınılmaz olur. Biz Türkiye´nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz. Türkiye´nin daha fazla geriye gitmesini istemiyoruz. Türkiye´de insan hakkı ihlallerinin olmasını istemiyoruz. Hep birlikte, beraber farklı düşüncelerle birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz ve bunun mücadelesini vereceğiz.?

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —