Amerika´nın Sesi internet sitesinde yer alan bir yorum habere göre Gabriel, Türk politikacıların Almanya´daki mitinglerinde Almanya´ya yönelik kullanacakları sözlerin içeriğine göre, konuşmalarını yasaklama hakkını saklı tuttuklarını da söyledi.
Der Spiegel dergisine konuşan Gabriel, Türkiye´nin AB üyeliği konusunda eskiden şüpheleri olduğunu, bu görüşüyle partisi sosyal demokrat SPD içinde azınlıkta kaldığını ve Başbakan Angela Merkel´in önerdiği ?imtiyazlı ortaklık´ fikrine de sıcak bakmadığını ifade etti.
Gabriel, konuyla ilgili görüşlerini başbakan olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan´a da açıkça söylediğini belirtti. Son iki haftada Almanya ile Türkiye arasında krize neden olan Türk siyasetçilerin Almanya´da referandum konuşmaları konusuna değinen Gabriel, Almanya´nın hukuk düzenine bağlı kalmayan siyasetçilere yasak getirilebileceğini ifade etti.
Gabriel, "Bizim hukuk sınırlarımızı aşanlar, siyasi görüşlerinin propagandasını Almanya´da yapabileceklerine inanmasınlar" dedi.
Gabriel dün yaptığı bir açıklamada, Türkiye´de tutuklu bulunan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel´in Alman diplomatlarla görüştürülmesi konusunda verilen sözlerin tutulmadığını öne sürerek, "Türk Başbakanının sözüne artık güvenemeyeceksek, bu hayal kırıklığı yaratır" demişti.
Diplomatik kaynaklar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Sigmar Gabriel arasında 8 Mart´ta Berlin´de gerçekleşen buluşmada, Alman Dışişleri temsilcilerinin Yücel´i ziyaret edebileceğine yönelik söz verildiğini bildirmişti. Deniz Yücel´in tutuklanması ardından Erdoğan, Yücel´e yönelik ?PKK´lı ve Alman ajanı´ suçlamasında bulunmuştu.
"Darbe girişimini Gülen´in düzenlediğine ikna olmadık"
Öte yandan Almanya´da dış istihbarattan sorumlu Federal Haber Alma Servisi´nin Başkanı (BND) Bruno Kahl, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında FETÖ olarak tanımlanan Fethullah Gülencilerin olduğu konusunda ikna olmadıklarını açıkladı. Der Spiegel dergisine konuşan Kahl, Türkiye´nin bu konuda Almanya´ya verdiği bilgilerin kendilerini ikna etmeye yetmediğini öne sürdü ve darbe girişimi sonrasında "devlet tarafından bir temizlik dalgası başlatıldığını" ifade etti. Kahl, Gülen hareketinin, Türk hükümeti tarafından iddia edildiği gibi, "radikal İslamcı yada terör örgütü olmadığını, dini ve seküler eğitime yönelik bir sivil toplum kuruluşu" olduğunu da öne sürdü.