Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


ZÜBEYDE HANIM


            Zübeyde Hanım 1857 de Lankaza´da doğmuş.Gençlik yıllarını burada ailesi ile birlikte geçmiş. Annesine;

           ? Molla Hanım.? denildiği gibi, kendisine de;

            ? Zübeyde Molla.? deniliyordu. Bu bilge kişiliği ifade eden bir lakaptır.On üç-On dört  yaşlarında Ali Rıza efendi ile evlenmiş,36 yaşında dul kalmıştır.

             Padişah; Mustafa Kemal için idam fermanı verince, Zübeyde hanıma duyurmuşlar. Onun üzüntü nedeniyle kısmi felçlik geçirmiş. Mustafa Kemal savaş bitince annesini Ankara´ya getirmeye karar vermiş. Hasta olan Zübeyde Hanıma, Ankara havası yaramamış. ?Deniz havası iyi gelir.?diye ve  Latife hanımla tanışması düşüncesiyle İzmir´e gönderilir. Onun hastalığı Mustafa Kemal´i endişelendirir.

          15 Ocak 1923 günü Zübeyde Hanım  İzmir´de vefat eder. Mustafa Kemal o gün Eskişehir´e gelir. Sabah erken saatlerde emir Çavuşu Ali´yi çağırır;

          ?Bir Haber var mı? ?diye sorar.

             Ali Çavuş;

          ?Bir telgraf geldiğini, fakat daha şifresinin çözülmediğini.? bildirir. Bunun Üzerine Mustafa Kemal;

            ?Annemin Öldüğünü biliyorum.?der.?Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı. Anamı  benden alıp  götürdü.?

             Telgraf eline geçince.

             ?İzmir´e gitmiyoruz.?dedi.?Treni İzmit´e çevirin.?

             Aynı gün İzmir´e, Salih Bozok´a şu telgrafı çektirdi.

            ?Verdiğiniz elim haber beni çok müteessir etti. Merhumenin münasip bir tarzda tedfiyenisini ifa ediniz. Cenabı hak milletimize hayat ve selamet versin.?

           ? Salih,;Annemin mezarı için dağdan iki uzun yastı taş bulun. Her iki tarafına dikin. Üzerinede,? Mustafa Kemal´in Annesi.? diye yazdırın. Şatafatlı bir şey olmasın. Annem şatafatı sevmezdi.?

            Mustafa Kemal´in okul arkadaşı Asım Gündüz İzmir´deydi. Zübeyde Hanım´ın cenaze merasimini hatıralarında şöyle anlatıyor.

            ?Zübeyde Hanım son saatlerinde latife hanıma bir vasiyet yazdırmıştır. Latife Hanım durumu İzmir valisi Mustafa Abdulhalik Renda´ya bildirmiş, Vali de büyük bir cenaze töreni hazırlatmıştı. Latife Hanım İzmir´in ünlü hafızlarından tam otuz üç kişi çağırdı. Sabahlara kadar hatim yaptırdı.Hatim tam üç gün sürdü.

               Cenaze alayına, adeta bütün İzmir katılmıştı. Vali, Memurlar ve Hocalar olmak üzere, cenaze konvoyu bir kilometreyi buluyordu.?

                Annesinin ölümünün ardından 13 gün sonra İzmir´e gelen Mustafa Kemal, kalabalık bir heyetle annesinin mezarının başına geldi ve orada şu konuşmayı yaptı.

              ?Zavallı annem bütün millet için ülkü olan, İzmir´in kutsal topraklarına bedenini vermiş bulunuyor. Arkadaşlar; Ölüm yaradılışın en doğal ve gerçek  bir kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne üzüntü verici görünüşler olur. Burada yatan annem, eziyetin, zorlamanın, bütün milleti felaket ve uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. Bunu açıklamak için izin verirseniz, acı hayatının belli birkaç noktasını sunayım.

             Abdülhamit devrinde idi.1905 Yılında Mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. Gerçekten beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Annemin bundan ancak hapisten çıktıktan sonra haberi oldu. Ve derhal beni görmeye koştu. İstanbul´a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşebildim. Çünkü tekrar baskı idaresinin casusları, cellâtları, ikametgâhımızı sarmış, beni alıp götürmüşlerdi. Annem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Sürgün yerime getirilip, vapura bindirilirken, benimle görüşmesi engellenen Annem, gözyaşlarıyla sirkeci rıhtımında acılar ve kederler içinde bırakılmış bulunuyordu. Sürgün yerinde geçirdiğim günler, onun hayatının acılar ve gözyaşları içinde yaşamasına sebep olmuştur.

            Başka bir nokta daha.

            Mütareke zamanında Anadolu´ya geçtiğim zaman, Annemi acılı bir halde İstanbul da bırakmak zorunda kalmıştım. Yanımda kendisinin de tanıdığı bir adamım vardı. Bunu Erzurum´dan İstanbul´a gönderdiğim zaman, annem bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberi olduğunda,  benim hakkımda Padişah ve Halife tarafından verilmiş idam kararının yerine getirildiğini zannetmiş. Bu zan kendisini felce uğratmıştır. Ondan sonraki, bütün mücadele seneleri, onun hayatının acı ve üzüntü içinde geçmesine sebep olmuştu.

              O, Padişah, Hükümetinin ve bütün düşmanların, daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı. İkametgâhı bin türlü bahanelerle ve nedenlerle basılır ve araştırılır, kendisi rahatsız edilirdi. Annem üç buçuk senenin gece ve gündüzünü gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi. Sonunda onu, İstanbul´dan kurtarabildim. Ona kavuştuğumda, o maddi olarak ölmüştü. Yalnız manevi olarak yaşıyordu.

             Annemin kaybından şüphesiz çok üzüntülüyüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni avutan bir konu var ki, o da Anam vatanı yok olmaya götüren idarenin, yok olduğunu görmesidir.?

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00