Cumali KARATAŞ


YÜZYILIN AĞIDI SARIKAMIŞ-9


***SARIKAMIŞ AĞITLARI***

                                                                      Cumali Karataş

            Sarıkamış´ta var maşın

                Urus yığmış ağır koşun

                Bizim uşak açık, çıplak

                Dağlarda buyudu kışın


            Sarıkamış felaketine genel bir bakış açısı olan ağır eleştirelliğe rağmen, her bakış açımızda olduğu üzere us,vicdan ve gerçekçilik imbiğinden süzülen bir boyutta bu trajik olaya yaklaşıyoruz. Herkes Enver Paşa´yı suçluyor diye bizde o kolaycılığa kaçmayı her zaman olduğu gibi burada da düşünmüyoruz. Dönemin siyasi, jeo/politik, stratejik, coğrafi, demografik ve sosyo/ekonomik etkili evrensel tarihsel koşullarını, biçimlerini düşündüğümüz geniş bir araştırma açısından bu ağır olaya yaklaşıyoruz. Tabii şu var ki, çok uzun zaman. Tanıklıklar üçüncü, dördüncü kuşağa yansımış? Ve çok ağır kısıtlama süreci var. Bu yüzden, alıntı yoğunluğuna sıcak bakmayan biri olsak da, felaketin öncesinde ve sonrasında askere Alma Dairesi Başkanlığı yapan, savaşı birebir yaşayan ve altı yıl Rusya´da esir kalıp, uzun ve tehlikeli bir kaçış sonrası sevgili eşi Meva´yı tifüste kaybeden bir komutan olarak yurda dönen Emekli General Ziya Yergök beyin anılarına başvuruyoruz. Bu yüzden, felâketin yaşandığı o coğrafyayı yerinde gördük, araştırdık, yöremiz art kuşaklarının anı ve bilgisine başvurduk.

            Fakat bu her şey demek midir?..               

            Değil elbette?          

            Bu konuda yazılan diğer anı ve tanıklıklara, yansımaların yanı sıra bilgi ve belgeleriyle önemli araştırmalar ortaya koyan tarihçilerin çalışmalarına baş vurmak kuşkususz ki oldukça yararlı olacaktır. Bu da kısa bir zamanda olabilecek bir şey değildir.

            Sarıkamış için meşe

                Urus yaktı hep ateşe

                Bizi koydu eli bacılı

                Nere gitti Enver Paşa  

 

           *BİNGÜR SÖNMEZ VE SARIKAMIŞ AĞITLARI:     

Daha önceki sayılarda da adından söz ettiğimiz, Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez´in ağıtlar konusundaki duygu ve düşüncelerindeki olumlu  bakış açısına tiz bir yurtseverlik duyarlılığıyla erişilebir:

            ?Ağıtlar, geleceğe kalıcı mesajlar bırakan tarihi belgelerdir. Gençlerimiz, Çanakkale´yi biliyorlar; İçinde aynalı çarşısı var, Yemen´i biliyorlar; yolu yokuşmuş, geri dönen olmamış. Ama bugün Galiçya nerede, Kanal hangi kanal, bilen yok. Galiçya ?da 17.000 şehidimiz var. Birinci Kanal Seferi´ne 22.000, İkinci Kanal Seferi´ne 16.000 mehmetçik gitti ve geri dönmedi.?        

            Sarıkamış al kan oldu

                Zalım Urus murat aldı

                Kimsesiz kız, dul gelinler

                Kara giyip saçın yoldu


            ?Sarıkamış, bilinmeyen nedenlerle 90 yıl üzeri karlar ile örtülmüş olmasına rağmen unutturulamamış. Çünkü ağıtları varmış. Keşke Galiçya´nın da, keşke Kanal´ın da ağıtları olsaydı da geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız, o şehitlerimizi de öğrenseydiler. Ne mutlu Sarıkamış ağıtlarını, gerek ağızdan ağza gerekse yazılı olarak gelecek nesillere taşıyan ozanlarımıza!?

            Sarıkamış ne aralı

                Kimi ölmüş kimi yaralı

                Bunu duymuş var m´ola

                Yalan dünya kurulalı

            22 Aralık 1914 ile 5 Ocak 1915 arasında (iki hafta içinde) Sarıkamış´ta kaç yiğidimizin öldüğünü bize en iyi bu ağıtlar öğretmiştir. Rakamları tartışırken siz 95 yıldır ?Sarıkamış diye kırıldı doksan bin evin ocağı´ diyen ozana mı inanacaksınız, yoksa son yıllarda çok konuşulduğu için etkilenerek ilgilenmeye başlayan tarihçilere mi?     

            Bu çalışmayı büyük bir özveri ile gerçekleştiren Sevgili Recep Ergül biliyor ki, her şehide bir ağıt yazsak onlara olan borcumuzu ancak ödeyebiliriz. Ne mutlu şehitlere hizmet eden ozanlara, ne mutlu şehitlere hizmet etmenin ibadet olduğunu fark edenlere? Ozanlar, iyi ki varsınız, iyi ki tarihimizde hep var oldunuz!?(1)

            Sarıkamış saza döndü

                Dağları gülzara döndü

                Serçe canlı Ermeniler

                Hepisi şahbaza döndü

 

                *RECEP ERGÜL - SARIKAMIŞLI  OZANLAR:

            Halk Edebiyatı Araştırmacısı, Radyo Programcısı ve Halk Müziği Sanatçısı Recep Ergül´ün de Sarıkamış felaketi konusunda söyleyecekleri vardır:

            ?Sarıkamış´a varamadan Çocukluğumun Sarıkamış´ında yaşlıları dinlerken, Sarıkamış uğruna donarak can veren askerlerin dramları, bir film gibi gözlerimin önünden geçerdi. Şehitlerimizin donmuş bedenleri belleğimde öylece kalakalmış film kareleriydi.?

            Çadırlar dağa kuruldu

                 Hücum borusu vuruldu

                Bir Sarıkamış uğruna

                Doksan bin fidan kırıldı

            ?Bu gün de öyle. Sonra şehit askerler için yakılan türküler dondu kaldı kulaklarımda ve benliğimde. Birkaç kez çocuk gözlerle gözlemlediğim ?Çobanoğlu Kahvesi´n de, Âşıkların meydan sazlarında inleyen Sarıkamış´ı en yalın biçimi ile türküler anlatıyordu.?     

            İbrişimin kozaları 

                Battın Avşar kazaları

                Sarıkamış`ta kırıldı

                Gonca gülün tazeleri

            ?Öyle yanık, öyle hüzünlü, öyle sitemli ve öyle kederliydi. Sarıkamış Harekâtı, dönemin basın yayın organlarında bilinmezliğini korurken bile, Anadolu insanının binlerce yıllık yazgısının aynası olan türküler gerçeği tüm çıplaklığı ile anlatıyordu. Örneğin; Bardızlı Âşık Nihani´nin sazının ve yüreğinin tellerinden Sarıkamış süzülüyor, dilden dile, ilden ile gönülden gönle akıyordu: Soğanlı´da nice alaylar dondu,/ Pervane olup da Kars uğruna yandı,/Nice bin hanenin ocağı söndü,/Yine derler zulmüm çoğu daldadır.?

            Şarkışla Sarıgamış´tan

                Bir haber verin Memiş´den

                Ağır indir arabacı

                Hastam inemez inişten

            ?Türk milleti şair bir millettir. Padişahından çobanına kadar yüreği yanmaya görsün, öyle şeyler düzer, öyle şeyler yazarlar ki değme şairler, değme âşıklar söyleyemez. Sarıkamış´ta birçok gececik fidanını kaybeden Sarız´ın Kemer köyünden Emiş Bacı, öyle bir feryat etmiş ki, bu gün gök kubbede yankılana yankılana bu güne ulaşmış, yürekleri dağlamayı sürdürüyor!:Sarıkamış algan oldu/Zalim Urus murad aldı/Sahipsiz kaldı gelinler/Gara giyip saçın yoldu?.     

                 ?Sarıkamış Harekâtı, bu güne kadar askeri ve tarihi yönleriyle gündeme geldi. Ben bir başka yönüyle huzurlarınıza getirmeyi amaçladım. Uzun yıllardır çok titiz çalışmalar sonucu, görüştüğüm yüzlerce insan ve dolaştığım onlarca şehirde doğruluğunu teyit amaçlı görüşmeler yaptım. Aslına sadık kalarak bu aşamaya getirdiğim ağıtlarımızı şehitlerimizin yüce anısına adıyorum.?

            Sivas´tan Sarıkamış´tan

                Yatamıyom kara düşten

            Hastam zayıf arabacı

                Yavaş indirin inişten.                                                          

?Öte yandan, doğup büyüdüğüm, ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim Sarıkamış için yapılmış ilk müzik albümü olması, bana buruk duygularla birlikte onur veriyor. Bu çalışmaları yaparken ve albümü oluştururken içimden hep ?ne böyle bir facia olsaydı ne de böyle türküleri´...? sözleri geçiyor.                                                                                 

Sarıkamış Altın Bulak

Soğanlı`yı biz ne bilek          

Bizim uşak göycek gezer      

Ağca zıbın, kara yelek

            ?Bu eserlerin araştırılması aşamasında Rize´nin Güneysu ve güneyce ilçelerinde söylenmiş:?Başımız bağlıdır aziz Kuran´a/İnşallah yıkılmaz Erzurum hana/Çağırın büyükler gelsin meydana/Tel çektim de telin aynı gelmedi. deyişlerini dinlerken vatanseverlik duygularıyla doldum. Aslen Erzincanlı olan ama İstanbul´da oturan genç teğmen Ziya Efendi´nin revir çadırında ölürken söylediği:Nişanlıma deyin yanıma gelsin,/ Muratsız gidersen helallik alsın./ Gurbette ölürsem kimler ağlasın?/ Söyle doktor söyle ölecek miyim?/Ölmeden sılayı görecek miyim?ezgisiyle boğazım düğüm düğüm oldu, gözyaşlarımı tutamadım.?     

            Soğanlı´da soğan olur

                Kar,tipisi boran olur

                Urus´u bozgun görenler

                Anasından doğan olur  

            ?Sarıkamış Harekâtı´nın insani yönleriyle de değerlendirilmesi ve mutlaka bu konunun sanatsal olarak da anlatılması gerektiğine, iyi tahlil edip ders çıkarılarak yarınlara aktarılmasına bir katkı sağlayabilirsem emeklerim boşa gitmemiş olur. Türküler, binlerce yıllık Anadolu yaşanmışlığına ilişkin ipuçlarını tüm çıplaklığı ile sunan, hepimizin ortak değerleri olan büyük kültür mirasımızın yapıtaşlarıdır. Sarıkamış Şehitleri anısına gönülden bir iş yapmış olmanın kıvancını bir ömür boyu taşıyarak manevi dinginlikle yaşayacağım.?      

            Öte yandan?

            ?Onbinlerce Osmanlı Askerinin dramatik öyküsünü türkülerin yalın diliyle duyacaksınız. Halk müziği sanatçısı Recep Ergül´ün derleyerek albümler haline getirdiği bu eşsiz proje, albüm ve konser olarak tarihi birer vesika niteliği taşımaktadır. Sunum ve şiirleri; Mesut Mertcan, Türkçe, Çerkezce, Gürcüce, Lazca ve Kürtçe olarak tümü Sarıkamış üstüne yakılmış Türküleri; Recep Ergül ile birlikte Muammer Ketencioğlu, Bayar Şahin, Havva Karadaş, Doğan Özden, Mustafa Tatlıtürk ve Gülseven Medar yorumlarıyla ağıtlaştırılmıştır.?

                                                              *       *          *                                                                     ?I. Dünya Savaşı sırasında Sarıkamış´ta Allahuekber ve Sarıkamış dağlarında yaşanmıştır, Tarihimizin acı olayı Sarıkamış! ?Rus işgali altındaki Kars, Batum ve Ardahan´ı kurtarmak amacıyla, Osmanlı ordusunun başlattığı Sarıkamış Harekâtında yazlık giysiler içerisinde on binlerce askerimiz silah atmaya bile fırsat bulamadan dağlarda açlık ve soğuktan şehit olduğunun acıklı görüntüsüdür!?       

            Soğanlı´da bir harp oldu

                Nece canlar telef oldu

                Ssarıkamış alınışın

                Sağ olanlar mektup yazdı.   

            ?Enver Paşa, Doğu Cephesi Komutanlığını üstlenerek harekâtı yönetmiştir. Dağları aşan 60.000´den 10´e düşen askerimiz Sarıkamış´a girmişse de bu başarı bir iki saat sürmüş ve 9. Kolordu teslim olması sonrasında Enver Paşa da geri çekilmiştir. Ardından Ruslar, Erzurum ve Erzincan´ı ele geçirerek Doğu Anadolu´yu baskı altında tutmuştur. 1917 Rus Devrimi´nin gerçekleşmesi sonucunda Ruslar geri çekilmişlerdir.?(3)    

            Bardız Deresi kan çağlar                                                                                                   

Analar ciğerin dağlar          

Çil Horoz dağı salında

 Neçe nişanlılar ağlar          

            Sarıkamış´ta birçok gencecik fidanını kaybeden Sarız´ın Kemer köyünden Emiş Bacı da öyle bir feryat etmiş ki, bu gün gök kubbede yankılana yankılana bu güne ulaşmış, yürekleri dağlamayı sürdürüyor!

            Allah(hü)ekber Kars´ın dağı

                Mübarek şehit yatağı   

                Allah(hü)ekber´de söndü hep

                Doksan bin evin ocağı

                 ?Rus ordusuna Köprüköy´de ağır bir yenilgi yaşatan ordumuz, Enver Paşa komutasında Rus ordusunu imha için giderken karakışta donmuştu.  Tarih kitapları Enver Paşa´nın Sarıkamış Harekâtını bir trajedi olarak nitelendirir? Allahüekber dağlarında donarak ölen askerlerimizin iskeletlerinin uzaktan çalı çırpı gibi göründüğüne o dönemde yaşamış olan insanlar da tanık olmuşlardır. Sarıkamışlı bir ihtiyar, trajedinin ardında kalanları şöyle anlatır:´Buradan o dağlara baktığımızda, üzerine kar düşmüş çalılıklar görürdük. O çalılıkların kurda kuşa yem olmuş askerlerimizin kemikleri olduğunu oraya gidince anladık.?            

            Allahüekber yan yatar

                 Kızarmış da güneş batar

                Allah(hü)ekber´in döşünde

                Neçe bin şehitler yatar

             ?Her Türk´ün acısına dayanamayacağı birçok hadisenin en acı olanlarından biridir Sarıkamış. Yurdun dört bir yanından toplanan "ayağı çarıklı", yarı aç, yarı çıplak, daha bıyığı bitmemiş delikanlıların ellerine silah verilir. Daha hızlı gitsinler diye kaputları, yiyecekleri ellerinden alınan binlerce asker, kara kışta Doğu Cephesi`ne gönderilir. Açlık, bit, salgın hastalıklar soğukla birleşince daha düşmanla karşılaşmadan 90 bin asker Sarıkamış dağlarında can verir. Kimi soğuktan donar, kimi açlıktan, hastalıktan ölür. Kayseri`den Çanakkale`ye, Amasya`dan Çorum`a umudunu kesen anaların gelinlerin ağzından onlarca Sarıkamış ağıdı yakılır:Oltu`dan girdik de Sarıkamış`a/Akıl ermez orda yatan üleşe/ Askeri kırdıran Enver Paşa/Kitlendi kapılar, mekan ağladı.?      

            Allahüekber kar, boran

                Tırmandık dağlara yayan  

                Gökten ateş dökülse de   

                 Yılar mı hiç Ali-Osman  

            Tam doksan bin insanımızın ölümüyle sonuçlanan Birinci Dünya Savaşı´nda yaşanmış Sarıkamış olayını Falih Rıfkı´nın şu sözleri çok iyi özetliyor: ?.... Bugün, o hataların yıktığı memleketin harap ve türap enkazı üstünde, bize biraz hürriyet kazandırmak ve yalnız Anadolu ile İstanbul´u ve Edirne´yi kurtarmak için çarpışan Mustafa Kemal Paşa, Doğu Anadolu harap olmamış olsaydı ve eğer yalnız kumandan hatası yüzünden ölüp giden Türkler sağ olsaydılar, bugün Yunanlıları denize dökmüş olacaktı. Şimdi Mustafa Kemal Paşa, Hafız Hakkı´nın muhterem mezarı ile arkadaşı Enver Paşa´nın ara sıra Doğu Anadolu harabeleri arkasından beliren hayaletine karşı yumruklarımı sıkıp sorsa ve dese ki: ?Dostlar siz ne yaptınız? Türklerin yaşamak ve ölmek için vatana lazım oldukları gün bugündü. Doğu Anadolu´yu aradık taradık, o enkaz arasında bir insan ve bir iskelet çıkıyor. Bu kemik olan kahramanlar, bugün hürriyet ve namus için dövüşeceklerdi. Şu hürriyet ve namus mücadelesinde birisinin bile ölmesine güç razı olduğumuz o ordularca Türk´e nasıl kıydınız?? 

            Enver Paşa hücum dedi

                Yarıldı Moskof´un ödü

                Zalım Allahüekber dağı

                Neçe yiğit aslan yedi

             ?Ben Sarıkamış trajedisinin vahametini tarih kitaplarından okumadan önce Musa Eroğlu´nun söylediği yürekleri yakan ?Sarıkamış Ağıdı?nda anladım. Kayseri´nin Pınarbaşı İlçesinin Sindel Köyünden Kara Zala (Zeliha) Hala, ?Sarıkamış Ağıdı?nın kaynak kişisidir. Onun büyüklerinden öğrendiği bu ağıdı, İmami ortaya getirdi ve bütün Türkiye, Musa Eroğlu´nun sazından ve sözünden bu ağıdı dinleyip göz yaşı döktü.  

            Uyuyanlar hep uyandı

                Kılıçlar kana boyandı

                Yedi duvar baş kaldırdı

                Anca Osmanlı dayandı

            Ağıt, Sarıkamış hadisesinin bizim yöremiz için de ne kadar etkili olduğunu gösteren bir belge niteliğinde adeta. Daha önce Kars, Erzurum, Sarıkamış ve Kafkas cephesinde şehit düşen Türkmen beylerinin ağıtları, Ahmet Şükrü Esen´in ?Anadolu Ağıtları? kitabında yer tutuyordu. Kara Zala (Zeliha) Hala´nın bu ağıdı da Sarıkamış´ta şehit düşen nice Türk askerlerinin içerisinde Aziziyeli Avşar Beylerinin çocuklarının olduğunu gözler önüne seriyor. Hatta Ruhi Su´nun söylediği Sarıkamış Ağıdı´nda bunu açıkça dile getiren dörtlükler de vardı.?

            Yaşa babam oğlu yaşa

                Kan bulaştı çatık kaşa

                Biz Urus´u alt ederdik

                Sebep oldu Enver Paşa

                ?Kayserimizin yetiştirdiği değerli araştırmacı Ahmet Z.Özdemir (namı diğer Şeker Ahmet), Öyküleriyle Ağıtlar 1 (Kültür Bakanlığı, Ankara, 1994) kitabının 35 ile 38. sayfalarında Kara Zala Hatun´dan derlenmiş ağıtı 17 dörtlük olarak vermektedir. Özellikle bir dörtlük var ki Kara Zala Hala´nın dilinden yaşananları özetlenmektedir?: ?Evet, böyle dramı, trajediyi biz de Kara Zala gibi başka bir yerde duymadık, bilmiyoruz. Yine Kara Zala, Sarıkamış´tan sonraki durumu da bütün açıklığı ile dile getirir. Anadolu´nun bağrına düşen bu büyük acıdan bizim bölgemizin ne kadar büyük bir pay aldığını böylece daha iyi anlıyoruz?:

Aşağıdan ses geliyor

 Figan bağrımı deliyor

Kör olasın Enver Paşa

Gelinleri el alıyor ?(2)

            ?Bizim oralardan "Şarkışla" askerlik yaptığım yeri "Sarıkamış" bağlayan türkü hikayesi ile.       
            Anadolu´nun her yerinden askerlerimiz olduğu gibi, Pınarbaşı, Sarız, Tomarza´dan da cephede çok sayıda insanımız Sarıkamış´ta donarak şehit olmuşlardır. Bu yerler o zaman Sivas iline bağlıydı. Anadolu insanı, bu yaşanan acılar karşısında sabrı göğsüne adeta bir muska gibi sarıp sarmalar. içindeki yangının ateşini yanık sözlerle dışarı atarken yaşanan hadisenin de ruh dünyasını anlatır.?   

            Allah(hü)ekber başı duman

                 Olduk Urus´a perişan        

                 Kör olasın Hakkı Paşa        

                 Sen eyledin bizi pişman       

            Sarıkamış ağıtları ile ilgili en kapsamlı derlemelerin Emir Kalkan tarafından yapıldığı belirtilmekte. (Emir Kalkan; Afşar Ağıtları, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Ankara 1998). Emir Kalkan´ın bu yapıtında toplam yirmi sekiz adet seferberlik ve savaşta ölenlere söylenen ağıtları söylenmekte ki, bunların genelinin ?Sarıkamış Harekatı?nın arkasından yakıldığı ifade edilmekte. Bununla birlikte, Avşarlarla ilgili ağıt derlemeleri yapan tüm araştırmacılar tarafından mutlaka ?Sarıkamış Ağıtı? derlemesi yapanlar arasında.

            Kimini gülle götürdü

                Kimini toplar yatırdı

                Kör olasıca Moskoflar

                Nece ocaklar batırdı

            Ağıtlarından yaralandığımız bu konuda en önemli isim olarak tanınan Pınarbaşı İlçesi Sindel (Kayabaşı) köyünden Kara Zala´dır. Zala´nın ağıdının Musa Eroğlu ve Âşık İmami´nin eserlerinde de yer aldığına değinilmekle birlikte; Nazir Ayaz, Çetin Önal, Ömer Akbaş, Duran Aydın, Mustafa Önder tarafından söylenegelmiş. Kaynak olarak ise, Adana´lı Fevzizade Bekir Sıdkı´nın ?Sarıkamış Ağıdı?nı (Ahmet Şükrü Esen; Anadolu Ağıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1982, s.146-147) Ahmet Şükrü Esen; Mustafa Önder ve Ahmet Köksoy´dan ?Sarıkamış´ta Ölenlerin Ağıdı? adıyla yer verdiği ?Öyküleriyle Ağıtlar?ı (Ahmet Z. Özdemir, Öyküleriyle Ağıtlar, Kültür Bakanlığı, Ankara 1994, s.43-46) Ahmet Z. Özdemir; ?Afşar Ağıtları?nı (Emir Kalkan, Afşar Ağıtları, s.22) tarafından Nazir Ayaz´dan isimsiz ?10? numarayla Emir Kalkan derlemiş. Yılmaz Ilık (Yılmaz Ilık; Dikenin Gülü Avşarlar, Simge Yayınları, Ocak 2005, s.29-31) ise Ali Tutar´dan ?Gine Ardı Kış Geliyor?; Yrd. Doç. Erdoğan Altınkaynak´ın Fırat Üniversitesi nezdinde (Erdoğan Altınkaynak; Pınarbaşı-Sarız-Tomarza Avşar Ağıtları, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış doktora tezi, Elazığ 1997) ?Sarıkamış Ağıtı?nı kaynaklaştırmış.

            Aman Gazim aman Gazim

                 Narman dağlarında kuzum

                Yedi oğlan anasıyım

                 Hiç birini görmez gözüm    

            Sarıkamış ağıtlarının, diğer ağıtlarda olduğu gibi yer yer birbirinin içine girdiği de belirtilmekle birlikte, görülmektedir de. Kuşkusuz bu sözel edebiyata özgü melezlik  birbirinin içine giren, katışan, zaman zaman ayrıştırmada oldukça uğraştıran Sarıkamış ağıtlarını toparlamak kısa zamanda olabilecek bir iş olmadığı gibi, kaynakların net ve somutluluğuna uzanan bir araştırma gerçekleştirmek aylarca sürecek yoğun bir araştırma süreci içermektedir. 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          Redifleri topluyorlar

                Onlar da gaçmak derdinde

                Nurimemmet´in mezarın      

                Uşaklar görmüş Mardin´de  

                Bu nedenle, Sarıkamış ağıtları gibi internet kaynaklı yaptığımız bu kısa değinide, olabildiğinde kaynaklarımıza yer versek de,  yine de kaynak konusunda bir sürçilisan ettikse affola. Alıntı yaptığımız ağıtların bütünündeki kaynak bağlantılı vurguları oldukça dikkatli bir biçimde değerlendirmeye çalıştığımızı söylemeliyiz?          

            Aziziye baba yurdum

                Kafkasya´ya tabya kurdum  

                Benim korkum Ruslar değil

                Kara kışa kurban verdim  

            Yazımızda ağıtların geneline özgün haliyle yer verirken, ağıtların tamamını da önümüze yığarak, bir eleştirel-deneme yaklaşımıyla bölümleştirmek istiyoruz. O zaman da, fazla geç kalmadan tabana kuvvet demek gerekir?      

            Gine kavga sesleniyor

               On altılı isteniyor

               Gidenlerin biri gelmez

               Silahları paslanıyor

            Şöyle bir düşünecek olursak eğer, Hiroşima ve Nagasaki gibi yüksek teknolojik felaketin neden olduğu toplu kıyımlar getiren savaşın dışında en önemli yurt savunması ve ona bağlı olarak ülke adına kırmızı bakiye veren insan kaybı ne yazık ki coğrafyanın ağır bir bilançosudur.

            Yaslı deli gönlüm yaslı

                Acep nedir bunun aslı

                Kardeşler kana belenmiş

                Kara don gülgülü fesli

            Masalarda ?hasta adam? kaşesi yiyen Osmanlı İmparatorluğu´nun direnmesinin kanlı bedeli olarak Çanakkale ve Sarıkamış´ta verilen bedeller değildir ne yazık. Trablus´tan Süveyş´e, Yemen´den Balkanlar´a uzanan bir savaş bölgesinde verilen yüzbinlerce can, bu direnmenin çok boyutlu bir acı bedeli olsa gerek.            

            Şu görünen el değil mi

                Bayrağımız al değil mi

                Onyedili dedikleri

                Yen(i) açılan gül değil mi     

            Savaşların acı bilançoları toplumsal ve yurtsal anlamda birçok olumsuzluklarla iletişim kurarken, kurduğu bu olumsuzluğun yansıyan cephesinde yüzleşmenin de önemli bir payı vardır. Hatta öyle ki:?Tarih tekerrürden ibaretdir.? gibi o bilinen ünlü sözü yanıtlarcasına, günümüze dek somut örnekler sergileye sergileye de gelebilmektedir.

                Mızıkalar çalınıyor

                Asker olan gelsin deyi

                Onyedili asker olmuş

                 Topluyorlar ölsün deyi        

            Bu bağlamda saray damadı Enver Paşa´nın yer tuttuğu konumu da anımsamak, bakmak gerekir? Sarıkamış Harekâtı´nın mevsim kaynaklı Hocası Hafız Hakkı Paşa´ya yaptığı ölümcül çıkış, Sarıkamış odaklı bu tekerrüre gösterilebilecek somut bir örnek olsa gerek.

            Allah Dördüncü Ordu

                Daha mı gelmedi yolcu

                Onyedili isteniyor

                Bilmem gelin hayledici         

            Enver Paşa´nın yüzleşmesi, Ruslara verilen toprakları kurtarmanın ardından, Kafkas cephesine kadar uzanan, kendi canına mal olacak bir idealin şövalyeliğiydi ki, bu da ancak malûm Don Kişot´tan birkaç adım öte gitmekten başka bir işe yaramayan acı ve ağır sonuçlarla bedeli ödenen bir yüzleşmeyle son buldu.

            Adam olan hergediyor    

                Onyedili harbediyor

                Her nereye vardıyısam

                Kız, gelin çifte gidiyor

            Aslında, sözünü ettiğimiz o tarihi çöküşe direnen ve Afrika´dan Balkanlar´a uzanan üçgen muharebe alanının stratejik yönetiminde bulunan saç ayağında saray damadı Enver Paşa yanında; Cemal Paşa´nın da olduğu bilinen tarihi bir gerçektir?

Adam olan herk ediyor

Olmayanlar terk ediyor.

 Her nereye vardıyısam        

Gelinle çifte gidiyor

            Peki Cemal Paşa?  

            O zor ve kanlı koridordan geçtikten sonra kendisiyle hiç yüzleşmedi mi dersiniz?  

            Yüzleşti elbette?     

            Bunu Falih Rıfkı Atay doğruluyor?       

            Bir gadın asker eyledim

                Gitti Erzurum´dan öte

                Vurmuşlar yiğit eşimi

                Yeşil yalım tüte tüte

            Osmanlı´nın hüsranla biten Afrika macerasından yurda trenle dönen Cemal Paşa, Anadolu´nun o perişan halini görünce,  Ortadoğu´ya yapılan yatırımların Anadolu´ya yapıldığında, Anadolu´nun iki, üç kat daha iyi bir hale gelebileceğini düşünür. Onun da yüzleşmesi böyle bir yüzleşmedir sonuçta.                     

            Top başından gürleyerek

                Almış gitmiş yarısını

                Atını içeri çekin

                Edem satsın dorusunu

            Sonuçta?

            Çanakkale gibi mucizevi direniş, komuta kaynaklı askeri yanlışla anılan bir Sarıkamış Harekâtı, bir değil, birçok yönden unutulacak gibi değildir..

            Hepsinden önce?               

            Uğruna can verilecek bir vatan ve bayrak duygusunun anlam ve önemine dikkat çekmenin oldukça somut bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Tabii bu tür bir duygunun anlam ve önemi kaldıysa eğer?

            Bunun da yanıtını hemen vermek gerekir ki; böyle bir duygunun anlam ve önemi ne yazık ki eskisi kadar yok artık. Hatta böylesine kutsi bir yurtseverlik duygusundan da oldukça önemli bir ölçüde azalma var.           

Sansarlar bayrak galdırmış

Nerde oynanıyor gumar

Edem buna hayleylesin 

 Üç yetim de bir Gamer

Savaşta verilen yakın çağdaki onca can kaybına ek olarak biraz da tarihçilerden belleğine danışacak olursak eğer yararlı bir noktaya taşıyabiliriz bilgilerimizi?

Sarıkamış Harekâtı her açıdan Türk ve dünya tarihinde çok önemli bir yer tutan, askeri ve stratejik dersler veren, Sarıkamış ağıtları ile çerçevesi çizilen trajedik bir olayımızdır. Bir de; Sarıkamış ağıtlarının daha anlam kazanabilmesi için şu alıntıya da yer vermenin oldukça yararlı olduğunu düşünüyoruz?

Kapımızda binek taşı

                Ben oturrum karşı karşı

                Ver oğlumu görücüyüm

                Elin(i) öperim yüzbaşı

?93 Harbi, Yemen, Süveyş Kanalı, Trablusgarp, Çanakkale, Sarıkamış (özellikle Sarıkamış) derken, bu ölüm kalım savaşında Avşarlar da oldukça kayıp verirler? Öyle ki, cenazeleri kaldırmada bile yeterli cemaat bulunamayıp, başka köylerin Avşar gençlerinin beklendiği söylenir. Tabii kolay da olmamış yeniden ayağa kalkış, 50 yıl sürdüğü belirtiliyor.

Ağzında ışıldar dişi

               Alnında parlardı kaşı

               Ben getirdim, teslim ettim

               Geri bana ver yüzbaşı

?Birinci Dünya Savaşı sırasında şehit düşün vatan evlatları ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı tarafından beş ciltlik bir eser yayınlanmış; bu eserde yer alan şehit Avşarların bir kısmı Avşarlar tarafından kurulmuş olan bir internet sitesinde yayınlanmıştır. (www.avsarobasi.com)        

Yüzbaşılar binbaşılar

                Tabur tabur karşılar

                Bir kar yağar ince ince

Yatan şehitler ışılar

Seferberliğin ne demek olduğunu anlayabilmek için askere çağrılan gençlerin 15-16-17´li olarak belirtilmesine dikkat edilmesi gerekir. Zira Onbeşliler, 1315 doğumlular olup Birinci Dünya Savaşı sırasında 16-17 yaşında olanlardır. Diğerlerinin yaşları onlardan dahi küçüktür.?       

İnsanın belki de en son yazmak istediği şey ağıtlar üzerine değildir ama Sarıkamış ağıtları üzerinedir? Yurt savunması olduğu kadar, Almanlarla yapılan ittifak kaynaklı olarak evrensel bir savaş  oyununun da etkisiyle olduğu kadar, çevirme harekatının sonuçları olarak cazibesine kapılma ve kaybedilen toprakların kazanılmasına cabası dedirtecek bir Kafkaslar açılımı kazanımıyla çıkılan yoldaki yanlış bir zamanlamada, 78 bin insan yaşamının,   çoğunun savaşmadan yok olmasının trajik çığlıklarını yüzyıl sonralık bir gecikmeyle duyurmak bizimkisi?.

Anşe bekâr, Zeynep bekâr

Acemi talime çıkar

Dört oğlum sefer ağzında

Topalım kahrımı çeker  

Şimdi böyle bir ağıt muhasebesinden sonra  dönelim   trajik Sarıkamış ağıtları üzerine bir dram denemesine? Ve bu bir trajik denemede de, konuya Sarıkamıştan başlamak gerekir?     

Gene uğru kış geliyor

Görmeyene hoş geliyor

Şu Sivas´a giden kağnı

Dolu gidip boş geliyor

Daha önceki satırlarımızda belirttiğimiz çeşitli kaynaklardan derlenen Sarıkamış ağıtlarını olduğu gibi verdik, hatta bunların çokluğunu kendi içinde ve yer yer yazıyla örtüşen bir biçimde yazı aralarına serpiştirirken çokluğu nedeniyle sıkıntı çektik. Fakat  sonuçta Kara Zala´dan Yaşar Kemal´e kadar elde ettiğimiz onca ağıt yazımızda toparlayabildik bir biçimde. Şimdi ise yine belli bir kronolojik ve içerik akışı içinde Sarıkamış ağıtlarını trajik bir eleştirel-deneme uygulamasında değerlendirmeyi düşünüyoruz ki, bu yazımıza oldukça anlam katacaktır.

Motura gönlüm motura

Topu yükledik gatıra

Sabahaçak yatamıyom 

Neler geliyor hatıra

Sarıkamış Harekâtı trajedisinin uzun yıllar gizlenilmeye çalışıldığını hatta şiir ağır vs. sanatsal ve halkbilimsel tanıklıkların da yasaklarla önlenmeye çalışıldığından daha önce söz etmiştik. Fakat görülüyor ki, bütün bunlara rağmen, Anadolu´nun dört yanını saran bu acı felâket ağıtlara, şiirlere dökülmüş.. Ağıtlar yasakları ve yüz yaşındaki faşizmi delip geçmiş?          

Ağıtları, bazı yakınlıkları ve sıralaması nedeniyle bir dizgi çerçevesi ahenginde sınıflandırmanın daha uygun olacağını düşündük? Örneğin; felaketin yaşandığı coğrafi bölge olarak Allahuekber dağlarıyla, Sarıkamış yöresi; Enver Paşa ve askeri vurguların bulunduğu bölüm; düşman olarak Rus vurgusu, demografik kaynaklı sosyo/ekonomik ve sosyo/kültürel çerçeve.                                                                                                                    Dilsel, yöresel ve otantik bir yapı taşıyan Sarıkamış ağıtlarında gencecik Mehmetçiklerimiz için gurur duyulduğu kadar isyan edildiği, çaresiz kalındığı da bir tarihsel tanıklık olarak yer aldığı görülmektedir?                                                            

*( 15.06.2015) 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00