Cumali KARATAŞ


YÜZYILIN AĞIDI SARIKAMIŞ-4


/resimler/2015-10/19/1348164254795.jpg

***ATATÜRK KARS´TA***

                                                                                                                                                                                                                                Cumali Karataş

*?HOŞ GELİŞLER OLA MUSTAFA KEMAL PAŞA?:  

Ne zaman Kars aklıma gelse, bir Azeri türküyü de anımsarım. Daha çok ben bunu ?Dağ başını duman almış? gibi doyumsuz marşlarımızın bölgesel bir uzantısı olarak anımsarım farklı ve teknik müzikallıklar taşısa da? Azerbeycanlı besteci Mehmet Türkel Bey tarafından, Azerbeycan halkı adına büyük önder Atatürk´e ithaf edilen ve Atatürk 6 Ekim 1924 yılında Kars´a geldiğinde Kars tren garında yapılan karşılama törenin de ilk kez okunan ve oyun olarak da kullanılan bu eserin çok ilginç ve onure ettirdiği kadar bestekârı açsısından da dramatik bir öyküsü olduğu da bilinmektedir?

            Atatürk´ün yapacağı ziyareti haber alan mahalli müzisyenler ve oyuncular bir araya gelerek karşılama törenin de O´na bir oyun hazırlarlar. Mehmet Türker´in yazdığı oyunun güftesini mahalli müzisyen Tağı Bey de (Tağı Oşenyüzen) bugünkü haliyle besteler. Başta Tağı Bey olmak üzere o dönemin diğer folklorcuları Kars garındaki karşılama töreninde ilk olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa´ya bu besteli oyunu oynarlar. Bu sahne karşısında çok duygulanan Atatürk oyunun güftekârıyla bestekârını ödüllendirir. Türkünün bestecisi olan Tağı Bey´in daha sonraki yıllarda müthiş bir geçim sıkıntısı çektiği ve buna dayanamayarak intihar ettiği söylenir.  Evinde Ata´nın verdiği 500 liralık çek bulunur. Ata´nın imzası olduğu için yaşadığı onca sıkıntıya rağmen o çeki bozdurmaya kıyamadığı söylenen onurlu sanatçıların efsane adamlara yazdığı efsane bir türküdür bu.                                                                                              

                 Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa

                Askerin, milletin bayrağınla bin yaşa.

                               ***         

                Arş, arş, arş; ileri, ileri.

                Arş ileri, marş ileri.

                Dönmez geri Türk´ün askeri.

                Sağdan sola, soldan sağa.

                Al da bayrağın düşman üstüne.

                               ***

                Cephede süngüler ayna gibi parlıyor.

                Azeri Türkleri bayrak açmış bekliyor.

                               ***         

                Arş, arş, arş; ileri, ileri.

                Arş ileri, marş ileri.

                Dönmez geri Türk´ün askeri.            

                Sağsan sola, soldan sağa.

                Al da bayrağın düşman üstüne.       

                               ***         

                Parlayan yıldızın alemi tenvir eder.

                Cumhuriyet bayrağı semalar içre süzer.          

                               ***

Arş, arş, arş; ileri, ileri.

                Arç ileri, marş ileri.

                Dönmez geri Türk´ün askeri.

                Sağsan sola, soldan sağa.

                Al da bayrağın düşman üstüne.       

 

            *NAMIK KEMAL VE KARS:

            Kars, Türkiye Cumhuriyet´inin kurtarıcısı, önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk´e sevgiyle kucak açmadan yaklaşık bir 70 yıl önce, onun düşüncelerinden, yurtseverliğinden, aydınlığından yararlandığı önemli bir şair, yazar ve devlet adamını da şefkatle bağrına basar; kültürüyle, sanatıyla donatır. Türk edebiyatının kökeninde olan yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarını düşün ve edebiyatına sokan önemli bir Tanzimat dönemi aydını, ?Vatan ve hürriyet şairi? olup; şiirin yanı sıra eleştiri, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde yapıtlar veren; özellikle ?İntibah? adlı romanı ve ?Vatan Yahut Silistre? adlı tiyatro oyunuyla ünlenen Namık Kemal´ın  edebi yöndeki donanımını Kars´ta kazandığı görülür.

            Şair, yazar, gazeteci, aydın, devlet adamı Namık Kemal´ın (1840 Tekirdağ/1888 Sakız) küçük yaşta annesini kaybedince, çeşitli kentlerde vali yardımcısı vb. görevlerde bulunan dedesi (annesinin babası) Abdullatif Paşa´nın yanında geçer. Dedesinin mutasarrıf olarak 1,5 yıl kadar Kars´ta kaldığı sürede Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi´den divan edebiyatını öğrenen Namık Kemal´ın; Kars´ta görüp, yaşadığı bir olaydan etkilenerek, kendisinin, birçok yapıtını verdiği Magosa´ya sürgüne gönderilmesine de neden olan, ?Vatan Yahut Silistre? adlı tiyatro oyununun esin kaynağını Kars´tan aldığı sanılır? Kars´taki görüp, yaşadığı bir olayı, Midilli´de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit´e gönderdiği bir mektupta da belirtir? ?Nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars´a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş?? Kürt kızın cenazesini gördüğünden söz eder. Namık Kemal´ın ?Vatan Yahut Silistre? adlı tiyatro oyununu, erkek kıyafetiyle nişanlısın ardından Silistre´ye giden ve sonunda ölen Zekiye gibi bir kadın kahramanının hayatından etkilenerek yazdığı düşünülür.

 /resimler/2015-10/19/1350433007625.jpg/resimler/2015-10/19/1351142539559.jpg

            *KARS VE ?KAR?:

            Kars´a ilk gittiğimde ?Kar? zamanıydı. Orhan Pamuk´un ?Kar?ı Kars´ta yazdığı söylenmişti. Ben de o kitabı o seyahatte okumak üzere almıştım. On yıl kadar öncesinin bu yıl ki gibi çok sert bir kışıydı. Yollarda kalarak 20 saati aşkın bir zamanda gitmiştik Van´a. Daha sonra da, tahsis edilen bir araçla Bitlis, Muş, Tatvan, Patnos, Ağrı, ?, Sarıkamış ve Kars´a uğramıştık proje bağlantılı bina incelemeleri için. Bitlis´te ?Beş minare?yi, Muş´ta ?yokuş yolu? aradığım o yolculukta; yol kenarlarında 3 metre kadar yüksekliğinde karlar vardı. Fakat asıl sorun soğuktu, özellikle biz Çukurova insanı için. O günlerde Muş´ta -25, Kars´ta -28 derecede ölçüm yapmıştım. Binanın çevre ölçüsünü alırken de diz boyu kara batıp, sık sık banka içerisine girerek kaloriferde ellerimi ısıtıyordum. İşte öyle bir kıştı o kış.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        

            *KARSLI DOSTLAR:

            Karslı arkadaşlarımız vardı Almanya´da? Hamburg´daki Karslı iş arkadaşlarımızdan olan Cengiz, İdris ve Ali ile ve daha çok da Ali´nin kasetçalarından Kars´lı halk ozanı Murat Çobanoğlu´nun sesiyle yükselen ?Kiziroğlu Mustafa Bey? türküsü aklıma gelir. Ve de geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Karslı Halk ozanı arkadaşımız Şeref Taşlıova ile ?Vasiyetimdir//Her şeyi zamana bırakıyorum? (Vasiyet) diyen Sarıkamışlı şair arkadaşım Coşkun Karabulut sonra.           

            Ve son olarak Ataol Behramoğlu?

            Azeri kökenli bir ailenin çocuğu olan ve ilkokul öğrenimini Kars´ta gören Ataol Behramoğlu, ?Yarım Yüzyıldan Şiirler? de ?Halk ozanı gibi? söylüyor:          

            Ülke haraç mezat gitmiş     

                Söylenecek her söz bitmiş   

                Bir ömrü boşa tüketmiş

                Akıllısı ve delisi (s.187)                                                                                                                                     

           

*SARIKAMIŞLI OZAN YAVUZ BİLDİK:

            İ.Yavuz Bildik ile doksanlı yılların başında tanışıyoruz. Yani daha siyasete girmeden önceki dönem. Sonraki yıllar da, araya görüşemediğimiz zamanlar girse de dostluğumuz hep aynı tadında devam etti. Yavuz Bildik´le 20-25 yıl öncesinin anlarını konuşuyoruz? ?Sevgi Yumağı?ndan, Gazeteciler Cemiyeti´ndeki toplantılardan söz ediyoruz geçmiş günleri anarak.. Halk şiirinden, müzikten, edebiyattan söz ediyoruz? Sarıkamış´ta Tugay Komutanlığı yapan Şair Fazıl Bayraktar´dan; Cemal Safi, Halil Soyuer´li grupla Âşık Dertli´nin mezarını ziyaretlerini; Reyhani´den, Fuzili´nin şiirinden, ?Sahmude hicri yarabbi dol avcuma? diyerek seslenen Halil Sezgin´den; bir müstezat ile ?Ben şehiti badeyim?i dile getiren Elazığlı Emrah´tan, üç Emrah´tan söz ediyoruz. Daha sonra Reyhani´nin dörtlüğünü okuyor Yavuz:         

            Ahım asumanı aştı

                Diyarbekir Van´ı geçti

                Akrep yelkovanı geçti

                Kim tersine vurdu beni.                                                                                                   

            Yaşar Reyhani´yi ziyarete gitmiş, onunla atışmış Yavuz. Hasta, sosyal güvencesi yokmuş. İlk anda, DSP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşüp, yardımcı olmasını istemiş. Gerekeni yapmış Başkan hemşerisine. Reyhani´yi tedavi edip, katkı da sağlamışlar. Yavuz´un asıl amacı değerli ozana kalıcı bir katkı sunabilmekmiş. Aynı partiden olan dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay ile görüşmüş ama sonuç alamamış. Bu yüzden de kızmış ona epeyce kendi kendine. 

            Varlık´da şiiri yayınlanan, Kars´ta asteğmenken 71 kişiye okuma-yazma öğreten Av.Şahin Vural Atal ağabeyin de kulaklarını çınlatıyoruz?

 

            *TELEFERİK MUHABBETİ:

            Bu ara biraz da özele parantez açmak gerekir? Reklama girecek ama doğrusunu da yazmak gerekirse Bildik Otel´in ilgi, hizmet ve katkılarından son derece memnun olduğumuzu belirtelim yeri gelmişken.        

            Sonra yüzümüzü dönelim Cıbıltepe sırtlarına?

İlk kez böyle bir kayak merkezinde bulunmanın acemiliğini yaşıyorum doğrusu? Teleferiğe binme ve inmenin usulünü öğreniyoruz önce yerlerimizi alarak. Sonra da üçümüz biniyoruz teleferiğe? Unutmadan söyleyeyim ki, sevgili Filiz Cengiz ile tanıştırıyor Yavuz Bildik beni otelde. Hacettepe Üniversitesi İdare Amirliği´nden henüz emekli olan bir arkadaşımız. Sarıkamışlı seçkin bir aileden olan Filiz Hanım aynı zamanda Yavuz´un da  akrabası bir kardeşimiz. Onunla selamlaştıktan sonra teleferik bandına doğru yürüyoruz. Teleferik bankının hemen üstünde yer alan korkuluğu aşağıya doğru indirerek ayaklarımızın altına alıyoruz. Teleferik, aynı zamanda Bayraktepe de denilen Cıbıltepe´ye doğru tırmanırken Yavuz acemiliğimize göz atarak, ?Yoksa Adanalı mısın?? diyor? Ben savunmadayım tabii? ?Ne Acemiliği ya?? diyorum, ?türkülerde bile var? der demez de, o ironik türkünün dizelerini gülerek okuyorum, belki d ebir güzel ses övgüsü bekleye durup!..                         

Adana´ya kar yağmış

Ley ley limi limi ley

Kar altında gül kalmış

Limi limi güzel gel bize.

Sonrasında doğanın o görkemli seyrine koyulurken, bir yandan da fotoğraflar alıyoruz yukarı doğru çıkarken. Kendi fotoğraflarımızı da çekiyoruz üçlü, ikili, tek. Teleferiğe koşut giden kayak pistindeki kayan insanları da izliyoruz bir yandan. Yavuz Bildik:?Bahar aylarında Sarıkamışlı çocukların bu pistte çok şeyler bulduğunu? söylerken bizi bir anlamda uyardığından, elimdeki fotoğraf makinesii koluma çift doluyorum. Açıkta kalan ellerimiz de üşüyor bir yandan.

Tabii ben de face yok da, Filiz Hanım sanırım faceye atıyor anlık bildirim olarak fotoğrafları. Görsünler, var mı bakim bizim gibi kar beyazın esmerleri!.. Yavuz bu ara bende de ses var dercesine telefondan okuduğu, ?Yandı Çukurova yandı/Eli bazlı beyler indi/?? dizeleriyle başlayan Adana türküsünün ardından, Ali Limoncu´nun ?o kadar insan okudu, en doğrusunu sen okudun? dediğini anımsatıyor. Ben de, ?eli banlı? biliyordum ve de anlam veremiyordum? diyorum. Yavuz, eline şahin konan beylerin Çukurova´ya inişini anlatan bir türkü olduğunu vurguluyor.

Teleferikin ve kayak pistinin ilk etabını bitirdiğimizde iniyoruz ara istasyonda. Geldiğimiz 1.350 metre yükseklikten bir o kadar yüksekliğe çıkmaya hazırlanıyoruz bu kez. Yukarı çıktıkça artan soğuk ve yeşili kuşatan o beyazlık doyumsuzluğunu koruyor.  2.700 metrelik Bayraktepe diye de anılan Cıbıltepe´de kardeş dağlara ve beyazlar içindeki Sarıkamış ovasına bakıyoruz. 90 bin askerimizin karakışta yok olduğu o tepelere göz gezdiriyoruz hüzünle.

Sarıkamış´taki zemheri kışın iki günü, yürüyüşlerle, çevreyi tanımakla geçiyor? Sarıkamış´a uyandığım üçüncü gün aydınlık ve karlı bir sabahlarla karşılaşıyorum. Terastan, Sarıkamış´ı bir çanak gibi saran o bembeyazlığın fotoğraflarını alırken kare kare, bir çift karga terasın korkuluklarının altında flörtik bir ikili oluşturuyor? Şu köstük köstük dolaşan erkeği olmalı diyorum. Kargaların da yakından bu kadar albenili olduğunu ilk kez fark ediyorum.                                                                                                                                                                                                                                             *( 11.05.2015) 

                                                                                                                      -sürecek                                                        

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00