Cumali KARATAŞ


YÜZYILIN AĞIDI SARIKAMIŞ-3


***SARIKAMIŞ GÖZLEMLERİ***

                                                                                               Cumali Karataş

            Sarıkamış konusu oldukça uzayacağı benziyor. Buna neden biraz da alıntılar. Aslında yazımı alıntılarla şişirme taraftarı olmasam da, önemli ve ilginç olanlarının da dikkate alınması gerektiğini düşünmekle birlikte, bu bağlamda, dergi alıntılarına geçiyoruz?

*ERCAN TATAR´IN İZLENİMLERİ:

Av. Ercan Tatar, ?Anma Töreninden İzlenimler? adlı dergideki yazısında, o yıl ki Kızılçubuk köyünden Sarıkamış şehitliğine kadar on binlerin yaptığı yürüyüşten  izlenimlerini yansıtmaya çalışmış? Yürüyüşte akrabası olsun olmasın, şehitlerin adlarını göğsüne yazıp yürüyenlerin yanı sıra, bir kişinin de Hafız Hakkı Paşa´nın adını göğsüne yazıp yürüdüğünü görünce bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşünüp açıklama yapmış:?Hafız Hakkı Paşa Osmanlı 10. Kolordu Komutanı olarak Sarıkamış Harekâtı´na katılmış. 3. Ordu Komutanlığı emrine uymayarak askerleri Allahuekber dağlarına çıkarmış, kolordu askerlerinin bir gecede yüzde doksanının donarak ölmesine neden olmuş birisidir? Hafız Hakkı Paşa İttihat ve Terakki Cemiyeti´nin bir elemanı olarak II. Abdülhamit zulmüne karşı direnmiş ve II. Meşrutiyetin ülkemize gelmesine katkıda bulunmuş bir subaydır? Tatar; ayrıca, Hafız Hakkı Paşa´nın Enver Paşa ile birlikte kış koşullarında saldırı yapılmasını savunan tek subay olduğunu belirtiyor. Av. Ercan Tatar, Hafız Hakkı Paşa´nın savaşta şehit düşmediğini, 3. Ordu´nun geri çekilmesinin ardından hastalanıp, Erzurum hastanesinde tifüs hastalığından öldüğünü de notlarına eklemiş.

Ve Sarıkamış anma etkinlikleri? 

Önceleri Kars ve Erzurum´da törenler düzenleniyormuş. Erzurum´da düzenlendiğinde, hep Sarıkamış´ına adının geçmesi Erzurumlularda alınganlık yaratmış. Erzurumlular 3. orduya büyük destek vermişler ve hatta ?Osmanlı Harbiye Nezareti Doğu Anadolu´daki illere savaş vergisi salıp, erzak kollarının Erzurum´a kadar taşınması yükümlülüğünü verdiğinde, mevsimin kış olması yüzünden çevre iller topladıkları erzakı Erzurum´a getirememişler, 3. ordudaki askerin aç kalmaması için Erzurumlular kendi yiyeceklerinden başak tohumluk buğdaylarını bile askerden esirgememişlerdi??         ?Türkülerle Doğup, türkülerle yaşamak yazısında? ise ses sanatçısı olduğu algılanan Recep Ergül? Asker ettiler beni? adlı bir Sarıkamış ağıtından söz ederken,  diğer bir Sarıkamış ağıtına da yer vermiş.      

Sarıkamış´da var maşın     

Urus yığmış ağır goşun.

Bizim asker yarı çıplak       

Dağlarda buyudu kışın.     

                ***                                                                                                                                                                      Sarıkamış köşe köşe

İçinde bitmez menevşe

Kör olasın Enver Paşa        

Bizi de yaktın ataşa.            

***

Allahuekber yan yatar.

Kızarmış da güneş batar.

Allahuekber döşünde

Nice bin şehitler yatar.

(Sarıkamış Kültür Edebiyat ve Haber Dergisi/Sayı:12/Şubat 2005)            

*YAZARLARDAN ALINTILAR:        

            ??Bir destandır, bir bozgundur. Türk askerinin değildir bu yenilgi, Enver Paşa´nın gerçek bir komutan olmayışındandır? On binlerce Mehmetçik´in anısı doksan yıldır Türk ulusunun yüreğinde yaşar, daha da yaşayacaktır?? (?Bir Destan:´Sarıkamış´tan Esarete´(Cumhuriyet-08.01.2005) der Oktay Akbal.

 ?Bu büyüklükteki olayları yaşamakla anlatmak arasında büyük bir fark ?? olduğunu söyleyen Zülfi Livaneli; ?Mustafa Kemal Paşa´nın ölümünden önce Mussoloni ve Hitler´in büyük bir savaş çıkaracağını, çünkü asker olmadıkları için savaş trajedisinin nasıl bir şey olduğunu bilmediklerini? vurgular. ?Puşkin´in ?Erzurum Yolculuğu´ adlı kitabını okuduğunda; ?kendi ulusunun, yani Ruslar´ın Osmanlı´yla savaşını anlatırken, karşı tarafı ?düşman´ olarak görmeyip, Türkleri de Ruslar gibi derin bir insanı kavrayışla anlatması nedeniyle şaşırdığını, yazarının büyüklüğüne hayranlık duyduğunu belirten Zülfü Livaneli; ??Osmanlı ordusunun yüzünü ağartan tek zafer olan Köprüköy Muharebesi´nin kahramanı olarak Sarıkamış Harekâtı´nda Ruslara esir düşen ve altı yıllık esaret hayatından sonra yurda dönüp tuğgeneral rütbesine dek yükselen 83. Alay Komutanı Kurmay Binbaşı Ziya Yergök´ün anıları, Osmanlı ordusunun sadece Sarıkamış´ta değil, Birinci Dünya Savaşı´nda, diğer cephelerde de niçin başarısız olduğunu ortaya koyan bir anlatıma sahip?

 ?Sarıkamış´tan Esarete?yi yazan Ziya Yergök´ü içten ve tarafsız anlatımı nedeniyle aynı değerde gördüğünü belirtip; ?Demek ki büyük yazarlar ve büyük askerler, savaş gerçeğine farklı açıdan yaklaşıyorlar? diyen değerli sanatçı ve yazar Zülfü Livaneli, ?Müthiş Bir Osmanlı Subayı? başlıklı yazısında: ?Demek ki büyük yazarlar ve büyük askerler, savaş gerçeğine farklı bir açıdan yaklaşıyorlar. Ziya Yergök de bu kategoride yer alıyor. Kitabında hamaset yok, yalan yok, propaganda yok, abartma yok; Ruslara karşı canını dişine takarak savaşıyor ama gözlemleri tarafsız. Mesela harpten yılgın düşmüş, perişan Türk askerinin nasıl firara eğilimi olduğunu büyük bir açık yüreklilikle anlatıyor. En büyük sorunun kaçan erleri durdurmak olduğunu ve bunların vurulduğunu söyleyebiliyor. Enver Paşa´nın yanlışlarını tek tek sergiliyor.?(?Müthiş Bir İmparatorluk subayı-Zülfü Livaneli/Vatan Gazetesi-22.03.2006)

?Daha başlamadan kaybedilmiş bir savaş? diyen Zeynep Aksoy ise; askeri ayrıntıların yanında ordunun yanlışlarına dair nesnel çözümlemeleri, yaşanan ve görülenlerle ilgili betimsel dili ve samimi üslubuyla hem savaş yılları tarihiyle, hem de kişisel tarihle ilgilenenler için rahat okunan, akıcı ve bilgilendirici, günlük tadında yazılmış bir anı kitap.? olduğunu; ?ikinci bölümün ise bir seyahatname tadında olduğunu belirtiyor. (Esaret bile Sarıkamış´tan daha iyiydi-Radikal Kitap-06.01.2006)

*KÖPRÜKÖY  ZAFERİ HAKKINDA:

?Köprüköyü savaşları; 1 Ağustos 1914´de Rusların Sarıkamış´tan hareketle 60 km. ilerleyerek Köprüköyü işgal etmeleri ile başlamıştır. Köprüköyü ele geçiren düşman kuvvetleri III. Ordu karargâhının bulunduğu Pasinler´e ilerlerken ?kanlı mevkii? diye anılan bölgede çok kanlı bir savaşla durdurulmuştur.            

Rus ordusunun % 40 kayıp verdiği kayıtlarında belirtilmektedir. Kanın gövdeyi götürdüğü yer olması sebebiyle ?kanlı mevkii´ denilmektedir. ?Bu bölgede A.Ü. şehitlere yakışır anıt yaptırmıştır?          

9. ve 11. Kolordular Pasinler civarında Ügümü, Esendere, Sülügü köyü hattında mevzilenmişlerdir. Düşman kuvvetleri ise Horosan´ı işgal etmiş Emrekom, Hopik köyü ile Köprüköy´ünü geçmiş Çermiksu, Taftiker, Ekrek köyleri hattına mevzilenmişlerdir.  Aras nehri üzerindeki önemli bir geçit olan Çobandede köprüsü düşman kuvvetlerinin eline geçmiş bulunmaktadır. Önce panikleyen bir kısım birlikler komutanların üstün cesaret ve metanetleri sayesinde toparlanmış, Albay Ziya Yergök komutasındaki Alayın ileri atılması ile moral bulan birlikler düşmana top yekûn saldırarak onları mevzilerinden sökmüşlerdir.

Bu gün Atatürk Üniversitesi´nin yaptırdığı anıtın bulunduğu ?kanlı mevki´de önemli çatışmalar olmuş ve düşmana büyük zayiat verdirilmiştir. Birliklerimiz düşman ordusunu zayiata uğratıp onu Horasan önlerindeki Azap köyünün düzlüklerine kadar takip etmişlerdir. Ancak İstanbul´dan verilen, üzerlerine saldırın emrine rağmen, birliklerimiz 10 km geri çekilmiştir. Bu konuda 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa´ya gerek komutanlar ve gerekse bölge valileri tepki göstermişlerdir. Askerler ise buna bir türlü anlam verememişlerdir. Zira önünde kaçan düşmana saldırmak varken, gerisin geri dönüp, onların ?? (S.47) (Necati Bölükbaşı-Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış/Kafkas cephesi/İst. 2014/108 sayfa)

Atlas Tarih´te  de bazı ilginç notlar var?

?Sarıkamış Harekâtı ve 1. Dünya Savaşı´nın kaybedilmesinden sonra, başarısızlığın sorumlusunun kim olduğu ve Osmanlı ordusunun ne kadar kayıp verdiği giderek artan bir dozda tartışılmaya başlandığı belirtilip; ?Oysaki Sarıkamış, sadece bir harekâtın adı değil, Sarıkamış aynı zamanda, Kafkasya ve Doğu Cephesi´nde dengesini kaybeden Osmanlı ordusunun Doğu Anadolu´yu ve Trabzon dahil Doğu Karadeniz sahilini Rus Çarlığı´nın işgaliyle sonuçlanan bir sürecin ilk muharebesinin adıydı. Bu muharebe Osmanlı sınırını geçen Rus ordusunu imha etmek üzerine tasarlanmıştı. Ama sonuçta Rus ordusu imha edilemediği gibi üç Osmanlı kolordusu aşırı insan kayıpları nedeniyle neredeyse bitme noktasına geldi. 

Sarıkamış Harekâtı aynı zamanda Cihan Harbi´nin Osmanlı için nasıl geçeceğinin de habercisiydi. Gerçekten de başarısızlıkla sonuçlanan Sarıkamış, bir anlamda savaşın finalini Osmanlı´yı önceden haberdar eden bir erken uyarı sistemi gibidir. Osmanlı, Sarıkamış´tan başlamak üzere kendi sınırlarını geçen hiçbir itilaf askerini hudutların ötesine atamadı tüm savaş boyunca. Bunun tek istisnası sayılabilecek cephe Çanakkale´dir.

Bugün, Sarıkamış´ın 100. Yıldönümü vesilesiyle artık harekât hakkında daha serinkanlı bir analiz yapabilecek durumdayız. Sarıkamış Harekâtı´nı iki değerli askerin anıları ve değerlendirmeleri üzerinden ele alıyoruz. İlki Sarıkamış Harekâtı öncesinde ve harekât sırasında Osmanlı ordusunun yüzünü ağartan tek zafer olan Köprüköy Muharebesi´nin kahramanı 83. Alay Komutanı Kurmay Binbaşı Ziya Yergök. İkincisi ise Sarıkamış Harekâtı´nı analiz eden askeri tarihçi ve strateji uzmanı Korgeneral Fahri Belen.                     

Sarıkamış Harekâtı´nda Ruslara esir düşen ve 6 yıllık esaret hayatından sonra yurda dönüp tuğgeneral rütbesine dek yükselen 83. Alay Komutanı Kurmay Binbaşı Ziya Yergök´ün anıları, Osmanlı ordusunun sadece Sarıkamış´ta değil, Birinci Dünya Savaşı´nda, diğer cephelerde de niçin başarısız olduğunu ortaya koyan bir anlatıma sahip. Birinci Dünya Savaşı´nda genç bir subay olarak neredeyse bütün cephelerde çarpıştıktan sonra Harp Akademisi´ne giren ve Korgeneralliğe kadar yükselen Fahri Belen´in Sarıkamış analizi ise Rusya askeri tarihini de içermesi itibarıyla önemli.(s.39)

*SARIKAMIŞ YÜRÜYÜŞÜ:       

Sarıkamış´a indiğim ilk günün akşamı ilçe merkezindeki Cumhuriyet meydanından şehitliğe kadar olan bir-iki km. mesafede on binleri bulan bir yürüyüş gerçekleşiyor. Coşkulu bu kalabalıkla gidip dönerken karlı yollarda ayağım kayarak iki kez düşüyorum. Pazar sabahı Cumhuriyet meydanında sabah 09.00 sularında ise asıl yürüyüşü gerçekleştirmek üzere toplanıyoruz. Kars ve civar illerden gelen ulaşım araçları Cumhuriyet meydanındaki on binleri yürüyüşün başlayacağı üç tarafı engin dağlarla çevrili Soğanlı´ya taşımaya başlıyor. Otobüste katılımcılarla bu dramatik tabloyu, gıda, teçhizat yoksunu ordumuzun göz göre göre nasıl ölüme sürüldüğünü; Enver Paşa´nın yanlışlarını, Almanların müttefiki olma uğruna nasıl kullanıldığımızı, hiç tanımadığımız insanlarla konuşuyoruz. Dün akşam Yavuz´la internetten izlediğimiz Rus çekimi olduğu belirtilen filmlerde köpekler tarafından yenen donmuş askerlerimizi anlatıyorum. Yanımda oturan Erzurum Oltulu bir yurttaş, Oltu´da bir ninenin, savaş zamanı köyden bir-iki ay kaybolan köpeklerinin bir azman olarak döndüğünden söz ettiğini vurguluyor olayı doğrularcasına.     

Toplantı alanının konumu şişman bir üçgen gibi? Alanda yine mevlüt okunup, dua ediliyor. Bu ara bir milletvekilinin adı geçiyor, anlaşılamıyor ama sanırım konuşma yapacak, fakat bu gerçekleşmiyor. Bir grup ?yuhhh?? çekiyor milletvekilinin adı geçince, ne olduğu tam olarak anlaşılamıyor. Derken Kızılçubuk´tan yürüyüşe geçiliyor? 6-7 metre enindeki etrafı sarı çamlarla çevrili ormanlık yolunda üç-dört km´yi buluyor yürüyüş kuyruğu. Kıvrımları bir L´yi andıran dağ yolunda on binlerse insanın katıldığı bir saygı ve sevgi yürüyüşü bu. Yolu kısaltmak isteyen genç gruplar, diz boyu kara aldırmadan üçgenin bir ucundan diğer ucuna kestirmeden geçiyor. Yol kısalmasına kısalıyor ama siz de o toplam olarak yokuş yukarı olan üç kilometrelik yolda nefes nefese kalıyorsunuz. Nitekim biz de diz boyu kara bata çıka denesek de asıl yol güzergâhına dönüyoruz yeniden. Sonunda düşe kalka 2700 rakımlı olan, 3 kilometrelik mola yerine bir saat yirmi dakikada varıyoruz. Buraya su, çay ve yemek çadırları kurulmuş. Kızılay önlemler almış. Daha sonra beş km. olan aşağı iniş başlıyor.  İniş kolay oluyor ama buzlanan o yolda hızlı yürüyüşle birlikte kaymalar başlıyor. Özellikle yine kestirmeden gitmek isteyenlerin yukardan aşağıya doğru inerken düşüp bir yerlerini burkup, kırdıklarını görüyoruz. Bu olaylar çok ki ambulansların sirenleri hiç durmuyor. 112 Hızır Servis vızır vızır çalışıyor. Düşenlere ilk müdahale anında yapılıyor. Sonuçta 5 km´lik yolu da yaklaşık bir saat kırk dakikada alıyoruz ve ondan ötesi, törenin yapılacağı 500 metre kadar uzakta bulunan alan ve tören sonrası da bir, iki km. kadar olan o dönüş yolu var.      

Sarıkamış şehitlerimizi anmanın 100. Yılı olması nedeniyle katılım oldukça fazla. Doksan yüz bin kişiden bahsediliyor? İstanbul, Bursa, Kocaeli, Erzurum? Birçok illerden otobüslerle gelinmiş. Örneğin Beykoz Belediyesinin 70 otobüsle geldiği söyleniyor. Sanırım bu biraz da o yörenin demografik yapısından kaynaklansa gerek. Kocaeli Belediyesi´nin Sarıkamış şehitliği, konferans merkezi vb. tesisleri için ciddi bir parasal destek sağladığı söyleniyor. Bunun dışında basından izliyorum, yurdun birçok yöresinde Sarıkamış şehitlerimizi anma toplantıları, etkinlikleri, yürüyüşleri vb. şeyler yapılıyor.

Heyecanın had safhada olduğu, kumanya yemeklerin verildiği, uçakların gösteri uçuşları yaptığı tören alanında dikkat çeken bir şey varsa o da zemine oturtulan panolarda ayet ve hadislerden alınmış olan dinsel içerikli yazılar dikiliyor. Sarıkamış Belediyesi´nin organize ettiği sanılan bu panolar bazı insanlar tarafından eleştiri alıyor.

*( 04.05.2015) 

                                                                                                                      -sürecek

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00