Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


YAYLA YOLLARI


            Çukurova deyince yazın sıcağı ve yaylalar konu edinilir.

            Yaylalar ayrı bir kültürün parçasıdır. Ve insanlar bahar aylarından itibaren onun telaşına düşerler. Halkın büyük bir kesimi, yazın, üç ya da dört ayını yaylalarda geçirir. İş nedeniyle, tarla, takım nedeniyle de olsa, bu yöre yaylasız yaşayamaz.

            ?Yaylam yok.?diyenler en azından şehrin biraz yükseğinde, yol kenarında bir ağacın dibinde buluşurlar. Kendi gibi yaylalık yaşamaya çalışan insanlarla komşu olup, arkadaşlık kurarlar. Bu bile insanların tanışıp kaynaşmaları için bulunmaz bir nimettir.

              Eskiden yaylalara atla, eşekle veya develerle gidilirdi. Yaylaya, ev göçü önden gider, arkadan koyunlar, kuzular, davarlar, inekler, yavaş yavaş, otlaya otlaya, gelirdi. Önden giden aile büyükleri konaklayacakları yeri seçer, tedbirini alır, geriden gelen hayvanlarla, çobanları beklerlerdi. Bu mesafe çok uzun olmazdı. Çünkü hayvanlar yayla yolunda hem karnını doyurur, hem de yol kat ederlerdi. Bu durum varacakları yurt yerine gelene kadar devam ederdi. Bu da yaklaşık en az iki gün, bazen de üç dört gün sürebilirdi.

              Yayla yolları arabaların bulunmadığı dönemlerde küçük patika hayvan yoluydu. O yollarda hayvanlar üzerindeki yükle, yavaş, yavaş, oraya buraya sürtüne, sürtüne giderlerdi. Bazen üzerlerindeki çocukları düşürürler, bazen de kendi eş cinslerine saldırırlardı. Bu olaylar da insanlara o günün gülme konusu olurdu. Günlerce birbirlerine anlatırlar hem gülerler, hem de sohbet etmiş olurlardı.

              O tip yolculuk yapan çok az insan kaldı. Şimdi koyun ve davar sahipleri birkaç çoban tutuyorlar. Yatıp kalkacak eşyalarını da bir traktöre yüklüyorlar. Uygun yerlerde konaklaya, konaklaya yayla menzillerine doğru gidiyorlar. Onların amaçları ellerinde besledikleri yüzlerce koyun ve davarları otlatmak ve yaylanın o taze otlarını yedirmektir. Otlar çıkmaya başladıktan sonra, bu tip yolculuk yapanlar hem çoğalır hem de yayla kültürünü yaşatırlar.

            O vaktin atla, eşekle yolculuk yapanların tamamı; şimdi yaylalara bir günde taşınıyorlar. Onların ineklerini, davarlarını, koyunlarını taşıyan arabaları mevcut. Bu arabalar sayesinde, yollarda dolaşmadan bir günde varacakları yere gelip, normal yayla işlerine devam ediyorlar. Çünkü bütün yaylacılar, nohut, fasulye, mısır veya başka bir tür ürün ekme yerine bahçe kültürünü geliştirmişler. Artık herkesin tarlasında kiraz var, erik var, şeftali var, armut var, ceviz var. Bunların arasındaki otlarla da ineklerine yem yapıyorlar. Kadirli´den Çiğşar köyüne kadar her taraf aynı işlerle meşgul olmaktadırlar.

            Geçenlerde bir klip çekmiştim. Klipte hem kendi türkümü söylüyor hem de yaylaları oba, oba gösteriyordum. O klip insanların o kadar dikkatini çekmiş ki, altı bin üç yüz izleme ile rekor kırdı. Tabi ki kendi rekorumu kırdım. Siyasi parti mitingi bile onun yarısı kadar olmamıştı. Bunun nedeni insanlarımızın yaylaları özlemesi ve o güzelim yerleri görmek istemesindendir. Çünkü kendi memleketim diye demiyorum, Kadirli´den Çığşar´a kadar her obanın kendine has bir güzelliği ve cazibesi vardır.

            Tabi ki ülkemizin her tarafı kendine has güzellikleri ile doludur. O güzellikler içinde yaşayanların geçim kaynakları da turizmdir. İnsanlar güzellikleri görmek istiyorlar. Bu insanın fıtratında var. Gittikleri yerlerde ise o yöreye bir ekonomik güç bırakıyorlar. Bıraktıkları bu ekonomik güç, ülkemiz ekonomisine büyük faydalar sağlıyor. Buna gelişmiş ülkelerde bacasız fabrika diyorlar. Bacasız fabrikaların sahipleri de başta devlet (vergi vs) arkadan o yörenin halkıdır. Bunu herkes bilir. Ben başka şeyler söylemek istiyorum.

            Ey devlet diyorum.

            Ey Belediye başkanlarımız. Yazın şehrinizden uzaklaşan bu insanlar, bu yörelerde ülke ekonomisine katkı sağlarken, siz etrafta milyonlarca ağaçları kestiniz. Onları kamyonlarla paraya çevirdiniz. Çevrilen paralar devletimizin birçok gider hesaplarını karşıladı. Bunu hepiniz biliyorsunuz.(Merak eden olursa Orman bölge müdürlüğünden bilgi alabilir.) Şimdi diyorum ki;

             ?Siyasi arenada yol yaptım diye öğünen, dağdan, taştan, okumuştan, yazmıştan, destek alan, onlara günlerce İstanbul´un köprülerini anlatan, şu kadar yol yaptık, diye hava basıp, burada yaşayan insanları gururlandıran ve iktidarı tekrar ele geçiren yetkililerimiz; Kadirli´den -Çiğşar´a kadar on binlerce insanın gelip gittiği yolu neden yapmazsınız? Onları tozlu, topraklı, çakır, çukur yollara neden mecbur bırakırsınız. Şu devirde, imkânların bu kadar bol olduğu zamanda, toplasan elli Km bile olmayan bu yolların masrafı, kestiğiniz ormanın beşte bir fiyatı bile yapmaz. Bu insanlar bu kadar gözünüzde değersiz mi?

              Amacımız siyaset yapıp size oy veren insanları rencide etmek değil. Ama bu umursamazlık devletimize yakışmıyor. İlla ki Cumhurbaşkanımıza mı duyuralım? Onun dünya kadar işi varken, kendi ufacık hesabımızla meşgul mü edelim?

              Sayın Devlet Bahçeli, şu anda hükümetin ortağısınız. İlimizden de milletvekilisiniz. Bir kısmı sizin zamanınızda yapılan bu yollar eskisinden daha kötü duruma düşmüştür. İlgileneceğiniz düşüncesiyle size de selamımızı iletiyoruz.

              Yukarıda da söyledik ya, amacımız siyasi malzeme yaratmak değil. Bu yörede yaşayan halkımızın ortak sorununu dile getirme çabasıdır.

              Yayla yolu medeniyet yoludur. Yayla yolu insanı, insanla buluşturan dostluk yoludur, barış yoludur. Sevgi, saygı, sıhhat ve huzur yoludur. Bu yol sizin ilginize muhtaçtır. Bunu unutmayın. Sizler bu halk sayesinde o makamlardasınız. O makamlar hizmet yeridir.

              Sürçü lisan ettik ise af ola. İsterim ki insan önce insan ola.

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00