İnsanlık tarihi bir ilki yaşadı geçtiğimiz günlerde. Güney afrika kökenli,üç yıl önce de Ankara’ya gelen bir abd’linin sahibi olduğu şirket uzaya astronot gönderdi. Özcesi, devlet tekelinden çıktı!
Kimileri, uzaya astronot göndermeyi, uzay turizminin kapılarını açtığını sevinçle duyurdu. Oysa şu soruyu anımsatmak yanlış mı? Kim gidebilecek uzaya?
Milyonları olanlar değil, milyar doları olanlar. Milyar dolarınız var mı? Benim yok! O halde, uzay turizmi benim için hayalden de öte.
Nasıl oldu da, bizim yerli otomobil üreticileri ve iktidar bu fırsatı kaçırdı! Yazık oldu!
Uzaya bir mekik gönderebilseydi akp, bir sonraki seçimleri kesin kazanmakla kalmaz, tam anlamıyla önder olurdu dünyaya; o batmış Batı da bizi kıskancından kahrolup çıldırırdı.
Kimilerinin “Ayranı yok içmeye, nasıl astronot gönderir uzaya?” diye beni alaya aldığını işitir gibiyim.
Uzay turizm kapılarının ardında yatan başka bir gerçek var. Ne mi o?Son yirmi yılda bitki, hayvan ve insanın doğal bağlılığında doldurulması neredeyse olanaksız büyük gedikler açılıp tahrip edildi. Bilinçsiz bir eylem de değil bu!
Yeryüzünün sıcaklığını her gün arttıran Kuzey Kutbu’ndaki binlerce kilometrelik buzdağlarının, buzulların erimesine,tekelci hükümetler, paradan gözü dönmüş tekeller sevinerek bakıyorlar. Küresel ısınma ile iklim koşulları diptendeğiştiriliyor.
İklim değişiminin katı ve sert gerçeğini daha geçtiğimiz günlerde somut yaşamadık mı? Çöl sıcakları, ardından kurutan fırtınalar, gökgürültüleri, hızla değişik havalarısöyleyip oynayan iklim koşulları. Narenciye kıtlığı bilinen kesin bir gerçek oldu. Bu, neye işaret ediyor?
Oynak iklimden her şey beklenir.Somut olarak ne? Diğer tarım ürünleri için de artık yıkıcı havalar sürekli olabilir. Yıllarca sürebilecek kıtlıklar eşikte. Siz, ciddiye almayın!
Yeryüzünün insansal ruhu koyu karanlıklar içinde yitip kayboldu. Özcesi, doğanın doğal dengesi tepetaklak oldu.
Bozanlar sıradan insanlar değil, tersine dünyayı yöneten tekellerin hiç doymayan para ve iktidar hırsıdır. Önemli olan kazanç!Sonucunda yerküre, insan yaşamı batmış, hiç önemli değil, sözü mü olur canım!
Bu güncel durum alışılmış bir hal değil, hayretle de seyredilecek bir film hiç değil!
Dolar milyarderleri Mars’a yerleşmenin yollarını şimdiden oluşturdu. Özcesi, yeryüzü varolan tehditler yüzünden mahvolursa, kendileri Mars’a kaçacaklar. Bu bir abartmadan öte çıplak gerçeğin ta kendisidir!!!
Gelelim kovid 19’a… O da bu dünyayı kötü yöneten, doğayı yıkan politikaların bir doğal sonucu. Normalleşme başlasa da, tehdit daha aylarca, belki yıllarca sürebilir.
Daha kötüsü,kovid 19’un yerine çok daha tehlikeli virüslerin taze dudaklarda türeyeceği kaçınılmaz bir kader!!!
Kovid 19 sonucu ne bu tekellerin, ne de onların hükümetlerinin yeryüzünün, insanlığın geleceğini düşünmeye vakit ayıracak niyetleri ve istekleri var. Eğer siz doğayı, insan yaşamını, adaleti, özgürlüğü isteyen bir siyasal hareket oluşturamazsanız. Gerisi teferruat…
Son sırada 65 yaş üstlüler var. Yaşlanınca insan, bedeni güçsüzleşir ama bilgi birikimi, deneyimleri ve zekası olgunluk doruğuna çıkar. Bilimde, sanatta, ekinde, iktisatta çığır açanlar çoğunlukla şakakları beyazlamış başlardır.
İktidar, onları mahpuslamış, yalnızca tüm işletmelerin kapalı olduğu pazar günleri birkaç saatliğine volta atmaya izin veriyor. Bunun anlamı nedir sizce?
Yüz çizgileri derinleşmiş bu insanların tek gereksinmesi sokakta, parkta volta atmak, başka istekleri yok, nasıl olsa yakında ölecekler. Böyle düşünüyor olmalı, bilim kurulunun, iktidarın genç üyeleri!!! Gel gör ki, işyerin varsa, yaşın 65’i geçse de serbestsin.
Bu diyor ki, belirleyici olan para, insan sağlığı falan palavra…
Sağlıcakla, sevgiyle Atatürk ile kalınız!
