Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


TÜRKİYE´NİN BEKA SORUNU


Son dönemde, en çok dile getirilen kelime beka ve bu kelime, anlamıyla, Türkiye´nin beka sorunu olarak sürekli gündemde tutuluyor. Öyle ki yerel seçim sürecinde, siyasiler tarafından en çok dile getirilen de beka sorunu oldu.

Türkiye´nin, gerçekten beka sorunu var mı? Tabii ki var.

Türkiye´nin beka sorunu derken;

Ülkenin güney kara sınırı ötesinde, Sykes-Picot ile kurulmuş bir tuzak var ve bu tuzakla temellenen Büyük İsrail Stratejisi ile Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bölgeyi kan gölüne çevirip, demografik yapıyı, yapılan plana uygun değiştirirken, bölge insanını zorunlu göçe sürükleyerek, büyük bir dram sahnelemeye devam ediyor. Üstelik Türkiye´nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ile küresel güçlerin hedefleri şimdilik ötelenmiş gibi görünüp, İran istikametinde yön değiştirmiş izlenimi verse de Türkiye´nin BOP kapsamında hedef olarak yerini koruduğu önemli bir gerçek.

Güneyde, Akdeniz´de, tam da Türkiye´nin karnı altında, Kıbrıs sorunu hız kesmeksizin kurgulanan senaryolarla halen devam ederken, Akdeniz´in jeostratejik konumdaki üç büyük adasından biri olan Kıbrıs´ın, konumuyla, Doğu Akdeniz´deki enerji kaynakları mücadelesindeki yeri yadsınamaz. Ayrıca, 1974´te Türkiye tarafından yapılan müdahalenin ardından gelen diplomatik yaptırımlar, Türkiye için hayati öneme sahip sonuçlar üretmeye devam ediyor. Kıbrıs, jeostratejik konumuyla, Doğu Akdeniz´de münhasır ekonomik bölge sınırlarında etkin olurken, Türkiye´nin güneyinde ve ülkenin içlerine kadar etki eden bir hava üstünlüğüyle tehdit yaratabiliyor. AB sürecinde de Kıbrıs sorunu, Türkiye´nin önünde çözümlenemez bir sorun olarak duruyor.

Ege´de, Yunanistan´ın egemenlik iddia ettiği ve uluslararası antlaşmalarla temellendirmeye çalıştığı kıta sahanlığı sorunu, Türkiye için halen önemli bir tehdit unsuru. Yunanistan, son dönemde işgal ettiği iddia edilen küçük adalar ve kayalıklarla birlikte, kıta sahanlığını 12 mile çıkardığında, Türkiye, Ege kıyılarında hapsedilmiş konuma gelirken, bu adalar, her ne kadar Lozan ile silahsızlandırılmışsa da buralarda konuşlandırılabilecek olan silah sistemleriyle, Türkiye´nin batı-doğu istikametinde derinliğine bir tehdit altında olduğu gerçeği var. Yunanistan´ın, Megali İdea adını verdiği, Türkiye´nin batısıyla ilgili idealleri de devam ediyor.

Boğazlar sorunu her ne kadar Montrö ile çözümlenmiş gibi görünse de Rusya´nın, Karadeniz üzerindeki egemenlik iddiaları ve boğazlardan dilediğince geçebilme arzusu devam ediyor. ABD ve AB´nin bu konuda karşı baskısı önemli boyutlarda ve boğazların egemenliği üzerine kurulu idealler, Türkiye´nin bekası için önemli bir tehdit unsuru. Karadeniz´de üstünlük mücadelesi de başlı başına bir tehdit içeriyor.

ABD´nin girişimleriyle, Wilson ilkeleriyle temellendirilen sorunlar, halen Sovyet Rusya´dan kopan devletlerin, Türkiye üzerindeki emelleriyle devam ediyor. Ermenistan´ın, diaspora etkinliğinde, Türkiye´nin doğusunda bulunan 22 vilayetle ilgili istemleri ve soykırım iddiaları, hız kesmeksizin devam ediyor. Aynı zamanda, her ne kadar son dönemde özellikle Suriye sorunu çerçevesinde, Rusya ile birliktelik sürecinde, İran ile önemli sayılabilecek bir yakınlaşma sağlanmışsa da İran´ın, geçmişte PKK´ya verdiği destek ve ideolojisini Türkiye´ye yayma stratejisi de önemli bir tehdit olarak ortada duruyor.

Ayrıca, Kuzey Irak´ta bulunan özerk yapılanma ile Fırat doğusunda, ABD ve Rusya desteğinde ve güdümünde etkinliğini sürdüren YPG/PYD dolayısıyla PKK, her ne kadar halen demografik yapısı değiştirilerek, kendisine tahsis edilmiş gibi görünen bölgede yapılanacakmış gibi lanse edilse de Türkiye´nin doğu ve güneydoğu bölgelerine, ideolojik ve etnik temelli terör baskısıyla, Türkiye´nin bekasını tehdit etmeye devam ediyor. Güç odakları, Türkiye´nin bölünmesine yönelik senaryolarına uygun olarak, ülke içinde ve yurt dışında, terörü her boyutuyla kullanıyor.  15 Temmuz darbe/iç savaş başlatma girişimi de bunların hangi boyutlara ulaştığının göstergesi.

Evet, bu az ve öz anlatıdan sonra, Türkiye´nin beka sorunu olduğunu görmezden gelmek çok büyük bir hata olur. Ancak, ülkenin beka sorununu, yerel seçimlerin sonuçlarına bağlamak ne denli doğru? Çünkü ülkede Hükümet, güvenlik güçleri ve adalet mekanizması gücünü koruyorken, etkin mücadelesini de kararlı ve başarılı olarak yürütüyor. 5393 Sayılı Belediye Kanunu ile sınırlanmış, kontrol ve denetim altında tutulan belediye başkanlıklarında beka sorunu aramak, biraz sınırları zorlayarak, kavramların karmaşası ve yıllara dayalı acı dolu yaşanmışlıklarla halkın kafasının karıştırılmasıyla, sandıkta oyları artırmaktan başka hiçbir sonuçla bağdaşmıyor gibi görünüyor. Üstelik halen, ilgili kanunlarla, görevini suiistimal eden belediye başkanlarının yerine atanan kayyumlar da örnek olarak ortada dururken, bu söylemden maksat açıkça görülebiliyor.

Türkiye´nin beka sorunu var mı? Evet, var ama bu sorun tamamen küresel güçlerin kurguladığı oyunlar ve Hükümetin yönetim iradesine bağımlıyken, belediye seçimleri ve belediye yönetimleriyle ilgisi ne denli olabilir, tartışılır.

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9698,89%0,56
  • DOLAR

    32,55% 0,03
  • EURO

    34,84% -0,06
  • GRAM ALTIN

    2431,37% 0,07
  • Ç. ALTIN

    4017,93% 0,00