Hastasınız! Aile hekiminize gidip sıkıntılarınızı anlatıyorsunuz. Hekim havadaki kuşa sırtını dönüp saçma atmamak için sizden kan, idrar vb. tahliller istiyor.
Bu tahliller donanımlı laboratuvarlarda yapılıp sonuç ertesi gün size teslim ediliyor. Tahlil sonucunu alıp hekiminize getiriyorsunuz . Hekim sizin şikayetlerinizi azaltmak için gerekli reçeteyi hazırlayıp ve önerilerini anlatıp sizi evinizegönderiyor. Buraya kadar her şey çok güzel!
Evinize geldiğinizde içinizden? Ya şu tahlil sonuçlarına bir de ben bakayım. ? diye düşünüyorsunuz .
Sonuç değerlerini kontrol ederken önce değerleri, en sonunda ise Dünya Sağlık Örgütünün o değerler için vermiş olduğu referans aralığını görünce içinize bir ürperti geliyor. ? Zurnanın zırt dediği yerdeyiz. ? diye düşünüyor, başlıyorsunuz komplo teorisi hazırlamaya? Ki bunda çok haklısınız!
Peki Dünya sağlık Örgütünün referans aralığına uymayıp bu kuralı kendi tecimsel kurallarına uyduran ulus ötesi bir ilaç şirketi ,örneğin 70 ile 120 birim arası olan Dünya Sağlık Örgütünün herhangi bir referans aralığı değerini 55 ile 105 birim aralığına çekerse nolur?
El cevap: Az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelere yıllarca ilaç pompalanır! Ulus ötesi ilaç şirketleri böyle hokus ? pokuslamilyarlarca dolarkazanırlar! Böyle olunca kendimize şu soruyu sormamız gerekmiyor mu?
Dünya sağlık Örgütünün tespit ettiği referans aralığı kuralına uymayıp ;az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelere kendi tecimsel kurallarını uyduran emperyal ilaç şirketleri mi yoksa emperyal silah şirketleri mi daha tehlikelidir?
Rabbime şükürler olsun ki; benim ülkemde böyle hokus- pokus yapan kurumlar asla ve kat´ayoktur!
Az gelişmiş ve hiç gelişmemiş ülkeler sürekli olarak Beyaz Atlı Prens ile Godot´yu beklerler. Birincisi gelse gelse Andersen ?den masallarda gelir. İkincisi isemasallarda bile gelmez!
Yine de bir ülkede milli ilaç sanayisinin kurulmaması , kapitülasyonun daniskasıdır!
Sağlıcakla kalın.