Prof. Dr. Özer OZANKAYA


TRUMP’LA MASKESİ TÜMÜYLE DÜŞEN SÖMÜRGECİ “KÜRT BÖLÜCÜ TERÖRÜ” ANCAK ATATÜRK CUMHURİYETİ’NE SAHİP ÇIKILARAK TEPELENEBİLİR!

Etnik bölücü terörün örgütlenip ortaya çıkmasına ortam sağlayanlar, 1950’lerden başlayarak, özellikle de 1980’lerden buyana bütün toplumsal kurumlarımızda laik, yani demokratik ilke ve ölçülerden sapılmasına ve böylece kardeş kavgalarına yol açan ve başta ABD olmak üzere sağlı-sollu sömürgeci devletlerin güdümüne giren siyasetçi kadroları olmuştur.


ABD başkanı Trump'ın "Türkiye Kürtlere saldırırsa ağır biçimde cezalandırırım" diyen bölücü kışkırtıcılığını etkisiz kılmak için, Kürt kardeşlerimize, ABD'nin, petrolleri talan etmek ve İsrail’in emellerine hizmet etmek için, onları Arap ve İran halklarıyla olduğu gibi Türklerle de haksız olarak ve çok uzun dönemler boyunca düzelmeyecek biçimde düşman yapıp maşa gibi kullanmak istediği anlatılmalıdır.

Bu amaçla Kürt kardeşlerimizin kafalarını ve gönüllerini kazanmak, bunun için de bölücülüğün haksızlığına da, sömürgecinin ahlak dışı çıkarları dışında hiçbir kesime yıkımdan başka bir şey getirmeyeceğine de ilişkin tüm gerçekleri onların bilgisine ulaştırmak gereklidir.

Sömürgecilerin bu kanlı bölücülük oyununu böylece boşa çıkarmayı en iyi başarabilecek olan, Atatürk Cumhuriyeti’dir.

Çünkü Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirdiğimiz Türk Ulusal Bağımsızlık savaşı, tüm Anadolu-Rumeli halkını “Türk Ulusu” ortak kimliğinde birleştirebilmiştir.

Savaş sonrasında kurulan biçimiyle de dünyaya örnek değer taşıyan Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet, hukuk, eğitim, aile, ekonomi ve üstün değerler (bilim, felsefe, inanç, sanat) kurumları, soy, sop, dil, din, mezhep, cinsiyet .. ayrımı gözetmeden her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına tüm demokratik hak ve özgürlükleri eşit koşullarla tanıdığı için, tüm ulus olarak yurdun her karış toprağında da en az bin yıldanberi her ulus bireyinin anasının ak sütü gibi yurt hakkı olduğunu anlatmak çok kolay olmuştu.

Etnik bölücü terörün örgütlenip ortaya çıkmasına ortam sağlayanlar, 1950’lerden başlayarak, özellikle de 1980’lerden buyana bütün toplumsal kurumlarımızda laik, yani demokratik ilke ve ölçülerden sapılmasına ve böylece kardeş kavgalarına yol açan ve başta ABD olmak üzere sağlı-sollu sömürgeci devletlerin güdümüne giren siyasetçi kadroları olmuştur.

Atatürk, ülkenin her yanı işgal altındayken önderlik ettiği demokratik ulusal bağımsızlık savaşının daha başında, halife-sultan hükümetiyle işbirliği içinde İngiliz işgalci güçlerin Diyarbakır’dan başlatmak istedikleri Kürt ayrılıkçılığını, namuslu Kürt önder ulustaşlarımızı ulusal birlik bayrağı altında toplamayı başararak, tüm ulusa “Güneydoğu bölgemizde bir Kürt ayrılıkçı ayaklanma girişimi boşa çıkarıldı; Kürtler Türklerle birleşti.” muştusunu verebilmişti.

1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türk ulusunun dokusunu şöyle ortaya koymaktaydı:
"Burada sözü edilen ve yüksek meclisinizi oluşturan kişi¬ler yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir; ama hepsinden oluşmuş müslüman ögelerdir, içtenlikli bir toplamdır. Öyleyse, bu yüksek kurulun temsil ettiği, haklarını, yaşamını, şeref ve ününü kurtarmak için azmettiğimiz emeller yalnız bir islam ögesine ait değildir, türlü islam ögelerinden oluş¬muş bir KÜTLEYE aittir."

İzmir’in kurtuluşuyla noktalanan ulusal Kurtuluş Zaferi’nden sonra, 16-17 Ocak 1923 tarihli İzmit basın toplantısında kışkırtıcı “Özerk Kürdistan olacak mı?” sorusuna, hiç duraksamadan, “Kürtler Türkiye’nin her yerinde Türklerle öylesine içiçe geçmiş ve kaynaşmış olarak yaşamaktadırlar ki, BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ MAHVETMEDEN özerk bir Kürdistan kurulmasına olanak yoktur.” yanıtını vermişti.

Demokratik Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının kuruluşu üzerine, kendi eliyle yazdığı YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER kitabında da, din ve dil farklarına dayanılarak yapılmak istenen etnik ayrılıkçılığı yukardaki toplumbilimsel gerçeğe dayanarak reddetmekteydi:

“Bugünkü Türk ulusu siyasal ve toplumsal kuruluşu içinde kendilerine Kürtlük düşüncesi, Çerkeslik düşün¬cesi, dahası Lazlık ya da Boşnaklık düşüncesi propagan¬dası yapılmak istenmiş yurttaş ve ulusdaşlarımız vardır. Ama geçmişin baskı dönemlerinin ürünü olan bu yanlış adlandırmalar, birkaç düşman maşası gerici beyinsizden başka hiçbir ulus bireyi üzerinde üzüntüden başka bir etki yapamamıştır. Çünkü, bu ulus bireyleri de genel Türk topluluğu gibi AYNI ORTAK GEÇMİŞE, TARİHE, AHLÂKA VE HAKLARA SAHİP bulunuyorlar."

İşte ABD/AB ve Rus sömürgeci emellerini yenilgiye uğratacak, PKK, PYG gibi sömürgeci maşası terör örgütleri zorbalığa altında Kürt kardeşlerimizi maşa olarak kullanıp hem onları hem tüm Türk ulusunu yerlerde süründürmesine engel olacak stratejik tutum ve davranış, ancak Atatürk Cumhuriyeti’ne temel olan bu tutum ve davranış olabilir.

(Bknz.: Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı: Mustafa Kemal’i “ATATÜRK” Yapan Uygarlık Tasarımı, CEM Yay.; Özer Ozankaya, “Güneydoğu Anadolu Sorunu: Kafaları ve Gönülleri Kazanmak”, TOPLUMBİLİM, CEM Yay. (Nüfus Bölümü).

 

...
 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51