Cumali KARATAŞ


TOROSLAR´DA BOZLAK TEŞEKKÜRÜ


 /resimler/2015-11/17/1031063404639.jpg

                   Yayımladığı kitap, makale ve derlemeleriyle folklor ve kültüre katkılar sağlayan Dr. Halil Atılgan 6-7 bin plak, folklorik sözlü kültür ürünleri ve Halk Müziği digital kaynaklarının da aralarında olduğu sayısız kaynak ve gereçlerden oluşan Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evi´nin açılmasından duyduğu mutluluğu belirten Dr. Halil Atılgan;  Adana B.Şehir Bld. Bşk. Hüseyin Sözlü, Mersin B.Şehir Bld. Bşk. Burhanettin Kocamaz, Tarsus Bld. Bşk. Şevket Can ve Karaisalı Bld. Bşk. Saadettin Aslan´a olan gönül borcunu, adına açılan kültür ve sanat evinde onlara bozlak okuyarak gerçekleştirmek istediğini söylüyor.

                                                                                                                      Cumali Karataş

            Sarıkamış dizisinin 17 haftayı bulduğu bir süreçte Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evi´nin açılışına yetişemediğimiz söylenebilir. Gerçi açılmadan önce bir haberini geçmiş olsak da, dizi bitene kadar bekledik. Böylece yakaladığımız bir yaz boşluğu sürecinde, ?edebiyat ve sanat tarihine de´, son yıllarda çıta yükselterek göndermeler yapan ve son bir yıl düşündüğü yayın temposunu yakalamaya çalışan araştırma derinlikli sanatsal çabamız Adana´nın nemli çöl sıcağına rağmen Karataş´tan Toroslar´a kadar uzanan bir alanda birikimini oluşturarak varlığını sürdürdü. Bu nedenle, bu yaz yakaladığımız birkaç haftalık bir boşluğu oldukça verimli geçirdiğimiz söylenebilir. Bu bağlamda; Halil Bey de farklı çalışmalar yapacağımız noktalardan biri. Zaman içinde gerçekleştireceğiz bunu. Çukurova´dan İç Anadolu´ya, Güneydoğu´ya Halk Müziği, folklor ve kültür adına 35 araştırma kitabı, yüzlerce türkü derlemesi ve halk bilim ürünü çalışması ortaya koyarak kültür-sanat savaşımını sürdüren ve en son olarak da emeklilik parasını kendi adına yaptırdığı köyündeki bu önemli müzeye yatıran bu sanat ve kültür adamı için sırası geldikçe farklı çalışmalar sergileyeceğiz.

           Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can ve Karaisalı Belediye Başkanı Saadettin Aslan´ın destekleriyle gerçekleştirilen Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evi yalnız Tarsus, Mersin ya da Çukurova´nın değil bugün tüm Türkiye´ye armağan edilen nadide bir armağan gibidir. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, ?Sevgili Halil Atılgan Hocamın çok büyük fedakârlıklar gayretler oluşturarak bu kültür müzesini bölge insanımızın ve tüm Türkiye´nin örnek olması ve sahiplenmesi dileğiyle hayırlı olsun.? Vurgulamasıyla not düştüğü gibi,  bundan sonrası bu kültür-sanat armağanını sahiplenmekten geçiyor.   

                        ?Çok mutluyum, gençleştiğimi hissediyorum böyle bir kültür-sanat hizmetini gerçekleştirmekten dolayı? diyen Dr. Halil Atılgan; ?Sayın Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can ve Karaisalı Belediye Başkanı Saadettin Aslan´a teşekkür ediyorum? Belediyeler elimden tuttu. Dört belediye başkanlarına gönül borcum var. Onlara burda bir Bozlak okuyarak borcumu ödemek istiyorum.? diyor. ?Yer dar geliyor?? sözleriyle konuşmasını sürdüren Dr. Halil Atılgan, mekâna bir vitrin yapılması ile kültür-sanat evine ziyaretlerin gerçekleştirilebilmesi için belediyelerin hafta sonları otobüs seferi koymalarını istiyor. Cumartesi-Pazar günleri için toplu geziler düzenlenmesi amacıyla otobüs tahsis edilmesinin çok yararlı olacağını düşünüyor.  Ayrıca kültür-sanat-folklor konusu olduğu için de banka gibi sponsorların destek olabilecekleri umudu içerisinde.   

            Bu ara, Halil Bey´in Adana, Mersin, Tarsus ve Karaisalı Belediye Başkanlarına yönelik bozlak teşekkürü hoş bir şey? Halk müziği şöleni olarak bir bozlak günü yapılmasından söz ediyorum.  Böyle bir şeye o da sıcak bakıyor; yapmak istediğim çalışmalarla da örtüşebileceğini düşünüyorum. 

           Dr. Halil Atılgan konuşmasını sürdürüyor: ?6-7 bin plak, bir o kadar da folklor kaynaklı sözlü kültür ürünleri. Halk müziğinde şimdiye kadar yapılmış ne varsa hepsi digital ortamda. Yaptığım radyo, röportaj, gazete haberleri; mani, deyim, atasözü derlemeleri; Adana, Mersin, Osmaniye, Antakya, Niğde, G.Antep ve Ş.Urfa yörelerine ait 500 kadar türkü derlemesi, bunun 100 tanesi TRT repertuarında çalınıp söyleniyor.?

            Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Merkezi iki katlı dışı betonarme, içi köy ahşap evlerinin doğal ve otantik yapısını yansıtan şıkırdım yüklü bodur hindincirleriyle çevrili tepeye hâkim bir noktada bir müze. Müzenin yapımına oldukça masraf edildiği belli. Görücüye çıkacak bir gelinlik kız gibi süslenmiş. Tepeye hâkim bir yerde bulunmakta.  Aslında köyün ismi İncirgediği ya, incirin gözünde bir yer yani. 

                    Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Merkezi´nde kültür, sanat, folklorik ne ararsan var?  Dr. Halil Atılgan belli ki buraya oldukça para harcamış. İçerde, sanat ve kültür evinin yapımına destek veren kişi ve kuruluşların yer aldığı bir de tablo bulunmakta. Toroslar´ın eteklerindeki İncirgediği köyünden kurulan Halil Atılgan Kültür ve Sanat Evi, Kaz dağlarının eteklerindeki Tahtakuş köyünde kurulan Alibey Kudar Etnoğrafya Galerisi´nden sonra, Türkiye´nin 2. özel müzesi? Öğretmenlik, Halk Eğitimi Merkezi Müdür, Müdür Yardımcılığı, TRT Çukurova Radyosu saz sanatçılığı, müzik uzmanı, kültür sanat merkezi müdürlüğü Kültür Bakanlığı müzik danışmanı, koro şefi, repertuar kurulu başkanı olarak görev yapıp, başta Çukurova olmak üzere yurdun birçok yörelerine yönelik araştırma, derleme, kitap yayını gerçekleştirip, 35 kitap ve 160 kadar makalesi yayınlanan, Azerbeycan´dan Fahri Doktora Ödülü alan Dr. Halil Atılgan adına Kültür ve Sanat Evi açılmasını kutluyor ve yaşatılmasını diliyoruz.  

                    Bir dönüm kadar yere oturan tepenin tam kıyısındaki iki katlı, tadilat gören Halil Atılgan Kültür ve Sanat Evi iki katlı. Yukarıdaki katta Halil Bey kalıyor köye geldikçe. Aşağıda bulunan üç odada ise halk müziği, günlük yaşamda, evde, mutfakta, işyerinde, kullanılan halı, kilim, gaz ocağı, kandil, fener, tencere, havan kapkacak vs. ne varsa bulunurken; odaya girişte canlısını aratmayan yöresele giysili köy kadınları ve kızları insanı karşılarken ürpertecek şaşkınlıkta bırakıyor. Aile fotoğraflarından, müziğin tarihsel seyrini anlatırcasına eski plak, pikap, sayısız müzik enstrümanları bulunmakta. Zemin kat girişi olan ev önünde ise Çukurova´nın tarihe mal olmuş kahramanları yerlerini almakta. Avluda ise sapan, döven, tarım aletleri vs. ile avludaki doğal yükselti oyuğunda yöreden çıkarılan ilginç ve doğal taşlar var. Bir de kumbara var girişte, bırakılacak katkıyla bir şeyler yapılabilmesi için. Fakat bunlar kişisel çabaları, yerel yönetimleri de yerine göre aşan bir şey? Kültür Bakanlığı tarafından sahip çıkılıp, burası bir müzeye dönüştürülebildiğin de çok daha köklü, yararlı ve  güzel olu, genellik taşıyabilir. Özellikle Adanalı bir Kültür Bakanımız var, Sayın Ömer Çelik´in dikkatine sunulur bu konu. Umarım Sayın Çelik Adana ve Çukurova´daki bu güzel sanat ve kültür evine sürpriz bir ziyaret yapar ve müzeye dönüştürülmesi için gereğini yapar bir gün. 

             Şimdi bunu böyle dedikten sonra, tıpkı makam ve usul değişikliği yapılan şarkılar gibi biz de yazımızda bir usul değişikliği yapacağız galiba. Çünkü, sanat gündemi ile sıcak izlenimler yansıtabilmek farklı ve uyumu zor bir şey, tarzınızı gözden geçirmeniz gerekir. Tıpkı Sarıkamış olayı gibi? Yani bundan sonrası daha yoruma açık ve gezi notu gibi bir şey olabilir.

            *İNCİRGEDİĞİ YOLUNDA:

            Bir hafta sonu sabahın beş buçuğunda uyanmak kötü;  özelikle gece doğru dürüst bir uyku almamışsanız; ben uyanıyorum? Sabahın yedisinde Adana garından bilet almak da kolay değil. Oldukça kalabalık. Biletsiz biniyoruz sonuçta. Numaralı koltuklarda biraz oturarak, biraz da ayakta varıyoruz Durak istasyonuna. Yenice istasyonundan hemen sonraki durak zaten. Oldukça yakın yani. Durak istasyonunda, daha önce söylediği gibi Halil Bey arabasıyla bekliyor. Köye gitmek üzere biniyoruz. Halil Bey Soner´i de alıyor arabaya. Soner ile tanıştırıyor bizi. Soner, Halil Bey´in köyü olan İncirgediği´nden 2 km. ilerideki Oyukkoyağı köyünden. Babasını anasını soruyor;  iş güçten konuşuyorlar biraz? Soner 7 aylık evli. Koluna taktığı sepetlerdeki inciri trenlerde satıyor. Yevmiye 30-40 lira kazanıyor. Kondoktörler de bir şey demiyorlarmış Soner´e. ?İyi?? diyoruz. Bunun yazı var kışı var ama o da ayrı mesele tabii. Soner´i köyüne kadar bırakıyoruz; Halil Bey, dönüşte almak üzere incir siparişi veriyor. Ordan dönüyoruz İncirgediği´ne?  

Onu atlamayayım? İnerken bir sıkıntı oluyor. 50-60 cm yükseklikteki tren kapısının basamağından herkes kolay kolay inemez. Biz larp diye atladık ama yaşlı, hamile ve çocuklar ne yapacaklar, nasıl inecekler; kolay da binemezler? Klimalaşan, modernleşen demiryollarımız da bu tür ayrıntılar da düşünülmeli. Gerisini birazdan anlatayım Durak istasyonunun?

            Geldik şimdi İncirgediği´ne? İncirgediği de İncirgediği yani?. Tam bir gedik? Köydeki bodur hindincirlerinin üzeri şıkırdım gibi. Doğrusu şaşırıyorum biraz, çünkü böyle bodur hindincirini ilk defa görüyorum? Harvaniye´ye zaman zaman gittiğimizde koca uzun çubukların üzerindeki kutularla ancak toplanabildiğini görürdük hindincirlerinin, bu başka bir cinsi olmalı.

            Daha önce Karaisalı´nın ve de dolayısıyla Adana´nın bir ilçesi olan İncirgediği Şimdi Tarsus´a bağlı olup, Adana´ya 37, Tarsus´a 33 ve Mersin´e ise 57 km. kadar bir mesafede. İncirgediği ile tren istasyonu arasında olan mesafe ise 3 km. Uçakların geçiş yolu üzerinde bulunan köyün istasyon rakımı 158.  İstasyon ile köy arasındaki asfalt yol elden geçirildiği gibi, yoldan Yoldan, Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evi´ne inen 200 metre kadar sokak da yine belediyeler tarafından parke taş döşenmiş. Atılgan üstadın köyden kopmadığı belli? Yoldan müzeye dönüşte belini büke büke yaşlı bir kadın seslenip, otomobile yaklaşıyor. Hal hatır soruyorlar, yaşlı teyze, diğer bir yandan müzeye verdiği bir şeyi geri istiyor. Daha sonra, bizi müzeyle ilgilenen hoşsohbet köylü Kâzım Mamuk karşılıyor.

             Torosların eteklerini oluşturan tepeye hakim noktadan hafif tepe yükseltilerinin de bulunduğu yeşil ovada güzel bir doğa manzarası uzanıyor. Kumruların ?guguguk? yinelemeleri eşliğinde balkon sefası yapıp çayımızı, nescafemizi içiyoruz sıcak güne uyanan Toroslar´da. Halil Bey gece Suzi´nin aşağı ovaya kadar epeyi havladığını sonra da Garip´in gelişmesiyle ondan cesaret bularak ovaya doğru birlikte havlayıp gittiklerini söyleyince, Kâzım Mamuk domuzları işaret edip, domuz sürülerinin tarlalara verdiği zararlardan söz ediyor. Halil Bey insani önlemden laf açınca da, insanın kokusundan aldıklarını, kâr etmediğini de belirtiyor? Sonra da, geçen yıl kendisi beklediği halde ayçiçeği tarlasının yarıya yakının domuzlar tarafından yok edildiğini ve uğradığı zararı belirten Kâzım Mamuk, domuzların çok akıllı olduklarını, önden giden bir gözcünün çevreyi kolaçan edip, gerideki sürüye işaret vererek tarlaya çektiğini söylüyor.  

            Çok sevdiğim köy ortamında öğleye kadar güzel bir zaman geçiriyoruz. Halil Bey´in kestiği mis gibi kokan doğal karpuz da güzel yeniyor. Dönüşte köyden Soner´i aldığımızda, babasıyla da tanışıyoruz. Hoşbeşten sonra Soner´in babası Halil Bey´e yaklaşıyor? ?Aman kurtar şu Soner´i, Belediyeye melediyeye bir yerlere aldırsan?? diyor rica minnet. Halil Bey çaresizce, Belediyelere yapılan on binlerce işsiz başvurusunu sesli olarak düşünüyor? Evet Sonerler işsiz kalmasın ama ne yapılabilir ki diye düşünerek dönüş yoluna koyuluyoruz?

            Şimdi bu kadar konuşmadan sonra İncirgediği de neresi diyorsanız hâlâ şunu da diyeyim?

            Durak istasyonu, Yenice´den sonraki ilk istasyon. Ordan inip 3 km. güneye çıkacaksınız? Hepsi bu kadar? Sonrası bol hindinciri. İstasyon dersem de aldanmayın sakın? ? Küçük istasyonlar, kentlere ve ülkeye çıkış noktası olan o şenlik havasını çoktan kaybetmiş durumdalar? Devlet adına bir adres olarak gözüken ve nüfusun, yolcunun, ulaşımın pek çok daha az olduğu o yüzyılı aşkın bir süre öncesinde bir hareket noktası olan ve Son 30 yıldır ne bulduysak satıp savıp, taşeronlaştırdığımız bir garip süreçte sosyo/ekonomik dönüşümün en önemli parçası olan salt kent insanını değil köy insanını da yabancılaştırıp, çaresizleştirmişiz nedense.  Yani anlayacağınız Küçük istasyonlar ölmüş de ağlayanı yok? Kondoktör Neşet Karaçalı´nın ?Küçük İstasyonlara Ağıt? adlı şiir kitabındaki şiirlerde de resmedildiği gibi Anadolu´nun bu küçük istasyonlarının eski havası, canlılığı yok.

 Nice küçük istasyonlar gördüm 

Duvarları dökük, boyaları solmuş 

Görmüş nice zamanları  

O istasyonlar ki yoksul yaşamlarında 

Unutulup gitmiş          (s.69)                                                                                     

            Bomboş hangar gibi kapalı olan tarihi istasyon binasının önünde eşek arıları filosu cirit atıp duruyor. Halil Bey Ayvakoyuğı köyünden aldığı incirci Soner ile beni Durak istasyonuna bırakır bırakmaz; küçük, çamur arısı diyebileceğimiz bir arı gözü kara bir saldırıyla zaten kendini tişortumdan içeri nasılsa atıyor, elimle yakalayıp dışarı atana kadar da amacına ulaşıyor. Soktuğu yeri sıkıp mıksam da her ne kadar bir kere darbesini indirmiş oluyor hoş geldin dercesine. Halil Bey ile Soner ?bir şey olmaz..? diyorlar. Eyi bir şey olmasın; olmasın da bari şu sürüler halinde istasyonun önündeki koridorda dolaşan arılara sokulmayayım diyorum. Koca koca kızgın birkaç arının soktuğu candan hayır gelmediğini biliyoruz çoğu kez. Bu kez kaygımı Soner gideriyor!... ?Gocunmasan bir şey yapmaz?? Güzel bir çareymiş diyorum kendi kendime.. Arıların rahatsız edici sortilerinden kurtulabilmek için demir yolunun karşı tarafındaki çam ağaçların gölgesini seçiyorum. Soner trende yolculara satmayı düşündüğü incir ve hindinciri sepetlerini yanı başına koyup, arıları yanı başında kızgın voltalarını atarken, virane istasyonun banklarında kafayı vurup nasılsa bir güzel uyku çekmeye başlıyor. Ben de buna şaşıyorum işte? Demek gocunmazlık bu olsa gerek. Vızır vızır uçan eşek arıları da hiçbir şey yapmıyorlar doğrusu. Çok geçmeden istasyona gelen birkaç yolcuyla sessizlik havası bozuluyor. Vatanı kurtarmaya çalışıyorlar. Ben de çamların altındaki derme çatma kulübeleri tuzak mı diye incelemeye alıyorum.    

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00