Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


Teröre Karşı Bilinç, Demokratikleşme ve Örgütlü Mücadele İle Karşı Duralım

Söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil /Fuzuli.


 

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,

iortas@cu.edu.tr, https://www.facebook.com/iortas, Tweeter; İbrahim ORTAŞ ?@iortas

 

Son bir kaç ayda ülkemizde terör anda hortladı. Kimse kimseyi dinleyemez oldu. Ne oluyor ne bitiyor. Neden bu duruma geldik. Gerçekten anlamıyoruz. Acaba 1980 öncesinde mi dönülüyor? Sorusu akla geliyor. Yine mi aynı kör döğüş. Hiç akıllanmayacak mıyız? Hiç olup biteni anlayamayacak mıyız? Çoğu zaman yaratılan ortamı ve oynana oynu çok sonra fark ediyoruz. Tabii iş işten geçmiş oluyor. Örneğin 12 Eylül 1980 yılına kadar böyle bir kaosu yaşadığımızı sonradan yetkli yetkisisz organlardan yapılan açıklamalr ile anlamış olduk. Şimdi böyle bir şey mi? Bilmiyoruz. Ancak daha duyarlı olup öldürme, intikam alıcı duyguları besleyen kişi ve görüşlere karşı uyanık olmalıyız.

Öldürmeye Karşı Çıkmalıyız
İnsanın öldürülmesi hele hele birlerinin kalkıp hiç bilmediği-tanımadığı birsini öldürmesini anlayamıyorum. Hukukçu Prof. Dr. Hayretin CBT ekindeki köşesinde ?Öldürmeyeceksin!? adlı yazısında gençlere seslenerek ?hangi görevde ve koşulda olursanız olun birbirinize el kaldırmayın! Birbirinizin canına kıymayın, kıydırmayın ne uğruna olursa olsun, buna kutsallarınızda dâhil. Birbirinizden daha kutsal bir şeyiniz olmaz? diyor. Evet, hiç bir görüş ve ideoloji insan kadar değerli değildir. İnsanın değerliliği anlayışı benimsenmediği sürece maalesef insan insana el kaldırıyor. Ölenler ve öldürenlerin hepsi genç. Peki, ne istediklerini biliyorlar mı bu öldürmeyi seçen gençler? Karşıt görüşü iyice analiz etmiş ve onun hakkında güçlü bilgiye sahip mi? Savunduğu görüş kadar karşıt görüşün ne istediğini biliyor mu? Veya eline silah alanın, karşıt görüşlü bir genci ortadan kaldıracak kadar yeterli gerekçesi var mı? Sosyal medyada yazılanlara bakılırsa sokaktaki tansiyona bakılırsa toplum hızla kamplaşıyor. Bu kamplaşma çok da hayırlı değildir. Öyle anlaşılıyor ki ezbere yaşan bir toplum olarak bir anda duyumlar ile hareket ediyoruz. Gerçeği araştırmadan neyin ne olduğunu bilmeden, yaratılan durumu anliz etmeden, yaşanan olay kime ve neye hizmet eder sorgulamasına girmeden hemen karşıt tarafta saf tutuyoruz. Bu durmda sorun daha da karmaşık hal alıyor.

Ülke Olarak Gerçekler İle Yüzleşmeliyiz
George Orwell ?Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder!? der. Sanırım ülkemiz gerçeklerden uzak ve kendisi ile yüzleşmediği için kolaylıkla karşı tarafı suçlamakta ve nefret söylemi ile şiddete yönelmektedir. Sosyal medyada insanların karışlıklı küfürleşmesi yarın sokakta karşılaşsalar gırtlak gırtlağa gelecek düzeyde olduğunu gösteriyor. Sosyal bilimciler ve psikologlar ve psikratist doktorlar bu konuyu çok daha iyi biliyorlardır. Bu konunun açıklamasını sosyal psikologlar yapacaklardır. Ancak içine girdiğimiz sarmal çok sıkıntılı çünkü eğitim sistemimiz ve kültürel birikimimiz ve de farkına varıla bilirliğimiz düşük. Olup biteni bir bütünsellik içinde görüp ortamın dışına çıkamıyoruz. Olaya bütünsellik içinde bakmayınca objektif olamıyoruz ve sonunda şiddet sarmalının içinde şiddetin bir parçası oluyoruz.
Lev Tolstoy´un çok önemsediğim bir ifadesinde ?Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar? der. Bazıları kendileri olmadığı zaman her şeyin bitiğini sanarlar. Fakat bu dünyaya niceler geldi niceler gitti. Mezarlıkların vazgeçilmezlerce dolu olduğu hiç akla bile gelmez. İranlı Şems-i Tebrizi derki ?Ey insan kaf dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Bir bakıma hepimiz gerçekten küçüğüz. İrademiz, bilgimiz ve kapasitemiz kadarız. Her birimiz bir dünyayız ancak kendimizide dünyanın merkezine koymayalım. Bizlerden çok daha kapasiteli ve yaratıcı insanlarda vardır. Bildiğimiz kadar yanılgılarımızda olabilir. Yaratılan şidetin oluşturduğu yaralar hiçbir zaman kolay kolay sarılmıyor.

Silahla Değil Akılla Sorunlarımızı Çözmeye Çalışalım
Terörün panzehri demokrasi olduğu birkaç bin yıldır bilinir. Ülkemizin sorunlarını çözmesi için hızla demokratikleşmesi gerekiyor. Türkiye´de herkesin kendisini baskı altında hissetmeden konuşması ortamı en kısa sürede yaratılmalıdır. Sorunlarımızı bir birimizle konuşarak ikna etmemizin yolu açılmalıdır.
Bütün bu çatışmaların sonucunda bir bütün olarak hepimiz kaybederiz. Eline silah alan ve tanımadığı bir kişiyi salt karşıt diye öldürmeye kalkışması nasıl bir duygu. Gerçekten anlamıyorum. Artık şu silahlı külahlı işi son bulmalı. Yaşananlara karşı teröre lanet diyelim. Bu işten çıkar bekleyenlere yazıklar olsun diyelim. Ve sorunlarımızı konuşarak çözelim.

Gerçekten Çok Yazık
?İnsana kıymayın? demekten başka ne gelir elden diyemeyiz. En azından silaha ve teröre karşı olduğumuzu belirtebiliriz. Çaresiz değiliz. İçinde bulunduğumuz ortamda bütün barış süreçlerine destek vermek, silaha ve şiddete nereden gelirse gelsin karşı çıkmak, çıkarı için ortamı karıştıranlara karşı olduğumuzu belirtelim. Bu konuda demokratik mücadele veren bütün oluşumlara gönülden taraf olmalıyız. Örgütlülüğe taraf olup güçlü bir şekilde İnönü´nün ifadesi ile ? namuslular namussuzlar kadar cesur olmalı? ifadesi ile bütüncül bir şekilde teröre karşı durmalıyız. Hep berber demokratik, yasabilir, kimsenin kimseyi küçümsemediği, kimsenin yok sayılmadığı ve herkesin insan olarak değer gördüğü ancak bilgisi ve görgüsü oranında da hak ettiği yere gelmesini savunmalıyız. Özellikle gençlerimizin ve okumuşlarımızın biraz daha sağduyulu ve bütünsellikle bir bakış açısı ile olaylara yaklaşması önemli.
Her şeye rağmen sahip olduğumuz yapıya yazık etmeyelim.

02.08 2015, Adana

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00