Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


SUDAN´DA ASKERİ DARBE


11 Nisan´da, ajanslara düşen bir haber önce dikkatlerden kaçarken, ardından, önemli olabilecek bir gelişmenin, bir bölgesel klasiğin, yeniden tekrarlandığı görüldü. Sudan´dan, Silahlı Kuvvetler Devlet Televizyonunu kuşattı bilgileriyle gelen haber, doğrudan, bu ülkede bir darbe girişimi olduğunu gösteriyordu. Gelen haberlerde, istihbarat birimlerinin çok fazla sayıda tutuklama yaptığı bilgisi yer alırken, Devlet Başkanı el Beşir´in istifa ettiği yönünde, teyit edilmemiş bilgiler de vardı. Kuvvetle muhtemel ABD ve bölgede oldukça etkin olan, iç işlerinde özellikle Güney Sudan´ı destekler yaklaşımlar sergileyen İsrail´in, bu gelişmelerde etkisi olduğu, zaman içinde görülecek. Sudan, jeostratejik konumuyla, BOP kapsamında olan ve güç odaklarınca tek başına bırakılamayacak kadar cazip bir ülke.

1956´da bağımsızlığını kazandığını düşünen ve 50 farklı etnik kökenden oluşan Sudan halkı için, darbeler ve iç karışıklıklar hiç de yabancı değil. 1517´den başlayıp, 1805´e giden süreçte Osmanlı hâkimiyetine giren Sudan´da, ayaklanmalar süreci, 1881-1889 döneminde Kavalalı Mehmet Ali Paşa yönetimine karşı yapılan kalkışma ile başladı. Ardından yarım asırlık bir İngiliz yönetimi yaşayan Sudan, 1956´da bağımsızlığını kazanırken, birkaç yıl sonra kurulan hükümet, bir askeri darbe ile devrildi. Ardından 1962´de, ülkenin güneyinde bulunan Afrika kökenlilerle, kuzeyde bulunan Arap kökenliler arasında iç savaş başladı. 1964 ve 1969 yeniden darbelerle devamlılık gösterirken, 1971´de de bir karşı darbe girişimi bastırıldı.

1978´de, Sudan için emperyalizmin baskısının artacağı anlamına gelen bir gelişme yaşandı ve ülkenin güneyinde petrol bulundu. Bu gelişme, ülkeyi 1983´te yeni bir iç savaşa götürürken, aynı yıl, Cumhurbaşkanı Numeyri, ülkede şeriat ilan etti. Artan kaosla gelen yeni bir darbeyle, Numeyri 1985´de devrildi. 1986´da yeniden hükümet kurulan ülkede, 1989´da yeni bir darbeyle yönetim değişti.

1993´te, Ömer el Beşir Başkan olarak seçildi. 1998´de ise ABD, klasikleşen bir eylem gerçekleştirerek, kimyasal silah ürettiği gerekçesiyle, Hartum´da bulunan bir fabrikayı bombaladı. 1999´da, el Beşir Meclisi feshetti. Bu süreçte, güneyde devam eden çatışmalar hiç durulmadı. 2003´te Darfur´da isyan başladı. 2004´te Sudan Ordusunun baskısıyla, bölgeden Çad´a göç başladı ve aynı yıl Mart ayında, Birleşmiş Milletler (BM)´den, bölgede sistematik katliamlar yapıldığı açıklaması geldi. Ardından Eylül 2004´te, ABD Dışişleri de bölgede soykırım yapıldığı açıklamasını yaptı.

2005´te taraflar arası anlaşma sağlanmış görünse de Mart 2005´te, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yaptırım kararı alındı ve Ağustos´ta çatışmalar yeniden başladı. Ekim 2005´te, Güney Sudan´da özerk hükümet kuruldu. Durulmayan çatışmalar ve yaşanan katliamlar karşısında, Ağustos 2006´da yapılan BM Barış Gücü gönderme teklifi, Sudan tarafından reddedilirken, aynı yılın Kasım ayında, Afrika Birliği tarafından gönderilen Barış Gücü, altı ay için göreve başladı. Giderek artan olaylar karşısında, Sudan, 2007 Nisanında BM Barış Gücünü de Afrika Birliği Barış Gücüne ilaveten kabul edeceğini açıkladı. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, yaptığı inceleme sonucunda, bir bakan ve milislerin liderleri hakkında tutuklama kararı çıkardı. 2008´de ise Uluslararası Ceza Mahkemesi, Devlet Başkanı Ömer el Beşir hakkında, Darfur´da insanlığa karşı suç, savaş suçu ve soykırım iddiasıyla tutuklama kararı çıkardı ve 2009´da aynı kararı yeniden verdi.

Güney Sudan yönetimi, Ocak 2011´de yapılan referandum ile Sudan´dan ayrılma kararı verdi ve 09 Temmuz 2011´de bağımsız bir ülke oldu. Bu gelişmeyle oluşan konjonktür, jeopolitikte önemli bir yenilik getirmedi ve petrol gelirine bağımlılıkla Çin, Japonya, Endonezya, Kore ve Hindistan gibi ülkelere petrol ihracı, her iki ülke için de ekonominin en büyük dayanağı olmaya devam ediyor. Ancak, Güney Sudan yönetimi, Hartum yönetimini suçlayarak, petrol üretimini durdurunca, bölgesel kargaşa yeniden artı. 2013´te, Güney Sudan yeniden hareketlendi ve bu kez soykırıma, tecavüzlere varan insanlık suçları karşısında, yaklaşık 2 milyon insan ülke içi yer değiştirirken, 300.000 kişi dış göçe zorlandı.

Ve dikkat: Güney Sudan´ı ilk tanıyıp, Büyükelçilik açan ilk ülke İsrail ve İsrail, iç savaş süresince, Güney Sudan yönetimini daima destekledi. Üstelik İsrail, Güney Sudan´da, önemli derecede büyüklüğe sahip araziyi de 2012´de, 50 yıllığına kiraladı.

Ülkenin jeostratejik konumu, tüm güç odaklarının bölgeye olan ilgisini artırırken, bunun Sudan´a getirisi, BOP kapsamında kaos ve yaşanan dram. BOP´un kapsamına, etki alanına giren ülkeler uzmanlarca farklı açılardan, farklı sayılarda değerlendirilse de Sudan´ın da BOP kapsamında olduğu, kabul gören bir değerlendirme.

Görülen o ki petrol, her zaman olduğu gibi halen, kapitalist düşünce yapısının kontrolündeki emperyal güçlerin hedefleri arasında ve en önemli yeri korumaya devam ediyor. Sudan ise Ortadoğu coğrafyasına yapılabilecek her türlü müdahale için, etkin bir kıyıbaşı oluşturuyor.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05