Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


SÖYLEŞİ


Bu günlerde gazeteciler soru sormuyorlar. Kimse kimsenin umurunda değil ama eskiden soru sorarlardı. Hele bir kitabın çıktığı zaman gazeteye çağırırlar, bir sandalyeye oturturlar, soru üstüne soru sorarlardı.

Bazen de sokakta karşılaşır, bir kenara oturur, hem çay içer hem de konuşurduk. Konuştuklarımızı da not ederler, gazetelerinde geniş bir şekilde yazıya dökerlerdi. Biz de o gazetelerden alır eşe dosta dağıtır, bir kaçını da evde saklardık. Çok da hoşumuza giderdi.

Şimdi o gazeteciler yok. Yeni bir kitabımız çıktığında basın bülteni düzenliyoruz. Belli yerlere kitapla birlikte dağıtım yapıyoruz. Onlar da bir resim çekiyor. Ülkenin her tarafındaki gazetelere duyuruyorlar. Gazeteler de, oradan aldıkları bilgilere ekleme yaparak gazetelerinde yayımlıyorlar. Buraya kadar güzel, ama bir sakıncası bütün gazeteler tek kendileri yazmış gibi aynı nakaratı kopyalıyorlar.

Yerel televizyonlar ise haber yapmıyorlar. Ulusal televizyonlar zaten kitap ve yazarların isminin geçmesini bile hazmedemiyorlar. Neymiş efendim reklama giriyormuş. Kültür bir toplumda yasak olabilir mi? Ne kadar saçma bir ahlak anlayışı.

Neyse konumuz, geçmiş zamanlarda yayımlanmış bir söyleşiden bahsetmek istiyorum. Söyleşi taraflarından biri DEMİRCAN soyadında bir gazeteci. Diğer tarafta ise benim. Yıllar önce ne sorulmuş, ne cevap vermişiz görelim.                       

DEMİRCAN: Sayın Ahmet DOKUZOĞLU sanat köşemize hoş geldiniz.

DOKUZOĞLU: Hoş gördük efendim.

DEMİRCAN: Her yazara sorulabilecek olan bir soru ile başlamak istiyorum; Neden yazıyorsunuz?

A.DOKUZOĞLU; Sayın Demircan, elbette ki birilerinin tehdidiyle yazmıyoruz. Zaten istense de zorlamayla yazı yazılmaz. Eğer zorlamayla yazılsaydı, herkes yazar olabilirdi. Ama etrafımızda o kadar da çok yazar yok. Araştırmalara göre ülkemizde on bin kişiye bir yazar düşüyor. Bu da gösteriyor ki yazar olmak kolay iş değil

  Yazar olmak için önce sevmek lazım, sonra okumak lazım. Daha sonra bir amaç olmalı. En sonunda cesaret ve para olmalı. Bu işe biraz da inat uğruna girdim sayılır.

 Şöyle ki, çocukların kitaplarına bakıyorum, ne doğru dürüst bir şiir, ne de doğru dürüst bir hikâye var. (Tabii ki hepsi değil.) O saçma sapan hikâyelerle ve şiirlerle yetişen çocuklarımızın varacağı yer belli. Onun için çocuklarımıza sevecekleri bir şeyler vermeliyiz düşüncesinde oldum.

Biz Karacaoğlan´la büyüdük. Bizim toplumumuzda ?Karacaoğlan lama? diye bir söz vardı. Şiir yazan insanlar onun gibi söyleyerek hem şiiri sevdirir, hem de şiir söylerler. Bu da gösterir ki, insanımız şiir kültürünün bir parçası olurlar.

Zaten bütün amaç insanları ortak bir paydada hareket etmeye çağırmak değil mi? İşte sana bir vesile. Ayrıca biz Türk milletiyiz. Atalarıyla gurur duyan bizim gibi bir millet daha yoktur. Böyle olunca, atalarıyla saygı duyan, onlarla birlik beraberliği pekiştiren hikâyelere ihtiyacımız vardır.

 Bunun en son örneklerinden biri Ömer Seyfettin´dir. Ne güzel hikâyedir onlar. Her okuyan insan bu milletin bir parçası olmaktan gurur duyar. İşte onun gibi bu milleti bir araya getirici hikâyeler, öyküler, şiirler, romanlar yazmalıyız ki, Atatürk´ümüzün ?Ne mutlu Türküm diyene. ?sözünün arkasında olalım.

DEMİRCAN: Gördüğüm kadarıyla şiir ve öykü yazıyorsunuz. Bunun yanında fıkra denemeleriniz de var. Aynı zamanda bir kamu Bankasında yetkilisiniz. Bunları yakından tanıdığım için söylüyorum. Bütün bunlara nasıl zaman ayırabiliyorsunuz?

DOKUZOĞLU: Bazı insanlar söylerdi de inanmazdım, 24 saat çalışıyorum diye. Gerçekten tam 24 saat çalışıyorum. Belli saatlerde mesaideyim. Eve gelip televizyonda haber vs den sonra kitap okuyorum. Yatarken geceleri, ?Acaba ne yazmalıyım? diye düşünüyorum. İnsanlara belki garip gelir, rüyalarımdan bile yararlandığım olmuştur. Geçenlerde de böyle bir şey oldu. Rüyamda bir yazıya başlamak istiyorum. Kafamdan geçen adaletsiz bir durumu yazıya dökmeye çalışıyorum. Yazıya giriş yapmak zor şeydir. İyi bir giriş, iyi bir sonuç getirir. Bu her yazarın başına gelir. Hele uzun yazmak istediğin bir yazı dizisi olursa o giriş daha da önemlidir. Yanlış bir giriş de bocalarsın, sıkışırsın, yazamazsın. Günlerce kafamda soru işaretleri bırakan giriş cümlesini o gece rüyamda yaptım. Ve uyandığımda o kadar çok sevindim ki. Aylarca kafamı kurcalayan sorunun cevabını bulmuştum. Bütün bunlar gösteriyor ki yirmi dört saat çalışmaktayım.

DEMİRCAN: Bazen ?yazmak istemiyorum? dediğiniz oldu mu?

DOKUZOĞLU: Sayın Demircan, ben yalan söylenmesini sevmem. İkiyüzlülüğü, dalkavukluğu, insanlara kötülük yapmayı hiç sevmem. Bazen yüzüme karşı söyleyemiyorlar ama yaptıkları hareketleri seziyorum ve üzülüyorum. Gerçi o yapılanlar bizim gibi insanlara malzemedir de. Yine de üzülüyorum.

Bazen yarışmalara katılıyoruz. Her yazarın, şairin hakkıdır bunlar

?Yazdıklarım acaba nasıl etki yapıyor? düşüncesindedir insan. Birçok yerde gördüm ve yaşadım. Yarışmalarda başka şeyler istiyorlar. Yazının güzel olması değil de, ödüllerden beklenenler önem arz ediliyor. Satılan derginin tanıtımı amacıyla, yazarın fikri, dini, dünyevi görüşlerine göre ödül veriliyor. Bu da beni üzüyor. Tam yazı yazmayı bırakayım diyorum, bir mektup geliyor ki onların verecekleri ödülün bin katı güzellikte. İşte o zaman diyorum ki, ben yanlış iş yapmıyorum.

Bunlardan örnek verecek olursak, bir polis memuru arkadaşa 500 liraya bir kitap sattık. Onu da beraber çalıştığımız arkadaşlar sattı. Adam homurdanarak gitti. Belki de bana öyle geldi. Üç ay sonra geri geldi ve ne dedi biliyor musunuz?

?Ya Ahmet Abi? dedi. ?Senin kitabı bütün apartman okumak için sıraya girdi.?

 Bu ne güzel bir övgü bilir misiniz? Bunun gibi birçok insan Türkiye´nin birçok yerinden arıyorlar. Bu bana yazma hevesi ve gücü veriyor. Onlara bin defa teşekkür ediyorum.

DEMİRCAN: Sayın Dokuzoğlu, konumuz edebiyat. Bize biraz kitaplarınızdan bahseder misiniz?

DOKUZOĞLU: Ben 70´li yıllardan bu yana şiir ve öykü yazıyorum. Her ne kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmışsa da ilk kitabımı 1995 yılında çıkardık. ?Al Sevgini´ adlı bir şiir kitabıydı bu. O güne kadar yazılmış ve elimde kalan şiirlerimin derlemesiydi. Daha sonra ?Yıldız Elması´nı çıkardık. Ben bu kitaba ?70´li yıllardaki yaşamımızın belgeseli´ diyorum. Çok tutulan bir kitap oldu. Kültür Bakanlığı´nca satın alındı. Bütün devlet kütüphanelerinde var. Daha sonra ?Çukurova´dan Fıkralar´ kitabım çıktı. Kitap çıktı, kriz oldu. İnsanlar o yıldan sonra gülmeyi unuttular sanki. Öyle olunca da dağıtım işi biraz yavaş oldu. Daha sonra ?Ana Ocağı´ ve ?Ayna Çiçeği´ kitaplarımızı bastık.

DEMİRCAN: Bunlar çok güzel çalışmalar, yazarlık çalışmalarınız iyi gidiyor diyebilir miyiz?

DOKUZOĞLU: İyi gidiyoruz da, başta konuştuğumuz yere döndük. İki şey bir arada bazen zor gidiyor. Kitap tanıtmakla, çalışmak ister istemez birini ihmal ediyorsun. O da kitaba zarar veriyor.

DEMİRCAN: Yani satışlar istediğimiz gibi olmadı mı diyorsunuz?

DOKUZOĞLU: Biraz da öyle. Gerçi yanımda satılacak kitabım da kalmadı ama okuyucuya yetiştiremediğim yerler de çok. Bu da beni üzüyor. Yardımcı bir adam istiyor kitap.

DEMİRCAN:  Çalışmalarınızı tek başınıza mı gerçekleştiriyorsunuz, yani tabiri caizse ?Elimizden tutan yok mu?? diyorsunuz?

DOKUZOĞLU: İnsanlarımız henüz o kültürden biraz uzak. Kitaptan yararlanmayı bırak, ona el uzatmayı bile hoş görmüyorlar. Nerdeyse köstek olmaya çalışacaklar. Bunu da yapanlar ne yazık ki bu topluma yön vermeye çalışan insanlar. Adam siyaset yapıyor. Ona gidip;

?Şu kitabı okur musun?? diyorum, bana ne cevap veriyor biliyor musunuz?

?Ben hayatımda bir kitap bile okumamışım.? Böyle siyasetçilerden ne beklersiniz. Zaten o kişiler de siyasetçilerin ayak takımı olmaktan ileri gidemiyor. Neyse, o bizim işimiz değil. Bizim işimiz bu topluma bir kelime olsun öğretmek, sevdirmek, ondan sonrası, toplumun işi.

DEMİRCAN: Peki, Ahmet Bey, Orhan Pamuk için ne düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz kendisi Nobel Edebiyat Ödülü´ne layık görüldü. Geçenlerde okuduğum bir habere göre; bu ödülü aldıktan sonra Pamuk´un kitap satışları Türkiye´de ve diğer ülkelerde artmış. Bütün bu konularda ne düşünüyorsunuz?

DOKUZOLU: Orhan Pamuk´un söylediği sözler kendisini bağlar. Bir yanlışlık varsa belgeleriyle yüzüne vurulur, çürütülür sözleri. Yalnız şunu söylemeliyim, kitabım satılsın diye bu tip dalkavukluk iyi bir şey değil. Bugün Avrupa´da iki de bir Ermeni soykırımı lafı ediliyorsa, bu onların kitaplarında yazdıkları dalkavukluktandır.  Bu tip teklifler bana da geldi. Bazı çevreler onlarla olmam karşılığında kitaplarıma sahip çıkacaklarını, ismimi dünyaya duyuracaklarını söylediler. Ben düşünmeden reddettim. Şahidim Abdulkadir Kaçar´dır.

DEMİRCAN:  Yolda ne gibi çalışmalar var?

DOKUZOĞLU: Yolda çok şey var. Romanım bitmek üzere, emekliliğimi bekliyorum. Ayrıca öykü dizisine devam ediyorum. 1900´lü yılların her on yılına iki öykü hazırlıyorum. Şu anda ellili yıllara geldim. İlginç bir serüven! Herkes okumalı. Yalnız şiir yazmaya ara verdim. Şiir yazmak toplumu açmıyor. Şiirin dünyası kapandı Türkiye´de. Herkes belli yerlere çekiyor şiiri. Kimse kimseyi dinlemiyor. Kimse de onları dinlemiyor. Bir garip durum var. Konuşmaya başlasam çok tabular yıkılır. Elbet onunda bir gün zamanı gelecek. Şiir hak ettiği yeri bulacak.

DEMİRCAN: Ahmet Bey, ?Kimse kimseyi dinlemiyor? diyorsunuz. Peki, bu konuda toplumdan beklentileriniz nedir?

DOKUZOĞLU:  Sayın Demircan, ben toplumdan bir şey istemiyorum. Toplumla bir sorunum yok. Yetiştiğim yerler bana sevgisini gösteriyor. Benim sorunum elimi topluma uzatmamı sağlayacak yerlerle; Belediye başkanlarında, kültür müdürlüklerinde, radyolarımızda, televizyonlarımızda, gazetelerimizde ve köşe yazarlarımızda.

Bunlar kim, ne yazıyor, gerekli desteği vermelidirler. Bizler olmazsak birileri bu yerleri doldurur. Sonra da içinden çıkılamayacak durumlar meydana gelir. Herkes yetkisine, makamına göre sanatçısına sahip çıksın. Sanatsız bırakmasınlar bu ülkeyi.

DEMİRCAN:  Sayın Dokuzoğlu, bu güzel sohbetiniz için çok teşekkür ediyoruz.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00