Prof. Dr. Özer OZANKAYA


SONSUZLUĞA YÜCELİŞİNİN 46. YILDÖNÜMÜNDE ATATÜRK'ÜN DEĞERLENDİRMESİYLE  İSMET İNÖNÜ

Kurtuluş Savaşı ve Lozan kahramanımız, Cumhuriyet devrimlerimizin başbakanı, II. Dünya Savaşı döneminin örnek devlet ve siyaset insanı İsmet İnönü'yü derin saygı ve gönülborcu duygularıyla anıyoruz.


Kurtuluş Savaşımızın muzaffer komutanlarından, Cumhuriyetimizin kuruluşunda Atatürk'ün en yakın yardımcısı ve devrimlerin uygulayıcı başbakanı, II. Dünya Savaşı yıllarını ulus ve devlet olarak tam bir barış ve güven içinde geçirmemizi sağlayan, çok partili siyasal yaşamı 3. kez uygulayıp demokrasinin zenit düzeyi olan "barış içinde seçimle iktidar değişimi" gerçekleşmesine öncülük eden, demokratik muhalefet önderliğinin de üstün örneklerini veren seçkin devlet adamımız İsmet İnönü'yü, sonsuzluğa göçmesinin 46. yıldönümünde derin saygı ve gönülborcu duygularıyla anarken Atatürk'ün O'nu nasıl anlattığına ilişkin birkaç örneği paylaşmanın, Cumhuriyetimiz, yani demokrasimiz açısından yararlı olacağına inanıyorum:

Atatürk, İsmet İnönü'yü ilk kez I. Dünya Savaşı sırasında 1917 yılında, Diyarbakır'da Yıldırım Orduları Grup Komutanı iken astı olarak askerlik mesleği içinde tanımış ve O'nun hakkında şu uzak görüşlü sicili vermiştir:

"Ciddi, çalışkan, çok zeki, yüksek düşünceli, astlarına ve savaş psikolojisine egemen ve etkili, iyi bir görüşe ve hızlı bir kavrayışa sahip. Kolordunun her türlü gereksinimini düşünmekten ve sağlamaya çalışmaktan bir an uzak kalmaz ve başarır. Askeri bilgisi ve anlayışı güzel ve geniş; doğru, kesin ve duraksamasız karar sahibi; yürekli ve kişisel kararıyla hareket etmek yeteneğine sahip. Orduda ve ülkede, üzerine alacağı önemli yurt görevlerinde kendisinden önemli hizmetler beklenir."

Mondros silah bırakışmasından sonra İstanbul'daki hazırlık ve plan yapma döneminde de Atatürk'ün İnönü'yle yakın ilişkide olduğu görülüyor:

"Sırdaşlarımdan birini söyleyeyim: İsmet Bey. Bir gün kendisine sordum: 'Örneğin, hiçbir nitelik ve yetki sahibi olmadan, Anadolu'ya geçmek ve ulusu uyandırmak için en uygun bölge ve oraya beni götürecek en kolay yol hangisi olabilir?' Yüzüme baktı ve :'Karar verdin mi?'diye sordu. Sonra da 'Yollar çok, bölgeler çok!' dedi.

Kurtuluş Savaşı dönemindeyiz.

1 Nisan 1921 sabahı saat 6.30'da Batı Cephesi Komutanı

İsmet Bey, TBMM Başkanı Mustafa Kemal'e çektiği telgrafta, 
"Düşman, binlerce ölüleriyle doldurduğu savaş alanını silahlarımıza bırakmıştır!" diyordu.

Mustafa Kemal'in İsmet Bey'e gönderdiği kutlama telgrafı ile O'nun verdiği yanıt, tüm Türk Kurtuluş Savaşı'nın uygar insanlığın sonsuza dek saygısını taşıyacak olan özgürlük ve bağımsızlık ilkelerine dayalı ruhunu yansıtıyordu:

"İnönü Savaş Meydanında, Metristepe'de Batı Cephesi Komutanı ve Genel Kurmay Başkanı İsmet Paşa'ya: Bütün dünya tarihinde sizin İnönü Meydan Savaşlarında yüklendiğiniz görev ölçüsünde ağır bir görev üstlenmiş komutanlar pek azdır! Ulusumuzun bağımsızlığı ve varlığı, çok üstün yönetiminiz altında şerefle görevlerini yapan komutan ve silah arkadaşlarınızın duyarlığına ve yurtseverliğine büyük güvenle dayanıyordu.
Bütün dünya tarihinde, sizin İnönü Meydan Savaşlarında yüklendiğiniz görev ölçüsünde ağır bir görev üstlenmiş komutanlar pek azdır! Ulusumuzun bağımsızlığı ve var¬lığı, çok üstün yönetiminiz altında şerefle görevlerini ya¬pan komutan ve silah arkadaşlarınızın duyarlığına ve yurtseverliğine büyük güvenle dayanıyordu.
Siz orada yalnız düşmanı değil, ulusun ters dönmüş talihini de yendiniz!
Adınızı tarihin övünç yazıtları arasına geçiren büyük savaşınızı ve zaferinizi kutlarken, üstünde durduğunuz tepenin, ulusumuz ve kendiniz için yükseliş parıltılarıyla dolu bir geleceğin ufkunu gözler önüne serdiğini söylemek isterim."

Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet’in verdiği yanıt:

“Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:
Zulüm ve zorbalık dünyasının en kıyıcı saldırılarına karşı yalnız ve şaşkın kalan ulusumuzun maddi ve manevi tüm yetenek ve güçlerini, ruhundaki ateşle toplayan ve eyleme geçiren TBMM'nin başkanı Mustafa Kemal Paşa!
Yiğit erlerimiz ve subaylarımız adına, erlerimizle avcı hatlarında omuz omuza vuruşan tümen ve kolordu komutanları adına, övgü ve kutlamalarınıza büyük bir övünçle teşekkür ederim.
Batı Cephesi Komutanı
İsmet”

Cumhuriyet dönemindeyiz. İstanbul'daki Halife Abdülmecit, Cumhuriyet karşıtlarınca yüreklendirilmekte, ulus ve devletimizin yaşamı üzerinde ortaçağcıl yetkiler sürdürmek istemektedir. Tartışmalar Büyük Millet Meclisi'ne dek ulaşmıştır. Başbakan olan İsmet Paşa şu tarihsel saptamayı yapar:
"Bizi Büyük Savaş oldu-bittisine bir halife fetvasının attığını hiçbir vakit unutmayacağız. Ulus ayağa kalkmak istediği zaman bir halife fetvasının ona düşmanlardan daha aşağılık bir biçimde saldırdığını unutmayacağız."

"Herhangi bir halife, gelenek, düşünce ve biçim yoluyla, belli bir yöntemle, örtülü ya da açık olarak Türkiyenin geleceğiyle ilgiliymiş gibi bir durum almak isterse, Türkiye devlet adamlarını beğenirmiş, onları hoş tutarmış gibi bir anlayışla düşünürse, bunları ülkenin yaşamı ve varlığına tümden aykırı sayacağız; davranışlarını yurt hainliği sayacağız."

Cuuriyetimizin ekonomik kalkınma atılımları sürmektedir. Devletin ekonomid'eki yeri konusunda Başbakan İsmet Paşa, 1930 Ağustosunda şunları söylemektedir:

"Liberalizm kuramı, bu ülkenin güç anlayacağı bir şeydir. Biz ekonomide ılımlı devletçiyiz. Bizi bu yöne götüren, bu ülkenin gereksinimleri ve bu ulusun doğal eğilimleridir. Ilımlı devletçi olarak halkın eğilimlerine ve isteklerine yetişemiyoruz diye kusurluyuz. Devletçilikten büsbütün vazgeçip her iyiliği sermayedarların çalışmalarından beklemeye yönelmek, bu ülkenin anlayacağı bir şey midir?"

"Devlet yaşamında olduğu gibi ulus yaşamında da kendi kaynaklarına, yani üretimine yeterli olmak kaygısı; işte asıl büyük önlem budur." "Aklı eren bütün yurttaşlarımın bilincini uyandırmak ve bu uğurda devletin bütün güçlerini atılım yapmaya yöneltmek, kesin kararımızdır!"

Başbakan İnönü, Cumhuriyetin kültürel kalkınmasının temel kurumlarından birisi olan Halkevlerinin açılışı dolayısıyla verdiği demeçte şunları vurguluyordu:

"Silah gücünden, her türlü baskı gücünden daha etkili olan nokta, inancıma göre, Halkevi gibi kurumlardır. Düşüncelerle bütün ulus içinde ulusal yaşamın kazanacağı birlik, yükseklik ve sağlamlıktır. Her silahtan üstün olan budur."

Daha sonra 1934 yılında Halkevlerinin özünü anlatan şu açıklamayı yapacaktır:

"Bu yurdun yüzyıllardanberi gereksindiği şey, yurttaşların tek bir aile gibi toplanarak, orada yurdun ilerlemesine yarayacak temel etkinlikleri birlikte düzenlemeleri ve birlikte izleyip uygulamalarıdır. 
Halkevleri bütün yurttaşların ortak malıdır. Halkevlerimizin temiz, verimli, ilerler bir durumda olması; bütün devlet görevlilerinin, yurttaki bütün aydın kesimin, bütün ilerlemek isteyen ögelerin ortak malı, ortak aracı oluşundadır."

Ve İnönü, Atatürk’ün sonsuzluğa yükselişi dolayısyla Atatürk için yaptığı üstün düşünsel ve sanatsal tanımlamasıyla da tarihteki seçkin yerini almıştır:

"Devletimizi kuran, ulusumuza doğruluk ve özveriyle hizmet eden, insanlık ülküsünün tutkulu ve seçkin kişiliği, eşsiz kahraman Atatürk, yurdun sana minnettardır. 
Gerçekte yattığın yer, Türk ulusunun kahraman ve değerbilir göğsüdür."

Kurtuluş Savaşı ve Lozan kahramanımız, Cumhuriyet devrimlerimizin başbakanı, II. Dünya Savaşı döneminin örnek devlet ve siyaset insanı İsmet İnönü'yü derin saygı ve gönülborcu duygularıyla anıyoruz.

---------------------------------------------------------

(Bknz.: Ö. Ozankaya, CUMHURİYET ÇINARI - MUSTAFA KEMAL'İ "ATATÜRK" YAPAN UYGARLIK TASARIMI, CEM Yay.)


 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05