(DEFTER) Büyükelçi Hasan Sevilir AŞAN


SIĞINMACILARIMIZ

‘’Son on yılda sınırlarımızdan sızan sığınmacıların sayısının on milyonu aştığı tahmin ediliyor. Bu Türkiye nüfusunun yüzde onundan fazla’’


Tartışmalı gündemlerimizden birisi de başta Suriyeli ve Afganlar olmak üzere akın akın sınırlarımızı geçip, şehirlerimizde kümelenen sığınmacılar.

Belki de doğru ‘’kırmızı ışıkta geçene 951 TL ceza kesip, sınırı kaçak geçene maaş bağlayan tek ülkeyiz’’.

Öyle ki artık ülkelerindeki sorunları da buralara taşıyıp kendi içlerinde hesaplaşmalara başladılar.

Sığınmacılarla artan sosyal, siyasi, ekonomik daralmalarımıza demografik sıkıntılar da eklenmiştir.

Suriyelimiz, Afganımız, Pakistanlı ya da İranlımız ve Iraklımızın ilavesiyle kültürler mozaiği olarak adlandırdığımız dokumuzun, dengelerin korunmasında titiz beceri gerektiren çok kültürlülüğe evrildiği ortada.

Her gün benzerlerini okuyup artık yadırgamadığımız haber başlıklarından birkaçı şöyle.

* İstanbul Gaziosmanpaşa’da yabancı uyruklu onlarca şahıs sokak ortasında taş ve sopalarla birbirine saldırmış, vatandaşlarımız korkudan titreyerek izlemiş,

* İstanbul'un göbeğinde sığınmacılar bıçaklı kavgaya tutuşmuş. Saldırganlar ‘’kılıç kalkan oyunu’’ gibi birbirlerine girmiş,

*Ayrıca kendi aralarında rehin alıp fidye istemeler, töre ve kan davası cinayetleri, gasp, organize işler, uyuşturuculuk, taciz, tecavüz, hırsızlık da cabası.

Elbette bunlar milyonlarca sığınmacıdan sadece bazı küçük grupların münferit olayları. Ancak, hepsi böyleymiş gibi yansıtılıyor ya da nedense biz öyle görmek istiyoruz. 

Çoğunluğunun canlarını kurtarmak için son çare olarak sınırlarımıza dayanmış olabileceği unutulmamalı.

STATÜ

Devletler hukuku, ülkesinden, yerlerinden edilen kişileri sığınmacı, mülteci, göçmen gibi hukuki statüleri farklı kategorilerde ele almakta.

Göçmenler, kabul eden ülkenin izin ve bilgisi dahilinde, kendi iradeleriyle başka bir ülkede yaşamayı tercih eden kişilerdir.

Sığınmacılar, bir zorunluluk karşısında ‘’can havliyle’’ kendilerini emniyette hissedecekleri başka topraklara atanlardır. Sığınmacılık geçici bir koruma statüsü olup İlke olarak, ülke koşulları düzeldiğinde dönmeleri beklenir.

Mülteciler ise, ileri sürdükleri zorlayıcı gerekçe haklı bulunursa sürekli sığınma başvurusu kabul edilen kişilerdir.

Sığınmacılarımızın statüsü, bizden de kaynaklanan yanlış uygulamalarla devletler hukuku bağlamında içinden çıkılması zor bir hal almış olup göçmen, mülteci, sığınmacı kavramları iç içe geçmiştir.

TÜRKİYE KÖPRÜ MÜ?

Türkiye’ye yönelik sığınmacı akını son 10 yılda rekor düzeylere ulaştı.

Daha önceki düzensiz göçlerde uygulanan, sınır boylarında tampon bölge uygulaması  ve kamp tedbirlerine başvurulmadığı için milyonlarca sığınmacı en batıdaki şehirlerimize kadar uzanmıştır.

Ülkeye girişleri sorgusuz, denetimsiz, kayıt düşülmeden gerçekleşen sığınmacıların dönüşlerinde sorumlu ve titiz bir yaklaşım kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye, çatışmalı Orta Doğu coğrafyası ile Avrupa arasındaki köprü konumuyla, Afganistan, Irak, İran, Pakistan, Suriye ve Afrika Boynuzu kaynaklı göç dalgalarının Avrupa transiti olagelmişti.

Ancak son zamanların sıkı önlemleri ve Avrupa ile aramıza örülen yüksek duvarlar nedeniyle Batıya geçemeyenler için hedef ülke durumuna da düşmüş bulunuyoruz.

 Son on yılda sınırlarımızdan sızan sığınmacıların sayısının on milyonu aştığı tahmin ediliyor. Bu Türkiye nüfusunun yüzde onundan fazla.

SURİYE

Sığınmacılarımızın büyük çoğunluğu komşu Suriye kaynaklıydı.

Toplam nüfusu 20 milyon olan Suriye halkının yarısından fazlası, 13 milyonu iç savaş ve işgaller nedeniyle zorunlu göçle yerlerinden edilmiştir.

Türkiye’deki Suriyelilerin sayısının, kayıt dışı olanlar, burada doğanlar ve vatandaşlık verilenler dâhil yedi-sekiz milyona ulaştığı tahmin edilmekte olup bu Avrupa’da orta ölçekte bir ülke nüfusuna tekabül etmektedir. 

Özellikle Hatay, Gaziantep, Urfa gibi sınır şehirlerimizde sosyal ve ekonomik sıkıntılara ilaveten siyasi endişeler de yaşandı.

Yüzbinlerce Suriyeliyi misafir eden Hatay coğrafyası, bölgenin demografik dengelerinin bozulmasından endişe duymuştur.

Suriyeli sünni yoğun nüfusun farklı kültürel kimliklerinin daha fazla görünür hale gelmesinin yerel dokuyu değiştirecek ağırlıkta olduğu duygusu, bölgenin son deprem felaketinde alt üst olmasına rağmen devam ettiği görülmektedir.

Öte yandan, binlerce yetişmiş, nitelikli insanımız daha iyi bir gelecek için Batı kapılarını zorlarken milyonlarca sığınmacıya ev sahipliğimiz ayrı bir garabeti oluşturmakta.

Sınırlarımızın kevgire çevrildiği, gelen geçenlere göz yumduğumuz, dokunamadığımız, ülke egemenliğini ilgilendiren ve ulusal güvenlik sorunu haline gelen sığınmacı dayatmasının perde arkasında neler olduğuna şimdilik akıl sır erdirmek zor görünüyor.

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00