Tarikat izbelerinde harcanan çocuklar, çocuk gelinler, "halk için en iyi şeyin hiç okul yüzü görmemesidir" diyen rektörler, ... haberlerine geniş yer veren kitle iletişim araçlarımız, siyasal kadrolarımız, hatta medyada seslerini duyurabilen saygın bilim ve sanat kadrolarımız, ulus, yurt ve devlet oülarak bizi çürüten asıl saldırının, yani bu iğrenç ilkelliklerin de nedeninin, sanayileşmemizi engelleme saldırısı olduğunu hemen hiç gündemde tutmuyorlar.
Oysa durmaksızın vurgulanması gereken saldırı, asıl sanayileşmemizi engelleyen, olduğu kadarını da körelten bu saldırıdır. 1980'lerin adına Yeni Dünya Düzeni denilen yalan dalgalarıyla başlamış, ayrıca BOP ile ve onun eşbaşkanlığını üstlenen AKP iktidar ile katmerleştirilip sürdürülmüştür.
Van'da, Bitlis'te, Konya'da, Tokat'ta ..., her ilimizde hortlayan tarikatçılık, sanayileşmenin bilim, teknik, sanatla tanıştıran, zamanın değerini kavratan, ulusal toplum olmanın dayanışma kültürünü besleyen, bireyler olarak hem yerel, hem ulusal düzlemdeki yönetim düzeninin yaşamın asıl belirleyicileri olduğunu öğreten koşullarının yok edilmesinin sonuçları olduğunu haykırmamanın ne yaman bir aymazlık olduğunu sözcükler anlatamaz.
Hem de kaldığı kadarıyla tüm demokrasi kültürü birikimimizi Atatürk Cumhuriyeti'nin demokratik devletçi sanayileşme atılımlarına borçlu olduğumuz gerçeği de apaçık ortada iken. ...
Van'da Sümerbank'ın güzelim battaniye ve ayakkabı fabrİkaları kapatılmak yerine geliştirilip genişletilseydi, Adıyaman'daki iplik ve dokuma fabrikıalarıın kapatılmasına, Özbekistan ya da Kırgızıstan'a taşnmasına seyirci kalınmasaydı ... ne dinci, ne etnik bölücülük, ne de BOP güdümlü siyasal iktidarlar yıkımlarını yaşamayacaktık.
Başta CHP olmak üzere demokrasiye sahip çıkması beklenecek siyasal parti yönetimleri, dürüst basın ve bilim, sanat insanlarımız, örneğin kapitalizmi dayatan ABD başkanı Obama'nın sıkıntıya düşen General Motors'u, Almanya'da Kohl'un Deutsche Bank'ı ulusal yarar gerekçesiyle ve devlet bütçesinden ayrılan kaynaklarla "kurtardıkları"ndan olsun örnek alıp, demokratik devletçiliğe sahip çıkmamaları tam anlamıyla büyük aymazlık olmuştur. (Bu satırların yazarı, bir toplumbilimci olarak, "Sosyalizmin çöküşü, kapitalizmin zaferi değildir!" diye haykırıyor, bu sesini Viyana'da 1983'te toplanan I. Avrupa Sosyoloji Kongresi'ne kadar götürüyordu.)
Bugün de içinde kıvrandırıldığımız çöküşten çıkış yolumuz, demokratik devletçi sanayileşme yolundan geçmektedir. Güzelim ulusumuzun güzelim insanlarını izbelerde "hay, hay, hay = var, var, var" diye tepindirilmekten kurtarıp, Atatürk'ün cumhuriyetine yaraşır toplumsal, kültürel koşullara ulaştırmanın, demokratik sanayileşmekten başka yolu yoktur.
"BİR TEK TARİKAT (=YOL) VARDIR: UYGARLIK TARİKATI! UYGARLIĞIN GEREKTİRDİKLERİNİ YAPMAK, İNSAN OLMAK İÇİN YETERLİDİR!" bilincinin yeniden bayraklaşabilmesi de sanayileşme atılımının başlamasına bağlıdır.
----------------------------------------------------
Bknz.:
ATATÜRK, YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER (Özleştirerek Yayına Hazırlayan, Ö. Ozankaya, ADD Yay.., Ekonomik düzene ilişkin "Devletin Yurttaşa Karşı Görevleri" bölümü);
Özer Ozankaya, TOPLUMBİLİM (Ekonomi Bölümü) (CEM Yay.);
Özer Ozankaya, SOSYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ KAPİTALİZMİN ZAFERİ DEĞİLDİR (CEM Yay.)
Özer Ozankaya, CUMHURİYET ÇINARI (Ekonomi Bölümü)
