SANAT-İNSAN-HAYAT 

    Sanat insanın yaşamdaki yoldaşıdır. İnsan onsuz belki bir gününü geçirmez. Yaradılış, konum, eğitim gereği insan sanatın hayatındaki sürekliliğini onaylama konusunda olumsuz tavır takınamaz. Sırası gelmişken, Heinrich Fussli’nin:”Hayat hızlı, sanat yavaş, fırsat aldatıcı, yargı taraflıdır” sözünü, yargının düşünsel bağlamda yerine göre eylem öncesi basamak örneği varılan sonuç olarak algılanması gerektiğini de söylemek gerekir.  Tabii bu ille de doğrudan bir istenç ve duygu taşıdığı anlamına gelmemeli… İnsan kentte, kırda, köyde dolaylı yönden de olsa resmeder, türkü söyler, kaval çalar, fotoğraf çeker, şiir yazar… 
    Goethe’ye ait olan:”Güç olduğunu gayet iyi biliyoruz ama özel olanın yorumu ve işlenmesi sanatın  asıl hayatıdır” sözünü de dipnot olarak bir tarafa almalıyız. Goethe demişken; düşünce ve deneyimin asla bir merkezde buluşamadığını, onların ancak sanat ve eylem sanatında birleştirilebildiğini yeri gelmişken anımsamak gerekir. 
Yine Wolfgang Van Goethe’nin:”Düşünce ve deneyim asla bir merkezde buluşamaz, onlar ancak sanat ve eylem sayesinde birleştirilebilir” gibi damıtılan bir özlü sözü de düşünsel bir fırtınanın sanatsal tümcesi olarak anımsamamızda yarar var.     
    Bu ara dağ, bayır, sanat demiştik ya; güzel sanatların insanın elinin, kafasının ve kalbinin birlikte çalıştığı şeyler olduğu yolundaki tümceyi de Francis Bacon’dan almak gerekir. “Aşkta olduğu gibi sanatta da içgüdü yeterlidir” sözünü Anatole France; “Sanat tespit etmez olacak olanı sezer” sözünü de özlü bir bağlamda sanat ve yetenek adına bir köşeye yazmalıyız. 
“Sanat ahlaksızlığın meşrulaşmasına (meşrulaştırılmasına-AAA) zemin olamaz sözü de oldukça doğru bir düzlemde yerini bulabilen bir sözdür. Aynı şekilde; “Sanat uygarlığın imzasıdır” sözünü de anımsayabilmeliyiz.   
    Bu ara, “Bilim ve sanat uzun, ömür kısadır” diyen Hipokrates; “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder” diyen İbn-i Sina;  “Bilim hepsini,  tarih azını, sanat da mümkünü bildir” diyen Aristotales; “Bütün sanatlarda insnaı şaşırtan bir yan vardır” diyen Alain ve “Gerçek bir sanat eseri yalnız ilahi olgunluğun gölgesidir” diyen Michelengelo gibi sanatçı, düşünür ve felsefecilerin sözleri de anımsanması gerektiğini belirtip; ünlü Rus ressamı Brullof’un güzel bir anekdotunu da bilmeliyiz… ,
    Brullof bir gün öğrencilerinden birinin yaptığı resmi düzeltirken öğrencisi, düzelti yüzünden tamamen değişen resme bakarak:”Siz bir tek noktaya dokundunuz fakat eser ne kadar değişti” demesi üzerine Brullof ona oldukça anlamlı ve düşündürücü şu yanıtı vermiş:”Sanat o küçük noktanın başladığı yerde başlar.”