Cumali KARATAŞ


?RESMİN GÖZYAŞLARI ??


 Cumali Karataş

 /resimler/2016-4/11/1038076367511.jpg           ??Derken? Mona Lisa da aklıma geldi. Ağlayan bir ?Mona Lisa?? Bir ara onun ağladığı yolunda mistik bir hava yaratılmıştı. Araştırmaya koyulunca yanılmadığımı anımsadım. Olgunun çerçevesi de tamamlanmıştı. Lonardo Da Vinci´nin görkemli somut bir ?Mona Lisa?  tablosu yanında, yazgı rüzgârının yarattığı hayal kırıklığıyla yerini bulan soyut bir ?Resmin Gözyaşları? olaobilirdi.   

         Çukurova Güzel Sanatlar Derneği´nin (ÇGSD) eski başkanı olan ve geçen Ağustos ayında aramızdan ayrılan Hacı Mehmet Özer anısına geçtiğimiz günlerde Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi´nde ÇGSD üyesi ressamlar tarafından gerçekleştirilen karma sergiye bir u dönüşü yapmış durumdayız, ÇGSD Başkanı ressam Veysel Kubat ve eski başkanın eşi Zehra Özer´le birlikte; yani Kubat´ın söylemiyle, ?Cumhuriyet çocuklarının? sergisindeyiz şimdi?

         *RESMİN GÖZYAŞLARI:

Galiba biraz da yazının kokusu olsa gerek? Sanırım Veysel Bey´in pek aklı yatmasa da haklı olabilir? Öyle ya ressam falan değilim, resim üzerine nasıl bir yazı çıkarabileceğim!... Burda sezgilerin dilinin fısıldadıkları ancak müneccimliğe girer.  Ciddiye almakla iyi ettiğim de söylenebilir. Ama sonuçta bir gerçek vardı? İlk sıkıntı sanat gündemlik farklı bir şey çıkacağı algısıyla olmuştu ki kullandığım başlıkta sıkıntı çekmiştim. Bu sıkıntının tanığıydı da Veysel Bey. Sonuçta yazınsal algı ortadaydı, nasıl olacağını ben de bilemiyordum doğrusu. Öyle ki, sanki bir problem gibi başlık yazının önüne geçmişti. Sanki başlık bulunduğunda parçalar birleşecekti. Acının tahribatı da ortadaydı, üstelik hüzne dönüşmemişti henüz. Öyle ki soru sormaya çekinmem de bu algı yüzündendi, sanki ??mal derdinde? gibi.

/resimler/2016-4/11/1038357461801.jpgResimle başlayan bir birliktelikti onların ki. Resimle büyümüş, ayaklanmış, yürümüştü. Sevgi, resim ve insan olgularının ortaya koyduğu naif bir tabloydu adeta. Sabırlı bir izleyicilikle yoğrulan sevgi hamuru şekilleniyordu. Sonuçta tablo, düştü, dağıldı? Takvimin zamansız bir noktasında resim paramparçaydı. Kendi izleğini oluşturan bu hüzünlü öykü bana resmin gözyaşlarını çağrıştırdı. Olay tamamlanmıştı. Ama yine sanki bir şeyler olması gerekliydi. Son bir şey. Derken? Mona Lisa da orda duruyordu? Ağlayan bir ?Mona Lisa?? Bir ara onun ağladığı yolunda mistik bir hava yaratılmıştı. Araştırmaya koyulunca yanılmadığımı anımsadım. Olgunun çerçevesi de tamamlanmıştı. Lonardo Da Vinci´nin görkemli somut bir ?Mona Lisa?  tablosu yanında, yazgı rüzgârının yarattığı hayal kırıklığıyla yerini bulan soyut bir ?Resmin Gözyaşları? vardı. 

Anımsanacaktır, ÇGSD´nin kurucularından ve ilk başkanı olan Ressam H. Mehmet Özer´i saygıyla anan ÇGSD Bşk. Veysel Kubat; gerçekleştirdikleri ?Şaka gibi? adındaki sergi gibi, Mehmet Özer´in şaka gibi aralarından ayrıldığından üzüntüyle söz edip, sanatçıyla özgürlük arasındaki yaratım bağlamındaki ilişkiye de dikkat çeken konuşmasında, Cumhuriyet çocukları olarak ellerinden geleni yapacaklarını söylemişti.     

*BİR RESİM HİKÂYESİ:

Bu sergi öncesi özellikle Mehmet Özer hakkında irdelemelerim oluyor. Sanat adına farklı bir şeyler yakalayabilir miyim çabasındayım. Veysel Bey ile görüştükten sonra Zehra Hanım´dan bazı bilgiler ve fotoğraflar alınıyor. Sergi salonunda da üçümüz bir toparlama yapıyoruz. Zehra Hanım anlatıyor, biz dinliyoruz. Zaman zaman sorularım oluyor. Sonunda sergide yer alan 24 ressama ait 38 tablonun dünyasına girme cesaretini gösteriyoruz?

Mademki bu sergi aramızdan erken ayrılan resim sevdalısı bir ressamın anısına açılmış, o zaman ondan biraz söz etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Fakat önce son yıllarda gördüğüm sanatla görkemleşen çok canlı bir sevgi dolu birliktelik ve müthiş bir resim aşkı tanıklığının altını çizmeliyim. Bu tabloda sevgi ile aşkın yerlerini de değiştirebiliriz? Tütün eksperi olan Hacı Mehmet Özer gittiği yerlerde fotoğraf ve resim tutkusunu sürdüren çalışmalar içerisinde olurmuş fırsat buldukça.  Mehmet Özer nişanlıyken resme başlamış. Resim çalışmalarında kimseden yararlanmamış. Peyzaj mimarı olan eşi Zehra Hanım´ın resimle bütünleşen anıları bir türlü unutamadığı görülüyor. Hâlâ oldukça yeni ve külleri soğumayan bir acı yani. Birlikte resme başlamışcasına ilk günkü heyecanı duyumsuyor. Paylaşılan koca bir dünyanın yarısında kalmış olmaktan hiçbir farkı yok. Zehra Özer, eşinin gece yarılarına, sabahlara kadar süren resim aşkından hiç mi hiç olumsuz etkilenmemiş. Aksine, resim sevdasının gerçekleşmesi için her şeyi zorsunmadan hazır etmiş, omuz vermiş. Burda, Ataol Behramoğlu´nun ?Aşk İki Kişiliktir? şiiri akla geliyor; üç kişilik mi diye de düşünebiliyor insan Mehmet Özer´in anısına.

Değişir yönü rüzgârın

Solar ansızın yapraklar;

Şaşırır yolunu denizde gemi

Boşuna bir liman arar;

Gülüşü bir yabancının

Çalmıştır senden sevdiğini;

İçinde biriken zehir

Sadece kendini öldürecektir;

Ölümdür yaşanan tekl başına,

Aşk iki kişiliktir. (Ataol Behramoğlu-Aşk İki Kişiliktir)

/resimler/2016-4/11/1039233244003.jpgMehmet Özer bir resim sitesi kurmuş ve birçok ressamın tablolarını burada toplamış, güncellemiş, Adana´nın tanıtımına katkıda bulunmuş. 1997-98 yıllarında üç resmiyle başvuruda bulunarak Adana Ressamlar Derneğine kayıt olmak istemiş Kendisi burda yokmuş o sıralarda. Eşi konuyu takip ediyormuş. ?Nasıl, iyi mi? resme devam etsin mi?? dese de eşi miş ama saf bir güzellikle. Bir yanıt alamamış. Bir, iki yıl sonra ressam Mesut Dikel Ressamlar Derneği Başkanı olunca, www.sanatmagazin.com´da Mehmet Özer´in resimlerini görünce tanışmak istemiş. Ressamlar Derneği´ne gidip tanışmış hatta. Dikel, ?Bizim üyemiz ol? deyince de derneğe hemen üye olmuş. Daha sonra da Çukurova Güzel Sanatlar Derneği´ni ressam Kenan Bey´in bodrum katında kurmuş. Eşi, üyelerden hiçbir katkı almadan, maaşından harcama yaparak derneği yürüttüğünü söylüyor. Bu ara, çalıştığı kurum olan Tekel´in sanat galerisine de yaptığı resimlerden göndermeyi ihmal etmemiş. ?Çember Çeviren Çocuk? adlı tablosu dikkate alınıp, Tekel Unkapanı Sanat Galerisi´nde sergilenmiş, kendisi de o sergiye davet edilmiş. İşte böyle Mehmet Bey´in kısa süren hikâyesindeki resim aşkı. Ama onlar gerçek aşkı da resimle birlikte bulmuşlar. Resmin görselliklerle renklendirdiği güzel bir dünyada yarım kalmış sevgi öyküleri.

Resimle adeta üç kişilik bir aşk yaşayan çift hakkında sorularım oluyor. Veysel Bey de yanımızda, ?Resimle ilgili bir anınız var mı??derken. Zehra Özer ?Var? diyor, anlatmaya başlıyor:?İslahiye´de Tekel İşletmesi Müdürü iken, bir 14 Şubat öncesi,  çalıştığım işyerindeki şefim, yanına giderek sürpriz yapmamı istemişti. Ben de trene atlayıp yanına gitmiştim. Eve geçmek için biraz oyalanıyordu eşim. Sonunda eve geçtiğimizde, yatak örtüsünün altına koyduğu benim tablomu gösterdi. Unutamadığım bir sevgililer günü armağanı olmuştu benim için...?

?Peki??diyoruz, Mehmet Bey´in resmin dışında herhangi bir sanatsal ilgi ve eğilimi var mıydı?..? ?Saz çalardı?? diyor ilkin, sonra arkasını getiriyor? ?İstanbul Üniversitesi Tütün Teknoloji Mühendisliği bölümünde okurken, üniversitenin T.H.M. korsunda çalışmalar yapmış, sahne almış. Hatta mezun olurken, koroda kalması için iş teklifi bile yapılmış.? Mehmet Bey demek iyi bir solistmiş diye düşünüyorum. Bu ara, Mehmet Özer´in el becerisi ve tasarımının da iyi olduğunu da öğreniyoruz? Yaptığı tablonun çerçevesine kadar her şeyi kendisi yaparmış. Son dönemde ise ebru kursuna gitmiş. Geç yaşta aramızdan ayrılan Mehmet Özer´in yaşam öyküsünde güzel ve ilginç başka şeyler de var? Ailede tek maaşlıymış, bu yüzden de ailesine de kendi bakıyormuş. Bir ay içinde ise anne ve babasını peş peşe kaybetmiş. Ailede yedi kardeşlermiş.  

 *AT, KUŞ, KELEBEK VE KADIN:

/resimler/2016-4/11/1040485433189.jpgSergide yer alan ilk tablo, serginin anısına açıldığı ÇGSD eski başkanı ressam Hacı Mehmet Özer´e ait? Yanlarında bir atın da bulunduğu kalabalık bir grup kadının bir ortak amaç ya da dilek için sanki köy meydanından çıkışını yansıtan bir resim. Burda soyutsallığa yön veren beyazımsı renkler sanki duygu coşkusunu algılattıran bir bir özelliğe de sahip. Toplu bir kadın hareketi gibi gözüken resimde kadınların yanında yürüyüşe katılan at ise bir anlamda özgürlüğü yansıtan bir simge olarak tabloya oturuyor. Arka planda bir cami var, belli ki kırsal bir alan. Mehmet Doğan´ın eşi Zehra Hanım, tabloya camiyi koymasının nedeninin bir köy görüntüsü fikrini vermek olduğunu söylüyor.

Aslında sergide yer alan resimdeki kadın figürlerinin imgesel ifadeyle olan yansımasının 20. ve 21. yüzyıl kadınlarına bir çerçeve çizdiği de gözden kaçmıyor? Bu çerçevenin ana teması olup, imgesel yoğunlukla payda oluşturan kadın resimlerinin yararlandığı at, kuş ve kelebek gibi simgesel figürlerle özgürlük bağlamında eklendiğini ifade etmeyi başardığının da farkına varılabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, yoğun at imgesinin kadın geçişkenliğine erişmekteki yan figürlerle birlikte tematik bir birliktelik ve özümseme oluşturduğu da düşünülebilir.

Çocukken karakalemle resme başlayan Mehmet Özer´in baktıkça düşündüren ilk tablosu böyle; ikinci tablosu ise, onun son zamanlarda yöneldiği ebru uğraşının tipik bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Sergide diğer bir ebru çalışması Gülay Gülten´e ait? Gülay Gülten´in, olumlu bir biçimde ebru motifleri çalıştığını öğreniyoruz Veysel Kubat´tan. 

            Bir orkestranın ezgi dağıtan şefi olduğu gibi, bu serginin de renk dağıtan bir ustası var, onun resimlerine öncelik verelim diye düşünüyoruz akışı bozmadan? Geçtiğimiz aylarda Sayın Kubat ile gerçekleştirdiğimiz derinlikli çalışmada ?Anadolu Resminin Beyefendisi? vurgusuyla girmiştik röportaja? Çalışan, üreten insanlara saygılı ve eleştirel bir insancıl yaklaşım var onun figüratif tablolarında. Çoğulcu ve tarihsel bir seyir izlenen resimlerinde renk armonilerini yakınlaştıran, yalınlaştıran çizgi ve rengi anlatım aracı olarak seçtiğini belirtiyordu Veysel Kubat. Çalışan insana, emeğe saygı duyan ressam ince giysili insan figürleriyle eşitliği savunuyor; Mevlana´dan Yunus´a insancıl özelliklere rağbet ediyor; saygınlık adına Orta Asya´dan günümüze uzanan Balbal geleneğini resme taşıyor. Bu sergide yer alan demirci ustası figüründe de onun bu özelliklerinin bazıları yer almakta. 

            Kubat resmine eklenecek diğer bir tablo canlı ve sıcak albenisi olan, güncel ve toplumsal mesajı bulunan Gülruh Badakal tablosu olsa gerek? Güncele tanıklık adına tarihe not düşen bir resim olan Badakal´ın resmi, büyük bir salon resmi gibi? Sarı ve grili sıcak, canlı renklerin güzel bir görsellik kazandırdığı tablonun, iki yıl önceki 301 maden işçimizin yaşamını kaybettiği Soma faciasını simgeleyen bir resim olduğunu belirtiyor Veysel Bey. Yaşar Kemal´ın ?Demirciler Çarşısı?ndaki (olsa gerek) ?o güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler ? vurgusunu da gönderme yapıyormuş Badakal´ın tablosu. Askerlik şubesinde yarbay olan babasının görevi nedeniyle bulundukları Soma´da bulunan, maden işçilerini ziyaret eden Badakal; Soma2ya vefa borcu olduğunu düşünerek böyle bir tabloya yönelmiş, katıldığı yarışmada derece alsaymış, ödülünün yarısını Soma´ya, tablosunu ise soma Belediyesi´ne bağışlayacakmış. 

/resimler/2016-4/11/1042312622709.jpgŞemsa Altınözek sanki bir ömrü film karelerine bölmüş. Somut izler taşıyan siluetlerde akan bir yaşam resmedilmiş gibi. Buna genel anlamda bir insan yaşamının tipik bir yansıması olarak da bakabilmek olası.             Karla kaplı ıssız bir yolda yürüyen 3-4 kişi ile göç için eşyalarını yükleyen kişileri anlatmaya çalışan Hüseyin Yılmaz´ın gündeme de gönderme yapabilecek bir göç olayını yansıttığını açıklıyor Veysel Kubat. 

Sergide başka atlar da var? Hasibe Levent Durur´un örneğin? Bu da, sol üst tarafında bulunan nal simgesiyle şansı simgeleyen tabloda şaha kalkmış bir at resmi bulunmakta.  Durur´un diğer resminde de klasik tarzda canlı renklerle bir anne-çocuk birlikteliği oluşturmuş.  Fatma Özdil ise dala konan kelebek ile mavi fona oturttuğu koşan bir at figürüyle serginin ana izleği açısından hayli anlamlı bir noktada buluşturmuş resmini. Özdil´in her üç çalışması da kadın ve özgürlük temasını güçlendirirken; Musa Boz da sıcak ve coşkulu renklerin hâkim olduğu sırtı dönük bir kadın tablosunda, kadının eteklerine kadar inen kırmızı renkler kadının coşku dolu danslı hareketiyle taşıdığı bütünlüğü yansıtmakta; İstanbul görüntüsü önünde martılarla özdeştirdiği kadın resmi de, sergideki kuş/özgürlük şifresinin kadınla çözüme ulaştığı ortak bir vurgu gerçekleştirmekte.  Sema Filiz ,   dans eden bir kadın resmi ile serginin kadın çizgisini farklı detaylarla güçlendirmekte. Meral Soylu da figüratif bir kırmızı giysili kadın resmiyle sergide yer alırken; diğer resminde, geri planda resmedilen, ormanlık alana doğu yol alan anne ve çocuk figürlerinin bulunduğu bir görsellik resmedilmekte? Dante örneği, yaşam yolundaki günlük kesitlerden bir görüntü olarak, kadının sıradan bir günün öyküsündeki hâli olarak değerlendirilebilir.  Sırtı dönük bir keman çalan kadınla birlikte, iki güvercinin uçtuğu kadın yine o kadın/özgürlük imgesini güçlendiren bir vurgu yapmakta. 

Bu arada kadın izleğinin farklı alanlarda bütünleştiği görsellikleri izleyip, sergideki çağlar arası kadın buluşmasının bir parçası gibi düşünüp, Nazım Hikmet´in ?Kadın? adlı şiirini de okurken, kadın figüründe şiir-resim örtüşmesinin hoş bir duyarlılığını Tevfik Tevfik Gökdemir´in kadın tablosunda bulabileceğiz sanırız. Yine aynı keza, Güzide Çimen de gülen sarı bluzlu bir kadın portresi ile serginin sözleşmesiz söz birliğine katkı sağlarken; Gülruh Badakal sırtındaki kemanıyla, güvercinleri uçan sırtı dönük bir kadını resmederken; Tuğçe Güher, gitar çalan eski bir çağ kadını ve meyvelerin yer aldığı tablosuyla Şilt adlı ressamın etkisini taşıdığı; leğende banyo yapan kadın resminin ise Fransız ressam Edward Degas´ın resminden alındığını söylemekte Kubat. Ayşe Nur Oğuz engelleri aşan bir kadın ressam olarak kutlanması gereken bir resim emekçisi. Kubat´ın yaklaşımıyla, stilize edilmiş güzel bir portre çalışması ile soyut ağırlıklı diğer portresi bulunmakta Oğuz´un.   

*NÜ FASLI: 

            Prof. Dr. Fikri Akdeniz üstadın resimlerine bakıyoruz. Uzmanlık alanı olan matematik ve istatistikten yansımalar var gibi. Veysel Kubat öğretmen, nü eksenli kadın figürünün kübist anlayış içerisinde değerlendirildiğini belirtiyor. Diğer resminde de canlı renklerin hâkimiyetindeki kübist anlayıştan kaynaklanan geometrik bir kompozisyon varmış. Ferah Eker´de nü değinili kadın figürü yapmış. Diğer bir resmi ise mavi fonda yeşil dalları bulunan bir gelincik.

*DOĞA-NATÜRMORT:

            Fikri Akdeniz´in diğer resmi canlı, sıcak renklerin etkisindeki natürmort bir resim olurken; Sema Filiz ?natürmort iki tabloyla klasik anlamda somut çalışmış? (Veysel Kubat). Engin Buca´nın üç adet suluboya resmini boşa arıyoruz. Yeri boş, yok. Fatma Güher´in yeşil, sarı renk karışımı ile koyu yeşilin etken olduğu ormandaki manzarası için, Mehmet Özer´in eşi peyzaj mimarı Zehra Hanım doğal peyzajın iki güzel kesiti olarak söz ediyor. Tevfik Gökdemir´in diğer bir tablosu ise denizdeki yelkenli gibi bir natüral tablo. Semahat Beyhan da önünde birkaç yelkenlinin seyrettiği plaj manzarası ile Gülay Yılmaz´ın da göl kenarındaki Osmanlı ahşap mimari etkili realist çalıştığını söylüyor Kubat. Nur Yırtıcı, ahşap boya deseniyle çizilen resimle  sergide yerini alırken; tarihi bir Mısırlı figüriyle antik çağa gönderme yapan Murat Kalaoğlu, Veysel Bey´in değinisiyle ?uyumlu renk olarak her tonu kullanmış.? Hasibe Levent Durur´un üçüncü resmi oldukça anlamlı. Yapraklarının her birinde bir kalp olan ve dolayısıyla da insanı sevgi ve insancıl derinlikle simgeleyen bir ağaç resmi. Bu çok anlamlı ve hoş resimde çok güzel bir şiir-resim buluşması var? İnsanın aklına hemen Nazım Hikmet´in ?Bir ağaç gibi tek ve hür/Ve bir orman gibi kardeşcesine? şiirini akla getiriyor.

DAVET

Dörtnala gelip Uzak Asya´dan

Akdeniz´e bir kısrak başı gibi uzanan

                                         bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak

ve ipek bir halıya benziyen toprak,

                                         bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

yok edin insanın insana kulluğunu,

                                         bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine,

                                         bu hasret bizim...

                                               Nazım Hikmet

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00