Bir müzik devi, bir dönem efsanesiydi. Halen de öyle.
Türk pop müziğini yaratan, yaşatanlardan, Anadolu Rock akımının en öncülerindendi.
Meşakkatli müzik serüveninde, acılı tatlı iniş çıkışlarıyla, uzun yıllar hep önlerde, şarkıları, toplumsal mesajları dillerde, bizi biz yapan renklerdendi.
Popüler müziğin diğer en popüler sanatçılarından Barış Manço ile aynı yolda farklı tonlarda lezzet ve izler bıraktılar.
Kitlelere, Barışçı, Cemci diye müzikal rekabetler yaşatan iki dev dalgaydılar.
***
İlk gençlik yıllarımızdan başlayıp, her zaman, hala hayatımızda izler bırakan, anılarımızın, hayat tarzımızın bir parçası olan büyük sanatçımızla, Karadeniz Ereğli’de ortaokul, lise yıllarımda gittiğim konserler sonrasında imzalı bir fotoğrafını alabilme, yakından görme merakıyla heyecanlı kısa merhabalaşmalarımız olmuştu.
Cem Karaca ile daha yakın tanışıklığımız, Melburn Başkonsolosluğu görevimde, bizlere erken vedasına az bir zaman kala, 2002- 2003 yıllarındaki Avustralya konserleri sırasında gerçekleşmişti.
Barış Manço yadigarı Kurtalan Ekspres ile çıktığı turnelerde eşi İklim Karaca ve popüler belgesel yapımcısı Nebil Özgentürk de refakat ediyordu.
DEVLET SANATÇILIĞI
Başkonsolosluğumuzu ilk ziyaretinde dikkat çektiği hazine değerindeki öneri ve tespitler o yıllarda Avustralya Türk toplumunda da heyecanlı dalgalanmalara yol açmıştı.
Gurbeti de sürgünü de yaşamış olan sanatçımız bize bu kulvarlarlarda çok şey öğretmişti.
İnsanı, insanımızı ayırmadan seviyordu. Avustralya’daki Türk toplumunun o dönemdeki anavatandan yansıyan toplumsal bölünmüşlüğü görmüş, derin üzüntü duymuştu. Dışarılarda toplumsal yükselmenin ancak birlikte olacağına inanıyordu.
Avustralya’ya ilk ayak bastığında, Melburn’daki otelinin önünde, kendi ifadesiyle, 'yedi düvelin' bayrağı var bizim bayrak neden dalgalanmıyor diyerek, otel yönetimini alarma geçirmişti.
Sayesinde başlattığımız toplumsal uyarılarla, büyük otellere Türk bayrağı ve Türk televizyon kanalları ilave edilmeye başladı.
Resmi heyetlerimiz için otellerde ilk aradığımız şey bayrak ve Türk kanalları idi. Bayrak taleplerine yetişemediğimiz oluyordu.
***
Başkonsolosluk rezidansında ekibiyle birlikte ağırladığımız bir akşam, bize dereden tepeden tüm dünyaya dokunduğumuz unutulmaz bir sohbet yaşatmıştı.
Veda vakti geldiğinde, arabasına geçirdiğim sırada karşılıklı teşekkürleşirken, içtenlikle sarılıp, cevap beklemeyen bir burukluk içinde, ‘Devlet sanatçısı olamadık ama bu akşam bize devletin kapılarını açtın, gözümüz arkada gitmeyeceğiz’ demişti.
***
Cem Karaca bir yıl sonra, 2004 yılında aramızdan ayrıldı ancak iz bırakan her gerçek sanatçımız gibi halen aramızda ve bizlerledir.