Ahmet DUMAN


Reis!


 

  Liderlerine ölümüne bağlı kalabalıklar etrafı revaklarla çevrili dev alanlarda toplanırlardı. Revakların dev sütunlarına asılı dev bayraklar flamalar ve ortalıkta kollarında parti amblemi taşıyan sert bakışlı militanlar olurdu. Kürsüde o her şeyi bilen daha şimdiden cenneti garanti eden kusursuz tek lider! Gözyaşlarıyla dinliyor sevgilerini belirtiyorlardı?

 

1920 lerde İtalya böyle bir toplumsal heyecanı yaşıyordu; Roma´nın binlerce yıllık tarihi alanlarını ağzına kadar doldurmuş kalabalıklar Benito Mussolini´ye gözyaşlarıyla tezahürat yapıyorlardı. Olasılıkla, Benito, elleri belinde bazen suratını asarak, bazen sinirli biçimde çenesini kaldırarak nadiren gülerek Arnavutluk´u ilhaktan Habeşistan´ı işgalden ülkesinde eşitlik ve adaletten söz ediyordu. Hayranları çılgınca alkışlıyor ve bağırıyorlardı: il Duçe! Avrupa neredeyse 25 yıl bu çığlıkla çınladı: İl Duçe!...

 

1930 lardan sonra bir başka büyük Avrupa şehrinde, Berlin´de bu kez, insanlar bir mümin sadakat ve bağlılığı ile Adolf Hitler´e tezahürat yapıyorlardı. O yılların ünlü sanatçılarının öğrettiği jest ve mimiklerle Dünyanın tek elden yönetilmesi gerektiğini, Almanya´nın çöken ekonomisinin ve sanayisinin nedeni olan Yahudileri, Komünistleri ve Çingeneleri yok ederek yeniden büyük ve güçlü olacağını anlatıyordu. Tüm Almanları silah başına çağırıyordu. Hayranları gözyaşlarıyla çılgınla alkışlıyorlar ve bağırıyorlardı; Heil Hitler! O Führer´di! 15 yıl tüm dünya bu çılgın Führer´le uğraşmak zorunda kaldı. Gitti gitmesine de ancak Almanya yarısını SSCB ye vererek diğer yarısını da ABD nin kucağına atarak kendisini kurtarabildi!

 

İspanya´da 1936 yılında yapılan seçimleri Cumhuriyetçiler kazanmışlardı. Cumhuriyetçiler seçim öncesinde açıkça yoksul İspanyol köylüsüne toprak reformu sözü vermişti. Kilisenin İspanyol halkı üzerindeki baskısına  ve monarşiyeson vereceği sözünü vermişti. Egemen sınıflar bu kararlara öteden beri karşı çıkıyorlardı. Cumhuriyetçiler verdikleri sözleri yerine getirmek üzere bazı kararlar almaya başladıkları zaman Genel Kurmay başkanlığından alınarak Kuzey Afrika´da bir yerlere sürgüne gönderilen General Fransisco Franco komuta ettiği birliklerle Cumhuriyete saldırdı ve İspanya İç Savaşını başlattı. 1939 yılına kadar süren savaş Dünyanın en kanlı İç Savaşlarından biriydi.  Öldürülen Cumhuriyet yanlılarının sayısı milyonla söyleniyordu bir o kadarı da sürgüne yollandı. Avrupanın her ülkesi, özellikle Fransa Cumhuriyetçi sürgünlere kucağını açtılar. General Fransisco Franco 1.Nisan.1939 yılından,20 Ekim 1975 tarihine kadar, grev yapmak isteyen işçiler, Katalanlar, Basklar ve diğerleriyle, kanlı şekilde mücadele ederek, Monarşiyi yeniden canlandırıp kendisini Kraliyet Naibi atayarak İspanya´yı yönetti. Sessiz sedasız biriydi. ancak o sevenleri ve hayranları arasında Coudillo olarak anıldı. Lideri olduğu Falanjist parti yaptığı toplantılarda O´nu hep İspanyol Halkı adına Coudillo olarak selamladı?

 

Libya?da çalışanlar bilir: Kaddafi´ye büyük törenlerde ?Fateh!? diye bağırırlardı?

 

Alanlar, bayraklar, flamalar, kalabalıklar, kalabalıklara verilen sözler, gösterilen ulaşılması olanaksız büyük hedefler. Birbirlerine inanılmayacak ölçüde benziyorlardı. Kısa isimleri bile birbirinin aynıydı: Lider! Sadece Kaddafi biraz alçakgönüllü O ?fatih? olmayı seçmişti!

 

Bu günlerde bir sınav sorusu ortalıkta dolaşıyor da, aklıma bunlar geldi?

 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51