Mahmut TEBERİK- AYRAÇ


Prometheus´un Ateşini Söndürme İstanbul!


Bir mitoloji kahramanı olan Prometheus, akıl gücü ve yaratıcılığın tanrılara değil insana ait nitelikler olduğunu öne sürerek tanrılara karşı ilk suçunu işler. İnsan ile tanrı arasında ya da tanrıların egemenliği ile akla ve adalete dayanan bir insani düzen arasında insandan yana bir seçim yapmıştır.

Böylece tanrıların sofrasını paylaşmak dururken onlara başkaldırmayı seçtiği için Zeus tarafından cezalandırılır. Prometheus da öcünü, ateşi tanrılardan çalıp insanlara armağan ederek alır.

Ateşi ele geçiren insan, artık gerçek yaratıcının kendisi olduğunu, bir başka deyişle tanrının insanın kendisinden başka bir şey olmadığını öğrenir. Prometheus´un bağışlanmayan eylemi, adalet duygusu ve özgürlük mücadelesinin ilk meşalesini böylece tutuşturur.

Prometheus´un karşı çıktığı tanrılar düzeninde her tanrıya bir paye verilmiştir. Tanrılar elde ettikleri bu sus payı karşısında Zeus´un egemenliğine boyun eğmektedir. Gerçekte Zeus´un gücünün gerisinde, ortak çıkarlar ve buna dayanan teslimiyetten başka bir şey bulunmaz.

İşte böyle bir çıkar paylaşımına karşı çıkan Prometheus´un direnişi, özgür düşüncenin ve adalet duygusunun satın alınamayacak insanlık değerleri olduğunu kanıtlar.

Prometheus ile Zeus arasındaki çekişme, bir anlamda efendiler ile köleler arasındaki sonsuz mücadelenin başlangıcıdır. Bundan ötürü özgürlük ve adalet mücadelesinin en trajik öyküsü olan Prometheus destanı, aynı zamanda insanlığın en büyük ütopyasını oluşturur.

İnsan, akıl gücünün kaba güçten üstün olduğunu, özgür düşünceye gem vurulamayacağını ve adalet duygusunun yok edilemeyeceğini ilk kez bu ütopya ile dile getirir. Yeryüzünde bu ütopyadan vazgeçmeyen bir tek insan kaldığı sürece Prometheus´un ateşinin sönmeyeceği kesindir.

Gerçekte bugüne kadar insanı köleleştirmeye yönelik tüm girişimler, ne özgürlük ve adalet için verilen mücadelenin önüne geçebilmiştir ne de bu ideali yok edebilmiştir. İnsanlık tarihi, düşüncenin tutsak edilemeyişinin, özgür iradenin teslim alınamayışının tarihidir.

Öte yandan ezilenlerin ve tutsakların varlığı, yalnızca zincire vurulanların değil, aynı zamanda zincire vuranların özgürlüğünü de elinden almaktadır. Tanrılar tanrısı Zeus´un gerçekte sonsuza kadar zincire vurduğu Prometheus´un tutsağı olmaktan kurtulamayışı gibi.

O halde gerçek özgürlük ve adalet, yalnızca zincirlerin çözülmesiyle değil, aynı zamanda zincire vuranların ortadan kalkmasıyla gerçekleşecektir.

 (Prometheus´un Sönmeyen Ateşi. Tülin ÖNGEN. Alan Yayıncılık. 1994)

Sevgili İstanbul,

Bir yanda ülkemizi yöneten ve sömüren, ülkemizin nimetlerine haksız yere el koyanlar ve onlarla çıkar birliği yapan efendiler. Diğer yanda akıl gücü ve yaratıcılığın gerçek sahibi olan, buna rağmen sömürülmekten kurtulamayan, ezilen, sömürülen ve hor görülen insanlar.

23 Haziran´da sen hangisini tercih edeceksin?

İnsanlık aleminin kanını emenlerden yana mısın, yoksa akla ve adalete dayanan bir insani düzenden yana mısın? Artık bu konuda bir karar vermen gerekiyor.

Ateşin, sürekli insanda kalıp dünyayı aydınlatmasını mı istiyorsun, yoksa bu dünyanın efendilerinde mi?

İnsanlığın en büyük ütopyası olan Prometheus destanına inanıyor musun?

Sevgili İstanbul,

Hiçbir mevsim sonsuza kadar sürmez. Kış da sonsuz değildir. Bugün zorluklar varsa bile, ilkbahar mutlaka gelecektir. Yeter ki sen inan. Bize baharı sen yaşattın, en güzel yaz mevsimini de sen yaşatabilirsin.

Tercihini yap İstanbul!

Bak Türkiye´ye. Bak, dörtnala gelip uzak Asya´dan, Akdeniz´e bir kısrak başı gibi uzanan, bu cennet´e, bu cehennem´e iyi bak.

Sofrada bulunan herkese bir paye verilmiştir. Bunlara ya bir koltuk ya da devlet bankalarından geri ödenmeyecek krediler tahsis edilmiştir. Oturmuşlar çıkar sofrasına, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yemektedirler. Efendiler, elde ettikleri bu sus payı yüzünden adalete kıymaktadırlar. Bu sus payları olmasın, ne efendiler kalır ne de yandaşları.

Bu dünyanın nimetlerini kendileri yediği için sana öbür dünyada köşkler ve huriler vadedenlere 31 Martta gerekeni yaptın. Dünyanın öküzün boynuzunda olmayıp güneşin etrafında döndüğünü, senede ardı ardına dört mevsim yaşanırken sana sadece kış mevsiminin düştüğünü, efendilerin, diğer üç mevsimi kendilerine ayırdıklarını 31 Martta farkedip derslerini verdin.

Farklılığını ortaya koyup, ?bu dünyada ben de varım? dedin. İnsanı edilgen, zavallı, çaresiz bir hale sokan; çevre, yetiştirilme biçimin, gelenek ve göreneklerini bir yana bırakıp, çemberin dışına çıkıp, farklılığını ortaya koyup zalimlere karşı haykırabildin.

Tek başınayken bir hiç olduğunu, diğer insanlarla işbirliği ve güç birliği yapınca bentleri yerle bir edecek, önüne geçilmez bir sel olacağını gösterdin.

Sevgili İstanbul!

Nazım´ın dediği gibi yedi tepeli, yedi kocadan geriye kalan İstanbul!

23 Haziran 2019. Türkiye tarihinin dönüm noktalarından birisi olacak.

Bir karar vermen gerekiyor.

31 Martta, ?mış? gibi yaşamadığını, gücünü korkudan değil kendi değerlerinden aldığını gösterdin.

31 Martta, tanrıların sofrasını paylaşmak dururken onlara başkaldırmayı seçen ?Prometheus Ekrem Abi?ye 23 Haziran´da bir kez daha omuz ver İstanbul!

Bir kez daha Prometheus´un sönmeyen ateşini taşıyıp gelecek kuşaklara devretme gücünü ve kararlılığını göster İstanbul!

Türkiye sen, sen Türkiye´sin. Sen kurtulursan Türkiye kurtulacak, İstanbul!

Seni Fatih Sultan Mehmet Fethetti. Dara düştün, Mustafa Kemal Atatürk tekrar kurtardı. Bu iki dâhinin, bu iki efsane insanın emeklerini boşa çıkarma, kurtarıcılarının kemiklerini sızlatma İstanbul´

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92