Cumali KARATAŞ


PORTRELERİN FOTOĞRAFÇISI ALİŞER AVCI


/resimler/2016-2/1/0834423589479.jpg

       Çizgi roman kahramanlarından etkilenip çocuk yaşlarda resme gönül veren Alişer Avcı, ?renkler arasındaki sonsuz geçişleri ihmal etmeyen; özellikle renk ve ışıktan kaynaklanan görsel izlenimleri şiirden resme gittiği sanatsallıkta yansıtmanın yanı sıra; şiirden yola çıktığı öykü yolculuğunda ödüller kazanan çok yönlü bir başarı grafiği çizmektedir.

                                                                                                                  Cumali Karataş

?Gecikmiş Renk Şiirleri? ve  ?Yazının Yüzleri?ne dört kişisel sergi açan

            ***Sevgili dost Alişer size merhaba derken, ayağımın tozuyla sormak istediğim bir ilk soru varsa o da resmin bir yetenek olduğuna inanıp inanmamanızdır?

           

---Eğer yetenekten kastımız deha ortaya çıkarmak ise tabii ki yetenek sahibi olmak gibi bir zorunluluğumuz var. Ama resim veya müzik yapalım, biraz da bu sanatları ilerletelim bu etkinlikleri yaparken mutlu olalım telaşıyla yaklaşırsak yeteneğe gerek yok çünkü bana göre herkes resimde kendini bir noktaya kadar ilerletebilir. Eğitim alırsa gayet güzel resimler yapabilir, bunları evine asacak kadar başarılı çalışmalar çıkarabilir hatta sergiler açabilir. Ama sanatçı olmak veya bu alanda iddia sahibi olmak başka bir şey.

            ***Resme başlamanıza etken olarak, ailede bir genetik olgu, sevgi  ya da bir etki oldu mu?

---Resme başlamamda herkesten ve her şeyden çok çizgi roman kahramanlarının etkisi olmuştur. O hikâyeleri büyük bir heyecan ile okur ve çizimlerini yapardım. İlk çizgileri atma deneyimim o günlere dayanır Çocukluğumda o kitaplar ışıklı tayflar gibi çekerdi beni. Daha sonrasında ben de onların içine girmeyi başardım sanırım.

***Resme ne zaman başladınız demiyorum çünkü 13 yaşlarındayken katıldığınız bir resim yarışmasında aynı anda 1. ve 2. olarak ödüller kazandığınız ödüller var; o çocukluk yıllarında resme başladığınız düşünülüyor?

/resimler/2016-2/1/0835252485571.jpg---Evet resme başlama serüveni ödülden çok daha eskilere dayanıyor tabii. Yoksa bir yarışmayı kazanmak hem de iki ayrı ödülü kaldırmak öyle kolay olmuyor kesinlikle büyük bir arka plan gerektiriyor. İnanılmaz bir emek ve çaba ile yoğrulan bir arka plan.

***Resim yaşamınızı sonrasında nasıl sürdürdünüz?

            ---Çizgi ile başlayan bu hikâye renklerin ve lekelerin de katılmasıyla bambaşka bir boyut kazandı ve dokundukça büyüyen bir imgeye dönüştü. Değişik renk ve tekniklerin keşfiyle resim bir yaşam biçimine dönüştü. Kişisel ve karma sergiler, çeşitli sanatsal etkinlikler ve eğitmenliğe dönüşen bir süreç ile devam etti. Daha sonra da kişisel atölyemi kurdum. Artika Sanat Merkezi benim sanat hayatımda çok güçlü bir soluktur.

            ***Sanatsal yaşamınızdaki sonraki gelişmeler nasıl oldu?

            ---Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli sanat festivalleri veya bienallere katılım ve aktif rol alma biçiminde gelişti. Hatta Türk-Yunan dostluğu ve kardeşliği için düzenlenen bir uluslararası sanat festivaline davetli olarak Yunanistan adalarına gidip karma sergi oluşturduk. Sanatın böylesine birleştirici ve barışçıl bir özelliği olduğunu da unutmamak da fayda var.

***Bir suçüstü olarak değil de; fırçanızın kriminal incelemesini yapacak olursak suç ortaklarınız olarak karşımıza kimler çıkabilir?

            ---Gerek Türkiye den gerekse yurt dışından geniş bir yelpazeye yayılan ilham kaynağım söz konusu. Fırçamın şekillenmesinde yurt dışından Andrew Salgado, Colin Davidson, Jimmy Law, Anna Bocek gibi günümüz ressamlarının ciddi bir etkisi olmuştur. Türkiye´de ise bu isimler; Fikret Mualla, Abidin Dino, Faruk Cimok, Neşe Erdok benim için aynı kategoride yer alanlardır.

***Karma sergilere katılan, dört kişisel sergi açan biri olarak siz, dünden bugüne resminize baktığınızda, somut olarak ?Gecikmiş Renk Şiirleri? ve  ?Yazının Yüzleri?ne uzanan çizgide sanatsal açıdan açık yüreklilikle kendinizi nasıl özetlersiniz? 

           /resimler/2016-2/1/0838434989508.jpg ---?Gecikmiş Renk Şiirleri? sanat anlayışımın süt dişleri niteliğindeydi bana göre. ?Yazının Yüzleri?ne kadar olan süreçte iyice toparlanmamı ve kanat alıştırmalarından sıyrılıp etkili eserler ortaya çıkarmamı sağladı. Empresyonizme yaslanan renkçi resim anlayışımı bu sürece borçlu olduğumu söyleyebilirim.

***Son dönem galiba portreler ağırlıkta, bunun özel bir nedeni olabilir mi?

---Portre çalışmak benim için ayrı bir heyecan. İnsanları bireyler üzerinde düşünmeye zorlamak istiyorum. Belki de birey olmayı bir türlü başaramayan toplumumuz için en gerekli tılsımı yakalamaya çalışıyorum. Benim portrelerim kendi başına var olmak isteyen, kendi hikâyesini kendi yazmak isteyen kişilerden oluşuyor. Öte taraftan toplumun bireye olan kayıtsızlığını sorgulamak, bireyin toplumla çatışmasını ön plana çıkarmaya çalışıyorum. Portrelerimin yüzlerinde maviler, morlar, yeşiller diğer tüm renklerle dans eder ve arka plan ile birleşir. Çoğu zaman arka plan ve yüzü birbirinden ayırmak zorlaşır.

***10 Kasım´da doğmuşsunuz; Atatürk portresi yapmayı da düşündünüz mü?

            ---Evet tam 10 Kasım´da doğdum. Bundan dolayı değil tabii ki ama Atatürk´ün hem portrelerini hem de rölyeflerini yaptım. Bundan sonraki süreçte de imkân olursa yeniden yaparım tabii ki.

***Sanatsal akım olarak kendinizi nerede görüyorsunuz; yol aldığınız ya da almayı düşündüğünüz bir akım var mı?

            ---Kendi sanatsal anlayışımı empresyonizme yakın buluyorum. Çünkü ben de empresyonistler gibi çok fazla renk kullanıyorum ve renkler arasındaki sonsuz geçişleri ihmal etmiyorum. Özellikle renk ve ışıktan kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedefliyorum.

***Resimde ilerleme kaydettik mi?.. Resmin konumu, düzeyi, geçmişi, diğer ülkelerle kıyaslamaları konusunda ne diyeceksiniz?

            ---Özellikle akademik eğitimde ciddi ilerlemeler kat ettiğimizi düşünüyorum ülke olarak, fakat yaratıcılıkta ve özgün üretimde eksiklerimiz var gibi geliyor bana. Çünkü nüfusa oranla şöhreti sınırlarımızı aşan az sayıda sanatçılarımız doğuyor hâlbuki fırçası olabildiğine güçlü ve başarılı sanatçılar çok fazla sayıda mevcut.

***Şiir de yazmanızın yanı sıra; öykülerinizle de ödüller kazanmışsınız; hangi yarışmalarda, hangi öykülerinizle kazandığınız ödüllerdi bunlar?

---Yazıya öyküyle başladım, öyküye ise anı yazarlığı ile başladım. Yazdığım anıları daha sonra öykü haline getirerek farklı bir içeriğe yöneldim. Çeşitli eğitim sendikalarının Türkiye genelinde düzenlediği yarışmalarda üç kere üçüncülük ödülü aldım. Çoğu ressam gibi şiire de bulaştım hem de büyük bir heyecan ile kendimi verdim. Çeşitli dergilerde yayınlama başarısını gösterebildiğime sevindim. Birkaç iyi şiirim olduğunu düşünüyorum.

***Resimde, öyküde kazanılan ödüller? Sanatsal açıdan bir yararı oluyor mu ödüllerin?

---Ödüllerin şöyle bir olumlu tarafı vardır bana göre. Yaptığınız ürünlerin bu işin üst mutfağında yer alanlar tarafından kayda değer görülmesi dolayısıyla yaptığınız işin ümit verici olduğuna dair algıların gelişmesi anlamına geliyor. Bir anlamı ile kendinizi sınama imkânını yakalamış oluyorsunuz o bakımdan ödüller teşvik edicidir.

***Şiirdeki, öyküdeki yararlandığınız isim ya da ustalar oldu mu?

            ---Şiirde Attila İlhan, İsmet Özel, Nazım Hikmet; öyküde ise Edgar Allen Poe, Sabahattin Ali ve Murat Özyaşar bir çırpıda sayabileceklerim.

***Bundan sonrası için sanatsal açıdan neler yapmayı düşünüyorsunuz?

/resimler/2016-2/1/0839500459600.jpg ---Resim benim için bir yaşam biçimi, tabii ki bundan sonra da resimler yapmaya ve sergiler açmaya devam edeceğim. ?Yazının Yüzleri? projesinin ikinci adımını kısa bir süre içinde Diyarbakır´da açacağım umarım. Öyle bir planlamam var. Daha sonra da kısmetse bir Avrupa şehrinde kişisel bir resim sergisi açmayı hedefledim.

***Son yazdığınız bir şiirle noktalayalım görüşmemizi isterseniz.

---Olabilir tabii?

            KAZIM

biraz daha dikkat etsene Kazım

bak bir haziran daha geliyor

Bir kırmızı daha eksildi hayatımızdan

Ne peşine düşen bu ayrılık

Ne yürüyüşündeki yalnızlık

Otuz üç yaşında olmayı yakıştıramadık sana

Kaza süsü verilmiş hala

Saçlarının kazıntısına

Alişar Avcı

***ALİŞER AVCI ***

Alişer Avcı, 10 Kasım 1973´te Mardin´in Kızıltepe ilçesinde annesinin beşinci babasının onuncu çocuğu olarak doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kızıltepe´de tamamladı. 1998 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümünden mezun oldu. Şu ana kadar dört tane kişisel resim sergisi açtı, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli karma sergilere katıldı. Resimden ilk ödülünü on üç yaşındayken bir resim yarışmasında aynı anda birinci ve ikinci seçilerek aldı. Çeşitli öykü yarışmalarında üç kez Türkiye üçüncülüğü aldı. Öykü ve şiirleri ?Öykü Teknesi?, ?Söke Öykü Roman?, ?Deliler Teknesi? ve ?Tersakan Toros? gibi çeşitli dergilerde yayınlandı. Halen Adana´da resim öğretmenliği yapıp; resim çalışmalarını da kendine ait atölyesinde sürdürmekle birlikte Nazım Hikmet Kültür Merkezi´nde sanat ve resim eğitmenliği yapmaktadır.

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00