Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


O KÖY EVİ


Dün, burnumuzda bir köy kokusuyla uyandık ve kendimizi ata topraklarında bulduk.

Vakti gelmişti yeşeren ekinlerle birlikte,

Yüzünü sadece fotoğraflardan gördüğüm dedemin yurt eylediği, gözünün kökü, bir tanecik evladı, rahmetli babamın, toprak aşkıyla bağlandığı, rahmetli anneminse gelin olarak geldiği, yedi çocuğun, değişik zamanlarda koşturduğu o yuvanın hiç silinmeyen anılarını yâd etmenin.

Kıvrılan, tozlu yolların yerini almış, iki tarafı ekili alanlarla dolu geniş asfaltta ilerlerken, kırk dakika sonra ulaşacağımız o koku için heyecanlıydık.

Hemen girişindeki aile kabristanında dualar ettiğimiz köy yoluna döndüğümüzde ise yüzümüze vuran sessizlikte, yitip, gidenlerin hüznü vardı,

Bu hüznü, yeniden yaşam bulmuş o eve vardığımızda, güllerle süslenmiş kameriyenin altında, yıllanmış dut ağacına bakarken geçmişe dönerek ancak üzerimizden attık.  

Uzun, yaz günlerinin rehaveti sinmişti üzerimize, sanki yeniden yıldızlı gecelerde gökyüzüne bakarak uyuyan çocuklardık.

Pamuk hararlarının yığıldığı, saman yığınlarının üzerinden yuvarlanıldığı, incir yaprağındaki tozların bulaştığı, dutların, savanlara çırpıldığı,

Bir oyun gibi, kuyruğu eğri tavuğun nereye yumurtladığının takip edildiği, bulgur kaynatılan kazanların kurulduğu, ekmek yapan kadınların hamur yoğurduğu,

Zincirli ya da paletli makine de denilen Allis Chalmers´in ağır ağır ama azametle yürüdüğü, traktörlerden gelen gürül gürül sesin her yana yayıldığı, tulumbasından çekilen buz gibi suyun herkesi ferahlattığı,

Karpuzların, serin kalsın, diye alt evdeki buğdayların arasına gizlendiği, kızların, garajların birinin çatısı altında evcilik oynadığı, erkeklerinse telden arabalar yaptığı o bahçede, yılları kovaladık.

Ahşap, iki katlı eski evin taş merdivenlerinden tırmandık.

Bazı bayramlarda, babamın, gramofona koyduğu taş plaktan, kendisinin de eşlik ettiği, yeşil ördek gibi dalsam göllere türküsünün dinlendiği,

Sıcağın en yoğun olduğu zamanlarda yan yana dizilmiş yatakların ve cibinliklerin yer aldığı sofada durakladık.

Boy boy saksılarda ekili çiçeklerin arasından geçerken en çok reyhanı içimize çektik. Tel dolap yine orada duruyordu, altına asılan, bez torbaya konulmuş süzme yoğurda bakıp, gülümsedik.

Yağmur damlalarının vurduğu çinko damlı o evden içeri girdik.

Üzerine konan çaydanlığın hışırtısıyla odun sobasının ısıttığı mutfağın, misafir odasının, kapağı her aralandığında gıcırdayan ceviz dolabın olduğu annemlerin odasının ve el dokuması kilimlerin, kanaviçe işlemeli yastıkların, kalın, pamuk yatakların ve yorganların bulunduğu yüklüklü odanın tahta panjurlarını sonuna kadar açtık.

Akşam ezanında otlaktan dönen ineklerin, evlerini nasıl da bulduğunu seyrettiğimiz, bazen önünde kurulan sofrada, o ineklerden gelen sütle gevrek yufka ekmeği karıştırıp da içtiğimiz arka kapıdan başımızı uzattık.

Hiçbir şey aynı değildi belki ama gördüğümüz, hissettiğimiz, yaşadığımız tüm manzarada nice ömürlerin emeği, dallanın, budaklanın, duası vardı, biz o izlerden başka yaşamlar çoğalttık, dallandık, budaklandık ve mutlu anılar toparladık.

Geçmişin izi böyle bir şeydi; oldukça yavaş ilerlediğini sandığımız zamanların, aslında bir çırpıda geçtiğini fark ettiren, tadı damağımızda kalmış mutluluklarınsa hâlâ daha devam ettiğini düşündürten, o köy evinde her defasında geçmişin izini yaşarken, bize bunları bırakanlara hep şükrettik.

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05