Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


Ne oldu bize


Hatırla dertli yılları; ne acılar paylaşmıştık,
Hani bir çift seven vardı ayrılınca ağlamıştık,
Ölüm ver ayrılık verme diye tanrıma yalvarmıştık
Ne oldu sevgilim bize?
Bu şarkı bir sevgiliye yazılmış, geçmişi anlatıyor. Çekilen çilelerden bahsediyor. Ve en önemlisi ayrılıktan dert yanıyor. En sonunda da; ?Ne oldu bize?? Diyor.
Bu şarkıyı kim yazmış bilmiyorum. Nükhet Duru ve birkaç sanatçı okumuştu.
Ben, asıl bu şarkıdan başlayarak, aile ilişkilerimizden bahsetmek istiyorum. Anne ve babadan sonra gelen, kardeş ilişkilerinden, onlarla geçen ömrümüzden ve şimdiki düşmanlıklarımızı anlatmaya çalışacağım.
Okula gidiyordum. Benden küçük iki kardeşim ile benden büyük üç erkek kardeşim vardır. İki gurubun tam ortasında kız kardeşimiz olmuştu. Kapımızda ineklerimiz, davarlarımız, atımız ve eşeğimiz vardı. Küçükler hayvanlara bakar büyükler de okula gider veya çalışırdı. Mutsuz değildik. Umutsuz hiç değildik. Bir sorunumuz varsa, büyüklerin yanında dilsiz bir köle gibiydik. Her şeye onlar karar verir, her şeyi onlar yönetirdi. Hatta biri gittiğinde yöneticilik otomatik olarak diğerine geçerdi.
Hepimiz için büyükler bir efsaneydi. Sıkıştığımız yerde yardımımıza onlar koşar, düşmanı devamlı yener, herkese gücü yeten onlar olurdu. Daha sonra büyükler evlendiler. Baba evinden ne kopardılarsa götürdüler. Egemenlikleri günden güne erozyona uğradı. Artık gideni saymaz olduk. Eskisi gibi emirlere uymaz olduk. Kimisi bunu kabullendi, kimisi de otoritelerini devam ettirmek için inatlaştı. Fakat sonunda itibar kaybettiler. Çünkü artık biz de büyümüştük. Kendi ayaklarımızın üstünde durmaya çalışıyorduk. Gelirimiz azalsa da giderimiz de azalmıştı.
Bu durum son kişi kalana kadar devam etti. Son kişi de yuvadan uçunca, etrafımızda akraba dediğimiz bir topluluk oluştu. Bu topluluk eskiden birbirlerine sahip çıkar düşmana karşı birleşirdi. Biz buna aşiret demeye başladık. Kimin aşireti güçlüyse yörede bir saygınlığı olurdu. Ondan çekinilir kavga etmekten uzak durulurdu.
Bu saydığım vasıflar her ailede vardır. Sadece bize mahsus bir durum hiç değildir. Daha sonra genç evlileri toprak doyurmaz oldu. Çalışıp yuvalarını geçindirmek için şehre göç ettiler. Kimisi sıvacı oldu, kimisi duvar ustası, kimi de fabrikalarda ustabaşı. Durumu iyi olanlar yavaş yavaş köyden uzaklaştılar. Durumu kötü olanların ise gözü hep köy tarlalarında kaldı.
Şehre inenlerden bir kısmı yurt dışına gittiler. Kendi şehirlerini görmeden Avrupa´nın ortasında bir yere iniş yaptılar. Yaklaşık yirmi yıllarını bu şehre uyum sağlamak için harcadılar. Para kazanıp yurda döndüklerinde, fark ettiler ki, ne köylüye benziyorlardı ne de şehirliye. İki kültürün arasında bir medeniyet oluşturdular. Bunlara herkes ?Almancı.? dedi.
Bu toplumsal değişim ülkenin her yerinde aynı oldu. İnsanlarımız da bunlardan etkilendiler. Eski yaşamlarından uzaklaştıkça örf adet ve geleneklerden de uzaklaştılar. Memleketin bir kısmı çok fakir, bir kısmı da çok zengin insan görünümüne büründü. Her ne kadar eski davranışlarını, örf adetlerini yaşatmak isteseler de yapamadılar. Yaptıkça gülünç duruma düştüklerini gördüler.
Memleketimiz insanı bu hale dönüşürken; köylerimize tapular verilmeye başlandı. İşte o tapu sayesinde insanlığın görmediği katakullileri yaşamaya başladık. O saf duruşlu, sözüne güvenilir insanlarımız bakın ne hale dönüştüler.
? İki kardeşten biri şehirden geri dönüp, baba tarlasının ucuna bir ev yaptırmış. Gel zaman git zaman köydeki kardeşi ile arası açılmış. Köydeki kardeşi, şehirden dönen kardeşini ormana şikâyet etmiş. Ormancılar gelmişler; ?Evi ormana yaptın.? diye zabıt tutmuşlar. Adamın evini elektriksiz bırakmışlar.
? Köyde yaşayan üç kardeş tapuları üzerlerine almak istemişler. Evlenip şehre giden kız kardeşlerine tarla vermemişler. Kız kardeşleri de avukat tutmuş, tarlaları Tereke Hâkimliğine sattırmış. Üçkardeş kendi evlerinde kiraya oturmaya mecbur kalmışlar. Ve kız kardeşlerine düşman kesilmişler.
? Kardeşler baba tarlasının üzerine ayrı ayrı ev yaptırmışlar. Birisi de tarlanın ucuna ev yaptırmış, tapunun dışına ağaç dikmiş. Diğer kardeşin biri onu ormana şikâyet etmiş. Ormancılar zabıt tutmuşlar. Ağaç dikene büyük para cezası kesmişler.
? Bir dağın başında üç kardeş ayrı ayrı ev yaptırmış. Üçünün de bir çok çocukları olmuş ama yıllarca birbirleriyle hiç konuşmamışlar.
?Yine aşiretin birinden ikisi kardeş, üç akraba birlikte Umreye gitmişler. Umre boyunca birbirlerine selam bile vermemişler.
? Kardeşin biri diğer kardeşlerin hisselerini satın almış. Tarla hissesini veren diğerine ?bana ev yeri vereceksin.? diye tutturmuş. Köyde kavga etmişler. Şimdi birbirlerine düşman gibiler.
?Tarla hisselerini satın alan kardeşle, tarla hissesini satmayan kardeş yan yana ev yaptırmışlar. Fakat bir türlü birbirlerine selam bile vermemişler.
Yukarıda bir şarkı sözü ile başlamıştık. Şarkı sözünün sonunda ilginç bir soru cümlesi vardı. Diyordu ki; ?NE OLDU BİZE??
Bu köye geldiğimden bu yana bu soruyu kendi kendime hep sorarım. Ne oldu bize ki kardeş kardeşe bu kadar düşman olduk. Basit nedenlerden dolayı insanlar birbirlerine selam vermez oldu. Birbirlerine gelip gitmez oldu. Ama camilerden de çıkmaz oldular. Hâlbuki dinimiz bir barış dinidir. İnsanların üç günden fazla küslüğü yasaklanmıştır. Dilerim ki bu ramazan ayı hürmetine ülkemize barış gelir, insanlar bir birlerini severler. Birbirlerine selam verirler. Bir hadisle yazıyı bitirmek istiyorum.
?Siz iman etmedikçe, cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız. Hz. Muhammet(sav)
Sürçü lisan ettik ise af ola, isterim ki insan önce insan ola.

YAZARLAR

  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • BIST 100

    9629,68%0,85
  • DOLAR

    32,53% 0,26
  • EURO

    34,66% 0,36
  • GRAM ALTIN

    2499,23% 0,53
  • Ç. ALTIN

    4196,44% 1,04