Ahmet DUMAN


Medyanın Halleri


Yazı yazmak giderek zor gelmeye başladı. Baskıdan, korkudan, yılgınlıktan filan değil. Ne baskılar ne korkular gördü bizim kuşak. Şimdi biraz da yaşlanmış olmanın verdiği bir yüreklilik de var üstelik bundan sonra korkacak ne kaldı ki? Anlatmaya çalıştığım zorluk başka; yazacak konu hep aynı olunca aynı konuyu yinelemek biraz hoş gelmiyor. Ondan yani?

Yazılarımı gazeteye Çarşamba günleri veriyorum Perşembe günü yayınlanıyor. Sonra bir hafta gündemi izlemeye başlıyorum gazetelerde yazılanları okuyorum. Yazılanlar, söylenenler hep aynı? Doğal olarak çok satan gazetelerin ünlü köşe yazanlarını kastetmiyorum. Onlara hayran olmamak olası değil: Her gün yeni bir şey bulup buharı üstünde tırnak ekmeği gibi okuyucuya vermek az iş değil? Nitekim bulmakta da kusur etmedikleri kesin. Üstelik birkaç koldan yayındalar yazılı, işitsel ve görsel medyadalar. Her gün bu. Çekilir sıkıntı değil doğrusu.

Bazıları kendini açık etmiş. Tavrı tarzı belli: Ya muhalif! Ya da yağdanlık! Muhalif olmanın doğal olarak bir sıkıntısı var ama bu sıkıntının getirdiği bir de rahatlığı var. Zaten bu günden sonra vazgeçtim dese bile kimseyi inandıramayacağı için başka bir seçenek yok diyerek işinin iyisini yapmaya çalışıyor. Yağdanlıkların hiçbir kaygısı yok, onlar önlerine konulan konu başlığının altını dolduruyorlar o kadar. Öyle yorum yapmak katkı koymak ve sair ukalalıklar yok!

En zor iş, TV lerde her akşam açık oturum yapmak zorunda olanların işi. Durumları çok zor. Bir de haber okuyanların işi zor. Bazılarının gözlerindeki ifadeleri yakalamaya çalışıyorum, inanmadıkları söylev ve demeçleri şişirilmiş haber filmlerini sunarken çaresizlikleri bazen açıkça belli oluyor.

 Açık oturumlar traji komik boyutlarda, kolay değil; hem nalına hem mıhına vurulacak, fincancı katırları ürkütülmeyecek.

İlk zamanlarında bir konuyu birkaç kişiyle ele alarak yansız yayıncılık yapmaya çalışırlardı, yayın esnasında telefonla katılanlar katılır karşıt görüş de böylece alınmış olurdu. Bu iş ufak tefek zılgıtlarla veya ince fırçalarla geçiştirilirdi. ?bizi açık oturumlarına hiç çağırmıyor? yakınmaları başlayınca iki taraf ta çağırılmaya başlandı. Bir nevi horoz dövüşü gibi bir şey yani. Birkaç kez gerçekten dövüş ortamına girilince bundan da vazgeçildi. Bu işin bir başka mahzuru daha vardı: yönetici (moderatör de deniyor kendilerine)bir tarafa daha çok söz hakkı veriyor veya bir tarafın sözünü daha sık kesiyordu. Bazı katılımcılar sert bir tonda ?lütfen sözümü kesmeyin? diyerek kibarca peşinen uyarırlardı.

 Şimdilerde işin kolayını buldular. İyi de oldu son derece şık bay veya bayan moderatör artık duruma müdahale etmiyor. Açık oturumlara katılacak olan muhalif ve muvafık (karşıt ve yandaş) konuşmacılar listelenmiş. İyimser bir sayı verecek olursak 25-30 dolayında bir zevat. Bunlar ülkemizin ender yetişmiş bilim, politika, sanat, kültür, sağlık, uluslar arası ilişkiler, illa ekonomi ve diğer aklınıza gelebilecek belli başlı konularda son derecede  bilgili ve yetenekliler. Ayrıca iktidarın ve Majestelerinin eğilimlerini, düşüncelerini iyi tahlil etmiş çoğunluğu Prof. bir kısmı Doç. Geri kalanı siyaset ve diğer alanların hepsinde birden hudayinabitten yetişmiş doğa harikalarıdırlar? İşin kolayı dediğim bunların aralarında bir veya iki kişi daha bulunmaktadırlar. Bunlar düşünce ve eğilimleri açık seçik belli olan ve Hükümet Komiserliği görevini ifa eden ve yukarıda saydığım konuların tümüne birden vakıf olan tiplerdir ve bulunmaları açıklanmamış bir zorunluluktur? İşte bunlar moderatörü rahatlatan konuklardır. Herhangi bir gerginlik veya aykırılık durumunda derhal duruma el koyarak işi rayına oturtmakla görevlidirler? Siz anladınız: yazıcılık zor zanaat vesselam.

 

  

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00