?Körün Parmak Uçları? (şiir-1998), ?Posta Kutusundaki Mızıka? (1999-deneme), ?Yangın Merdiveni? (öykü-2000), ?Şâfii Divânı (çeviri/inceleme-2002), ?Makyaj Yapan Ölüler? (deneme-2004), ?Resimde Görünmeyen? (deneme-2006) kitaplarının ardından ?Vınlayan Ok?, ?Körpe Kılıç? ve ?Ve Kıpır Kıpır? adlı bölümleri bulunan ?Kuduz Aşısı? adlı şiir kitabı yayımlanmış A. Ali Ural´ın.
vınlayan ok, körpe kılıç ve kıpır kıpır bayrak
koskocaman ellerle rüzgârı bastırarak
kovuğundan çıkmaya çalışan nefesimi
nefesimi inine döndüren mızrak. (s.6)
?dört mevsimden biri eksik duvarda/?/yüzüstü yatıyor kış resmi parkta/?? (s.7); .?kuduran bir denizi kim anlayabilir/açılıp kapanan bir akordeondan başka/?? (s.11) gibi görsel doğa olgularına fırçasını atan A. Ali Ural; ?bu nasıl korku; nereye gitse yanında taşıyan delillerini/..? (s.14) gibi soyutsalığa göz kırptıktan sonra; dalgaların içinde binlerce gemici feneri, binlerce pusula ve binlerce kıblenin; ??ağır bir dengi çözer gibi/çözer gibi bir kayığı iskelenin ucundan/ağır ağır doğrultuyor köpükten mavzerini.? diyen ozan uyarır:
ateş et fakat vurma
lânetle fakat sarıl
göğü denize yapıştır
denizi göğe kaldır!? (s.15)
??/kömürden kollarını uzatıp çekiyor bulutun yakasından/?/?/bir örümcek/tüylerinin içinde bir rozet kadar sıcak?(s.16) diyen ozan; bu kez, ??/deniz yılanlarından sağdı bu sütü/servi köklerinde bir karabatak? (s.17) manzarasına rastlar, ölüm ve aşkın yüceliğini ussal bir uç noktada dolaştırırken.
aklın sınırında vurulan nöbetçinin soluğu kesilmez derinde
bin yıl sonra verilen nefesin keskin dişlerinde
çırpınan balıkların gözleri hâlâ parlıyor
daldığı yer ölüm çıktığı yer aşk? (s.17)
??/bıçağının ucunda kan kırmızı ormanlar//?/öperek büyütür ormanı ölü kollar/?//../sırtlanıp ağaçlar kurumuş köklerini/??(s.29) dizeleriyle izlekteki ilerlemesini sürdürür?
yüzüme kapan ki orda
bir yıldız bile yeterken başını döndürmeye
baş edemeyen koca bir gökyüzüyle
bir deniz var sudan korkan.? (s.9)
?bukalemun bir kara sürüngeni değil mi/suya atıyor gök sıyırıp giysisini/?/hangi bulut lâ/hangi bulut mi? (s.12) dizelerinde ise doğadakisürüngen çağrışımından yola çıkarak şiirinikurup, şiire özgü makamlar arayışlarla notalar arasında gezintisini sürdürdüğü izlenimi veren A. Ali Ural; ?buyurun beraber söyleyelim, haydi hep beraber iman tazeler gibi hem tazeler gibi nikâh/kardan dudakları birbirine katarak/yuvarlayalım kış gelmesin diye bir daha/hemzemin geçide o şarkıyı kocaman?(s.35) dizeleriyle de doğanın farklı bir cephesinden hedefini büyütür.
kar vurdukça hedefe genişliyor poligon
üstümüze geliyor raydan çıkan her leke
bataklıklar kurutan bu köklü susuzluğun
bekliyor sahibini içi boş bir çerçeve (Keskin Nişancı) ? beyaz bayrak taşıyan bulutların neminden hissediyor her yaprak menzile girdiğini//?/öyle harsız dolunay siyah damında göğün. /..? (s.18) ve ?üfleyelim, kırışık simsiz açılsın sargılarla/üfleyelim beyaz patiskayı köpüğü taşmasın/../üfleyelim, sesimiz soğusun kuyusunda zincirli/?/derin üzüntümüzde boğulsun mu kediler?(s.36) gibi, aynı zamanda da anlam kırılmalarına boyun eğebilecek, eğdikçe de olası güzellikler taşıyabilecek olan mensur şiir örneklerinin yer yer lirizme erişimi de görülür:??/bir ejderhayı öldürmeye ne dersiniz bir kap yemeğe/?/köpürtmenin zamanı gelmedi mi sabunları/ellerinizin kirini akıtmanın/karışacak deniz bulamamış nehirleri(s.38)
madem ağın yok sırtlanlar için
buzlu ruhlara fare kapanları sat
gözleme deliği karardı:sor, kim?
Seni seyrediyor açlar! (Postmodern-s.25)
Söz diziminin anlam yoğunluğu, nadiren gözülen anlam kırılmaları şiir poetikasının kesitlerinde,şiiradına olumlu bulunan sıkça görsellikler aşağıdaki imgesel örnekleri de göz ardı etmemeyi işaret eder.
??/derin üzüntümüzde boğulsun mu kediler? (s.36)
??/ellerinizin kirini akıtmanın/karışacak deniz bulamamış nehirleri.? (s.38)
??/bir parmak şıkırtısı kolluyor üzengileri.? (s.39)
?ne kadar çok ses var bu sokaklarda kısık/ne kadar çok kapı, yoruldu çıkmaktan (s.43)
nedir bu dağınıklık ciltlet adamları sırtlarına numara vur yan yana durmayı öğrensinler yan yana avlanmayı yanan kayıklarında bir cildi çekince raftan devrilmesinler (s.40)
*ELEŞTİREL
Ural´ın dizelerinde ?tavan aralarında yağmurun sesini dinleyen şemsiyeler?? (s.44) ?var? ??/köprü yürüyünce ölen mimar.?lar (s.49), ?tavustan tüy kopardığınız anda altın kaplamalı düşleriyle gülen yalan?(s.47), ?hep yüzülmemiş denizler için kutba gidenler/tek kefeli terazilerde tartılanlar?/?/, sesinin külü dökülenler/..?(s.44) var; dahası neler neler?
Atları hazırlayın beyaz masalara doğru
açarlı bekletmeye gelmez ısırırlar
sönmüş kraterlerdir yanmaya hakları var
Ayda sarı diş izleri (s.39)
Fakat bu yer yer postmodernden, gerçeküstüden izler veren şiir çizgisinde ?siyah beyaz resimlerin testeresinden/hangi gün kurtulmuş ikiye bölünmekten/hangi gece kime düşmüş/kime ne kadar siyahı? (s.32) gibi hesap kitap işi yapan natural felsefi açılımlar da var.
??/mor balıklar ağzında usturalar taşıyan/..?(s.51), ??/köpek yılında doğan Çin takviminin/??(s.52) dizeleriyle birlikte mistisizm etkileri de görülen Ural şiirindekiortak etkinin postmedernle gelenek arasında gel/gitleri bulunan şiir işçiliği gözlenir.
et küçülürken, büyüyor kemik
su soğuk vazgeçmiyor elbisesinden
mor balıklar daha hızlı ve çevik
sıyırın al etini Beyza iskeletinden.?(s.50)
?Beyin ölümü gerçekleşmiş diline müşteri yok/çeyrek altın takmış suflörleri mukozasına/Hint yılanları bile böyle oynayamaz/kurban gitmiş Nef´î´nin sihâm-ı kazâsına. (s.52) gibigeleneğin temeline uzanan tarihsel boyutlu yolculukta ozanın nalamlı derinlikleri yokladığı da gözlenir.
İpek nerde kaynar sulara atılsa da bu çürümüş dil
kozasına ihanetten hüküm giymiştir
kürek çeker kadırgalarında gıybetin
*** Uzuyor kulübesinden kaçan o pütürlü mor
uzuyor ayrık otu başaklar arasında
kırmızı serilse ya merdivenlere kadar
dilini halı yapıp üzerinde yürüyor.
***
Sallanıyor boşlukta tekmeleyince dilini
dilden bir urgan ucunda köhne gemi
yalpalıyor dalgalar içinde yalan
***
Yedi kere yumalı yedi kere şiiri. (s.53)
*?Ah! Sesleri katranla kesemezler damlar durur damlar yıkılır/??(s.59) dizelerinden yola çıkan şair; ??/Değme kurşun kına yakamaz ellerine/gelinlerle aydınlatalım kubbeyi gelin/mimarın silgisi değmeden göğe?(s.59) gibi akıcı bir biçimde sürdürdüğü şiirinde ?Bileği tutan el pergeli de tutuyor, çengeli de sarkan gökten/Geçiyor binlerce bulutun çektiği kızağı mor lekelerden/??(s.63) örneği şiire dalan dizelerin olmadığı da söylenemez.
AĞRI
ışığı açık kalmış odalar var bedende
derin madenlerinde uyuklarken yakutlar
uzanıp da siyah çarşaflı yataklarına
teğellemeye başlar ince iplikleriyle.
*** sapladıkça ruhundan firar eden rüyalar
odalara sığınır; kaçmak isteyen evden
madencinin kaskını parçalarken bulutlar
bir türlü atlayamaz ağrı eşiklerinden.
*** mor ötesi atları sürenler harasından
sırlarını sürerler, sürgülü kapılara
üç dört kere dolaşan kilidin yorgun dili
kurt masalı anlatır cılız kurbanlıklara.
*** ne yapsa bulamazlar hemşireler damarı
bir türlü şarap olmaz çiğnenen kor üzümler
kültürlü akrepler saate bakmayı bilir
dağcıları terk eder zirvede ağrıları.
*** (ondörtlü tabancanın boşalttığı kurşunlar
sekse bile doldurur bizde boş kovanları
arıların gökten süzülen uğultusu
süzme balla vurdurur şi´re baş koyanları.) s.55
*(Kuduz Aşısı/Merdiven Kitapları/Ekim 2006/72 sayfa)